@pamuklale
|
Selamünaleykümm🐣🪻 beklettiğim için üzgününüm💦 ve sizi seviyorumm🌸🌊 herşeye rağmen beni darlamaktan vazgeçmediğiniz için de ayrıca teşekkür ederimm xjndjdkdkdldl <3 (ciddili teşekkür ederim istikrarınız beni benden aldı bir tanesiniz ya yerim sizii °☆°) neysemsee sizi çok tutmayayımm🪷. Oy ve yorumlarınızı da okurken lütfen eksik etmeyiniz.🌟🌙. İyi okumalarr🪻🕊 _______________________________________________ 0.7 Bazı anlar vardır ve o anda kalmak için, o an için herşeyinizi feda edebilirsiniz. Hiç böyle anlarımız olacak mı..? Belki. Şuan karşımda şaşkın fakat gözlerinde gördüğüm farklı bir duyguyla bana bakan adamın karşısında ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. "Ben.." Derin fakat kesik kesik inen bir nefes vererek gözleriyle beni yavaşça süzmüştü. "Açızdır diye yemek hazırlayacaktım." Beni tek seferde böyle görmesinin sıkıntısı ve de heyecanıyla hızla inip kalkan göğüs kafesimi dizginlemeye çalışırken bulunduğumuz durumu görmezden gelerek konuştum. "Bir şey oldu sandım." diyerek heyecanımı gizlememe yardımcı olacağını düşünerek elimi göğüsüme doğru sürükledim. Fakat onun gözleri de ellerimi takip ederek önce elimi koyduğum göğsüme, daha sonra ise göğüs arama kaymıştı. Ben de hafifçe gözlerimi değdirdiğimde fazlasıyla açık olduğunu görmemle gözlerim hızla açıldı. Şimdi iki seçenek vardı.. ya koşup kaçacak ve yatak odasına giderek üstümü değiştirecektim ya da 'Nasıl olsa gördü..' diye düşünerek üstüne gidip hiçbir tepki vermeden bugünü bitirecektim. İkinci şıkkı seçmek işime gelmişti fakat heyecandan titreyen bedenimi saymazsak iyi ilerlediğim gerçeği de kaçınılmazdı. Yavaş adımlarla yanına ilerleyerek elindeki tavayı aldım ve hafifçe saçlarımı savurarak yüzüne bakmadan tavayı ve de mutfağı incelerken sorumu sordum. "Ne yemeği yapacaktın?" Sorumun üzerine sessizleşen mutfağı yalnızca hızlı soluklar doldurduğunda kaşlarımı anlam vermeye çalışır gibi çatarak ona döndüm. Gözleri mutfak tezgahına dalmış bir şekilde öylece duruyordu. Koluna doğru elimi kaldırarak omuzu boyunca sürttüm. "Göktuğ!?" Bakışları bana döndüğünde,"İyi misin?" diyerek tasdikleme ihiyacı hissetmiştim. Yanlış bir şey mi yapıyordum şuan acaba.. onun sorduğum soruya cevap vermesine fırsat vermeden, "Ben aç değilim." diyerek mutfağı terk ettim ve yatak odasına gelerek kapısını sinirle kapattım. Ben bir şey yapmayacaktım bundan sonra o zaman.. hıh! O odaya gelirse diye hızla yatağa girerek yorgun bedenimi uykuya emanet etmiştim.
