Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Seni istiyorum...

@pakizegul

Garipti değil mi hayat? İyiler ve kötüler diye ikiye ayrılmıştı oysaki hep kötülerle karşılaşmıştım. Bugün 30 ekimdi ve benim doğum günümdü. Annem evin her yerini süsletmişti ve arkadaşlarımın çoğu buradaydı.

Nazlı, “çok güzel görünüyorsun” Beğeni dolu bakışlarla beni izliyordu. Boy aynasının karşısına geçtim. Üzerinde mavi bir elbise vardı. Kalp şeklinde bir göğüs dekoltesi ve eteği de mavi tüylerle kaplıydı. Mavi tüylerin dokusu çok yumuşaktı ve elbisemi daha da güzel kılıyordu.

Saçlarıma son bir dokunuş ile düzelttim. Açık bıraktığım kahverengi saçlarım çok güzel duruyordu.

“bu elbise gerçekten çok güzel”

Nazlı, “hadi artık aşağı inelim herkes gelmiştir.” Başımla onayladım ve Nazlı ile odamdan çıkıp aşağı doğru merdivenlerden inmeye başladık.

Birkaç basamak indikten sonra gelen tüm misafirleri gördüm. Aytuğ’u görünce nefesim kesildi giydiği siyah gömlek ve siyah kot pantolon onu çok seksi gösteriyordu ve saçlarını özenle yapmıştı.

Merdivenin başında durmuş bana bakıyordu.

Nazlı, “hadi, seni bekliyor.” Söyledikleriyle kalbimin durduğunu hissettim. Aytuğ beni mi bekliyordu? Birkaç basamak daha inip Aytuğ’un karşısında durdum.

Aytuğ, “çok güzel görünüyorsun” beğeni dolu bakışlarla bana bakıyordu, ama o böyle bakınca ben eridiğini hissediyordum.

“Teşekkür ederim” elini tutmam için bana uzattı. Elini tuttum, beni salonun ortasına doğru yönlendirdi ve diğer elini belime koydu. Salonda çalan Indila love story adlı şarkısıydı müzik çok hoştu.

Aytuğ, “sana yakışacağını biliyordum.”

“neyin?”

Aytuğ, “elbisenin”

“Nasıl yani?” kıkırdadı.

Aytuğ, “seçtiğim elbise diyorum, çok yakışmış”

“Neden bana elbise aldığını bilmiyord-“ aniden beni kendi etrafında döndürüp kendine çekti, bu adam sürekli kalbimi hızlandırmayı başarıyordu.

Çalan müzikle beraber herkesin bakışları ile dans etmeye başladık. Ayaklarımızın müziğe göre uyumu çok iyiydi.

Elimi tut

Bana her şeyin iyi olacağına söz ver

Beni sıkıca tut

Senin yanında, hala hayal ediyorum,

Evet, evet kalmak istiyorum,

Ama artık sevmeyi bilmiyorum,

Çok aptaldım,

Lütfen, dur, dur

Ne kadar pişmanım, hayır, tüm bunları ben istemedim

Zengin olursam

Sana tüm altınımı teklif edeceğim

Eğer umursamıyorsan, ben

Ben, seni limanda bekliyor olacağım,

Beni görmezden gelirsen, sana son nefesimi sunacağım

Şarkının Türkçesi bizi anlatıyordu ve bu şarkıda Aytuğ ile dans etmek rüya gibiydi.

Bir elini belimden çekti ve beni etrafımda dön derip kendine çekti. Sırtım onun göğsüyle buluştu ve ben sıcak nefesini boynunda hissediyordum.

Aşk hikayemde

Aşk hikayemde

Aşk hikayemde

Aşk hikayem

Beni tekrar etrafımda dön derip kendine çekti ve diğer eli belimi tutup aynı hareketlerle dansa devam ettik.

***

Bahçeye çıkıp biraz hava almak istedim. Rüzgarın hafif esintisi üşümeme neden oldu.

Aytuğ, “herkes içerdeyken burada ne yapıyorsun?” Aytuğ’un sesiyle arkamı döndüm tam karşımda duruyordu ve boyu benden uzun durduğu için hep başımı kaldırıp onun gözlerine bakıyordum.

“Biraz hava almak istedim. Ben ilk defa güzel bir doğum günü geçiriyorum ve biraz duygulandım” sesin titriyordu ve gözlerim yanıyordu.

Aytuğ, “anlatmak istersen seni dinlerim.” Çardağa gidip koltuğa oturdum Aytuğ'da hemen yanıma oturdu.

5 yıl önce...

“İyi ki doğdun Sanem” Annemin sesiyle yatakta doğruldum. Sevinçle elinde bir pastayla bana doğru geldi ve tam karşımda durdu. Bugün 30 ekimdi ve Tülay'sız geçen ilk doğum günümdü.

Annem, “hadi ama Sanem, asma artık suratını biliyorsun babanla ilk defa kavga etmiyoruz.” Elindeki pastaya baktım.

