Yeni Üyelik
11.
Bölüm

Bölüm On

@panysoo

 

 

 

 

 

İçimde büyük bir acı duyuyorum;ağır ve yuvarlak.Yüreğimi daraltıyor

 

 

YAZAR ANLATIMINDAN...
Aynı anda çalan iki telefon,vaktin geldiğinin belirticisiydi. İki büyük sevdalının da gözüne bunca saat boyunca uyku girmemişti. Sadece birbirlerinin yüreğini rahatlatmak için uyuyup dinlendiğini belli etmeye çalışmışlardı. Lakin onda da ne kadar başarılı oldukları nafileydi. İkisi de birbirlerinin nefes alış verişini tanıyor ve uyuyup uyumadığını anlayabiliyorlardı. Asena,yattığı göğsün belirli aralıklarla derince inip kalkmasıyla onun da kendisi gibi içinin sıkıntı dolu olduğunu anlamıştı. Onlar vatanı için gerek kendi sevdiklerini toprağa veren, gerekse de bedeninden parçalar kaybeden,her nesil yenilerinin yerine geldiği,bir mavi gözlünün emanetiydiler. Çalan telefona bakmak için yattığı göğüsten kalkmadan hemen önce derince soludu kokusunu. İçine çektiği kokuyu,ciğerlerine hapsedip özledikçe azar azar bırakıp soluyacaktı. O kalktıktan sonra arkasından Barlas da kalkıp kendi telefonunu aldı. Asena'yı Serdar,Barlas'ı da Alperen arıyordu. İkisi de telefonu açtıktan sonra sadece tek bir söz söyleyip kapattılar. Çünkü ne için aradıklarını ikisi de başka bir şey düşünmek isteseler bile gayet iyi şekilde biliyorlardı. "Geliyorum."
Yataktan kalkıp aynı oda içerisinde olduklarını umursamadan giyindiler. Tek bir kelam bile etmeden telefon ve anahtarlarını aldıktan sonra da evden ayrıldılar. Asena,yanındaki adamın elini sıkı sıkı,kaybolmasından korkar gibi tutuyordu. Barlas ise,kafasında çok başka problemlerle meşguldü. Biri kaybetmekten korkarken diğeri koruyamamaktan korkuyordu. Kafasını sakince yanındaki,yüzü ifadesiz olsa da içinin kan ağladığını bildiği kadına çevirdi. "Ase." diyerek onun da bakışlarını kendi üzerine çekti. "Her ne olursa olsun kafana göre hareket etme olur mu?" dedi sadece aynı sakinliğini koruyarak . Bu cümle birçok şeyi ifade ediyordu aslında. 'Ardında bir adam var,bu sefer kaybedemeyiz.' demekti bu on kelimelik tek cümle. İfade etmeden Asena'nın anlamasını ummuştu. Barlas her ne kadar Asena'yı anlıyorsa,Asena da onu anlardı. Biliyordu. Onlar birbirlerinde değilken bile birbirlerindeydiler. Bazen içine kara bulutlar çökerdi,bazen de çiçek bahçesinin esintileri dolardı. Kara bulutların çöktüğü vakitler de gece yarıları olurdu,belki de Asena'nın ağladığı saatlerdi onlar.

Gözlerine bakmaya devam eden kadın,ağzını dahi açmadan gözlerini kapatıp açarak onu onayladı. Oysaki sesini duymayı çok istemişti şu esnada. Ona güç kuvvet verecek şey ruhunun ince tınılı sesiydi. Elini tutan küçük parmaklar karargaha yaklaştıkları her adımda daha da sıkı sarılıyordu eline. Korkuyordu Asena. Tekrar hiçliği yaşamaktan,hiçliğin en dibine gömülmekten ölesiye korkuyordu. Korkuyordu Barlas. Canına bedel koruyup kolladığı kızı,yıllar sonra güzel bir kadın olmuş haliyle koruyamamaktan çok korkuyordu. Onlar birbirinin yokluğunu,soğukluğunu tekrardan hissetmekten çok korkuyordular. Yatağa girip birbirlerine sarıldıkları andan itibaren hiç uyumamışlardı. Asena ara sıra Barlas'ın boynunu kokluyor,Barlas ise Asena'nın belini her gözünün önüne gelenlerden sonra daha sıkı kavrıyordu.

Gecenin ıssız ve karanlığında sessizce ilerlediler. Karargahın bahçesine girdikten sonra Barın'ın toplandığı yere ellerini ayırmadan aynı adımları ve yüzleriyle gidip,karanlığın içinde tek beden olarak görünüp ışığın altınd,Barın'ın tam karşısında durdular. Ellerini birleşik,Asena'yı güçlü görünmesine rağmen dokunsan ağlayacak halde gören Barın,kırık tebessümle ayrılmak istemeyen ellerine baktıktan sonra ilk önce Asena'ya tebessüm edip ardından komutanlarına çevirdiler yüzlerini. Timde farkındaydı aralarındaki ilişkinin. Sadece üstlerine vazife değildi dillendirmek. Ne zaman isterlerse o zaman söylemelerini bekliyorlardı. Asena'nın time katıldığı akşamki kutlamada olan bakışmaların ve imaların birçoğunu yakalamışlardı. O yüzden konunun Fransızı değillerdi.