|Göktuğ| Rana üstünü değiştirmek için yatak odasına girdiğinde, o da üstünü değiştirmek için misafir odasına yönelmişti. Orada bir kaç tane temiz üst her zaman olurdu. Düzenli bir insandı.. dolabı açarak kendisine bir üst ve pijama çıkardı ve giyindi. Aynadan saçlarını düzelterek mutfağa geçecekti. Çünkü Rana'nın gün boyu hiçbir şey yemediğine emindi. Elleriyle saçlarını düzeltirken, bugün Rana'ın düzelttiği saçına doğru da taradı elleri.. onun ellerinin değdiği yerden geçerken hissettiği duygular da neydi böyle..?! Kendini fazla mı kaptırmıştı acaba? Bazen kızın istemeyeceğini düşünerek yapmadığı şeylerde kızın ona kızdığını farketmişti bugün.. elini düzelttiği saçından çekerek bugün elini tutmadı diye tırnakladığı elinin üstüne baktı. Yüzünde oluşan tebessümle kendini toparladı. O bu kadar gülümseyen bir insan değildi. Ama hayatının değiştiğini.. artık sorumluluğunda kendi canı da olduğunu o yanındayken idrak etmeye başlamıştı. Artık evliydi.. bu şuan düşününce garip gelmişti ona. Yüzünde tekrar bir tebessüm oluşmuştu. Artık bir eşi vardı. Aslında birbirlerine gerçekten de eşlerdi bir bakıma. O sinirli olduğunda sakinleştirmeye çalıştığını farketmişti.. ya da o yanındayken sinirlenmiyordu. Yalnızca 5 günde hayatı da hayat şartları da hayatındaki değer verdiği insan sayısı da.. hayatı paylaşabilme düşüncesi de değişmişti. Eşini kırdığının farkındaydı. Bu düşünce aklına gelince tebessümü hafif büyürken kaşları muzipçe çatılmıştı. Onu kırdığı için ona yaptığı şeyler aklına geldi.. önce laf çarpmış ardından elini tırmalamış ardındansa yüzünü hep cama çevirerek pek muhatap olmamıştı onunla.. ama onun için kendi hayatında ona değer veren bir insanla hiç karşılaşmamıştı. Genelde yüzü ya da rütbesi için yanında olanlar olmuştu ama o da onların yanında olmamıştı. Göktuğ hiçbir zaman bir kadına kadın gözüyle bakmamıştı.. insan gözüyle bakmıştı. Kadın gözüyle baktığı kişinin bir tek eşi olmasını istemişti. Eşine ise eşi gözüyle bakamamıştı ilkin.. kırmıştı kalbini. Bu durumu düzeltmeliydi. Nazını da sözünü de çekebileceğini göstermeliydi. Düşüncelere dalmışken misafir odasından çıkarak mutfağa kadar gelmişti bile. Daha önce mutfağa uzun soluklu bir yemek için hiç girmemişti. Bir çorba yapar onu içerdi. Bu da ona yeter başka bir şey yapmazdı.. ilk defa başka birisi için yemek yapacaktı ve yine ilk defa ana yemek yapacaktı. Tarif defterini açarak köfte malzemelerine baktı.. her birini tek tek çıkartarak köfte harcını hazırladı. Dolabı açarak tencerelere ve tavalara baktı fakat hangi tavada pişireceğine karar veremediği için alttan çekerek hepsini almaya çalışmıştı. Üstteki tava elinden kaymış ve yere düşmüştü.. sinirlerine hakim olmaya çalışarak diğerlerini tezgaha koydu ve yere düşeni almak için eğildi. Fakat bu sefer de başını tezgahtaki tavaların kulpuna çarpmış ve onları da düşürmüştü. İkisini alarak tekrar tezgaha ittirdi. Alt tarafı yemek