Yeni Üyelik
15.
Bölüm
@pamuklale

Selamünaleyküm🪷. On üçüncü bölümümüzz🌷🫧. Bölümiçi tepkilerinizi merak ediyoruummm🌌. Oy ve yorumlarınızı da okurken lütfen eksik etmeyiniz.🌟🌙. İyi okumalarr🪻🕊

 

_______________________________________________

13

 

Hayat karar verdiğimiz düşüncelerimizi derinden sarsan, deprem etkisi oluşturan kimseleri hayatımıza öyle bir dahil eder ki.. bizim karar verdiğimiz durumlar bizi bile sınır dışı bırakırdı.

Çalan zil sesiyle beklemek için oturduğum yataktan kalkarak kapıya doğru ilerledim. Ne olmuştu neden böyle bir durumun içindeydim anlam veremiyordum. Eğer gelen Göktuğ ise ona sormam gereken fazlasıyla önemli şeyler vardı.

Hızlı adımlarla vardığım kapının, Göktuğ'un gidişinin ardından kapatmak için çevirdiğim kilidini şimdi açmak için çevirdim. Açtığım an zaten ayakkabılarını çıkarmış olmalı ki direkt kollarını bana sarmış ve sımsıkı tutarak hafifçe ayaklarımı yerden kesmişti. Ayaklarımın yerden kesilmesiyle refleks olarak kollarına tutunmuş ve dudaklarımdan firar eden şaşkınlık, korku ve heyecanla harmanlanmış nidaya mani olamamıştım. Kirpiklerim birbirinden uzaklaşmış ve sık nefesler almaya başlamıştım.

"Göktuğ!?"

Kokusunu hisetmeye çalıştığımda sakinleneceğimi düşünmek tamamiyle benim hatamdı.. kokusu normalde bana huzur verirken şimdi neden heyecanlandırıyordu ki!?

Kokusunu soluma iç güdüsüyle burnumu yavaşça boynuna sürtmemle sert bir soluk bırakmış ve dudakları kulağımı teğet geçmişti. Bu ufak temasıyla kulaklarımdan parmak uçlarıma doğru bir elektrik akımı geçtiğini söyleyebilirdim. Sakin olmaya çalışarak ayağımın ne zaman yere değeceğini beklemeye ve düşünmeye başlamayı denedim. Dikkatimi başka yere vermeye çalışarak yavaş adımlarla ilerleyen Göktuğ'a sımsıkı tutunmuş öylece etrafı incelemeye başlamıştım. Duvarların rengi de çok güze-

Boynuma değen burunla içimin titrediğini hissettim. Yavaşça gerdanıma doğru yol çizmesiyle tutunduğum kollarına daha sıkı tutunmuştum. Çizdiği yol gerdanıma geldiğinde duracağını sanıyordum fakat o durmayı aklının ucundan bile geçirmemişti anlaşılan..

Hani utanıyordu!?

Vazgeçmiş demek ki..

Ama ben utanıyorum!

Sen de vazgeç..?

Boynuma değen sıcak nefesle, hızlanan nefesimin ciğerlerime dolarak sekteye uğradığı an, bir ateş topunun orada büyüdüğünü ve yeni almak istediğim soluğuma engel olduğunu anlamam onu durdurabileceğim anlamına gelmiyordu.. o ateş topunun tüm tabularımı yavaş yavaş erittiğini hissettim.

Tutunduğum kolları hareketlenerek belime doğru indiğinde ayağımın yere bastığını yeni farkediyordum. Tekrar boynumdan gerdanıma doğru inen sıcaklıkla tutunduğum kolların belime doğru sıkılaştığını ve benim de içgüdüsel bir hisle ona sımsıkı tutunduğumu farkettim. Bedenimdeki her bir zerrem benden izin almadan hareket etmeye başlamıştı.. beynim bile. Damarlarımda akan kanın şiddetli bir biçimde tutunduğu çeperlerinden dışarı çıkma arzusu içinde duvarlarına sert nidalar bırakarak çarpıştığı ve bunu büyük bir telaşla hızlandırdığını hissediyor fakat hissettiğim bu karmaşık duygulara.. hislere.. bedenime verdiği bu ince sızının ruhuma nasıl çiçekler açtırdığına anlam veremiyordum.

