Yeni Üyelik
19.
Bölüm

İlk Aşamalar

@panysoo

Bir gün seni unutmak zorunda kalırsam,aşkımın küçüklüğüne değil,

çaresizliğimin büyüklüğüne inan...

Biraz sohbet ettikten sonra geri kalan muhabbetimizi yüz yüze yaparız diyerek telefonu kapatmıştık. Kapanan telefonla oturduğum bankta derin nefes verip kendimi Barlas'ın göğsüne bırakmam,rahatladığımın en belirgin göstergesiydi. Gerçekten de etim kemiğimle birleşmişti sanki. O kadar çok sıkmıştım ki kendimi anlatılacak şey değildi. "Niye bu kadar sıkıyorsun kendini anlamıyorum ki,gören de annemlerle ilk defa tanışıp konuşacaksın sanacak." diye gevşek gevşek,hiçbir şey yokmuşcasına konuşması da beni ayrı ayar ediyordu ya. Ona göre sorun yoktu tabi,benim burada kemiklerim birleşmişti. "İlk defa tanışıp konuşmak değil,Ahmet Amca benim küçüklüğümü hatırlıyor. Adamın başından inmiyordum,annen ağzıma sokuşturdukça yiyordum hem de hiç hayır demeden,baban bunların hepsini hatırlıyor. Bak hepsini diyorum." diye bitirdiğim cümlemin eksik kısmını,"Küçüklüğünden beri bende gözün olduğunu da unutmamış." diye tamamlamıştı. Bunu ben zor hatırlıyorken Ahmet Amca hiç unutmamıştı. Ben bunu Barlas'ın duymamasını medet umarak konuşmaya devam etmiştim ama maşallahı var ki nasıl bir odaklanmışsa her cümlesini dinlemişti. Sesli gülüp,"Haksız da değilmişim." dedim.

Yiğidim o zaman bile on taş bedelindeydi. Tabi en son bıraktığımda 10 yaşındaydı ama olsun,o zaman da çok tatlı ve uyumlu bir çocuktu. Azdavur olan bendim. Her yerde bir uyumsuzluk,milleti sinir etme çabası falan. Nerye gitsem huzur vermezdim. Babaannemin yanına dönünce sakinlik çökmüştü üstüme. Gebze'de iken herkese nazımı geçirebiliyordum ama Edirne'de nazımı niyazımı çekecek pek insan yoktu. "Sonuçlar çıkmıştır sevgilim,hadi onları alıp teslim edelim. Bende o arada babamların uçak biletlerini halledeyim." diye ayaklanmaya yeltenince el mecbur bende arkasından ayaklandım. Elimi kaçmamdan korkarmışcasına bir saniye bırakmazken o önde ben arkada sonuçları almak için laboratuvar odasına gerisingeri tekrar indik.

"Hayırdır,duman olup uçacak mıyım?" diye saçma sapan bir konu attım ortaya dikkatini dağıtmak için. Bizim için,nikahımız için uğraşıyordu biliyorum ama sessizlikten bana da gına gelmişti ama. Kaç saattir susuyordu ve sıkılmıştım. Bir şey de demiyordum ama onunla konuşmadıkça bana ayrı bir gafletler basıyordu. Zaten heyecandan sıkıntıdan patlayacak durumdayım,bir de onun sessizliği oldu mu her yer nizamiyenin dar ve basık sorgu odaları gibi geliyordu. Odağını telefondan ayırıp az bir açıyla çenesini bana çevirdi. "Ne?"

"Diyorum ki maymun gibi yapışmışsın elime. Buhar mı oluyorum da haberim yok."

"İltifatlarına hayran kalıyorum her geçen gün. Sayende adım mendebur oldu,salak oldu,bilmem ne herif oldu,bugün de maymun oldu. Nikahıma geçip biz evlenince sen bana söz arasında evimin direği deyip başka anlamlar da sokarsın araya ha." deyince üstü kapalı cümlesini ben gayet net anlamıştım. Bu herif benim yanımdayken saygı terbiye diye bir şey bilmiyordu. Nerede bir müstehcenlik o orada oluyordu. Cümlesini anlayınca boşta olan elimle koluna yapışırken gözlerim açılmıştı. "Sussana be adam. Ne gevşek ağızlısın." dedim ağzımın içinde ama o duyması gerekeni gayet net duymuştu. O yüzden cevap vermeyip de sırıta sırıta önüne dönüp yürümeye devam etti ya öküz. "Barlas." Nazlana nazlana konuşmama burnundan bir nefes verip sakin sakin dönmüştü yüzüme. "Efendim." diye kelimeyi söyleyişimi de tekrarlayınca alay ettiğini anlamam geç olmamıştı. "Susmasana ya. Zaten gerim gerim gerilmişim. Sen susunca daha da geriliyorum." Bakışları değişil bir hal aldı. Telefonunu kilit moduna alıp cebine attı.

"Yavrum sen iyi misin?" dedi ciddi ciddi. Kötü mü görünüyordum acaba,oysa gayet iyiydim,hiçbir şey yok yani,niye durup dururken sormuştu ki. Neden sorduğuna anlam veremeden,"İyiyim,kötü mü görünüyorum ?" demiş oldum saf saf. Elini alnıma koyup ateşime baktı. "Ateşin de yok." deyince ben iyice kıllandım. "Ya Barlas işkillendirmesene insanı. Söyle işte ne oldu?" Başını değişik bir şey görmüş gibi yana doğru salladı. "Az önce sus diyordun şimdi konuş susma diyorsun. Dışarıda beni babama şikayet ediyordun bana kötü bakıyor diye,şimdi elini bırakmıyorum diye maymun diyorsun. Dedim,nikahıma almadan önce bir durum kontrolü yapayım,ruh sağlığında falan sorun varsa deli karıyı almayayım nikahıma." dedikten sonra sesini ayarlamaya çalışarak kötü kötü kahkaha atmaya başladı. Ben ayıplarcasına ona bakarken hiç de umrunda değildi. Durduk yere deli lakabını da yemiştim gönlünü sevdiğimden.