yapacaktı başına gelmeyen kalmamıştı! Yere tekrar eğildi ve son kalan tavayı da alarak yerden yükseldiği sırada bir ses duydu.. eş zamanlı olarak başını kaldırarak sesin geldiği yere bakmıştı. "Göktuğ !?" Gözleri ardına kadar açılmıştı ne görüyordu şuan karşısında?! Gerçek mi rüya mı diye düşüneceği sırada 'rüyasında bile görmeyeceği' bir şeyi gördüğünün farkındaydı. Çünkü şuan eşi sırma saçları.. boncuk boncuk bakan ateş hareleri.. kıpkırmızı dudakları ve.. bordo gecelikle tam karşısındaydı. Çok güzeldi.. Nefesini vermeye çalışarak konuşmaya başladı. "Ben.." Nefesini toparlamaya çalışarak konuşmaya devam etti.. "Açızdır diye yemek hazırlayacaktım." Karısının da hızlı nefesler aldığını farkettiğinde tam soracağı sırada eşi konuştmuştu. "Bir şey oldu sandım." diyen eşinin yüzüne tekrar baktı. Endişelenmişti.. onun için mi endişelenmişti. Gözlerine baktı karısının.. ateş kahvesi onun yandığı tek renk olmaya başlamıştı. Baktıkça her bir zerresine nasıl daldığını farketmemişti bile. Eşinin hareketlendiğini farkettiğinde onu incelemeye devam etmişti. Kız elini sol göğsünün üstüne koymuştu. Bundan bir sıkıntı yoktu ta ki, gözü eşinin giydiği geceliğin göğüs kısmına kayana kadar.. ateşe değmiş gibi çekmişti bakışlarını. Gözlerini tezgaha sabitleyerek oradan çekmemeye karar verdi. Karısının yavaş adımlarla yanına ilerlediğini farketse de bakışlarını düz tutuyordu. Elindeki tavanın alındığını ve yüzüne doğru esen saçlarla güzel kokusunu da hissetmiş oldu eşinin. Değişik şeyler hissetmeye başlamıştı. Kendini fazla kaptırmıştı işte.. sonuçta kalbini kırdığı kız onun için hazırlanmazdı. Hem.. daha erkendi birbirlerini tam anlamıyla tanımıyorlardı. Zaten kendisi de böyle konuları pek bilmezdi ki. En kısa sürede bilgi almalıydı Aslan'dan bu konular hakkında.. Kolundan omzuna doğru sürtünen parmaklarla gözleri kapanmış kendini dizginlemeye çalışmıştı.. ne oluyordu ona? Kendinde olmayan şeyler hissetmeye başlamıştı bir anda. "Göktuğ!?" Duyduğu sesle başını tezgahtan ayırdığı bakışlarını Rana'ya çıkardı."İyi misin?" Kendini toparlayarak sorduğu soruya tam cevap vereceği sırada eşi, "Ben aç değilim." diyerek yanından gitmişti. Öylece arkasından bakakalmıştı. Yatak odasından gelen hızlı kapı kapanma sesiyle sertçe yutkundu. Yine yanlış yapmıştı değil mi? Yine kızın kalbini kırmıştı.. mutfaktaki herşeyi toparlayarak eski yerine kaldırmış ve yaptığı ilk yemeğini de streçleyerek dolaba koymuştu. Belki Rana sonra yerdi. Yerdi değil mi?.. Derin bir iç çekerek yavaş adımlarla yatak odasına gelmişti fakat kapıyı açmaya çekiniyordu. Ya uyumamışsa ve onu rahatsız ederse düşüncesiyle gerisin geri misafir odasına dönmüş ve kapıyı hafif aralık bırakarak yatağa geçmişti.. haklıydı işte..! Evlenerek Rana'nın da hakkına girmişti. Kalbini kırmıştı onun. Nasıl düzelteceğini ise bilmiyordu. Mutlaka onun gönlünü almalıydı. Bir zaman sonra bu düşünceler içerisinde uyuyakalmıştı.
