Merhaba sevgili okuyucular, haftanın ikinci yeni bölümü ile karşınızdayım!
Beğenirseniz oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın lütfen 🎀
Keyifli okumalar ✨
--------------------------------------------------------------------------------------------
(Tolga'nın gözünden..)
Kalbimde sehpanın bacağı, Ada’nın yanında uyandım. Sanki kestirmek için uzanmışım gibi. Kalbim, kendini onarmaya çalışıyordu. Vücuduma kan pompalamaya uğraşıyordu. Gözlerimden birinin görmüyordu. Hatta elimi yüzümde gezdirirken yüzümün yer yer hissizleştiğini ve soğuduğunu fark edebiliyordum. Ne kadar baygın kalmıştım, 10 dakika kadar mı? Kalbimdeki tahta parçasını çıkardım. Ben ölememiştim.
Gelen giden olmamıştı belli ki. Televizyon hala çalışıyordu. Oyunun kaçıncı dakikada olduğuna baktım. Henüz ancak yarım saat olmuştu. Kalbim eskisi gibi hissetmeye başlamıştı. Ağrısı sızısı yoktu. Kör olan gözüm de bulanıkta olsa görmeye başlamıştı. Vücudum durmadan kendini yeniliyordu. Ne zarar verirsem vereyim, iyileşiyordum. Kalbime bir kazık yiyerek bile ölemiyordum. Bende aradıkları şey bu muydu?
Ada’ya bakmamla gözlerimi kaçırmam bir oldu. Canım çıkana kadar, istediklerini almak için beni paramparça edebilirlerdi.
Demir’i aradım.
“Yardım et bana.” Dışarıda bir gürültü kopuyordu.
“Fazla vaktim kalmadı.”
“Tolga ne oluyor?” Ne diyeceğimi bilemedim. Tekrar yerde boylu boyunca uzanmış Ada’ya baktım.
“Benim ölmem lazım.”
“Tolga?”
“Ben Ada’yı öldürdüm.” Bir süre cevap veremedi. Soluğu kesilmişti.
“Neredesin sen?” Korktuğu başına gelmişti.
“Bizim evde.”
“Ne?”
“Birileri geliyor. Ne yapacağım?”
“Mira yanımda, Tolga. Seni almaya gelecek ama sen de dediklerimi aynen yapacaksın.”
“Mira?” Zavallı kardeşim. Benim yüzümden sürekli acı çekiyordu.
“Ne dersen onu yapacağım.”
Kapı çalıyordu.
“Kapıdalar.”
“Dışarıdan bahçe camını kır.”
“Ne?”
“Çabuk ol!”
“Evi dağıt bir hayvanın yapacağı şekilde.” Kimsenin hiçbir zaman inanmadığı ama mantıklı olarak sunabildikleri tek yalanın sahnesini yaratacaktık. Dediklerini takip ettim.
Koltukların üzerindeki yastıkları fırlattım. Koltuklara pençe izine benzer tırnak izleri bıraktım. Birkaç saksıyı kırdım ve sehpayı yan çevirdim. Kapıya güçlü yumruklar vuruluyordu. Uzak da olsa polis aracının sirenlerini duyabiliyordum. Komşular şikayet etmiş olmalıydı.
“Hadi, camı kır!” Arka bahçenin verandasına çıkan kapıyı açtım ve içeri doğru kendimi fırlattım. Cildimde açılan kesiklerin kapanması saniyeler almıştı. Gövdemdeki koca delik bile kapanmış, vücudumdaki hissizlikler ve körlük kaybolmuştu.
“İpucu olacak ne varsa oradan çıkar. Bahçenizin önündeyiz. Çitlerden birkaçını içeri ve dışarı doğru devir. Arabaya gel. Kapatıyorum.” Mira arkadan durmadan ne olduğunu soruyordu. Demir de inatla cevaplamıyordu.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
17.55k Okunma |
1.4k Oy |
0 Takip |
52 Bölümlü Kitap |