Elini başımın sağ yanına atıp göğsüne çektikten sonra şakağıma içli bir buse bıraktı. "Şaka yapıyorum şaka. Alınma hemen." Başımı kaldırıp alınmış gibi bakmaya başladım. "Ruh sağlığımda problem olsa evlenmeyeceksin yani benimle." dedim ağladı ağlayacak edasıyla. Derin bir nefes verip,"Hayda." dedi son hecesini uzatarak. "Yavrum sen ister deli ol,ister manyak ol,hiç fark etmez. Ben seni gene karım yapar gerek 40 gün gerek 40 sene gözüm gibi bakarım. Hem bir salak bir manyak gül gibi geçiniriz işte. Körler,sağırlar birbirini ağırlar demiş büyüklerimiz." deyip işi dalgaya vurunca ona uyup bende 'öyle mi' der gibi başımı yana atıp gülmeye başladım. Saçlarıma tekrar bir öpücük bırakınca bu sefer ben elini tuttum. Tuttuğum eline baktıktan sonra irisleri tekrar gözlerimde durunca,"Hayırdır Asena Hanım,az önce maymun diyordunuz şimdi ne oldu?" dedi. Sahte olduğu on metre öteden çakan,egolu bir şekilde,"Ben derim." dedim.

Ayak uydurup,"O niyeymiş?" diye sordu. Bir taraftan laboratuvara ilerliyor diğer taraftan da sohbet ediyorduk. Gerginliğimi hissetmiş gibi destek olup rahatlatmaya çalışıyordu. İşin garip kısmı işe de yarıyordu. Onun tek sözüyle içimdeki kara hava dağılmıştı. Yerini aydınlık,mis kokulu yerlere bırakmıştı. "Karınım çünkü." diye cevap verdim bilmiş bilmiş. Hoşuna gitmiş olacak ki cevapsız bırakarak sadece elimin üstünü öptü. Telefonuna gelen bildirim sesiyle tekrardan telefonunu çıakrtıp onunla ilgilenmeye başladı. Birkaç saniye sonra telefonunu kulağına dayayınca gene bir telefon görüşmesi yapacağını anlamış oldum.

"Alo,Enes ne haber aslanım?" deyip sustu. "İyidir,sağol. Ya kardeşim bir maruzatım olacaktı senden." Elimi tutan parmaklarını,elimden ayırmadan sakallarına kaldırıp kaşıdıktan sonra indirmeden önce tekrar bir öpücük bırakıp öyle indirdi aramıza. Telefonla konuşurken bile eli ayağı rahat durmuyordu. "Benimkilere 3 tane uçak bileti ayarlar mısın yarına?" Onaylarcasına bir mırıltı çıkardı. "Yok Allah'a şükür aslanım. Hayırlı bir iş için gelmeleri gerekiyor da,en hızlı sen ayarlarsın diye sorayım bir dedim." Tüm odağı telefondayken,konuştuğu kişiye güldü. "Nikahım var oğlum,turşumu kurmaktan kurtarıyorum onları." dedikten sonra kısık sesli bir kahkaha attı. "Hiç almayayım kardeşim,yengen öldürmeden mezara gömer o zaman işte." deyip karşı tarafı dinledi. "Oğlum bizim oralarda karısından korkmayana gavur derler lan. Haberin olsun biraz,cahil. Sen evlenince seni de görürüm." Laboratuvarın önüne gelmemizle durup telefon konuşmasını bitirmesini bekledim. "Nikahı burada kıyıp düğünü bizim oralarda yapacağız..." deyip yutkundu."Davetiyeye ihtiyacın mı var,it?" Elini kaldırıp saçlarımı düzelttikten sonra başımı göğsüne yaslayıp saçlarımdan derin bir nefes çekti içine. "Neyse Enes'im sen şu bilet işiyle bir ilgilen,olur olmaz da bana haber ver." Saçımı öpüp,"Tamam kardeşim,canının sağlığı. Görüşmek üzere." deyip telefonu kapattı. "Uzun sürdü biraz yavrum,kusura bakma." deyip telefonunu cebine koyduktan sonra elimi tuttu. "Sorun değil." dedim sadece.

Çünkü gerçekten sorun değildi,bunları sorun edecek biri olmamıştım hiçbir zaman gene de olmazdım. Laboratuvara girip sonuçların gelmesi için orada da beklemeye başladık. Sonuçları aldıktan sonra onları ve diğer evrakları tamamlayıp belediyeye teslim ettik. Saat ve gün belirlenmişti zaten,sadece eksikleri götürmemiz gerekiyordu ve onlar da hallolmuştu. Geriye sadece kıyafetlerimiz,ailemizin gelmesi ve gününü beklememiz gerekiyordu. Ve tabi Serdar'ın dırdırını dinlemem de aralarında bulunan,küçük gibi görünen büyük ayrıntıydı. Kaç tane mesaj atmıştı belli değil,göt korkusundan da hiçbirine bakmamıştım. Artık nikahıma ölmeden gelebilirsem ne mutlu banaydı...

Loading...
0%