|Rana| Duyduğum ezan sesiyle gözlerimi açmıştım. Şuansa yatağın yanına.. Göktuğ'un gelmediği kısma dalmıştı gözlerim.. hızlıca toparlanarak yataktan yavaşça kaltım ve banyoya doğru ilerledim. Kişisel ihtiyaçlarımı hallederek abdestimi aldım. İlk defa üstüme namaz elbisesi geçirerek kılacaktım çünkü üstümde hala gecelik vardı. Bugün dünden daha inatçıydım. Onun bu tavrını ve tabularını yıkmalıydım. Göktuğ'un nerede olduğuna bakmak için misafir odasına doğru ilerledim. Hafif açık olan kapıdan içeriye baktığımda hala uyuduğunu görerek hızla yanında bitmiştim. Onu uyandırarak cemaatle namaz kılalım istiyordum.. Biraz incelesem bir şeycik olmaz diyerek yüzünün her bir ayrıntısına bakmaya başlamıştım. Benimkimden daha kıvrık kirpikleri.. yüzüne yakışan keskin burnu ve bembeyaz teniyle tam bir.. derin bir iç çektim. Tam bir şah eserdi. Düzenli nefes alışverişlerini biraz daha izledikten sonra elimle onu hafifçe dürteceğim sırada bileğime dolanan elle nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde kendimi Göktuğ'un gövdesinin altında bulmuştum. Gözlerim hızla aralanırken Göktuğ'un da benden bir farkı yoktu.. Yüzümün her bir zerresine sindiğini hissettiğim bakışları dudaklarımda durmuştu. Nefesimi tuttuğumu farkederek yüzüne doğru vermiş bulundum fakat bu onun gövdesini bana biraz daha yaslaması ve gözlerinin kapanmasıyla sonuçlanmıştı. Ben ondan utandığım için kaçtıkça o benim ondan, onu istemediğim için kaçtığımı düşünüyordu. Birazdan yapacağım şey için her ne kadar utansam da yapmam gerektiği tartışılmaz bir gerçekti. Ellerimi kaldırarak yüzüne götürmüş ve yüzümü yüzüne yaklaştırarak konuşmaya başlamıştım.. yanaklarım domates olma yolunda tam gaz olsa da yapmalıydım. "Göktuğ?!" İsmini seslenmemle sonunda gözleri gözlerimi bulmuştu. "Sabah.. yani sabah ezanı okunmuş.. okundu yani. Sen de abdest al da cemaat yapalım diyecektim de.." desem de kendim de sakinleşemiyordum. Her bir hareketini fazla yakından görüyordum şuan. Yüzümü hafifçe süzdükten sonra dudaklarını aheste aheste yaladığına da tanıklık etmiş olmuştum. Yüzüme verdiği nefesle dudaklarımın arasından çıkmak üzere olan sesi tutsam da yükselen bedenimi tutamamıştım. Bedenimin bedenine temasıyla hızla üzerimden kalkmıştı. Yine yanlış bir şey yapmamıştım değil mi.!? "Ben abdest alayım." diyerek koşar adım banyo yolunu tutmuştu. Bu hareketine anlam veremeyerek odadan çıkmış ve vitrin çekmecesinden iki seccade alarak salona sermiştim. Yaklaşık on dakika geçmesine rağmen gelmeyince stres olmuş ve salonun ortasında dolanmaya başlamıştım. Bir o yana bir bu yana giderken arkamı dönmemle burnumun bir şeye değmesi bir olmuştu. Yüzüme değen nefes ve belime sarılan ellerle kim olduğunu da anlamıştım fakat şuan havalanacağımı anlayamamıştım. "Göktuğ!?" Ayaklarımın yerden kesilmesiyle eş zamanlı, korku ve şaşkınlıkla harmanlanmış bir ses yükselmişti dudaklarımdan.. yere indirdiğinde kendimi kendi seccademin başında bulmayı beklemiyordum. "Rana, güzelim.. kazasız belasız bir