@pamuklale
|
Selamünaleykümm🌷 Nasılsınız*:* Oy ve yorumlarınızı da okurken lütfen eksik etmeyiniz.🌟🌙 Aşırı merak ediyorum tepkilerinizi çünkiii🪽 Keyifli okumalarr🪷🛸 _______________________________________________ 0.2 |Göktuğ| Merceği büyüterek hedefine bakıyordu.. yalnızca birkaç saniye.. Bir-hedefi yaklaştırdı gözünde- Kaç-derin bir nefes çekti içine- Sa-elini tetiğe yavaşça sürükledi- Ni-işaret parmağı iyice kavradı tetiği- Ye- Babasını ve annesini şehit eden şeref yoksununun ölümü ise şu saniye gerçekleşti. Çatışma başlamıştı artık.. Barakanın arka tarafındaki hareketliliği hemen farketmişti. "Oğuz-Fatih arka tarafta hareketlilik var. Bu naşerefliler¹ ya silahları kaçıracaklar ya da esirler var.. koruyun beni, iniyorum." Hepsi komutanının ne kadar karagözlü olduğunu, bir durum olduğunda önünü-arkasını düşünmeden hareket etmeyen bir kişiliğe sahip olduğunu bilirdi. "Emredersiniz komutanım!" Oğuz ve Fatih hemen görüş açısı barakanın arka tarafının fazlasıyla görülebildiği bir yere konuşlandılar². Bu iş bugün bitmeliydi.. Göktuğ silahını kavrayarak bulunduğu yerden çevik bir şekilde hareket ederek kayadan aşağıya doğru atladı fark ettirmeden. Barakanın arkasını kolaçan eden sözde özgürlükçü teröristin boğazına tek hamlede asılarak çevirdi. Göz kararıyla ufak bir sayım yaptı.. Kaldı altı. Kulaklıktan gelen sesleri duymuyordu bile.. Dudağının sağ tarafı keyifle kıvrıldı. Susturucu taktığı beylik tabancasını çıkardı. Kafasını bulunduğu yerden çıkararak hiçbir kurşununu israf etmedi. İki kurşuna iki leş. Bu sefer diğer tarafındakilerle ilgilenmek için etrafından dolandı barakanın. Kapının önünde duran döl israflarını da yine aynı şekilde indirdi. İsrafı hiç sevmezdi zaten. Kapıdan içeri gireceği zaman duyduğu kadın çığlığı ile duraksadı. E tetikliyorlardı ama.. başını önce sağa doğru ardından hakkı kalmasın diye bir de sola doğru gevşetti. Kulağındaki irtibat kulaklığını tuşuna basarak kapattı. Kapıyı desibeli hafif (!) yüksek bir sesle açmayı tercih etti. Tekmelediği an kapı açılmıştı elbet.. ona doğrultulan tüfeği ters çevirdiği an tüfek karşıdaki müsrifin elinden kaydı. Elindekini dahi elinde tutmayı beceremiyorlardı.. kolay yolla etkisiz hale getirdi. Kaldı mı 1?.. Odaların içlerine bakarak ilerlemeye başladı. Boştu tüm odalar.. tek bir oda kalmıştı mutlaka orada olmalılardı. Tıklatarak açmayı tercih etti bu sefer. "Ne var lan işim var dedim size!" Kapının ardından gelen sesin arkasından gelen boğuk kadın sesi o 'işi' açıklamaktaydı aslında. Az önceki kadar olmasa da yine geldiğini belli edecek şekilde ses vererek(!) içeriye adeta daldı. "Lan!" Girdiği an odanın yer kısmına bakmadan toparlanmaya çalışan adamı yakasından tutarak duvara doğru kaldırdı ve art-arda yumruklar atmaya başladı "Lan döl israfı," bir yumruk daha, "Lan oksijen israfı," bir tane de tekme geçirdi alt tarafına doğru.. "Ağzını, gözünü, kulağını diktiğimin şeref yoksunu!" bir tane de en afillisinden yumruğunu, iğrendiği beyinsiz tenekesinin burnuna geçirdi. "Komutanım!?" ardından gelen sesle etkisiz hale getirdiği itin kolundan tutarak ilerletti. Odadan çıktıklarındaysa timi şuan tam karşısında nefes nefese ona ve yanındaki ite bakıyordu. "Komutanım yine aynı şeyi yaptınız ama-" diyen Oğuz'un sözünü kesti. Az da olsa geçmişini bildiği için korktuğunu biliyordu ama ne olursa olsun bunu bu müsvedde³nin yanında söylemedine izin vermemeliydi. "Tim! Dönüyoruz. Emre içerideki kadını jandarmalara teslim et ve karargahla irtibata geç!" "Siz kulaklığı kapatınca Albay farketti komutanım. Helikopter dışarıda." Bu demek oluyordu ki güzel bir azar karargahta onu bekliyordu.. Başıyla onay vererek ilerlemeye başladı. Tim de arkasından.. barakadan çıkarak helikopterin bulunduğu noktaya doğru geldiklerinde yine ordaki askeri de baş selamıyla selamladı. Elindeki iti helikolterin içine doğru ittirdi. Ardından yüzündeki hafif tebessümle timine döndü. "Yuvaya dönüyoruz Beyler." Tim ise tebessümü biraz(!) abartarak karşılık verdi.. adeta ağızları kulaklarına varıyordu. Biri eşini, biri nişanlısını,diğer ikisi yaşlı anasını, diğeri hasta babasını, diğeri ise ablasını özlemişti..biliyordu. Yaklaşık üç aydır buradaydılar. "Emredersiniz Komutanım!" Ve helikoptere teker teker bindiler.. helikopter havalanmaya başladığındaysa muhabbet.. çok farklıydı. "Asaf lan sen niye bugün bu kadar sustun oğlum?!" "Ne bileyim ya içim bir hoş oluyor yine dertlendim zaar" "Zaar mı?" diyerek gülmeye başladı Kerem. "Abi gerçekten mi yani?" "Ne var lan genel kültür işte bak, aklında kalsın hayırsız?!" "Ula! Ula bağırmayın da.. bendeki de kulak yani. Zaten eve gittiğimde benim uşak daha da büyümüş olacak kesin.." dedi iç çekerek. Böyleydi işte! Asker olmak bu yüzden yürek isterdi.. ama asker eşi olmak herşeyini isterdi.. Kalp ağrısı, gönül yarası, göz yaşı... kor ateşlerde yanardın da anlatamazdın işte.. Zaten anlatsan da anlayamazlardı ki... o yüzden evliliği hiç düşünmemiş bu durumu, evleneceği kişinin hakkına girmek olarak düşünmüştü.. İniş yapıyor olduklarını farkettiğinde daldığı düşünceler aleminden uyanarak kendini toparladı. Helikopter tam iniş yaptığındaysa hemen helikopterden inmeye başladılar ve o iti de teslim ettiler. Hücum yeleklerini çıkarmak ve sayım yapmak için hangara doğru yöneldiler. Üstünü çıkararak karargahta giyindiği üniformasını giyinmeye başladığı sırada hangarın dışından tekmil getirerek ona doğru bakan askere baktı. "Söyle asker!" "Komutanım albayım sizi ve timinizi odasına çağırıyor." "Tamam geliyoruz." Operasyonla ilgili bilgi verilecekti. Sadece onun için çağırdığını düşünmeye çalışarak time döndü. "Hadi beyler" diyerek hangarın dışına doğdu ilerlemeye başladı. Kendine çeki-düzen vermek için üstünü göz ucuyla taradı. Üniformasının yaka kısmı nedense düzelmiyordu.. Albayın odasına geldiklerinde albay Halil onlara gururla bakıyordu. Üstelik arkadaşının intikamı alındığı, kanı yerde kalmadığı için de oldukça mutluydu. Karşısındaki sanki askerini değil de o kalbi kırık, küçük çocuğu görüyor gibiydi. "Sizi hem tebrik ederim hem de teşekkür. Tebriğim operasyonu başarıyla zayiatsız⁴ tamamladığınız içindir. Teşekkürümse.." iç çekti ve dolan gözlerini silmeye devam ederken konuşmaya da devam etti. "Teşekkürümse kardeşimin kanının yıllar sonra da olsa artık yerde kalmadığı içindir. Bozkurt Timi rahat! Çıkabilirsiniz çocuklar." Her biri aynı anda rahata geçti.. bir kişi hariç. Her biri aynı anda dışarı çıktı.. bir kişi hariç. Orda öylece odanın yerini izliyordu.. bazen gerçekten yaramazlık yaptıktan sonra azarlanmayı bekleyen çocuklara benziyordu. "Evlat sana bu sefer kızmayacağım. Ceza da vermeyeceğim. Biraz kendine zaman ver, düşün, hisset ama burda ol! Anda kal anı olarak sakın kalma! Sakın..." bu cümlenin ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Anne-babası onun için anıdan başka bir şey değildi şu zamanda.. hatırlardı, unutmazdı evet.. ama onlar sadece birer anıydı. Şuan.. şuan yoklardı. "Emredersiniz Komutanım!" "Şimdi 5 gün izniniz var git dinlen. Teyzenin yanına dön. Hayır duasını al. Sonra gel." "Emredersiniz komutanım!" "Çıkabilirsin evlat..." Odadan çıkarak hazırlanmaya başladı. Belki de.. belki de albay haklıydı. Uçak biletini aldı. Ardından gece geldikleri için yatsı namazını kıldı ve bir çanta hazırlayarak havalimanına doğru yola çıktı. Tüm kontrollerden geçerek uçağa bindi. Oldukça yorgun olduğu için gözlerini dinlendirmeyi seçti. Gözlerini dinlendirmek.. yaptığı hep buydu zaten. Huzurlu, hiçbir şeyi düşünmeden uyudu mu