Bu sefer değen sıcaklığın bir seher yeli misali tenime huzur veren nefesi değil, ruhuma işleyen dudakları olduğunu farketmemle kolları arasında adeta ürkek bir kedi misali titredim ve tutunduğum kollara yavaş yavaş kendimi bıraktığımı hissettim. Bunu o da hissetmiş olmalı ki boynumda hissettiğim yumuşak ve ateş kadar sıcak dudakları alanını geniş bir şekilde kullanmıştı bir noktada.. dudaklarının gerildiğini ve ondan etkilenmemin onun tebessüm etmesine neden olduğunu hissetmek, kanımın bu sefer ona sitem eder tarzda bir kızgınlıkla kaynamasına neden olmuştu. Farkında olmadan tırnaklarımı tutunduğum kollarına saplamam benim için de beklenmedikti. Hissettiği acıyla boynuma doğru sert bir nefes bırakmıştı.

Bıraktığı nefesle nabzımın tam orada büyük bir şiddetle attığını hissetmek, bütün bedenimde akılalmaz bir sızı meydana getiriyordu. Her bir soluğunda bende deprem etkisi oluşturmasına daha fazla dayanamayacağımı farkederek dudaklarımı aralamayı denediğimde dudaklarının gerdanıma değmesiyle dudaklarımdan istemsiz bir nida kopmuştu. Ellerim nedensizce omuzlarına tutunmuş ve bedenim parmak uçlarımda yükselmişti.

"Göktuğ!?" Duyduğum sesin benim olup olmadığı tamamen muammaydı..

Onun da sesimle hareketlerinin kesildiğini hatta nefesinin de artık boynuma vurmadığını farkettim. Nefesini tutmuş olamazdı değil mi?!

Hala gerdanımda olan dudakları yavaşça uzaklaşmış, belimdeki elleri beni biraz daha kendine doğru yaklaştırmıştı. Bedenimi onun kollarına teslim etmiş olmamdan kaynaklı parmak uçlarımda duran ayaklarımın tekrar yere değdiğini ve bedenlerimizin arasında neredeyse hiç mesafe kalmadığını hissettim.

Gözlerimi mahmurluğunu dağıtmaya çalışarak kapatıp açtım. Tamamen dengelerimle oynuyordu..! Üstelik büyük bir haz aldığı su götürmez bir gerçekti.

Başımı kaldırarak ona baktığımda gerdanıma doğru eğdiği başını düzeltmiş dümdüz bir şekilde fakat yüzündeki huzurlu tebessümüyle karşıya baktığını gördüm. Fakat ben daha onun baktığı yere başımı çevirmeden o ellerini yüzüme doğru yaklaştırmış ve avuçlarının arasına almıştı. Yüzümü hafifçe kendisine yaklaştırmış ve saniyeler içerisinde dudaklarını alnımda hissetmiştim. Eş zamanlı kapanan gözlerime içten içe kızsam da bu huzurlu anı bölmek tam anlamıyla ahmaklık olurdu. Dudaklarının temasının uzaklaşmasıyla saniyelerce yaşanan bu anın etkisinin ve verdiği huzurun dudaklarımda oluşturduğu tebessümünü toparlamaya çalıştım. Hala yanaklarımda olan ellerinin baş parmağıyla belli belirsiz okşadığını hissediyordum.

"Rana.."

Kulaklarıma ulaşan sesle yaşadığımız bunca özel anın ardından yüzüne bakmak, bütün bir bedenimi aleve verecekti. Bu durumsa bende oluşan bütün bendin, tek bir bakışıyla yıkılacağı hissini gözümün önüne getirmekten başka hiçbir şey yapmıyordu. Yüzümün ve bütün vücudumun yer yer yandığını ve yer yer sızım sızım sızladığını hissediyordum.

"Yüzüme bakmayacak mısın?.." Duyduğum sesiyle bile titrediğimi hissetmem bence hiç de normal değildi. Başımı hafifçe kaldırarak alttan alttan gözlerine bakmamla yüzündeki tebessüm yavaşça genişlemişti. Yanaklarımı okşamaya devam etmesi gözlerimin mahmurlaşmasına, yavaşça kapanma isteğinin tetiklenmesine neden olsa da gözlerimi, Göktuğ'a bakması ve dirayetli olması için çaba göstermesi konusunda ikna etmeye çalışıyordum.

