Yeni Üyelik
28.
Bölüm

Bölüm Yirmi

@panysoo

Şu koca dünya,sen olmuşsun bana...

 

BARLAS ŞAHİN'DEN...

Bugün,o gündü işte. Dün Asena'nın haliyle,modunu yükseltmek için ne yapabilirim diye düşünürken bir anda aklıma geleni uygulamaya koyacağım gündü. Bugün,küçük bebeğimin yüzünde güller açacağı ve sonrasındaki tüm dertlerinde yanında olacağımı en net haliyle anlayacağı o yegane gündü. Dün Asena'nın evinden çıktıktan sonra tüm her şeyi halledene kadar neredeyse her saat başı Serdar'ı arayıp Asena'yı sormuştum. O da ısrarla ilk üç aramam içerisinde uyuduğunu,dördüncüsünde uyandığını ve beni sorduğunu,beşincisinde ise yemek yedikten sonra daha iyi olduğunu ve balkonda oturduklarını söylemişti. İşlerimi hızlıca bitirip gideceğimiz yeri de ayarladıktan sonra geri dönüş yolunda Enes'le konuşmuş ve annemlerin bugünün gece yarısında burada olacaklarını söylemişti. Ona teşekkürlerimi sunup annemi aradım. Kısaca durumu özetleyerek hızlı taraftan hazırlanmalarını da onuncu kez tekrarladıktan sonra Enes'in attığı biletleri aynı şekilde anneme gönderdim. Nuri Albay'ı arayıp nizamiyede olup olmadığını öğrendikten sonra eve dönüş istikametimi karargah yönüne çevirip Nuri Albay'ın yanına gitmiştim. Kapısını çalıp girdikten sonra selamımı verip aldığım izniyle karşısına oturup anlattım.

"Komutanım,Asena dün konuştuklarımızdan ötürü haliyle iyi değil. Bizim nikahımız çok aceleye gelecek ama nikah olmadan önce de hem adettendir diye hem de öyle oldu bittiye gelmesin diye evlilik teklifi ve kız isteme olsun istiyorum. Yani sürpriz olarak yapacağım." diyerek konuya başladığımda başını salladı. Sustuğumu görünce ise boğazını temizleyip,"Benden istediğin izinse eğer ki nikahınızdan 1 gün sonraya kadar izinlisiniz." demişti kararsızlığın binbir tonunu taşıyan tonlamayla. Ama istediğim o değildi. Yanlış anlaşılmanın verdiği rahatsızlıkla oturduğum sandalyede kıpırdandım. "Komutanım ben sizden izin değil,Allah'ın izniyle Asena'yı istemek istiyorum. Selim Amca onu size emanet etmiş nasıl olsa,sizde emanetinizi öyle oldu bittiyle nikahlandırmak istemezsiniz diye düşünüyorum." diyerek vermek istediğim mesajı alttan alttan da olsa yerine ulaştırmıştım. Zeki adamdı,kapardı hemen verdiğim mesajı. Kaptı da. Ellerini gergince birbirine kenetleyip açtı ve gözlerini benden çekip sağa sola anlamsızca bakıp tekrardan gözlerime odaklandı.