kılalım şu namazı..!" Bana 'güzelim' demesine utanmış olsam da.. hızla atan kalbime söz geçiremesem de sessiz kalmıştım. Sitemli çıkan sesiyle yine ne demek istediğini anlayamamış olsam da başımı sallayarak onu onaylamıştım.. Namazımızı kılmış ve duamızı etmiştik. Seccadelerimizi de kaldırdıktan sonra ben namaz elbisemi çıkarmak için yatak odasına doğru ilerlemiştim. Sessiz geçen onca dakikadan sonra ardımdan duyduğum ayak sesleriyle ilerlemeye devam ettim. O da benimle birlikte yatak odasına gelmişti. Yavaşça üstümden sıyırdığım namaz elbisesiyle ardımdan sert bir soluk ve salavat sesi duymuştum.. bu haline normal bir zamanda gülme isteğiyle yaklaşırdım fakat içimdeki intikam hisleri buna engel oluyordu. Arkamı döndüğüm an gördüğüm manzarayla aldığım nefesim sekteye uğramış sertçe yutkunmuştum.. nasıl yani karın kası denilen şey gerçek miydi? Odada yankılanan boğaz temizleme sesiyle gözlerim Göktuğ'un yüzündeki muzip ifadeye değmiş ardından hızla aralanmış gözlerimle arkamı dönmüştüm. Benim onu incelediğimi görmüştü.. rezil olmuştum ama işte. Off! Biraz öyle bekleyerek giyinmesini beklemiştim fakat odada ses gelmeyince yerimde hafifçe kıpırdanmıştım. Dönmeli miydi- Sırtımın bir şeye değmesi ve benim o şeye tutunmamla korkumu içime gömmüştüm yine.. neden ani şeyler yapıyordu ki?! Onun yüzünden korktuğum için hızlı atıyordu kalbim zaten! Tutunduğum kollarını arkamdan belime dolayarak kulağıma doğru nefesini verdiğinde hissettiğim duygularla gözlerim kapanmıştı. Bu hissettiklerime anlam veremiyordum.. beni sımsıkı sararak kendisine doğru hafifçe çekti. Bedenlerimiz fazlasıyla dipdibe olduğu için elim ayağım birbirine dolansa da hissettirmemeye çalışıyordum. Beni zor duruma sokuyordu..! "Yakışmış.." Kısık sesiyle mest olurken ne dediğini anlamamla gözlerimi daha sıkı yumma kararı alarak içime sinmiştim. Neden böyle yapıyordu ki!? Utanıyordum ben zaten.. sesimi kontrol altına almaya çalışarak, "Teşekkür ederim." dedim. Fakat sesimin tonuna şoke olmuştum. Fazlasıyla değişik ve benden uzak çıkmıştı. Ne olduğunu anlamamam beni daha da tedirgin ediyordu. Kulağımın ardından gelen ve bütün odayı dolduran yutkunma sesiyle eş zamanlı olarak Göktuğ bedenini bedenimden uzaklaştırmıştı. Ardımı döndüğümdeyse üniforması içinde saçı fazlasıyla düzgün.. tıraşı olması gerektiği gibi olan bir Göktuğ vardı. Eliyle düzeltmeye çalıştığı yere baktığımda üniformasının bir tarafının kıvrık bir şekilde durduğunu görmüştüm. Yanına hafifçe yaklaştığımda başını kaldırarak bana baktığını farketsem de yüzüne bakamayarak ellerini yakasından uzaklaştırmış ve ellerimle yakasının içe kıvrılmış tarafını hafif hafif aşağıya çekerek düzeltmiştim. Düzelen kısma elimi hafifçe koyarak biraz daha düzeltmiş ve ellerimi ordan çekmiştim ki... Göktuğ ellerimin ikisini de avuçlarının içine alarak yüzüne doğru yaklaştırmış ve kokulu bir öpücük bırakmıştı. Bu hareketiyle birlikte gözlerimin dolduğunu hissetsem de ona hissettirmemeye çalışarak ne yaptığını izlemeye devam