@parukopoli
|
Küçük bir bebeğin hayatının, onun gerçekte kim olduğunu bilen kişiler tarafından asla tahmin edilemeyeceği bir yöne doğru evrildiği o gün, yaz aylarının en sıcak günü yaşanıyordu. Mevsim normallerinin çok üstünde olan bu durum insana adeta nefesi yakılıyormuş gibi bir his veriyordu. Bir gün öncesinden çoğu ulusal kanal, haber bültenlerinde uzman isimler eşliğinde, başta çocuklar ve yaşlılar olmak üzere gerekmedikçe sokağa çıkılmaması uyarısında bulunmuşlardı. Ormanın içinde neredeyse gizlenmiş yeşil renkli iki katlı evde yaşayan anne ve bebek de o sırada evlerindeydi fakat onların almış oldukları uyarı daha farklı ve daha hayatiydi. Anne bunaltıcı sıcaktan biraz olsun kaçabilmek için bebeğini de kucaklayarak evin balkonunda nafile bir çabayla serinlemeye çabalıyordu. Yükselti sebebiyle normalde şehir merkezinden daha serin olan evleri de maalesef bu en sıcak günden nasibini almıştı. Aşırı haklı sebeplerden huysuzlanan bebeği genç anne kucağında bir iki sallayarak sakinleştirmeye çalışıyordu. Yakasında takılı olan emziği bebeğin ağzına tıkıştırdıktan sonra en sonunda başarılı olabilmişti. Artık daha küçük mırıltılarla uyumaya yaklaşan bebeğiyle balkonda bir sağa bir sola volta atmayı bırakıp sallanan koltuğuna çöktü. Tedirgin bakışlarını kısa bir süre, ağaçlar yüzünden kısmen gözüken boş yolda gezdirdikten sonra yeniden bebeğine çevirdi. Çıkardığı tatlı sesleri ve uykuya teslim olmaya yakın kısık gözleri şimdi gülümsemesinin sebebiydi. Bebeğin teyzesi bu mırıltıların sebebinin annesi olduğunu söyleyerek genç anneyi her seferinde sözde sinirlendirmeyi başarıyordu. Güya sesi kötü olan kadının ninni söylemesini engellemek için küçük bebek bu görevi devralmıştı. Kız kardeşi yakınında değilken anne, şimdi olduğu gibi her hatırladığında bu saçma sapan tespite gülerdi. Fakat çok kısa sürerdi bu gülümsemeler. Zira kardeşini düşünmek beraberinde arkasında bıraktıklarını da düşünmeye itiyordu onu. Hızlıca içine düştüğü kasvet sınırlı mutluluğunu yine hızlıca adeta toza dönüştürüyordu. Eskiden bu koyu karanlıktan sadece bebeğinin yüzüne bakarak bile çıkabiliyordu ama artık o kadar da kolay değildi. Gelecekleri konusunda endişeleri gün geçtikçe dahada artıyordu. Artık genel olarak sadece bir anneydi o ve bu sebeple diğerleriyle çeliştiği çok fazla an vardı. Bazen her şeyi geride bırakıp bebeğiyle birlikte kaçıp kurtulmak düşüncesi peyda oluyordu zihninde. O anlarda da yeniden ardında bıraktıkları geliyordu aklına. Şimdilerde kapkara bir döngü halindeydi hayatı maalesef. Neyse ki herkes genç anne gibi karamsar değildi bu konuda. Varlığından haberdar olanlar bebeğin zorlu fakat güçlü bir hayat yaşayacağına dair hemfikirdi. Ve hatta zamanı geldiğinde ellerinden alınanlar, sayesinde bir bir yeniden ellerine dönebilecekti. Genç annenin doğup büyüdüğü yerde hemen her şeye şüpheyle yaklaşan kadim bilgelerin en aksileri, böyle tehlikeli hayaller kuranlar hakkında şöyle derlerdi; yaşadığınız hayat kurduğunuz hayallerin artıklarıdır. Kimi insanlar hayallerine dört elle sarılıp büyük bir özgüvenle, bunun gerçek olduğu kanısına çok çabuk varırlardı. Mesela, şimdilik büyük belalardan, kederlerden muaf sıradan insanlar için bugün en sıcak gündü ve bitecekti. Fakat yanılıyorlardı; ertesi hafta bu günlerini aratmıştı. İki katlı yeşil boyalı evin balkonunda oturan anne ise daha acı bir yanılgının eşiğindeydi. Sonsuza kadar kendisinin olacağını düşündüğü bebeği maalesef uzun bir süre ait olduğu yeri bulamayacaktı. Ve yine maalesef ki bebeğin varlığından haberdar olan her bireyin o gün geceye bağlanırken kaybettiği tek şey şu an annesinin kucağında mışıl mışıl uyuyan tatlı bebek değildi. Mevsimin en sıcak olduğu düşünülen o günde, çok bekledikleri kutlu zamana da sonsuza dek veda etmek zorunda kaldılar.
|
0% |