
Bölüm şarkısı: Masumiyet (innocence) - piano turca
Koşuyorum, ilerlemek o kadar zordu ki, bacaklarım harekete geçmiyor, sanki bir moloz yığını gibi kalıyordu. Kaçtığım şey her neyse beni yakalamak istiyordu, iliklerime kadar titrerken koşmak için çırpınıyordum fakat devasa ağaçlar önümü kapatıyordu. Kahretsin! Burdan nasıl çıkacaktım? Her yer birbirinin aynısı gibiydi, peşimdeki şey gittikçe yaklaşıyor, ama aceleci davranmıyordu sanki ona geleceğimi biliyor gibiydi.
Uzaktan gelen çığlık sesleri artıyor, bir tür işkence gibi geliyordu, büyük bir kayanın oraya gittim. Kayanın yanındaki göl de elimi yıkamak için uzandım fakat yüzüme soğuk suyu çarptıktan sonra su bulanıp yavaşça kırmızı renge dönmeye başladı. Eyvah! bu bir kan gölüydü burdan çıkmam lazımdı. Ayağa kalktım arkamı döndüğümde karşımda bir adam vardı, simsiyah giyinmişti ve Gözlerinin içi gri sanki ölüm gibiydi. Bana yaklaştıkça geriye doğru ilerlemeye başladım. Üstüme doğru yürüyüp beni yakaladı, elinden kurtulmak için yana bir hamle yaparken ayağımın kayması sonucu kendimi gölgede buldum. Yüzme bildiğim için yukarı doğru ilerlemeye başladım ama birşey buna engel oluyordu. Kafamı eğip baktığımda bunun bir el olduğunu farkettim. Bu el beni daha da derine çekiyordu. Nefesim kesildi, birçok görüntü gözümün önüne geliyordu, son gücümle çığlık attım sanki biri duyacakmış gibi.
Gözlerimi açtığımda kendimi odamda buldum. Yatağımda ve herhangi bir yerde orman yoktu, sadece bir kabustu, kendime gelmem lazımdı. Hızla yataktan kalktım. Saat 5 ti bir saat erken kalkmakta ne zarar vardı ki?
Gördüğüm kabusun etkisi hâlâ üstümdeydi, hızla bir duş almaya karar verdim. Yataktan kalktım, banyonun yolunu tuttum, ışığı açıp kendimi görünce küçük bir şok yaşadım. Yüzüm kireç gibi bembeyazdı, gözlerimin içi kırmızılaşmaya başlamış ve göz altlarımda da torbalar vardı. Bugün gördüğüm kabusu ve kampı düşünmekten fazla uyuyamadım, kendimde değildim. Kağıt gibi olan yüzüm gözümde çok kötü görünüyordu. Bir an önce kendime gelmem lazımdı, bu kadar korkunç bir kabus görmek beni derinden etkilemişti. Yüzüme birşeyler yapmak için maske dolu olan çekmeceyi açtım. Bir kil maskesi gözümüme çarptı, gözenekleri derinleme temizlemesi sayesinde yüzüm daha iyi olacaktı, hızla yüzüme sürdüm.
Bir kaç dakika sonra maskeyi yıkadım, bu şekilde yüzüm parlamaya başladı. Her zaman bakımlı olmayı severdim. Hızla bir makyaj çantası hazırladım. Güneş kremi, CC krem, beyazlatıcı krem, bir maskara, ufak bir allık, maskara, far paleti, birkaç parça ruj, bir de mini saç düzleştirici ve şekil vericiydi çantama koydum. Her şey için hazırlıklı olmak istiyordum. Artık istediğim kadar güzeldim, sadece biraz fazla endişeli bir yapım vardı. Her zaman en iyisi olsun isterdim. Bunları ufak bir çantaya koydum.
Bugün spor yapmayacaktım, doğada bol bol yaparım diye düşünüyordum . Güneşin ışıkları yavaş yavaş etrafı aydınlatıyordu, daha doğmamıştı. Anneme bir sürpriz olsun diye kahvaltıyı ben hazırlayacaktım. Odadan çıktım, mutfağa doğru yürüdüm, gözüm oturma odasına takıldı. İkisi de kanepede uyumuş halde, televizyon açıktı sabaha karşı uyudukları belliydi, mutfağa gittim.
Çay suyunu koyup kahvaltıyı hazırladım. Ekmek almak için bakkala yöneldim. Kapıdan çıkıp merdivenlerden inmeye başladım. Bugün koşmak yerine paten sürecektim hem bakkala daha hızlı giderdim.
10 dk sonra bakkaldan ekmek almış, eve gidiyordum, saat 8 e geliyordu 9 da orda olmamız gerekiyor ve ben çok oyalanmıştım. Apartmanın önüne gelip kapıyı açtım. Hızla merdiven çıkıp eve girdim, bizimkiler uyanmıştı. Kahvaltı masasına oturduk. Bende yolda scıkınca yemek için dün yaptıkları poğaça ve böreklerden bir saklama kabına koydum. Annemler kapıda bir bana bir saklama kabına bakıyorlardı. Bende bana baktıkları için konuşma ihtiyacı hissettim "şey bunları yolda acıkınca yiyeceğim" bana tebessüm ettiler ve masaya oturdular. Emredeki bu değişim farklıydı anneminde sesi çıkmıyordu bunu dile getirmeli miyim bilemiyordum fakat dayanamayarak sordum "bugün iyi misiniz sizi farklı gördüm, bir değişiksiniz ?" Bu soruma karşılık iyi olduklarını söylediler fazla ısrar etmedim ve kahvaltımı yapmaya başladım.
