
Bölüm şarkısı: Reflections - sertaç özgümüş
Arabada ikimizden de ses çıkmıyordu. Düşüncelelerimle baş edemiyordum, bu oldukça farklı bir duyguyu ,hisleri ve bilinç akışını uyandırmaktaydı, bunu istemiyordum. Annemin tekrardan birine aşık olması farklı bir histi. Gözlerim bulanık görmeye başladı bir iki kere kırptığımda kan yere damlaların düştüğünü gördüm. Bahadır'ın bunu fark etmediğini umarak elimin tersi ile yanaklarımdaki yaşları sildim. Kafamın üstünede ufak bir baskı hissettim, bahadır saçlarımdan ,beni öpüyordu bu tuhaf hissettirse de alışsam bundan nasıl kurtulacağımı düşünürdüm ama hiç kurtulmak istememeyeceğimden emindim. Sessizliği bölen şey Bahadır'ın sesi oldu "Lütfen bu şekilde olma annenin de mutlu olmaya hakkı var, babandan sonra düştüğü durumları biliyorsun. Bu şekilde hisetmen normal ama daha olgun karşılaman lazım." Bahadır'ı dinledikten sonra kendi kendime: 'Haklı olabilirim ama bazen de başıma gelen şeylere karşı mutlu da olmalısın Eflal. Belki bu durum senin için daha iyi olucaktır.' dedim sonrasında konuyu değiştirmek amacı ile "yakında bir kitapçıya uğrayabilirmiyiz? birkaç test kitabı almam lazım ders çalışmam gerekiyor da" gür kahkahası ile ortalığı inletti. Ve daha ne olduğunu anlamadan dudaklarıma konan ufak bir öpücükle aklımı başımdan aldı. Dudakları yumuşak ve de nazikti. Yeşil ışık yanana kadar öptü ama ben hiç ayrılmak istemedim, hep orda kalmasını istedim. Fakat bunu dile getiremeyecek kadar da utanıyordum. Kitapçıların olduğu yere gelip durduk, hiç bekletmeden arabadan indim. Bahadır da park edecek bir yer bulmaya gitti.
Bahadır yanımda sıkılmış bir şekilde duruyordu. O kadar çok deneme ve test kitabı almıştım ki artık o da sıkılmıştı fakat daha okuma kitabı almamıştım. Üst kata çıktık birçok yeni olan yeni yazarlardan kitap seçmeye başladım. 20 tane kitap aldıktan sonra diğer kitap bıraktığım yerlere doğru ilerlemeye başladım. Onları da alıp kasanın yolunu tuttum. Toplamda 5 bin TL ödedikten sonra bahadır bunları arabaya taşımaya başladı ...
O kadar beynim doluydu ki neyi nasıl yapacağımı bilmiyordum, ateşi unutmak için bahardıra yaklaşmam beni kötü hissettiriyordu. Fakat şimdi de alışveriş merkezine doğru gidiyorduk. Yarın Yeşil Vadi'ye gezi düzenleniyordu. Birkaç gün orda kalacağımız için eşya falan almayı düşünüyordum. Kamp malzemeleri ve araç gereçlerden başlamayı daha mantıklı bulduğum için kamp malzemeleri olan bir yere gittik. İki kişilik bir çadır ile başladım. Ufak bir çakı, çakmaklı bir çanta alıp onu da alacaklarımın yanına ekledim

Kepsinin parasını ödedikten sonra kamp malzemelerini alıp dışarı çıktım.

Aldıklarımı Bahadır alıp arabanın yanına doğru ilerledi. Bende birkaç kıyafet falan almak için bir yere girdim. İhtiyacım olan şeyleri hızlıca alıp Bahadır'ın yanına doğru gitmek için yürüyen merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Bahadır aşağıda bekliyordu. Hemen yanına gittim, hiç ses çıkmıyordu. Düşünceli olduğunu görebiliyordum elimi destek olur gibi elimi eline koydum ve konuşmaya başladım "merak etme annem iyi biri ikimizi onaylayacagı kesin. Lütfen böyle davranma her şey daha iyi olacak ben eminim. Akşam yemeğinde bu şekilde asik durma lütfen biraz daha güler yüzlü ol" kafasını onaylayan bir şekilde salladı konuşmak için ağzını açtı " kusura bakma sadece heyecanlı ve gerginim. Tabiki de herşey daha iyi olacak ama ne bileyim birden boş bulundum" bu söylemine hafifçe gülüp yanağına bir öpücük kondurdum.
Arabanın yanına gelip yola koyulduk . Yol boyunca ikimizden de ses çıkmıyordu. Apartmanın önüne gelip park etti. Arabadan inip apartmanın kapısını açtık, Üçüncü Kata doğru ilerledik. Merdivenden çıkmak bu gün ekstra zordu. Ellerimizde benim aldığım malzemelerle üçüncü kata kadar çıkmak bizi bir hayli yordu. Evin önüne geldiğimizde kapıyı çaldım. İki dakika sonra kapı açıldı. Annemin açacağını düşündüğüm kapıyı Emre'nin açacağını düşünmemiştim. Üstünde mutfak önlüğü, birbirine girmiş dağınık saçları ve üstüne bulaşan unuyla bizi karşıladı. Un ile ne yaptıklarını merak etmiştim "Hoşgeldiniz bende sizin için elmalı kurabiye yapıyordum " göz kırptı ve ardından bize yol vermesiyle içeri girdik. Çok fazla yemek kokusu alıyordum. Emre hemen elimizdekileri alıp kapıyı kapattı ve beni takip etti. Odama gidince onları yere bıraktı ve gitti. Gidince kapımı kilitledim ve hemen duşa girdim.