“sorunun sadece bu olmadığını biliyorsun. Nasıl dayanıyorsun?”

Annem, “neye kızım?”

“babama, yaptıklarına” annemin gülen yüzü soldu.

Annem, “bugün senin doğum günün, ve üzücü şeyler duymak istemiyorum. Hadi bakalım mumları üfle.”

“Tamam anne, özür dilerim” zoraki bir gülümseme sundum.

Annem, “sakın dilek tutmayı unutma”

gözlerimi kapattım.

“Mutlu olmak istiyorum”

Gözlerimi açtım. Annem mumları üflemem için pastayı bana yaklaştırdı.

Babam, “Aylin! Hangi cehennem desin! Buraya gel!”

Babamın alt kattan gelen sesiyle telaşla ayağa kalktım.

“A-Anne ne oldu?” annem yutkundu.

Annem elindeki pastayı masama koydu.

Annem, “Sanem bir şey yo-“

Babam odama girip annemin bileğini tuttu ve kendi yatak odalarına sürükledi, kapıyı sertçe kapattı.

Babam, “sana daha kaç kere akıllı olmanı söyleyeceğim? Sen akıllanmayacak mısın kadın?” babam o kadar çok bağırıyordu ki sesini duyabiliyordum.

Annem özür diledi ve yalvarmaya başladı. İkisinin de sesleri tüm evde yankılanıyordu. Annemi dövmeye başlayınca çığlıklarına dayanamadım. Olduğum yere oturdum ve dizlerimi kendime çekip yatağa yaslandım. Annemin çığlıkları durmuyordu, her ses kulaklarımda yankılanıyordu.

Sakın ağlama Sanem!

Geçecek Sanem!

Üzülme Sanem!

Sen güçlü bir kızsın Sanem!

Geçmiyordu, bitmiyordu. Kulaklarımı kapatmadım, aksine atılan her tokadı, annemin bağırışlarını ve yakarışlarını duydum. Birkaç dakika sonra annemin acı bir çığlığından sonra sesler kesildi.

Ayağa kalkıp kapıya doğru yavaş ve sessiz adımlar attım. Attığım her adımda ağlamak istiyordum ama içimden tekrar tekrar kendimi sakinleştiren sözler söylüyordum. Koridora çıktım ve aynı sessizlik ve ürkeklik ile anne ve babamın yatak odasının önünde durdum, hiç bir ses yoktu.

Tek ses dışarıda yağan yağmurla beraber çakan şimşek sesleriydi. Titreyen elim ürkekçe kapının koluna gitti ve aşağı doğru çektim. Kapıyı yavaşça açtım ama içeri girmeden kapıda durdum.

Kapıyı tamamen açtığımda gördüğüm manzara ile dehşete düştüm ve çığlık atmaya başladım. Babam yatağın kenarında oturuyordu ve annem yerde kanlar içinde yatıyordu.

Günümüz...

“O günü daha dün gibi her doğum günümde hatırlıyorum Aytuğ” gözümden bir damla yaş akmasına engel olamadım. Aytuğ bir elini omzuma koydu.

Aytuğ, “Sen bu hayatta tanığım en güçlü kadınlardan birisin”

“yanılıyorsun. bir şey yapamadıktan sonra bunun neresi güç oluyor?” Bakışlarım yeşil gözlerini buldu.

Aytuğ, “çoğu insanın psikolojisi kaldırmaz çoğu şeyi ama sen...”

“Benim yaşadıklarım hakkında ne biliyorsun ki bunları söylüyorsun.”

Aytuğ, “gülüşün Sanem, çok şey anlatıyor, arkasında saklanan acıları ve kederleri görebiliyorum.” bakışlarımı ona çevirdim.

“Müneccimsin” ağlarken güldüm bende böyle bir hastayım işte.

Aytuğ, “anlamadım”

“beni çözdüğünde göre müneccimsin” oda kıkırdadı.

Aytuğ, “sen öyle diyorsan öyleyimdir.”

Bir elimi tuttu ve baş parmağıyla nazikçe okşadı. “iyi ki doğdun Sanem”

Höst ulan ne oluyor?

“Teşekkür ederim”

Aytuğ, “benimle çıkar mısın?”

“nereye çıkıyoruz? Vallahi ben bu kadar insanı bırakıp bir yere gidemem.” Aytuğ inanamayan gözlerle bana baktı.

Aytuğ, “sen ciddi misin?”

“ısrar etme” Yüzüme yaklaşıp daha dikkatli baktı.

“Hayırdır yakından çok mu güzelim”

Aytuğ, “sen her zaman güzelsin ama sorumu yanlış anladın. Benimle sevgili olur musun kelimesini kastetmiştim” gözlerim fal taşı gibi açıldı ve kendi aptallığım ile utandım.

Aytuğ, “cevap vermek bu kadar zor mu?”