"Barlas.." deyip nefes verdi ve ardından ekledi. "Asena bunları daha yeni öğrendi ve kaldıramamış olması gayet normal oğlum. Beni görmek istemeye hatta adımı ile duymak istemeyebilir,anlarım. Ben bu görevi yapmaktan çok mutlu olurum evladım ama kendim mutlu olacağım diye bu özel gününü mahvedemem onun. Ha evet, onun da rızası olsaydı eğer ki seve seve gelip,emanetimi de gönül rızamla sana emanet ederdim,şüphen olmasın. Ama ben onu daha fazla huzursuz etmek istemiyorum." Bunun yaşanmayacağından ben emindim ama Nuri Albay'ın da kaygılarını anlayabiliyorum. Bir nebze haklıydı ama asıl onun gelmesi Asena'yı mutlu ederdi. "Emin olabilirsiniz ki sizin gelmeniz Asena'yı daha da mutlu edecektir." deyip umutla gözlerine bakınca ikilemde kaldığını görmüştüm. Elleriyle yüzünü sıvazlayıp usulca başını salladı aşağı yukarı. "Peki evladım. Ben gelir ve görevimi yaparım." deyince bu işin de hallolmasıyla rahat bir nefes verip ona da teşekkür ettikten sonra izin isteyip kalkmıştım. Dün,evden çıktıktan sonra ilk olarak kuyumcuya gidip alyanslarımızı,ona ayrı olarak almayı düşündüğüm yüzüğü ve zincirinde asılı osmanlı altınını da alıp kuyumcudan çıktım. Oradan sonraki rota da kendime takım elbise almaktı. Sade,rahat ve şık siyah bir takımla kısa sürede karar verip aldım. Elimde poşetlerle çıktığım mağazanın önünde dikilirken Alin'i arayıp kısaca özet geçtikten sonra Asena'ya beyaz ve uzun bir elbise alması konusunda yardım istemiştim. Bedenini ve aklımdaki modeli ona söyledikten sonra telefonu kapatıp IBAN üzerinden bir miktar para atmıştım. Fakat daha 10 dakika geçmemişti ki gönderdiğim para gerisingeri bana dönmüştü,altında bulunan kısa bir notla.

"Para attığını görmemiş sayıyorum. Ben bir görümceyim artık ve yeni gelinime hediyeyi kendim alacağım abiciğim. Eksik varsa iletmen yeterli." Okuduğum mesajla kendimden bağımsız tebessüm etmiştim. Alin'in bir abisi vefat etmişti ve kesin hükümle kimseyi abim yerine koyamam diyordu. O zaman ise bu mesajı atması,değişik ama hoş hissettirmişti. Derin duygularla teşekkür ve minnetimi dile getirip sonuna da 'kız kardeşim' detayını ekleyerek gönderdiğim dönütün ardından telefonumu cebime koyarak yolumu çiçekçiye çevirmiştim. Yarına hazırlanmasını istediğim beyaz şakayık,beyaz lale ve kırmızı gül buketini,ufak tefek süslemeler için de evin adresini,gelmeleri gereken saati ve telefon numaramı bırakıp oradan da ayrıldıktan sonra başka eksik var mı diye düşündüm,fakat heyecandan başka eksik varsa bile aklıma gelmediği için işin ehlisini aradım. "Anne ben,yüzükleri,çiçeği halledip Nuri Albay'la da konuştum. Asena'nın elbisesini Alin halledecek. Saç ve makyajı da o yapacak. Başka eksik var mı aklıma gelmiyor benim." diye fark etmeden hızlı hızlı konuşup heyecanımı belli etmemle annemden bir gülme sesi geldi.

"Anne ya." diye sözsüz yakınarak,"Ben senden yardım istiyorum,sen benimle dalga geçiyorsun. Ayıp bu yaptığın,ben senin tek oğlunum." diye de ekleyince gülmesini yok denecek derecede azalttı. "Sus be. Haytaya bak bana yakınıyor. Heyecanından hızlı hızlı konuşmana gülüyorum herhalde." deyip derin bir nefes alıp verdi. "Çikolata aldın mı?" Almamıştım,hatta çikolatanın baş harfi aklımın ucundan bile geçmemişti. Şimdi almadım dersem de bir ton laf işitecektim. Sessizliğimi cevap gören annem laf yapıştırmaktan da hiç çekinmemişti şayet. "Aferin sana,koca dıraska. Bir de kız isteyelim diyor. Kız seni nikahına almadan boşasa yeridir,bu kafayla bir de rütbe aldın." diye gömdükten sonra asıl konuya geri döndü. "İsteme çikolatası al mutlaka. Yüzükler harici altın aldın mı?"

"Zincirinde osmanlı,isteme için yeterli diye düşündüm. Nikahta bileziğini alırım,düğünde de setini alırım."