Saatin yaklaşması ile telefonumun çalması bir oldu hazırlanıp okula gidecektim. Telefonu açıp kulağıma götürdüm "alo" dedikten sonra karşı taraftan ses geldi "bebeğim nerdesin seni okula ben götüreceğim o kadar eşyayı nasıl göreceksin?" Bu benim kıkırdamama neden oldu tekrardan bir ses kulaklarıma doldu "hadi evinin önüne geliyorum aşağı in " tamam diyerek telefonu kapattım. Arkamı döndüğümde annemin bana baktığını gördüm. Yanına yaklaşıp aklımdaki soruyu sordum "anne seni huzursuz eden şey nedir ? Neden mutsuzsun? Bir sorun mu var?" Annem derin bir iç çekip mahçup gözlerini bana dikti "Emre burda kalmamı istemiyor ama senden ayrı kalmak da istemiyorum. Seni de burda bırakmak zorunda kalıyorum. Emre'yi seviyorum evet ama seni daha çok seviyorum. Bunu Emre'ye akşam söyledim ve biraz tartıştık. Yarın birgün üniversiteye gideceksiniz sonra kendi hayatın olacak. Bu gitmem için bir sebep gibi evet ama galiba emre ile ayrılmamız lazım seni bırakamam.." bu söyledikleri canımı sıksa da belli etmemeye çalıştım "Anne önemli değil ben zaten çok kalmam senin tek kalman beni daha çok üzer. Emre abiyi seviyorsun o da seni seviyor yani biraz daha zaman verin tamam mı? " bunu söyledikten sonra yanağını öptüm. Oturma odasında olan Emre'nin yanına gittim. Koltuğa oturmuş gözlerini yere dikmiş durumda oldukça derin bakışları vardı. Muhtemelen zihninde bir şeyleri yerine koymayı düşünüyordu. Yanına gittim oturdum ve boğazımı temizleyip sakince konuşmaya başladım. "Seni bu şekilde düşündüren ne bilmiyorum ama annemi üzme ben zaten sizinle kalmam biraz birbirinize zaman verin" bunu dedikten kalktım ve eşyalarımı alıp evden dışarı çıktım. Merdivenlerden inmeye başladım. Kapının önüne geldiğimde Bahadır'ın arabaya yaslanmış bir şekilde sigara içtiğini gördüm. Yanına yaklaştığımda sigaradan büyük bir nefes aldı ve dumanı yüzüme üfledi.
Öksürerek yanından uzaklaştım. En sevmediğim şeydi benim için, tabiki de trip atacaktım eşyaları alıp yürümeye başladım. Bahadır karnıma sardığı elleriyle beni geri kendine çevirdi. Dudaklarıma kapanan dudaklar ile neye uğradığımı şaşırdım. Fakat onu öpmeyi seviyordum bu yüzden hemen karşılık verdim. Sanki sigarayı ben içiyor gibi hissettim. Burnuma sigaraya karışık kahve kokusu geliyordu. Kısa bir süre sonra yavaşca ayrıldık. Elimdekileri alıp arabaya koydu. Sürücü koltuğuna oturdu bende yanına oturdum. Hemen emniyet kemerini taktım ve yola çıktık. İkimizden de ses çıkmıyordu. Bahadır arabadaki rahatsız edici sessizlik gitsin diye hafif bir müzik açtı. Okula yaklaşınca birçok kişinin orda olduğunu gördüm. Arabadan inerken Bahadır konuştu "Kendi arabam ile geleceğim, sende benimle gelmek ister misin? " Onunla gelmeyi çok isterdim ama kızlara söz vermiştim "maalesef seninle gelemem. Kızlara söz verdim. Ama gelirsen seninle gezeriz olur mu?" Hemen kabul etti bende teşekkür amaçlı yanağına hafif bir öpücük kondurdum. Arabadan indim. Kızları bir bankta oturur gördüm hemen yanlarına gittim beni görünce hepsi ayağa kalktı ve bana sarıldı.
Aylin, İrem, Yağmur, Fadime ve de Nimet. Kendi gurubumuz vardı. Benimle beraber tam 6 kızdık. Hepimiz birlikte otobüse doğru ilerledik. Uzun bir uğraş sonucunda eşyalarımızı otobüse yerleştirdikten sonra otobüse bindik. Arkadaki 6 kişilik koltuklara kurulduk. Zaman ilerdedikçe yavaş yavaş otobüs dolmaya başladı. Yanımda getirdiğim kitabı çantamdan çıkartıp kulaklığımı da kulağıma takıp kitap okumaya başladım. Kızlarla kitap okumayı severdik bu seferki kitabım fareler ve insanlar dı. Bu kitabı okumayı uzun zamandır istiyordum. Otobüs dolmuş artık yol almak için herşey hazırdı son anda içeri giren Büşra bana kötü bir bakış atıp yerine girdi ve bu şekilde yolculuk başlamış oldu.
Oy ve yorum yapmayi unutmayın. İlerleyen bölümler daha iyi ve de heyecanlı olacak. Giriş kısmın bir çoğunu bitirdim. Takıp etmeyi unutmayın seviliyorsunuzz 🤍
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |