Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Bölüm 9: Uçuş Dersi.

@pandoraa

Felix, kuzeni Drew’den daha çok nefret edeceği biriyle karşılaşacağını hiç sanmazdı, ama bu, Jefferson Ramirez’ı tanımadan önceydi. Birinci sınıf Şifa Büyücüleri sadece Biçim Değiştirme ve Bitkibilim dersine giriyorlardı Ruh Büyücüleri ile bu yüzden Ramirez’e pek aldırdıkları yoktu. Daha doğrusu, Şifa Büyücüler’in salonuna bir yazı asılmadan önce. Yazıyı okuyunca homurdanmaya başladılar. Perşembe günü uçma dersleri başlıyordu. Dört ana bina birlikte çalışacaklardı.

Felix, “Tamam,” dedi sıkıntıyla. “Bir bu eksikti. Şimdi Ramirez’in önünde süpürgeye binip kendimi rezil edeceğim.”

Uçmayı her şeyden çok istiyor, dört gözle derslerin başlamasını bekliyordu.

Max, mantığını konuşturdu: “Rezil olup olmayacağını bilemezsin ki. Ramirez’in böbürlendiğini ben de duydum, Slydiht’te onun üstüne yokmuş. Bana sorarsan, düpedüz palavra.”

Ramirez uçma konusunda gerçekten de susmak bilmiyordu. Yüksek sesle, birinci sınıf öğrencilerinin Slydiht takımlarına alınmadıklarından yakınıyor, ejderhalardan nasıl kurtulduğuna dair uyduruk masallar anlatarak böbürleniyordu. Tek başına değildi bu konuda.

Dean Mollison’ın, anlattığına bakılırsa, çocukluğunu kırlarda, bir süpürge üstünde uçarak geçirmişti. Max bile, kendini dinleyen çıkarsa, Rose’un eski süpürgesiyle bir planöre çarpmaktan son anda nasıl sıyırdığım anlatıyordu.

Owen hiç süpürgeye binmemişti ömründe, büyükannesi onu süpürgenin yanına bile yaklaştırmamıştı. Hayley’ye bakılırsa, akıllılık etmişti kadın, Owen yerde iki ayağının üstünde dururken bile inanılmaz derecede sakardı.

Lauren Cattermole da uçmaktan Owen kadar korkuyordu. Kitaplardan ezberlenecek bir şey değildi bu; gerçi bunu denememiş değildi, zaten onun yükseklik korkusu vardı. Perşembe sabahı kahvaltıda, kitaplıktan aldığı Çağlar Boyunca Slydiht’te uçmakla ilgili püf noktalarını tek tek sayarak herkesin canına okumuştu. Sadece Owen ve Hayley, ilerde süpürgeden düşmemek için kulaklarını dört açmıştı. Efsun ise süpürge ile sahibinin arasında bir bağ olduğunu düşünüyor ve o bağı kurmanın yollarını arıyordu ama ötekiler Lauren’ın söylevinin kahvaltı boyunca devam etmesini baygınlıkla dinlemişlerdi.

O gün öğleden sonra üç buçukta Efsun, Katherine ve öteki Düş Büyücüleri ile ilk uçma dersi için merdivenlerden koşarak inip bahçeye çıktılar. Açık, esintili bir gündü, yemyeşil yamaçtan düz alana inerken ayaklarının altındaki çimenler hışırdıyordu, karşı yandaki Karaağaç Orman’ın ağaçları uzakta kara gölgeler içinde ağır ağır sallanıyordu.

Diğer binalar gelmişlerdi bile, dört düzine saplı süpürge düzenli bir biçimde yere sıralanmıştı. Efsun daha önce Zack’le Cody Russo’nun okul süpürgelerinden yakındıklarını duymuştu, söylediklerine bakılırsa, çok havalanırsan bazıları titremeye başlıyor, bazıları da hafifçe sola çekiyormuş.

Öğretmenleri Madam Zallers da geldi. Kısacık kır saçları, atmaca gibi sarıgözleri vardı.

“Ne bekliyorsunuz öyle?” diye haykırdı. “Herkes bir süpürgenin yanına geçsin. Hadi, çabuk olsanıza!”

Hayley süpürgesine bir göz attı. Pek eskiydi doğrusu, ucundaki süpürge çalıları aynı yöne uzanmıyor da değişik yönlere fışkırıyordu sanki. Pek sağlam görünmüyordu, bu istemsizce onu korkuttu.

Madam Zallers önlerine geçip, “Sağ ellerinizi süpürgelerinizin üstüne uzatın, ‘Havalan!’ diye bağırın,” dedi.

“Havalan!” diye bağırdı herkes. Efsun ve Felix’in süpürgesi hemen fırlayıp eline yapıştı onların, ama bütün süpürgeler beceremedi bunu.

Lauren Cattermole’un süpürgesi yerlerde yuvarlanıyordu, Owen’ınki ise kılını bile kıpırdatmamıştı. Felix, belki süpürgeler de, atlar gibi, insanın korkup korkmadığını anlıyor diye düşündü; Efsun ise süpürgelerinde birer ruhu olduğunu ve onlara zararsız olduklarını hissettirmeleri gerektiğini düşündü.

Owen’ın sesi titremişti bağırırken, yerde, ayaklarının üstünde durmak istediği apaçık ortadaydı.

Madam Zallers, ucundan kayıp düşmeden süpürgelere nasıl oturulacağını gösterdi, bir yukarı bir aşağı dolaşarak saplara nasıl tutunduklarım inceledi, yanlışlarını düzeltti. Ramirez’e bu işi tepeden tırnağa yanlış yaptığını söyleyince, Felix’le Max pek keyiflendiler.

Madam Zallers, “Şimdi, düdük çaldığımda, ayaklarınızı yere vurup havalanacaksınız,” dedi. “Süpürgelerinizi düz tutun, bir metre kadar yükselin, sonra uçlarını hafifçe öne eğerek aşağı inin. Düdük çalınca; bir, iki ve üç!”

Düdüğün çalmasıyla Katherine bir kuğu misali havaya süzülürken Efsun, Felix ve Lauren sert bir ivmeyle havaya yükselmişlerdi. Max ve Hayley ise birkaç tur zikzakın ardından zor bela süpürgelerini zapt etmeyi başarmışlardı. Ramirez ise şaşırtıcı bir performansla gerçekten de süpürgenin hakkını veriyordu.

Ama heyecandan zangır zangır titreyen Owen, zelzele gibi sallanıyordu havada. Efsun, onun bu görüntüsünü titreşimdeki telefonlara benzetti.

Madam Zallers, süpürgesi ile havada süzülürken yanlış oturanları ve süpürgesini yanlış tutanlara tek tek doğrusunu gösterdi. Herkes belli bir müddet sonrasında süpürgelere alışınca hâkimiyet daha da kolaylaştı derken bir anlığına hâkimiyetini kaybeden Hayley süpürgesi ile sağa doğru savruldu.

Dudaklarının arasından bir çığlık kaçarken sağa sola savrulan süpürgesini zapt etmeye çalışıyordu ama nafile.

“Hayley!” diye korkuyla bağıran Efsun hızla öne doğru atıldı, onunla beraber Felix’te.

Sağa sola savrulan süpürgesinin çalıları ansızın zelzele gibi titreyen Owen’ın yüzüne sertçe çarptı. İkisi de süpürgelerin üzerinden yuvarlandılar. Hayley can havliyle aşağından süpürgesine tek eliyle tutundu, Owen ise Ramirez’in pelerinine.

Tiz bir çığlık koparan Ramirez “Seni aptal şişko! Derhal bırak beni!” diye haykırdı.

“Üzgünüm ama yapamam! Düşmek istemiyorum!”

Parmakları kaymak üzere olan Hayley’e son anda yetişti Efsun.

“Hadi, bin!”

Sallanan ayaklarının biraz üstüne süpürgesiyle gelmiş olan kıza baktı Hayley.

“Yapamam, korkuyorum.” diye fısıldarcasına konuştu.

“Korkma, düşersen seni tutarım.” diye bir anda arkasında beliren Felix ile korkuyla irkilerek süpürgeyi bıraktı. Ani ve sert bir düşüşle Efsun’un süpürgesine binince can havliyle kızın beline ahtapot misali sarıldı.

Ne yazık ki Owen, Ramirez ve diğerleri Hayley kadar şanslı değildi. Sağa sola savrulan süpürgesinin hâkimiyetini sağlamaya çalışan Ramirez, Samuel’e çarptı. Samuel, Lauren’a, Lauren Stefan’a, Stefan Max’e, Max Katherine’e, Katherine Dean’e…

Domino taşları gibi süpürgelerden yere hızla inişe geçtiler. Hep bir ağızdan atılan çığlıklar göğü yarıp geçmişti. Yerle aralına birkaç santim kala “Celeritas Reductionem!” diyerek asasını salladı Madam Zallers.

Bir anda hızları kesilen öğrenciler yere çakılmaktan saniyeler kala kurtulmuşlardı.

Ah, birinci sınıflar. Her çeşit uçma aracıyla uçmayı onlara öğretmek ejderhalarla savaşmaktan daha beter diye düşündü Madam Zallers.

Loading...
0%