etmiştim. "Teşekkür ederim.. sadece bunun için değil her şey için. Hayatıma değer kattığın için.. ben bazen böyle olabilirim.. yani pek bilmediğim için aile olmayı... daha önce hiçbir insanın hayatında bir yerim olduğunu iliklerime kadar hissetmemiştim. Daha önce kimse benim kimsem olmak için sınırlarından vazgeçmemişti. Daha önce kimsem olmamıştı benim Rana.. ben sana söylemiştim. Senin hakkına girdiğimi biliyoru-" Hızla dibine kadar girmiş ve sözünü keserek konuşmaya başlamıştım. "Öyle bir şey yok Göktuğ! Bak.. ben seninle evlenmek istemesem evlenmezdim. Evet sen olmasan başkası olsa yengem başka biriyle beni evlendiri-" belimden çekilmemle gözlerim ardına kadar açılmıştı. Ne yapıyordu şuan!? "Başkası yok. Başka birisi değil benimlesin. Benimle evlisin Rana. Başkasıyla olmazdı?!" Gözleriyle gözlerimin arasında çok farklı bir kıvılcım çakılmıştı.. nefeslerimiz birbirine karışırken konuştum. "Evet. Olmazdı.. çünkü ben seni seçtim! Seninle evlenme nedenim sadece zorunluluk değildi. Ama sen-" gelen kapı sesiyle sözkerim yarıda kesilmişti ve kendimizi toparlayarak birbirimizden hafif uzaklaşmıştık. "Gökkuş aç lan kapıyı!" Duyduğum muzip sesle kaşlarım havalanmıştı. Göktuğ da dudaklarından sert bir soluk bırakmıştı..bana tekrar yaklaştığını hissetsem de gözlerimi yüzüne kaldırmamıştım. Az önce yüzüne sesimi yükselttiğim için çekiniyordum. Üstelik söylediğim şeyler.. "Özür dilerim.. bu konuşmadan sonra senin nazına da sözüne de tek laf etmem." Söylediği sözler üzerine tek kaşımın kalkmasıyla dudaklarında huzurlu bir tebessüm oluşmuş ve üzerime doğru hafif eğilerek yanaklarıma yöneldiğinde tekrar kapı çalınmıştı. "Komutanım! Ablamı görmem lazım. Açar mısınız kapıyı acaba?!" Oğuz'un zamanlamasıyla yüzümde oluşan gülümsemeyi saklama ihtiyacı duymamıştım bile.. hafif geri çekilerek gözlerim ve kaşlarımla ona dışarı çıkmasını işaret ettim. O ise kafasını sola yatırarak kaderine razı olmuştu. Kapıyı kapatarak çıktığında hızlıca üzerime bordo bir elbise giyinmiştim. Üstüne haki yeşili bir eşarp takarak kombinimi tamamlanmış saydım. Yatak odasından yavaş adımlarla çıkarak salona ilerlemeye başladım. Ama salondan çok garip sesler ve bağırışlar geliyordu. "Yok işte öyle bir şey oğlum dedim ama ben size.." "Ne alakası var lan ne dedin sanki Kerem, 'Komutanım yapmaz öyle şey' sanki ne yapmış lan adam evlenmiş işte." "Olabilur uşağum olabilur da evlanma yaşi gelmişti de zaten gomutanimin siz neyin gavgasını güdüyorsunuz. Bak bağa geliyler kızdırmayın ula beni!" Salona adım attığım an hepsinin bana dönmesiyle refleks olarak bir adım geriye gitmiştim ki o sırada sırtım sert bir şeye çarpmıştı.. burnuma dolan kokusu ve belime dolanan kolla kim olduğu gayet anlaşılırdı. "Oha lan! Ben demiştim işte oğlum!?" "Nerde sen demiştin ula asil ben demiştim. Herkes senin gibi mi!? Hayırlı olsun gomutanım." Göktuğ'un arkamdan beni içeriye doğru ilerletmesiyle salondaki baş koltuğa oturmuştum. Herkesin gözünün bende olması istediğim bir şey değildi