Yol boyunca ağlamadığım için göz yaşlarım istemsizce akmaya başladı. Banyoda bir süre ağladıktan sonra duşumu aldım. Banyodan çıkıp üstümü giydim, yemeğe geç kalmak istemiyordum. Yeterince geç kalmıştım daha fazla bekletmenin anlamı yoktu. Saçlarıma saç spreyi sıkıp saç havlusuna sardım. Kapıyı açıp mutfağa doğru adımladım. Oturma odasından sesler geliyordu o tarafa doğru yöneldim. Beni görünce annem "sonunda çıktı hadi yemek masasını kuralım" Emre de onaylayan bir mırıltı çıkardı ve birlikte mutfağa gittiler. Onlar gidince Bahadır yanıma geldi "Bir an hiç gelmeyeceksin sandım" dedi ve gülmeye başladı. Kızgın bir yüz ifadesi ile ona bakmaya başladım. Kızgın tavrıma ufak bir öpücükle karşılık verdi. Annemin bizi görmesinden endişelendiğim için hemen çekilip mutfağa doğru ilerledim. Ve tabii Bahadır da utangaç tavrıma gülümseyerek peşimden geldi. O kadar yemek ve içecek yapmışlardı ki insanın iştahı açılıyordu. Hemen bir yere oturdum. Emre, annem ve Bahadır'ın da oturması ile yemek faslı başlamış oldu.
Tabakların hepsi çok güzeldi. Emren'in un halini şimdi anlamıştım bana su böreği yapmıştı. Güzel olduğunu söylediğimde annemin su böreğini sevdiğimden bahsettiğini söyledi. Beni bu şekilde kandırmaya çalışıyordu. Bir süre nasıl tanıştıkları ve anlaştıklarından bahsettiler. Mesela Emre yaşının 40 olduğunu ve annemle çok iyi anlaştığını söyledi. Annem ise kendisinin 37 yaşında ve bir çocuklu bir kadın olmasının sorun olmadığını hatta Emre'nin de bir çocuğu olduğunu taşınmayı falan düşündüklerini söyledi . İtiraz ettim. "Sen gitmek istersen git fakat ben buraya alıştım. Mekan değişikliğinin beni ekstra strese soktuğunu biliyorsun." dedikten sonra kimseden itiraz çıkmadı. Masada 3 kişi oturuyorduk. Fakat Bahadıra gelen telefondan sonra gitmesi gerektiğinden bahsetti. Onu yolcu ettikten sonra biz çay içiyorduk. Arada sohbetler ediliyordu. Bende geziden bahsetmeyi düşündüm.
"Yeşil Vadi denilen bir yere gezi düzenleniyormuş, güzel olduğunu söylüyorlar, birçok mağara ve güzellikler varmış , bir süredir sürekli evde olduğum için sıkılıyorum bu geziye gitmek istiyorum. Belki daha iyi olur. 12. Sınıftakiler gidiyor. Bu sınav öncesi bir kafa dağıtma gibi o yüzden bana müsade, size iyi eğlenceler. Yarın erken gideceğimiz için erken uyanmam lazım ve daha hazırlık yapmadım size iyi geceler." bunları söyledikten sonra tam kalkacakken annem koşmuştu. " Eflal bebeğim, biliyorum babandan sonra çok kötü olduk , herkes aynı değil. Sana söz veriyorum daha iyi olacağız daha mutlu olacağız, sen kendini yorma beni de üzme lütfen " bunları ne için söylediğini az çok tahmin ediyordum. Ortalığı azıcık yumuşatmak amacı ile ılımlı ses tonu ile devam ettim" Anne önemli değil tamam mı emre abi ile siz iyi olun gerisi önemli değil, siz daha iyi bilirsiniz. Şimdi biraz hazırlanmam lazım, sonuçta ilk kez kampa gidiyorum " onlara veda edip odama gittim . Kamp çadırını alıp bir köşeye koydum. Çantayı alıp içine birkaç önemli eşya koyup onu de kenara koydum. Ufak bir valiz alıp içine kıyafetlerimi, güneş kremi, kaşıntı merhemi, sivrisinek kovucu sprey , saçlarımı kolay taramak için sprey , şampuan, vücut kremi vb şeyleri valize attım. Tek bir ihtiyacımı bile unutmadan koydum. Çok heyecanlı ve birazda tedirgindim. İşlerimi bitirdikten sonra su içmek için elimi termosa attım kapağını açıp içecektim ama içinde su bitmişti. Su almak için kalkıp mutfağa gittim ve geçerken annemlere bakındım. Hâlâ oturma odasında film izliyorlardı. Onlara baktığım zaman kanepeleri birleştirmiş film açıp gülüp konuşuyorlardı. Mutfağa geçip suyumu doldurdum hızlıca odama geçtim. Sabah erken kalkacağım için yatağıma uzandım elime telefonu alıp bildirimlerimi kontrol ettim, herhangi bir bildirim yoktu, bu günün yoruculuğu ile uykuya daldım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |