Yeni Üyelik
22.
Bölüm

Bölüm On Yedi

@panysoo

 

 

Kahverengi gözleri var

fakat gökyüzü gibi bakıyor.

İnsan yaşadığı stresin üstüne başka bir stres eklediğinde geçirdiği dakika,yıl gibi gelir derlerdi. İnanmazdım lakin gerçekten öyleymiş. Ahmet Amca'lardan bir cevap beklerken ellerimin içi bile terlemişti. Ne tepki vereceklerini bilmiyor oluşum ve istemeyecekler düşüncesi stresimi daha da katlıyordu. Bir de yaşadığım yoğun stresten kaynaklı mide yanmam başlamıştı,bir o eksikmiş gibi. Her şey tam olmuştu şu anda. Ama güvencem yanımdaydı. O yönden yüreğim ferah,içim rahattı. Barlas bir kere daha babasına seslenince,"Allah!." diye sevinç nidaları uçuştu Ahmet Amca'dan. "Vallahi dualarım kabul oldu Ya Rabbim,sana şükürler olsun." diye duasını da ettikten sonra,sanırım inanamış olacak ki, Oğlum harbi mi diyo'n lan izbandut herif? Bana bak dalga geçmiyorsun değil mi?" diyerek durumu tekrar yokladı.Ben rahat bir nefes verirken Barlas,"Vallahi diyorum baba. Yarın nikahımız kıyılacak. İşleri ayarladıktan sonra düğün ve kınayı da yapacağız." diye açıklayınca bn şaşkınlıkla ona döndüm. Ben Semra Teyze'ler ne diyecek,nasıl karşılayacak diye kendimi sıkmaktan hiçbir şey düşünemeyip kendimi o kadar çok sıkmıştım ki Barlas benim yerime düğün ve kınayı bile düşünmüştü rahatlıkla. Ahmet Amcanın sevincini duyduktan sonra verdiğim nefesle kendimi ne kadar sıktığımı daha iyi anlamıştım.

Barlas annesinin bir cevap vermediğini fark edince ona,"Anne,sen bir şey demeyecek misin?" diye sorunca benim az önce verdiğim nefes boğazıma yumruk olup yapıştı. Ahmet Amca'nın sevincine ortak olup onunla birlikte sevinmiştim fakat Semra Teyze'nin bir cevap vermemesi içime sıkıntı oturtmuştu.Temkinli şekilde ekrandaki irislerimi Barlas'a çevirdim. Elimden çekmediği eli,yanımda olduğunun ispatıymış gibi daha da sıkı kavradı. Birkaç saniye sonra Semra Teyze'nin ağladığını belli eden sesiyle içini çekti ve,"Asena yanında mı?" diye sordu. Barlas cevap vermeden benim ses vermem için telefonu biraz bana yaklaştırdı. Semra Teyze'nin ağladığını anlayınca bendeki musluklar da açılmıştı zaten. Sabahtan beri heyecandan ne tepki vereceğimi bilemiyor oluşum şu an Semra Teyze'nin sesini ve cümlesini duyup ağlamayla sonuçlanmıştı. Başımı yukarı kaldırıp ağlamamı engellemek amacıyla derin bir nefes verdim. Ama ne faydası olaca ki gözlerim çoktan dolup bir iki damlasını düşürmüştü bile. "Buradayım Semra Teyze. Nasılsınız?" dememle,"Güzel kızım benim." diyerek ağlamasının çoğalması da bir olmuştu. "Güzel yavrum benim,Asena'm. Nasılsın annem,nasılsın güzel kuzum benim?" diye ardı ardına sorular sorması içimin kasırgasının bir anda günlük güneşlik olmasına yetmişti. "Çok şükür iyiyim,heyecan içindeyiz. Siz nasılsınız?" deyip burnumu çektim. Ağlamaya başlayınca burnumun akmasını durduramıyordum. Küçüklüğümden beri var olan bu huyum,en pis özelliğimdi. Çünkü gerçekten akmaya başladı mı durmuyordu. Barlas,burnumu çektiğimi gördüğünde gülmeye başladı, tip tip bakıp susması için koluna vurdum. "İyiyiz kızım,nasıl olalım. Bizim haytanın hızlı yaşamına yetişmeye çalışıyoruz." deyince bu sefer ben güldüm. Haklıydı kadın. "Ahmet Amca'm nasıl?"

"Efnan'a çay demletiyor,keyiften dört köşe kuruldu baş köşeye vallahi kızım. Gelinini en yakın zamanda görmeyi umuyormuş,çok selamı var." deyince Barlas'a bakıp dudaklarımı oynatarak sorgulayıcı şekilde "Efnan?" diye sorunca kısık sesle "Kız kardeşim." dedi. Kaşlarımı kaldırıp anladığımı ifade ettikten sonra tekrar telefona odaklandım. "Müsaitse konuşabilir miyim Semra Teyze?"

"Tabi kızım,veriyorum telefona." Telefonun elden ele geçme sesinden sonra Ahmet Amca'mın şen şakrak sesi kulaklarımıza ulaştı. "Güzel kızçem." dedikten sonra benim cevabımı beklemeden konuşmaya devam etti. "Ben babana söylüyordum ama benim oğlanın nikahına alacağım senin kızı diye. İnanmıyordu bana. Şimdi görsün bakalım nasıl benim gelinim oluyorsun. Sen iyi misin kızım,bakıyor mu benim oğlan sana?" diye şakasına sorunca bozmadan devam ettirdim. "Vallahi hiç iyi değilim amcacığım sinirden delirtiyor insanı,hiç güzel bakmıyor bana. Ben gözüne bakmaya kıyamıyorum o beni sinir etmekten zevk alıyor sanki." diyerek Ahmet Amca'yı gaza getirince Barlas'a ithafen,"Lan eşekoğlu eşek,niye üzüp durursun benim gelinimi? Getirme beni oraya." dedi. Barlas gözlerimin içine bakıp ellerini birbirine vurunca çok da iyi yaptığımı bir kez daha anladım. Ama şaka bir yana aklım başka yerdeydi. Onu dillendirip cevap almalıydım. "Ahmet amca." diye bir şey soracağımı belirtircesine konuşunca,"Buyur kızım." diyerek yanıtladı beni. Nasıl diyeceğimi bilemiyordum fakat emrivaki de yapmak istemiyordum. Tek isteğim birliğimizin imzasını atarken ailemizin yanımızda olmasıydı. Benimkiler kalbimde olacakken onun ailesi gözümüzün önünde olarak ortak olacaklardı bu başlangıca. Lafı dolandırmadan karın ağrım neyse direkt olarak onu söyledim. "Nikahımıza gelecek misiniz?" Vereceği cevabı beklerken elim ayağıam dolaşmıştı. Oturduğum yer dar,soluduğum hava ısınmıştı sanki. Barlas'ın güvence veren elinin varlığına sığınırken içten içe duamı eksik etmiyordum. Telefonu tutan elim titriyor,verdiğim nefesler dudaklarımın arasından çıkarken zorlanıyorlardı. En sonunda beklediğim cevap geldi. Ahmet Amca'mın gram azalmayan mutluluğu ile verdiği cevap,gözümden düşen yaşa sebebiyetti. "O haytaya söyle bize üç tane uçak bileti ayarlasın. Ase kızçem,gelinim olacak. Kaçırır mıyım hiç?" diye cevap verince gözümden akan yaşların tamamı mutluluktan ve tamamlanmışlık hissindendi. Çok özlemiştim hepsini,görmediğim ve varlığını yeni öğrendiğim görümcemi bile. Çok şaşırmıştım fakat sesini duyduğum ilk andan itibaren onun sevgisi de içime işlemişti. O da bir o kadar şaşkındı mutlaka. Nasıl olsa abisi bir anda arayıp 'evleniyorum ben' demişti. Anne ve babası kiminle olduğunu bildiklerinden sevinmişlerdi ama o beni tanımıyordu ve bu durumu hoş karşılamayabilirdi. Fakat onu da hallederdik umarım. İçimdeki tek korku bağların kopmuş olmasıydı. Lakin koptuğunu düşündüğüm bağlar daha da güçlenmişlerdi ve bana en güç veren şeylerden birisi olmuştu. Sevdiğim adamın eli ellerimde,kalp atışı kalp atışıma denk. Nikahımız yarın,sevgimiz sonsuz. Özlemini çektiğim ailem de yarın burada,bizim yanımızda olunca tamamlanmış olacaktım. Ben bugün Asena Demir'ken,yarın Asena Şahin olacaktım. Annemden ayrı tutmadığım Semra Teyze'm,babamdan ayırmadığım Ahmet Amca'm yanımda olacaktı. Sevdiğim adam yanı başımda,imzamız bir kağıtta bir ömür,sevgimiz bir bedende kahve toprağa kadar kalacaktı.

Biraz sohbet ettikten sonra geri kalan muhabbetimizi yüz yüze yaparız diyerek telefonu kapatmıştık. Kapanan telefonla oturduğum bankta derin nefes verip kendimi Barlas'ın göğsüne bırakmam,rahatladığımın en belirgin göstergesiydi. Gerçekten de etim kemiğimle birleşmişti sanki. O kadar çok sıkmıştım ki kendimi anlatılacak şey değildi. "Niye bu kadar sıkıyorsun kendini anlamıyorum ki,gören de annemlerle ilk defa tanışıp konuşacaksın sanacak." diye gevşek gevşek,hiçbir şey yokmuşcasına konuşması da beni ayrı ayar ediyordu ya. Ona göre sorun yoktu tabi,benim burada kemiklerim birleşmişti. "İlk defa tanışıp konuşmak değil,Ahmet Amca benim küçüklüğümü hatırlıyor. Adamın başından inmiyordum,annen ağzıma sokuşturdukça yiyordum hem de hiç hayır demeden,baban bunların hepsini hatırlıyor. Bak hepsini diyorum." diye bitirdiğim cümlemin eksik kısmını,"Küçüklüğünden beri bende gözün olduğunu da unutmamış." diye tamamlamıştı. Bunu ben zor hatırlıyorken Ahmet Amca hiç unutmamıştı. Ben bunu Barlas'ın duymamasını medet umarak konuşmaya devam etmiştim ama maşallahı var ki nasıl bir odaklanmışsa her cümlesini dinlemişti. Sesli gülüp,"Haksız da değilmişim." dedim. Yiğidim o zaman bile on taş bedelindeydi. Tabi en son bıraktığımda 10 yaşındaydı ama olsun,o zaman da çok tatlı ve uyumlu bir çocuktu. Azdavur olan bendim. Her yerde bir uyumsuzluk,milleti sinir etme çabası falan. Nerye gitsem huzur vermezdim. Babaannemin yanına dönünce sakinlik çökmüştü üstüme. Gebze'de iken herkese nazımı geçirebiliyordum ama Edirne'de nazımı niyazımı çekecek pek insan yoktu. "Sonuçlar çıkmıştır sevgilim,hadi onları alıp teslim edelim. Bende o arada babamların uçak biletlerini halledeyim." diye ayaklanmaya yeltenince el mecbur bende arkasından ayaklandım. Elimi kaçmamdan korkarmışcasına bir saniye bırakmazken o önde ben arkada sonuçları almak için laboratuvar odasına gerisingeri tekrar indik. "Hayırdır,duman olup uçacak mıyım?" diye saçma sapan bir konu attım ortaya dikkatini dağıtmak için. Bizim için,nikahımız için uğraşıyordu biliyorum ama sessizlikten bana da gına gelmişti ama. Kaç saattir susuyordu ve sıkılmıştım. Bir şey de demiyordum ama onunla konuşmadıkça bana ayrı bir gafletler basıyordu. Zaten heyecandan sıkıntıdan patlayacak durumdayım,bir de onun sessizliği oldu mu her yer nizamiyenin dar ve basık sorgu odaları gibi geliyordu. Odağını telefondan ayırıp az bir açıyla çenesini bana çevirdi. "Ne?"