Yüzümün her bir zerresini görmek istercesine tenime değdirdiği bakışlarını hiçbir şekilde çekmeden dudaklarını tekrar araladı. "Rana'm.. seninle çok önemli bir şey konuşmam lazım. Ama sakin olmanı istiyorum. Tamam mı?"

Kurduğu cümleyle kaşlarım anlamak istercesine çatılmış fakat başımı sallamayı da ihmal etmemiştim. Ellerini yüzümden yavaşça çekerek iki elimi de avuçlarının içerisine almış ve o gittikten sonra topladığım yatağımıza doğru ilerletmişti bizi. Yavaşça oturduğumuzdaysa gerginliği on metre öteden dahi belli olacak şekilde rahatsızca gözlerini kapatıp tekrar açmıştı.

Bu haline anlam veremesem de böyle bir durumda yapabileceğim tek şeyin, sakinleştirmek olduğunu düşünerek avucunda olan ellerimle, ellerimi tuttuğu kocaman elini yavaşça okşamaya başladım. Başını bana doğru çevirerek ufak bir tebessüm göndermiş ve derin bir nefes çekmişti ciğerlerine.

"Rana.. sen sakinsin değil mi?"

"Evet sakinim ben. Sen bana ne olduğunu anlatır mısın kocam bey..?"

Kullandığım hitapla yüzünde oldukça güzel bir tebessüm oluşmuş ve yutkunarak tekrar ciddiyetini takınmıştı.

"Şimdi tane tane anlatmam lazım.." Kendi kendine söylenmesinin ardından bakışlarını bana çevirerek dudaklarını araladı.

"Rana'm... sen bir oyun arkadaşından bahsetmiştin hatırlıyor musun?" dedi ve hatırladığımı gözlerimde görmek istercesine gözlerimin en içine doğru bakmaya başladı.

Gözlerimin önünden geçen görüntülerle yüzümde huzurlu bir tebessüm oluşmuştu. Başımı sallayarak onayladığımda tekrar konuşmaya başladı.

"Nasıl birisiydi hatırlıyor musun peki güzelim?"

Sorduğu soruyla dudaklarım bükülmüş ve düşünmeye başlamıştım. Aklıma gelen kişiyi anlatmaya karar vererek dudaklarımı araladım.

"Böyle hafif sarı saçlı, gözleri mavi gibiydi sanki bir de şey.. Sağ gözünün altında ben vard- "

"Nasıl ya ilk aklına gelen gerçekten Rıfkı mı oldu Rana?" Söylediği isimle hızla başımı salladım.

"Evet, evet adı da Rıfkı'ydı. Niye sormuştun ki?" Sinirli bir gülüş belirdi dudaklarında fakat hemen toparladı. Alnını hafifçe ovuşturarak tekrar bana döndü.

"Rana.. böyle yeşil gözlü, hafif kumral, beyaz tenli bir de senin yanından ayrılmayan.. sen başkasıyla oynayınca sana küsen birisini hatırlamıyor musun?" Gözlerimin en içine umutlu ve endişeli gözlerle bakmasıyla hafifçe kaşlarım gözlerimin önüne doğru inmiş ve gözlerim kısılmıştı. Dudaklarım hafifçe büzülürken aklıma dolan görüntülerle yüzümde dişlerim görünecek kadar büyük bir gülümseme işlenmişti adeta.

"Ay evet, hatırladım. Çok tatlı bir çocuktu. Hatta böyle yanakları hep kızarıyordu hep.. sıkasım gelmişti yanaklarını ama hiç yapamadım. Ben de utanıyordum onun yanında. Ona ağabey demeyince kaşlarını çatıyordu hemen. O yüzden ben ona başka bir şey diyordum. Ne diyordum ya-"

Göktuğ, gülümseyen ifadesiyle beni izliyor arada gözlerini kısıyor sonra tekrar kaşlarını kaldırıyordu. Duraksamamla onun da gözleri kısılmış ve güzel tebessümüyle önce gözlerime bakmış ardından dudaklarını aralamıştı.

"Ağaçbey diyordun. Üstelik ağabey daha kolay olduğu halde.." diyerek gülmeye başlayınca ben de kendimi tutamamıştım.

"A evet öyle diyordu-" Sözlerim onun bana hatırlattığı şeyin gerçekliğiyle kesilmişti. Gözlerim kocaman açılmış neye uğradığımı şaşırmıştım. "Nasıl?"