"İyi bari onu düşünebilmişsin. Yüzükleri tutmak için tepsi ve makas aldın mı?"

"Onu Alin'e söylerim,ben anlamam tepsi makas işinden."

"Başka da bir şey yok oğlum. Alin kızıma ilet,tepsileri alırken yüzüklerinize geçirmek için kurdele de alsın."

"Tamam anne,dikkat edin kendinize." diyerek görüşmemizi sonlandırmıştım. Kısa diyaloğumuzun ardından da Alin'i arayıp açtığında,"Çok oluyorum biliyorum ama bir konuda daha yardımın lazım." dediğimde gür bir kahkaha patlattı. "Olur mu öyle şey abi? Buyur." diye cevap verdiğinde gram yabancılık çekmeden annemin söylediklerinin aynısını ona da anlattım. 'Kurdeleyi incili alacağım ama haberin olsun.' dediğinde incili olup olmaması çok da fark etmeyeceği için sorun etmedim. Artık her şey tamamdı. Elbise,saç,makyaj,tepsi ve kurdele işi Alin'e kalmış olsa da,o beni abisi gibi gördüyse bende onu kardeşimden ayırmayacağım için onun halletmesinde sorun yoktu. Kardeşin halinden kardeş anlardı sonuçta. İşlerimin tümünü bitirip Serdar'a Asena'yı içeri götürmesini,eve getireceğim eşyaları görmemesini içeren bir mesaj atıp ellerim poşetlerle dolu dolu,yorgunluğun ardındaki sevinçle lojmana gidip ellerimdekileri bıraktıktan sonra hızlıdan bir duş alarak tekrardan Asena'nın yanına geçmiştim. Kapıyı çaldığıma açan kişiye bakmak için eğildiğim yerden kaldırdığım gözlerim,müptelası olduğum kahve tonlarıyla karşılaşınca içim sıcacık olmuştu. Bıraktığım halinden daha iyiydi. Kapıda bir sarılma faslımız olmuştu lakin Serdar'ın üstü kapalı müstehcen cümleleri sayesinde ben sırıta sırıta,Asena kızara kızara bir hal olmuş şekilde içeri geçmiştik. Neler yaptığımı sorduğunda ise karargahtaki dosya,evrak işlerini bahane etmiş ve konuyu kapatmıştım.

Ara sıra Alin'in attığı fotoğrafların bildirimleri nedeniyle gözleri masanın üzerine bıraktığım telefonuma kaysa da bakmak veya uzanmak gibi bir harekette bulunmayışı da gözümden kaçmayıp gururumu okşamıştı. O an nasıl bir kadına aşık olduğumu,neden ruhum yaptığımı daha da iyi anlamamı sağlamıştı. Onun yerinde bir başkası olsa o kadar gelen bildirimi yok sayıp bakmamazlık yapmaz,balıklama atlardı. Ama o yapmıyordu,çünkü kendisinin bendeki yerini biliyordu. Alin'in attığı son elbise o kadar müthiş duruyordu ki Asena'nın üstünde daha da mükemmelleşeceğinin farkındaydım. O yüzden başka bakmasına gerek olmadığını,onu kesinlikle alması gerektiğini söyleyip gelen elbise fotoğraflarını da silmiştim. Boşuna yer kaplamasına gerek yoktu. Yarın beğendiğim elbiseyi canlı canlı üzerinde görecektim zaten.

Elbise,kolları tülden oluşan,diz kapağının biraz daha üzerinde bulunan yırtmacıyla çok güzeldi. Asıl onu mükemmelleştiren ise arkasındaki uzun kuyruk detayıydı. Tabi yırtmacı biraz daha kapalı olsaydı güzel durabilirdi ama benim kadınım,giyindiği kıyafete göre hareket etmesini bilen biriydi. Kıyafet konusunda hiç problemimiz olmayacaktı. Çünkü o kadar emindim ki,hoşuna giden bir elbise haddinden fazla kısa olsa bile onu gene de alır ama sadece benim görmemi sağlardı. O,Asena'ydı çünkü. Gözümde hala bıraktığım yaştaki Ase,yanımda ise bakmaya doyamadığım,dokunmaya kıyamadığım Asena'ydı. Kokusu hala küçük Ase,dokunuşunun tesiri büyük Asena'ydı. O benim Asena'mdı. Dünkü gibi küçük kızım,bugünkü gibi güzel karımdı.