"Diyorum ki maymun gibi yapışmışsın elime. Buhar mı oluyorum da haberim yok."

"İltifatlarına hayran kalıyorum her geçen gün. Sayende adım mendebur oldu,salak oldu,bilmem ne herif oldu,bugün de maymun oldu. Nikahıma geçip biz evlenince sen bana söz arasında evimin direği deyip başka anlamlar da sokarsın araya ha." deyince üstü kapalı cümlesini ben gayet net anlamıştım. Bu herif benim yanımdayken saygı terbiye diye bir şey bilmiyordu. Nerede bir müstehcenlik o orada oluyordu. Cümlesini anlayınca boşta olan elimle koluna yapışırken gözlerim açılmıştı. "Sussana be adam. Ne gevşek ağızlısın." dedim ağzımın içinde ama o duyması gerekeni gayet net duymuştu. O yüzden cevap vermeyip de sırıta sırıta önüne dönüp yürümeye devam etti ya öküz. "Barlas." Nazlana nazlana konuşmama burnundan bir nefes verip sakin sakin dönmüştü yüzüme. "Efendim." diye kelimeyi söyleyişimi de tekrarlayınca alay ettiğini anlamam geç olmamıştı. "Susmasana ya. Zaten gerim gerim gerilmişim. Sen susunca daha da geriliyorum." Bakışları değişil bir hal aldı. Telefonunu kilit moduna alıp cebine attı. "Yavrum sen iyi misin?" dedi ciddi ciddi. Kötü mü görünüyordum acaba,oysa gayet iyiydim,hiçbir şey yok yani,niye durup dururken sormuştu ki. Neden sorduğuna anlam veremeden,"İyiyim,kötü mü görünüyorum ?" demiş oldum saf saf. Elini alnıma koyup ateşime baktı. "Ateşin de yok." deyince ben iyice kıllandım. "Ya Barlas işkillendirmesene insanı. Söyle işte ne oldu?" Başını değişik bir şey görmüş gibi yana doğru salladı. "Az önce sus diyordun şimdi konuş susma diyorsun. Dışarıda beni babama şikayet ediyordun bana kötü bakıyor diye,şimdi elini bırakmıyorum diye maymun diyorsun. Dedim,nikahıma almadan önce bir durum kontrolü yapayım,ruh sağlığında falan sorun varsa deli karıyı almayayım nikahıma." dedikten sonra sesini ayarlamaya çalışarak kötü kötü kahkaha atmaya başladı. Ben ayıplarcasına ona bakarken hiç de umrunda değildi. Durduk yere deli lakabını da yemiştim gönlünü sevdiğimden.

Elini başımın sağ yanına atıp göğsüne çektikten sonra şakağıma içli bir buse bıraktı. "Şaka yapıyorum şaka. Alınma hemen." Başımı kaldırıp alınmış gibi bakmaya başladım. "Ruh sağlığımda problem olsa evlenmeyeceksin yani benimle." dedim ağladı ağlayacak edasıyla. Derin bir nefes verip,"Hayda." dedi son hecesini uzatarak. "Yavrum sen ister deli ol,ister manyak ol,hiç fark etmez. Ben seni gene karım yapar gerek 40 gün gerek 40 sene gözüm gibi bakarım. Hem bir salak bir manyak gül gibi geçiniriz işte. Körler,sağırlar birbirini ağırlar demiş büyüklerimiz." deyip işi dalgaya vurunca ona uyup bende 'öyle mi' der gibi başımı yana atıp gülmeye başladım. Saçlarıma tekrar bir öpücük bırakınca bu sefer ben elini tuttum. Tuttuğum eline baktıktan sonra irisleri tekrar gözlerimde durunca,"Hayırdır Asena Hanım,az önce maymun diyordunuz şimdi ne oldu?" dedi. Sahte olduğu on metre öteden çakan,egolu bir şekilde,"Ben derim." dedim. Ayak uydurup,"O niyeymiş?" diye sordu. Bir taraftan laboratuvara ilerliyor diğer taraftan da sohbet ediyorduk. Gerginliğimi hissetmiş gibi destek olup rahatlatmaya çalışıyordu. İşin garip kısmı işe de yarıyordu. Onun tek sözüyle içimdeki kara hava dağılmıştı. Yerini aydınlık,mis kokulu yerlere bırakmıştı. "Karınım çünkü." diye cevap verdim bilmiş bilmiş. Hoşuna gitmiş olacak ki cevapsız bırakarak sadece elimin üstünü öptü. Telefonuna gelen bildirim sesiyle tekrardan telefonunu çıakrtıp onunla ilgilenmeye başladı. Birkaç saniye sonra telefonunu kulağına dayayınca gene bir telefon görüşmesi yapacağını anlamış oldum.

