Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1 🧡 AŞK SARHOŞU ADAM

@ozsoowan

Başlıyoruz hikayeye. Heyecanlıyım doğrusu. Başlama tarihimiz 29.09.2024 :)

 

⭐ Öyle bir niyetle başladım ki bu sevdaya bile bile yanmayı seçtim bu dünyada. Kavuşmak bu dünya yalan olsa da, ben sadık olup ahirete bile yüreğime eş seni seçtim.

***

 

 

 

 

Bir ıslık sesi ile ayak basılır Körfez'e. Duyduğunuz ıslık sesi bir insandan değil, ağaçlardan, eski evlerden, sokak kaldırımlarından gelir. Sizi ıslıkla karşılar, mahalleliye haber verirdi. Fark etmezdiniz elbette. Ama içiniz de yeşeren mutluluk, o ıslaktan geçerdi. Her evin penceresinde, bahçesinde olan taze çiçek kokuları sarardı dört bir yanınızı.

 

Koca bir tepenin üstüne kurulmuş birbirinin aynı evler yaşanmışlığın izlerini taşıyor, şahit oldukları ile kucaklıyordu içindeki insancıkları. Nice hayata eşlik etmiş, nice aşklara, sevdalara, göz yaşlarına ana baba olmuşlardı. Koca mahalle çok eskilere dayanan adının hakkını veriyordu. Körfez...

 

Körfez'in girişinden başlayıp tepelere doğru yürümeye başlıyorsunuz. Yaşlanmış şefkatli ihtiyar evlerin büyük ve geniş bahçeli duvarlarının önünden, oradaki yaşama tanıklık ederek, orda ki yaşamdan soluyarak, eğer gündüzse çocukların şen kahkahaları, sokak aralarında yükselen 'gooool' sesleri, kahvede amcaların, abilerin tavla oynarken ki neşeli sohbetlerini dinleyerek, gece ise yükseklerden gelen esintinin ıslığı ile taş sokaktan tırmanmaya başlıyorsunuz, gösterişten uzak, tepelere. Zirveye, kayalıklara ulaştığınız da; işte o zaman başlıyor Körfez'in ve ordaki yaşamın... Deli aşkın tutsaklığa dönecek olan hikayesi...

 

Bir kaç sokak önce en başta gördüğünüz beyaz iki katlı kahverengi pencereleri olan ev Devrim'in. Başını yastığına koymuş aldığı en derin soluklar bile yetmiyor ciğerlerine. Gözünde, gönlünde ay yüzlü sevdiceği. Narin gülüşü asılı kalıyor boğazında yumru niyetine. Yutkunamıyor. Gözleri dolarken sıkıyor yumruğunu. Ulaşa bileceği kadar yakın. Her gün gözünün önünde. Bir kaç ev ötesinde. Ama dokunamıyor ya en çok o koyuyor. Korkuyor deli adam, bir gün yine o narin gülüşü ile karşısında durduğun da; çekip öpmekten! Aklına düştüğü günden bu yana yavaş yavaş kemiriyor aklını, benliğinibu kız. Üstelik dertten başlanan sigaraya aşktan başladı. Deviriyor günde iki paketi. Az daha böyle sürse, can kardeşi, dostu Çetin'in dediği gibi ince hastalığa yakalanacaktı. Sigaradan değil ha! Her nefeste içine çektiği sevdadan.

 

Kalkıyor, gecenin karanlığı yansıttığı odasında perdeyi aralayıp ay ışığını davet ediyor ince çizgiler halinde. Pencereyi de açtığın da Körfez'in serin rüzgarı dalıyor içeri paldır küldür.

 

"Ah be Körfez! Bu adama deli dedin de, gönlü deli eylemeyeydin! "

 

İçini çekip bakıyor, karşıda iki ev ötede ışığı hala sönmemiş odaya. Az sonra kalbini sıkıştıran olay oluyor. Ay yüzlü, Aysima' sı açıyor penceresini, uzatıyor başını. Yüzünde ki o gülüş aydınlatıyor sokağı. Devrim'in dudakları da kıvrılırken ; " Ah ulan! " diyor dişlerini sıkarak. "Önce o gülüşü yasaklamam lazım sana!"

 

Fazla geçmeden aynı sırada üç ev uzaklığın da, Aysima'nın evinin tam karşısında olan mahallenin serseri kızı, Aysima'nın can parçası Nur çıkıyor. Kısık kahkahası ile Aysima'ya gülerken birşeyler konuşuyorlar. Ama duyulmuyor ya Devrim tarafından. İnanılmaz sinirlendiriyor bu genç adamı. Eğer gizlenmiş olmasa, gecenin bu saatinde ne haltlar karıştırdıklarını sert bir şekilde sorardı. Gecelikle pencereden sarkıp, fısır fısır konuşup kahkaha atmak da ne oluyordu! En kısa zamanda sertçe uyuracaktı! Sonunda Nur kendini tutamayıp sesli bir kahkaha atınca Aysima sinirle soluyup atıyor elinde tuttuğu oyuncak tavşanı.

 

"Allah belanı vermesin gerizekalı! Şimdi uyanacaklar! "

 

Nur elini ağzına kaparken ;

 

" Ne var lan. Uyansınlar. Cinler tepti deriz" diyerek dalga geçince Aysima kıkırdasa da bu kızı susturamayacağını bildiği için ;

 

"Mal! Yürü git yat! " diyerek odasına geçip önce pencereyi, ardından Devrim'i yine karanlığa gömecek perdeyi çekiyor.