Barlas,hepsinin yüzünü ezberlemek ister gibi baktıktan sonra yanında omuzları dik şekilde duran kadına çevirdi gözlerini. Asena,Barlas'ın baktığını hissetmiş gibi gözlerini ona çevirince kulağına zar zor çıkan sesten bir iki kelime ulaştı. " Bu sefer her şey bizim için." Duymaktan bıkmayacağı tonun söylediklerini onun için tekrarladı kendi pürüzlü sesiyle. "Her şey bizim için Barla." Barlas duyduğu sözcük karşısında gülümsedi. Her şey onlar içindi. Doğruydu. Rahat,mutlu ve huzurlu bir hayat yaşamaları içindi. Onlardan çalınanları öylesine bırakmamak içindi. Aralarındaki bakışmayı bölen şey,"Komutanım,Nuri Albay geliyor." sözleriydi. Asena istemeye istemeye sıcaklığına alıştığı elleri kendinden ayırıp timinin yanına geçtikten sonra Nuri Albay'ın yanlarına ulaşmasını bekledi.

Nuri Albay da göreceğini görmüştü oysaki. Yüzünü kapatan karanlığın güvencesiyle bir baba edasıyla gururlu gururlu gülümsedi. Biliyordu Asena'nın kim olduğunu,Barlas'ın onun için olan önemini. Asena'nın babasıyla ranza arkadaşıydılar. Uyku tutmayan her akşamları babası kızını ve oğlu saydığı çocuğun aralarındaki bağı imrene imrene anlatırdı kadim dostuna. "Gözüm arkada kalmaz Nuri." derdi daima. "Benim güzel kızım,öyle bir kalpte yer alıyor ki kendi canını hiçe sayıp ona koşan bir çocuğun kalbinde. Daha yaşları çok küçük ama yürekleri bizimkinden de devasa." Anlatırken gözlerinin içi gülerdi. İçine işlemiş gibi başına gelecekleri bilircesine konuşurdu,her cümlesi kızını emanet ettikleriydi. Dostu Nuri'ye,kızının kayınpederi olacak Ahmet'e ve haberi olmasa bile yüreğinden emanet ettiği Barlas'a... Ranza arkadaşı Selim,gizli istihbaratta görev yapıyordu. Şehit edilmesinin bir nedeni de buydu. Ama ne kendi kızının ne de karısının bu görevden haberi vardı. Selim, günlüğünde taksi şoförü olsa da yüreğinde vatanı için görev yapan bir adamdı. Asena'nın tayininde de parmağı vardı ama bilinmese de olurdu. Maksat,ayrılanları kavuşturmaktı ya,suçsa bile gönlü rahattı.

Barlas,komutanının geldiğinin haberini alınca timin en başına geçip yüksek sesle,"Barın,hazır ol!" emrini verdi. Nuri komutan yanlarına gelince hepsinde göz gezdirip,"Rahat Barın." diyerek rahat bir konum almalarını sağladı. Yiğitleri hazır ola geçerken kendilerinden emin duruşları öyle gurur vericiydi ki Nuri komutan utanmasa ağlayabilirdi. Hepsinin başı kalkık,omuzları dikti. İçlerinden en dokunsan ağlayacak olan Asena'nın bile. Ağlamamak için ikide bir verdiği nefesleri görünce ufak bir tebessüm edip eski sert haline anına geri döndü. "Vatan,elin kirlisine bırakılamayacak kadar yeganedir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün de bizlere bahşettiği gibi bende sizlere söylüyorum. Korkmayın evlatlarım,Allah her daim koruyanın kollayanın yanındadır. Siz sadece kendinizi değil,vatanınızın yavrularını da koruyacaksınız. Muhtaç olduğunuz kudret..." devamını getirmeyip susarak Barın'ın devamını getirmesini belli etti. Karşılarında saygıda kusur etmeyen tim, "...Damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur." diyerek güçlü sesleriyle tamamlayınca yüzündeki gururlu ifade açığa çıktı. Her birine minnetle baktı. "Aynen öyle Barın. Siz Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmak için canla başla savaşıyorsunuz. Allah tırnağınıza zeval vermesin. Gazanız mübarek olsun evlatlarım!"

"Sağol!" Aldığı yanıttan memnunca başını salladı. Timden gözlerini alıp onların da komutanlarına döndü. "Hepiniz birbirinize emanetsiniz Barlas. Öncelikle de Asena ve sen,önce Allah'a sonra da birbirinize emanetsiniz. Emanetime zarar gelmesine müsaade etme aslanım. Allah her daim sizi korusun." diyerek Barlas'ın omzunu bir abi edasıyla sıvazladı. Barlas,emanet kısmını pek anlayamasa da sorgulamak ona düşmezdi. "Emredersiniz komutanım." dedikten sonra Nuri Albayın Asena'da oyalanan gözlerine takıldı gözleri. Asena'ya derince baktıktan sonra yavaş yavaş arkasını dönüp gidişini izledi. Açıklanmayan,gizlenen şeyler vardı. Bunu fark etmişti. Hemde her neyse bu Asena ile ilgiliydi ve Nuri Albay'da noktası noktasına biliyordu bunu. Şu an düşünmenin sırası değildi. Bunu düşünmeye başlarsa işine odaklanamazdı. Odağını kaybetmesi de kötü sonuçlar doğururdu. Bunu bildiğinden dolayı sonralara attı bu konuyu da. Şimdi tek konusu Asena ve Timiydi.

 

Keyifli okumalar

Loading...
0%