Her şey hazırdı. Sabah erkenden kalkıp Asena'yı kahvaltıya götürüp tekrardan eve bırakmıştım. Alin'le de haberleştikten sonra o Asena'yı hazırlamak için yanına gelecek bende berbere gidecektim. Timin tüm yapacaklarımdan haberi vardı ve hazırlıklı olarak geleceklerdi. Annemlerde sabaha karşı 05.00'da uçaktan inmiş ve evime gelmişlerdi. Serdar bu süreçte Asena'yı bir an bile yalnız bırakmamıştı,ona bir kardeş sıcaklığıyla yaklaşıp başını okşuyor oluşu bile göz dolduracak kadar çok başkaydı. Alin'in Asena'nın yanında olduğunu haber veren mesajıyla bende Serdar'ı arayıp gittiğim berberin yerini söyleyip gelmesini beklediğimi de anlayacağı dilden,yani araya birkaç küçük küfür katarak tatlı dille söylemiştim. Eş zamanlı olarak berberin önünde buluştuk ve içeri girdik. Benim ağzımdan daha tek kelime çıkamadan Serdar lafa atlayıp,"Abiciğim bu çocuğa güzel bir damat traşı yapalım. Malum zor yamadık bunu,saçından dolayı da gelin kızımız almamazlık yapmasın." diyerek utançtan yerin dibine sokmuştu iki dakikada. Öyle bir şey söz konusu değildi tabi ama insan gene de utanıyordu. Susması için dürtüklesem de boğazımı temizlesem de bir faydası olmadı. Patavatsızdı işte. Asena'nın dediği gibi,patavatsız herifin tekiydi. Girdiğimiz ilk beş dakika gömme gülme zamanı olsa da sonrasındaki bir saat içerisinde tamamdı. Traşımı olmuş ve çıkmıştık. Eve gitmeden önce de Serdar'a çiçekçinin yerini gösterdim,o haber verdiğim zaman hazırlanan çiçekleri almaya gidecekti. Birlikte benim lojmana geldikten sonra ben kendi odama o oturma odasına,annemlerin yanına geçti. Evlenme teklifi edeceğim zaman için gene bir takım elbise almıştım. O sadece daha sportif duranlardandı.

Evlenme teklifinden sonra yemek yiyecek ve ardından onu eve bırakıp hızlı taraftan kendi evime geçip asıl takımımı giyip Nuri Albay'la beraber kapısını çalacaktım. O sırada annemlerde benim evimde olacağı için Nuri Albay'ları ağırlayacaklardı. Asena eve gitmeden Barın timi ve Serdar'dan öğrenmiş olduğum kadarıyla Harp okulundan yakın oldukları birkaç kız arkadaşı da gelmiş,onu bekliyor olacaktı. Kapıyı çaldığımızda ise Alin'in yardımları sayesinde Asena açmış olacaktı ve evlenme teklifinden sonra kız isteme merasimine başlanacaktı. Odama girmeden önce annemleri hoşlayıp kısa bir süre hasret giderdik. O arada bu kadar hızlı olmamızın,Asena'nın kaçmayacağını dillendirdiklerinde olayı üstünkörü anlatıp,'Gerisini Serdar anlatır.' diyerek oturma odasından çıkıp duşa girmiştim. Hızlı bir duşun ardından ise siyah gömlek ve siyak kumaştan oluşan takımımı giydikten sonra saçıma şekil verdim,parfümümü de sıktıktan sonra ben hazırdım. Bugünü de ölümsüz kılmamız için geriye sadece Alin'in mesajı lazımdı,sonrasını sevgimizin her bir cümlesi ve hareketi tamamlamış olacaktı...

Loading...
0%