Yeni Üyelik
6.
Bölüm

3.Bölüm

@panysoo

Sıkıntıdan patlama derecesindeydim. Çok az kalmıştı içimdeki her şeyi saçıp savurarak ortalığı köze vermeme. Sessizlik beni boğuyordu. Şu durumda iki değil,ikiden fazla el boğazıma sımsıkı sarılıp tırnaklarını geçirmiş gibi hissediyordum. Babamın durumundan habersizdim,neler oluyor bilmiyordum. Ki en kötüsü tahmin yürütecek halde bile değildim,zihnim o kadar durgunlaşmıştı ki düşünme yetim ellerimin arasından kayıp gitmişti. Efil hiç konuşmuyordu,sadece kafamı dağıtması için açtığım radyoda çıkan şarkılardan bildiklerinin sözlerine kısık sesiyle eşlik ediyordu. Onun haricinde sesini duymuyordum,mırıltısı haricinde. Bir de ara sıra esen rüzgarın uğultusu cama vuruyordu,onun sesini duyuyordum.

"Neler oluyor Efil,neden konuşmayıp susuyorsun sabahtan beri?" Konuşması lazımdı,kafamı dağıtıp beni sakinleştirmesi gerekiyordu. Gözünün önünde sessizliğin kirli ellerinde boğulup gidiyordum,müdahale etmiyordu. Cama çevirdiği yüzünün istikameti bu sefer benim yüzüm olmuştu. Sözlerimden sonra üzünü bana çevirmişti,gözlerim yolda olsa bile ne yaptığını görebiliyordum. Yaklaşık iki saattir yoldaydık ve bu aramızda gerçekleşecek olan ilk sözlü iletişim olacaktı. Ama olamadan sadece benim sorduğum soruyla karşılıksız iletişim olarak kaldı. Derin bir nefes çekti içine,başını ellerine eğdi. Zorlukla yutkunduğunu gördüm. Boğazına yumruk olanlar vardı. Benden bir şey saklıyordu,daha netti artık. Parmaklarını iç içe geçirip sıkmaya başladı,bu hareket onun dilinde 'iyi değilim,anlatırsam ağlarım.' anlamlarına telaffuz ediyordu. "Konuşma Efil'im,sessiz kal böyle. Bir şeyler var ama çıkacak kokusu bugün yarın,hadi bakalım." Cevap vermiyordu,gene vermedi.

Camımı sonuna kadar indirip sert rüzgarın önce yüzüme vurup sonra da arabanın içine dağılmasına izin verdim. Kolumu camın pervazına yaslayıp,avuç içime kıvırdığım parmaklarımı alnıma yaslayıp sükunetin devam etmemesini dileyip yola odaklanmaya çalıştım. Ama bir türlü olmuyordu. Odaklanamıyordum,kafam o kadar doluydu ki herbir yerden başka bir şey nüksediyordu doluluğundan geçilmeyen zihnime.

Sessizliğin hüküm sürdüğü yolumuzu 45 dakika içerisinde bitirmiş ve Tarbel'e gelmiştik. Yanaştığım evin önünde,arabada bulunan eşyaları önemsemeden arabadan indim. Kapattığım sürücü kapısının ardından bir kapının kapanma sesinin daha gelmesiyle suskunluğun hükümdarı olan arkadaşımın da arkamdan geldiğini anladım. Kapının tokmağını tam 3 kez kaldırıp vurdum. Açılmasını beklerken ise yaşadığım gerginliğin haddi hesabında yoktu. Açılan kapının sesiyle yerde olan bakışlarımı anında kaldırıp kapıyı açan yüze baktım. Annemin açmasını beklediğim kapıyı babam açmıştı,dimdik ve sağlıklıydı üstelik. Hiçbir problemi yok gibi görünüyordu,annemin ağlamasını ben kötüye yormuştum sanırım. Fakat bir şey olmasa annemin beni çağırmayacağını çok iyi biliyordum,asıl sıkıntıın baş kahramanı bu hareketti zaten.

Bugün gerçekten de her şey değişikti. Babamı arıyordum annem ağlayarak açıyordu,kapıya vuruyordum babam açıyordu. "Baba." Sesim kelimelere soru işareti olarak çıkıyordu. Bababm da bir cevap vermeyip başını eğdi hoşgeldiniz der gibi. Sonrasında ise kapıyı açık bırakarak salona ilerledi. Şu anda beni kollarının arasına alarak geldiğim için mutluluk cümlelerini sıralaması gerekiyorken o,sadece başını eğip kapıyı açık bırakarak içeri geçmişti. Yaptığı hareketin şaşkınlığı ile arkamı dönüp Efil'e baktım şaşkınca. Ellerini iki yana kaldırıp bilmediğini ifade etti. Tabi ki susarak. Önüme dönüp derin bir nefes verdim ve içeri ilk adımımı attım. Yıllardır girip çıktığım bu ev,ilk defa bana bu kadar soğuk ve yabancı gelmişti.

Ben salon kapısına ilerlemişken Efil de dış kapıyı kapatıp tam arkama geçti. Bir adım gerilesem sırtım göğsüne çarpardı,o derece yakınımdaydı ama bir o kadar da uzağımdaydı. Tam kapının karşısında duran koltukta annem ve babam yan yana oturuyordu. Karşılarında ise tanımadığım bir adam vardı. Yüzünü henüz göremesem bile Efil'in abisi olduğunu tahmin ediyordum. Annem,babamın göğsüne yasladığı başını duyduğu adım seslerinden sonra kaldırdı. Kapıda gördüğü bedenimle babamın göğsünden tamamen ayrılıp ayaklandı ve sarsak adımlarla tam karşıma gelerek bir anda kollarını sırtıma sarıp daha şiddetli ağlamaya başladı. Boynuna ve saçlarına koyduğum ellerimden sonra sakinleşmesi için mırıldandım kulağına doğru. "Bir şeyler olduğunun farkındayım ama her ne ise bu size olan sevgimi değiştirmeyecek. Şimdi ağlamayı bırak ve omuzlarını dik tut. Aynı bana öğrettiğin gibi anneciğim." Saçından çektiğim elimle sırtımı sarmalayan kolunu geri çektim ve gözlerinin içine büyük bir istekle baktım. Boynunda duran elimin parmaklarıyla kızarmış gözlerinin altında biriken yaşları sildim ve ona detsek olarak koltuklara doğru birlikte ilerledik.