Göktuğ'unki bende olsa yeterdi.. bakışlarımı kaldırarak Göktuğ'a baktığımda onun da bana baktığını farketmiştim. Bakışlarımı hızla çekerek önüme döndüm. Artık tam anlamıyla planıma devam edebilirdim. Çünkü nazımı da sözümü de çekecekti.. öyle demişti. Dudaklarımın kıvrılmasıyla kendimi toparlayarak karşımdaki altı adama baktım. Bir tanesi karadenizliydi onu anlamıştım. Başımla hepsine bakarken tek tek selam vermiş ve, "Hoşgeldiniz." diyerek de tasdiklemiştim. "Hoşbulduk yenge kusurumuza bakma çat kapı gelmiş olduk. Biz.. pek beklemiyorduk da komutanımızın evlenmesini. Bu arada kendimi tanıtayım ben Ragıp." Kendini iyi ifade edebilen ve en sakinleri Ragıp gibiydi. Başımı sallayarak, "Ben de Rana.. memnun oldum Ragıp bey." "Bey demeseniz. Biraz garip oluyor.. abi yeterli bence." "Peki Ragıp abi." Onun yanındaki kimse hemen söze atlamıştı. En tezcanlıları da bu olsa gerekti. Farklı bir tarzı vardı. "Hoşbulduk yengecim ben de Ragıp kardeşciğime katılıyorum yani biz komutanım hiç evlenmez sanıyorduk. Biraz evde kalmış gibiyd-" Yanındaki kişinin onun kafasına vurmasıyla sözü yarıda kesilmişti. "Sen bu densiz Kerem'e bakma yenge onun çenesi biraz düşüktür de.. ben de Asaf bu arada. Sizi de düğünüme beklerim." Son söylediği cümleyle yüzümde tebessüm oluşmuştu. İstemsizce Göktuğ'a döndüğümde zaten bana baktığını görerek başımla Asaf'ı göstermiş ve, 'Bak insanlar nasıl..?' der gibi onu göstermiş sonra önüme dönmüştüm. "Valla iyiki geldun bacım. Hale'me de yoldaş olmuş olursun belki. Benum uşak göreve gittim mi bir geliyrım ha boyle kocaman olmuş. Bu arada ben de Şahin. Abi demen yeterli bacım." Başımı sallayarak diğer kişiye dönmüştüm. "Ben de Zahit, yenge." Sadece bu kadar konuşması bile aralarında en bir şeyleri içine atan ve içi yanan kişinin Zahit olduğunu hissettirmişti nedense. Başımı sallayarak onu onayladım. Yanında oturan kişi tam konuşacaktı ki Oğuz'un kapıdan sesi geldi. "Ablam.. canım ablam ne kadar özlemişim aman, aman.. aman." diyerek üstüme doğru yürümeye başladığında kaş göz hareketleriyle durmasını söylesem de anlamamazlıktan geliyordu.. "Her seferinde de cozutma lan Oğuz!" diyerek Oğuz'u çeken kişi az önce konuşması bölünen kişiydi.. "Neden öyle diyorsun Efulim? Hı, ben ablamı özledim şuan dursana lan!?" Diyerek aralarında atışmaya başladıklarında odada fazlasıyla tok, net ve gür bir ses yükselmişti. "Dikkat!" Sesin geldiği yere bakınca gözlerim kocaman açılmıştı. O ses Göktuğ'dan çıkmamıştı değil mi? Hepsi hazır pozisyonda öylece duruyordu. "Lan siz neden sabah sabah geliyorsunuz benim evime he?! Daha iznimiz bitmemiş ne işiniz var burda? Dinliyorum!" Herkes suspus bekliyorken Kerem daha fazla duramamış olmalı ki dudaklarını aralamıştı.. ama ona da fırsat tanınmadan evin içini zil sesi doldurmuştu.
_______________________________________________ Sizi çok beklettim biliyorum özür dilerim her birinizdenn.. sınavlarım yaklaştığı için yoğunum takdir edersiniz kii🪻🐣 Sizleri seviyoruum.. Alah'a emanet olunuuz🪷🦫✈️ |
0% |