Stres ve heyecandan buz gibi olmuş ellerimi avucuna doğru iyice kaydırmış ve sımsıkı tutarak okşamaya başlamıştı."O kişi bendim çünkü Rana'm.. sana çok önemli bir şey anlatmam lazım demiştim. Buradan başlamam daha doğru olur diye düşündüm." Yutkunarak gözlerini kapatıp tekrar açtı. Anlattığı şeylerin gerçekliği altında ezileceğimi bilmeden başımı sallayarak devam etmesi konusunda onu teşvik ettim.

"Baban ve annen döneminin mühendislerinden olduğu için istihbaratın verdiği yetkiyle yeraltı sahasında çalışmayı kabul etmişler. Seni ve Oğuz'u da babam ve enişteme emanet etmişler. Ben de bugün enişteme bu konuyu açmıştım. Nasıl olmuş, ne olmuş.. yaşıyorlar mı?.. Bilmiyorum. Ama istersen öğrene-" Ellerimden birini avucundan çekerek dudaklarının üzerini örttüm. Ne demişti?! Nefes alamamaya başlamam ve kalbimdeki sancımayla hala avucundaki elimle elini yavaşça sıkmıştım. Ondan güç almak istercesine..

Gözlerimden akmaya hazır bekleyen yaşlar birleşik ellerimizin arasına doğru bir bir dökülürken dudaklarımı araladım. "Benim ailem.. benim ailem şu zamana kadar bir tek Oğuz olmuştu. Şimdi bir de sen varsın. Göktuğ.. Göktuğ ben ne yapacağım. Oğuz'a ne diyeceğim. Bu bilgiyi ondan saklamak olmaz. Ben ne yapacağım? Olmaz, evet olmaz saklamamam lazım. Ne yapacağı-"

Yanaklarımda hissettiğim avuçlarıyla yüzümdeki ellerine tutunup çaresizce gözlerine bakmaya başladım. Ben.. benden bir şey sakladığını anlamıştım. Ama böyle bir şey!.. aklımın ucundan bile geçmemişti. Yüzüme doğru yavaşça yaklaşmasıyla içimdeki hüznümün arasına katılan heyecanımla midem kasılmış, titrek bir nefes bırakmıştım aramıza..

Yüzünü yan çevirerek yaklaşmaya devam etmesiyle gözlerim kapanmış ve yüzümdeki ellerini istemsiz hafifçe sıkmıştım. Sağ gözümün hemen altında hissettiğim dudaklarıyla zorlukla yutkunmuş ve nefes almaya çalışmıştım. Yüzüme vuran nefesinin yavaşça uzaklaştığını anlasam da gözlerimi açamamıştım.

"Sen istediğin müddetçe ben yanındayım." Sağ yanağımda hissettim bu sefer dudaklarını.. "Sen istemediğin müddetçe de bir nefes kadar uzağındayım." Alnımda hissettim bu sefer de.. "Seninle her şeye varım." Çeneme doğru verdiği nefesle zaten kapalı olan gözlerimi titrekçe sımsıkı yumdum. "Sen nefes aldıkça yeşillenecek benim ormanım Rana.." Çenemde hissettiğim dudaklarıyla aldığım nefesimin ciğerlerime dolduğunu fakat tekrar aynı yolu dönemediğini hissediyordum.. "Sen yanımda olduğun müddetçe solumdasın Rana'm.. aldığım her soluğumda." Sol gözümün altında hissettiğim dudakları yavaşça aşağıya doğru inmiş ve avuçları yüzümü yüzü hizasında eşitlemişti.

Fakat yavaşça uzaklaşan nefesi ve yanağımdaki elleriyle afallamıştım. Ben başka bir şey beklerken, üstelik kalbim bile beklediğim şeyin heyecanı ve -neden olduğunu bilmediğim- mutluluğuyla kıpırdarken uzaklaşması beni içten içe sarsmıştı. Beklemediğim uzaklaşmasıyla gözümü açma kararı alarak yavaşça araladım. Fakat beklediğim manzaranın gözlerimin önündeki manzara olmadığı kesindi.

 

|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||

 

Nasıldı nasıldııııı🎈?

 

Biraz kısa oldu farkındayımm🪶..

 

Sizleri seviyorum🪷

 

Allah'a emanet olunuuz🪻🫧

Loading...
0%