 

Genç adam geri çekilip bir sigara yakıyor rahatlamak adına. Her çektiği derin nefes de o küçük aşkı varken nasıl rahatlayacaktı ki! Yakıyor genzini o sinsi duman. Biraz izin veriyor Devrim canının yanmasına, sonra burnundan salıveriyor. Dalgalar halinde süzülüp perdeye sinerken, gerisinde ciğerine ay yüzlü kızın aşkı ile birlikte çürümeye bırakıyor delikanlının ciğerini.

 

Gel de uyu şimdi! Gözünde o gülüş, gönlünde bu sevda, yorgana sarıl da uyu şimdi! Uyuna bilir mi?

 

Yine deliriyor Devrim. Atıyor elindeki sigarasını, uyuyan annesine aldırmadan en ağır küfürü savurup yatağa bir tekme atıp ;

 

" İnip bağıracağım ulan seviyorum diye! Şerefsiz değiliz ya. Adam gibi bağırıp söyleyeceğiz sevdiğimizi! Gerekirse kaçıracağım"

 

O an Çetin'in sözler düşüyor aklına.. "İyice kafayı yedin! Yakışır mı ulan mahallenin delikanlı , ağır adamına!"

 

" Delikanlılığı s*keyim! Sevda düşünce kalbe, yakınca; delikanlılık mı sorgulanırmış! " diye bağırıyor kendi kendine. Başını kararlı bir şekilde sallayıp alıyor gömleğini attığı sandalyenin üzerinden geçiriyor üstüne. O an ne mahalleli aklında, ne de kıza gelebilecek laflar, edilecek iftiralar.

 

Aşk sarhoşu adam...

 

Aysima uyuyor huzurluca herşeyden habersiz, Devrim deliriyor uğruna. Çarpıyor kapıyı çıkıyor.

 

Kararlı... İlla avaz avaz bağıracak.

 

Yüreği dar geliyor bu sevdaya. O küçük dudakları öpmek, o zayıf bedene sıkıca sarılıp, uzun açık kumral saçlarını okşamak istiyor. Ela gözleri düşüyor genç adamın aklına. Uzun kirpikleri... Sevdası asılı o uzun kirpiklerde. Gülümsüyor.

 

Her daim nasılda parlıyor göz bebekleri. İnce uzun, biçimli yüzü. Beyaz teni... Kalem tutan uzun parmaklarına dahi tek tek aşık. Bir de şakıyan ince hoş bir sesi var ki, ah ulan diyor, ölüyorum!

 

Aşağıya inip yürüyor hızla tam penceresinin önüne gelene kadar. Atlamış merdivenleri üçer beşer.

 

Derin bir soluk alıp genç kızın kapalı penceresinden dolalanan bakışlarını gökyüzüne dikiyor. Tam tepede ay parıl parıl parlıyor. Gülümsüyor adam. "Baban bilip de koymuş adını be. Aysima... Ayın ondördü gibi parlayan ay yüzlü Aysima..."

 

Bağırıp aşkını ilan etmek, tüm mahalleyi ayağa kaldırmak dert değil de. Aysima'sı uyuyor. Kıyamıyor. Merdivene çöküp tekrar bir sigara yakıyor. Sigaranın ucu kor kızılı olurken ; " Ulan zalimin kızı. Bu adamı bu hale soktun ya. Elbet çıkarırım acısını..." diyip uzun bir nefes daha çekiyor.

 

İkinci sigarayı da içip ayağı altında ezerken, kimse görmeden ağır ağır yürüyor evine doğru. Aklı başına gelmiş, kendine küfürler ediyor. Diyorum ya, korkuyor böyle bir delilik anında kendine hakim olamayıp bir şey yapıp Aysima'sını üzecek diye.

 

Aşkını içinde saklaması da bu yüzden. Yaşı yirmi altı, kızdan bir hayli büyük. Deliriyor yanlış anlaşılmaktan, red edilmekten. Gerçi red edilse ne var. Ölse yar etmez kimseye ay yüzlü yarini. Gerekirse Aysima iki ev ötede kendi ise bu odada çürür ama yine de kimseye yar dedirtmezdi!

 

Sinirden kaskatı kesilirken bir an önce kızla konuşması gerektiğini sokuyor aklına. Ne olacaksa olsun artık! Dün gece de aynı sözü vermişti, ondan önce de, ondan bir önce ki gece de....

 

Yağmur yağıyor gecenin bu vakti gizliden. Yufka ekmeği sular gibi narin... Bir aşk yakıyor bu adamın yüreğini, cehennem azabı gibi, yaşama sebebi gibi...

 

Ensesini kaşıyıp gülüyor haline. Gündüz yürürken mahallenin gençleri saygı ile kalkarken geçtiği yerlerden. Gece vakti bir kız ayağına kadar getirtip boş boş gönderiyor geri... Uzanıyor yatağına. Sıcak basıyor, gömleğini eşofmanını çıkarıp atıyor. Gözlerini kaparken ela gözleri mi düşünse, o narin gülüşümü düşünse derken dalıyor uykuya, Aysima'sı koynunda...

 

...

 

Kimse duymasın bilmesin diye sessiz ağlıyor insan bazen. Gece yarısı kimseyi uyandırmadan yağan o yağmur gibi. Kimse bilmez yağıp geçmiştir. Sabah kalkıp pencerenizi açtığınızda içeri giren o tatlı soğuk esinti ve kokudan anlarsınız yağmurun yağdığını. Bu kitabı okurken de alacağınız esintiyle diyeceksiniz ki;

 

" Bir Elif yağmuru yağmış bir Adamın yüreğine "

(H. A. Öztekin)

 

✔Beğenmeyi ve yorumları unutmuyoruz arkadaşlar.

 

 

Loading...
0%