“yok canım sadece.... Düşünüyordum ama... Bu soru pat diye sorulmaz ki canım!“

Aytuğ, “seni ilk gördüğüm andan beri hoşlanıyorum Sanem, ve benimle çıkmanı istiyorum.”

“böyle mi çıkma teklifi edilir? Niye diz çökmüyorsun? Hani nerde yüzük?”

Aytuğ, “evlilik teklifi mi ediyorum?”

“olsun. Benimle sevgili olmak istiyorsan bunları yapman gerek” sinirle ayağa kalktı ve karşımda diz çöktü, bende ayağa kalktım. Cebinden bir kutu çıkardı.

Aytuğ, “Sanem benimle çıkmanı istiyorum.” Sesini sakın tutmaya çalışıyordu ama bu böyle olmazdı. Kutuyu açtığında içinde çok güzel bir bileklik vardı. Yeşil yaprak deseniyle sarılmış ve ortasında şerit şeklinde nergis çiçeği dekoltesi vardı.

“Rica etmedin” öfkeyle sıktığı dişlerinin arasından konuştu.

Aytuğ, “Ya havle! Alt tarafı bir teklif niye bu kadar uzatıyorsun?”

“Alt tarafı bir teklif mi? Teessüf ederim bu anın güzel ve özel olması gerek.”

Aytuğ, “peki Sanem peki. Rica etsem benimle çıkar mısın?” sırıttım.

“Aferin”

Aytuğ, “cevap?”

“şimdi bu yaptıklarına tekrar ve tekrar çalış, ondan sonra gel yeniden teklif et.” Sinirle ayağa kalktı ve sesini yükseltip konuştu.

Aytuğ, “Sanem! Kabul ediyor musun? Etmiyor musun?”

“O sesini bana yükseltme!”

Aytuğ, “insanı deli edersin sen kadın!”

“Kabul etmiyorum ulan teklifini!” Sinirle elini saçlarının arasından geçirdi.

Aytuğ, “şuan yaptığın şeyin çocukça olduğunu biliyorsun öyle değil mi?”

“hiçte çocuk gibi şeysiler yapmıyorum!” arkamı dönüp eve girdim. Hayır yani canım bu adam bildiğin teklif etmiyor emir veriyor, seksi pislik! Herkes pastayı üflemem için beni bekliyordu. Çok geçmeden Aytuğ’da içeri girdi ve bir kenarda durup bakışlarını bana dikti.

Babam, “dilek tut ve pastanı üfle Sanem” gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

“Gökyüzündeki yıldızlar kadar özgür ve mutlu olmak istiyorum”

Gözlerimi açtım ve pastayı üfledim. Herkes iyi doğdun sözlerini söyleyip alkışlıyorlardı. Şuan hiç olmadığım kadar mutlu olmuştum...

***

Herkes dağılmıştı ve Aytuğ’da bir şey söylemeden hediyesini verip gitmişti. Merdivenlerden çıkıp odama doğru yürüdüm. Bahadır ağabey beni görünce güler bir yüzle yanıma geldi.

Bahadır, “iyi doğdun Sanem. Aşağısı çok kalabalık olduğu için pek yanına gelemedim.”

“Teşekkür ederim. Sorun değil en azından gün bitmiş sayılmaz.”

Bahadır, “Sanem ben aslında...”

“Sen aslında ne?”

Bahadır, “bunu söylemek benim için çok zor” gözlerimi devirdim.

“Hadi ama söyle şunu.” Derin bir nefes aldı.

Bahadır, “boşver, vazgeçtim”

Yüzümü buluşturdum. “Dalga mı geçiyorsun? O kadar heyecanlanmıştım, kafamda bir sürü senaryo kurmuştum.” Gülümsedi.

Bahadır, “yorgun olmalısın Sanem, git ve dinlen.” İsteksizce başımla onaylayıp odama gittim. Ama böyle olmaz ki şimdi ben meraktan nasıl uyuyacağım? Soğuk bir duş alıp pijamalarımı giydim. Verilen tüm hediyeleri odamın bir kenara koyarken Aytuğ’un hediyesini gördüm. Küçük bir kutuydu ve muhtemelen bahçede bana çıkma teklifi ederken vereceği bilezik olmalıydı. Diğer hediyeleri bırakıp Aytuğ’un hediyesini elime alıp yatağıma oturdum.

Elimdeki kutuyu açmak için dışındaki poşeti açmaya başladım. Öyle bir kaplatmış ki nerdeyse yarım saattir açmaya çalışıyorum, seksi pislik! Kendi gibi hediyeside zor.

Yarım saatlik bir sürecin sonunda nihayet başardım. Şuan bu başarı için ağlayabilirim! Kutuyu açtım ama tahmin ettiğim bilezik değildi. El yapımına çok benziyordu, sarı ve yeşil boncukları ve ortasında menekşe sembolün de çiçek vardı. Ben bunu takmayacaksam ne yapacağım?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%