"Alo,Enes ne haber aslanım?" deyip sustu. "İyidir,sağol. Ya kardeşim bir maruzatım olacaktı senden." Elimi tutan parmaklarını,elimden ayırmadan sakallarına kaldırıp kaşıdıktan sonra indirmeden önce tekrar bir öpücük bırakıp öyle indirdi aramıza. Telefonla konuşurken bile eli ayağı rahat durmuyordu. "Benimkilere 3 tane uçak bileti ayarlar mısın yarına?" Onaylarcasına bir mırıltı çıkardı. "Yok Allah'a şükür aslanım. Hayırlı bir iş için gelmeleri gerekiyor da,en hızlı sen ayarlarsın diye sorayım bir dedim." Tüm odağı telefondayken,konuştuğu kişiye güldü. "Nikahım var oğlum,turşumu kurmaktan kurtarıyorum onları." dedikten sonra sessiz bir kahkaha attı. "Hiç almayayım kardeşim,yengen öldürmeden mezara gömer o zaman işte." deyip karşı tarafı dinledi. "Oğlum bizim oralarda karısından korkmayana gavur derler lan. Haberin olsun biraz,cahil. Sen evlenince seni de görürüm." Laboratuvarın önüne gelmemizle durup telefon konuşmasını bitirmesini bekledim. "Nikahı burada kıyıp düğünü bizim oralarda yapacağız..." deyip yutkundu."Davetiyeye ihtiyacın mı var,it?" Elini kaldırıp saçlarımı düzelttikten sonra başımı göğsüne yaslayıp saçlarımdan derin bir nefes çekti içine. "Neyse Enes'im sen şu bilet işiyle bir ilgilen,olur olmaz da bana haber ver." Saçımı öpüp,"Tamam kardeşim,canının sağlığı. Görüşmek üzere." deyip telefonu kapattı. "Uzun sürdü biraz yavrum,kusura bakma." deyip telefonunu cebine koyduktan sonra elimi tuttu. "Sorun değil." dedim sadece. Çünkü gerçketen sorun değildi,bunları sorun edecek biri olmamıştım hiçbir zaman gene de olmazdım. Laboratuvara girip sonuçların gelmesi için orada da beklemeye başladık. Sonuçları aldıktan sonra onları ve diğer evrakları tamamlayıp belediyeye teslim ettik. Saat ve gün belirlenmişti zaten,sadece eksikleri götürmemiz gerekiyordu ve onlar da hallolmuştu. Geriye sadece kıyafetlerimiz,ailemizin gelmesi ve gününü beklememiz gerekiyordu. Ve tabi Serdar'ın dırdırını dinlemem de aralarında bulunan,küçük gibi görünen büyük ayrıntıydı. Kaç tane mesaj atmıştı belli değil,göt korkusundan da hiçbirine bakmamıştım. Artık nikahıma ölmeden gelebilirsem ne mutlu banaydı...

Keyifli okumalar.

Loading...
0%