hiç bilmiyordu. Gelen anons sesiyle vardığını anladı. Bir otobüse binerek, teyzesinin evine gitmeyi seçti. Araba için sabah sabah kimseyi rahatsız edip yük olmak istemedi.. Otobüsten inerek eve doğru yürümeye başladı. Evin önüne geldiğinde saatin sekiz buçuğa yaklaştığını gördüğünde 'teyzesinin bu saatlerde uyandığını bildiği için' rahatladı. Zile basmadan çıkardığı anahtarıyla önce dış kapıyı açarak merdivenlerden ilerledi ardından bulundukları daireye geldiğinde, içerisinden sesler gelen iç kapıyı anahtarla açarak içeriye girdi. Teyzesi yine eniştesini azarlıyordu galiba.. "Sen karışma Kasım bak beni dellendirme yaşı geldi diyorsam geldi ne diye söylediğim yanlışmış gibi davranıyorsun!" Kaşları hafif çatıldı söylediklerine anlam veremedi. Tam dinlemeden gidecekken eniştesinin sesi yükseldi. "Sen de anlamıyorsun, dinlemiyorsun ki. Ben sadece ona da sor, istemiyorsa -ki istemeyecek tanıyorum ben yeğenimi- üsteleme!" "Kasıım-" diye bağırdığında eniştesinin ona doğru koştuğunu ve onu gördüğündeki şoke olan yüz ifadesinin sevinçle harmanlanan değişimine şahit oldu. Ona doğru koşarak sarıldı. Ardına doğru baktığında ise teyzesi, elinde terlikle öylece donmuş.. dolmuş gözleriyle ona bakıyordu. Onlar da özlemişti. Eniştesinden ayrılarak teyzesine doğru ilerledi ve sarıldı. Sarıldığında teyzesinin gergin bedeninin gevşediğini ve burnunu çekerek elindeki terlikle sırtına şaplak attığını hissetti. "Eşek sıpası!" Bir şaplak daha.. " Hiç mi özlemedin bizi he!" dedi sitemkar bir sesle. "Özledim, özlemez olur muyum teyze'm" dedi son harfini uzatarak. Teyzesi hemen ondan ayrılarak onu koltuğa oturttu. Sitem modunu açmıştı bir kere. Her istediğini yaptırıdı.. belki. "Oğlum, kınalı kuzum" son harflerini uzata uzata söylendi. Göktuğ anlamıştı elbet ama bir de teyzesi söylesin diye bekledi. Belki de merak etti.. "Bir hanım kız var çok ahlaklı, edepli, oturmasını kalkamasını bilen.. hemi namazında niyazında da bir düşünsen oğlum?" Teyzesinin, gözlerini doldurarak ona baktığını görünce başını tavana kaldırarak iç çekti. "Hiç iç çekme!" sesiyle az daha yerinden sıçrıyordu. Hızla kendini toparlayarak, "Teyzem.. biliyorsun ben kimsenin hakkına girmek istemiyorum. Belki beklerken çok üzülecek belki bekleyemeyecek..-" sözü teyzesinin sözüyle kesildi. Belki sadece sözü değil kısa bir anlığına nefesi de.. "O da öksüz-yetim o da çok kırılmış senin gibi oğlum. Hemi bulunduğu aile de benim eski komşum. Kıza pek iyi davranmazdı da ama kız ona rağmen okudu etti.." dedi. İç çekerek ellerini dizlerine koydu. Koltuğun kenarındaki telefonuna uzandı. Kızın fotoğrafını açarak Göktuğ'a doğru gösterdi. "Bir baksan.. olmadı olmaz zaten." Fotoğrafa göz ucuyla baktı.. ki acaba bakmasa mıydı..? Yok! Az önce nefesi kesilmemiş, tam olarak şuan kesildi.. nefesini tuttuğunu farkettiği an kendini toparladı ve gözünü fotoğraftan hemen çekti. Boğazını temizledi ve , " Dediğin gibi olursa olur olmazsa da.." devamını içinden getirdi. 'Öyle bir ihtimal olmasın hayırlısıyla olsun.' Teyzesinin onun yanaklarına bakarak gülmesini tuttuğunu farkettiğinde ise hemen koltuktan kalktı. Böyle konularda utanırdı. Annesinden aldığı.. utandığında ve uyurken yanaklarının kızarması huyu, onu bazen müşkül⁶ durumlara düşürüyordu. Arkasından teyzesinin sesini duydu. "Bugün olacak görüşme ona göre dinlen. Saatinde uyandırırım ben seni!" Acaba uyuyabilecek miydi ki?...
_______________________________________________ Göktuğ'un küfür edememesi ve bulduğu harf değişikliği çözümleri shbshsbsj (evet onlar harf hatası değildii) Vee ve veee sizce nasıl gidiyorr^%^🪐 Sizce çiftimiz nasıl oluur? İkisini de okumuş oldunuz hem hayat, hem de iç dünyaları olarak.. çok tatlı olmazlar mı sizce deeee*,* Allah'a emanet olunnnn🪻🕊 |
0% |