Eğilip babamın elini öptüm. "İyi misin?" Göz temasımızı kesmeden başını salladı iyi olduğunu söyler gibi. Karşılarında kalan adama döndüğümde gözlerinin bizde daha doğrusu bende olduğunu gördüm. Soğuk tuttuğum ifademle kısaca,"Hoşgeldiniz." deyip tekli koltuklara yöneldim. Efil de kapıdan ayrılıp abisinin yanına geçip oturdu. Gerçekten de Efil'in abisiydi,tahminimdeki gibi. Daha bu sabah baktığım fotoğraflardaki adamı gerçekken ilk defa görüyordum. Harbiden de yakışıklıydı. Hemde vahşi bir yakışıklılığı vardı. Fakat konumuz şu an bu değildi. Efil'in yan tarafında duran sehpanın üzerinde bir bardak ve sürahi vardı. Annemin sakinleşmesi gerekiyordu yoksa hiçbir şey konuşamayacaktık. Konuşacak halde değildi çünkü,aldığı nefesleri bile zar zor alıyordu. "Efil su verir misin anneme? Yanında var."

Efil yanındaki sehpadan su doldurup ayağa kalktı ve dolu olan bardağı anneme uzattı. Annem kızarmış gözlerini Efil'e kaldırıp teşekkür maksadında gözlerini kapatıp açtı,Efil ise bu sessiz teşekkürü hafif bir baş eğiş ile karşıladı. Yerine geçip oturduktan sonra anneme baktım,içtiği sudan sonra biraz da olsa sakinlemiş gibi duruyordu. Solumda kalan adama gözlerim kaydığında,hiçbir çekincesi olmadan gözlerini bana diktiğine şahit oldum. Babama baktığımda ise annemle ilgilendiğini gördüm. Anlaşılan şu ki konuya giriş gene bana kalmıştı. Aksi takdirde herkes birbirine bakmakla yetinecekti sadece. "Evet,gelelim asıl konuya." Eğilip dirseklerimi dizlerime dayadım. "Neler oluyor anne?" Annemin yannda oturan babama kaydı gözlerim. "Baba?" Babam boğazını temizledi. Hareleri Efil'in abisine değindikten sonra bende durdu. "Bizim seninle konuşacaklarımız var. O yüzden buradasınız." Benimle konuşacakları varsa Efil ve abisinin alakası neydi bu konuyla anlayamamıştım. "Peki konu beni ilgilendiriyorsa annemin Efil'i isteme sebebi neydi?" Yanlış anlaşılmamak için Efil'e bakıp asıl demek istediğim şeyi söyledim. "Yanlış anlama seni istemediğim için değil,başımın üstünde yerin var biliyorsun. Sadece konunun seninle ne alakası olduğunu anlamaya çalışıyorum." Gözlerim tekrar annem ve babama döndü. "Sizi dinliyorum." Gözlerinin içine içine baktım.

Ne diyeceklerse hemen demeliydiler. Anlaşılan önemli bir şeydi ve onlar uzattıkça ben daha çok geriliyordum. Beklediğim konu çok çok farklıydı fakat babadan duyduğum cümle yerimde buz kesmeme,içimin ise cayır cayır alev alıp ruhumu küle çevirmesine erişecek kadar güçlü ve sarsıcı bir konuydu. "Biz senin biyolojik ailen değiliz. Bize emanet edilene günü gelene kadar baktık sadece."

Beş kelime,bir cümle eşittir aptallaşma ve ölüm azabı gibi gelen acı tepkisi... Zihnimde cirit atan cümlenin doğruluğuna inanamıyordum,inanmak istemiyordum. Bu zamana kadar bir şeyimi eksik etmemişlerdi,bir dediğimi ikiletmemişlerdi. Şimdi ise emanetimize sahip çıktık diyorlardı. Saçmalıyorlardı,ciddi değildiler. İnanmazdım ki. Onlar benim gerçek ailemdi,dahası da olamazdı. Ben onları aile bilip onların sıcaklığında büyümüştüm. Şimdi söyledikleri ise saçmalığın daniskasıydı. Annem ve babamın yüzüne hayretten kaynaklı aval aval yüzlerina baktım bir müddet,sonra ise hiç beklemedikleri bir eylem yaptım. Ki gerçekten beklemedikleri sirk oynatıyormuşum gibi yüzüme bakmalarından belliydi. Güldüm. Hemde kahkahalar içinde.

Deli gibi kahkaha atıyordum,gözümden yaş gelmişti. Oturdukça daha da kahkaha atasım geliyordu,koltuktan ayağa kalkıp salonun ortasında bir ileri bir geri gidip gelmeye başladım. Parmaklarımı sertçe saçlarımın arasından geçirip geriye doğru itekledim. Attığım kahkahayı biraz bastırıp babama baktım. "İlahi baba,şaka yapmanın sırası mı şimdi?" Ben babamdan veya annemden bir cevap beklerken,beklediğim cevap hiç ummadığım kişiden geldi.

Loading...
0%