@parumlucis
|
Gökyüzü öfkeliydi. Tanıklığında gerçekleşen vahşete göz yummuyor, gecenin korku getiren karanlığında kurşun gibi ağır damlaları yere indiriyordu. Bu da yetmezmiş gibi her yönden dövercesine esmesini emrediyordu rüzgarın. Gecenin her zamanki kasvetine ek küçük, küçücük bir köyde yaşanan gürültüsü yakınındaki kasabaya bile ulaşan yardım çağrıları, feryatlar kılıç seslerine ve cani avcıların attığı naralara karışıyorken kasvete kasvet katıyordu. Tüm avcıların yaşattığı dehşetten biraz uzakta ,dar bir sokak arasında, gece karanlığında siyah görünen kan ve suyun karıştığı minik bir su kütlesinin ortasında yatmış acı içinde kıvranan orta yaşlarda bir adam vardı. Paçavraya dönmüş kıyafetleri vücudunun hangi bölgesinden geldiği anlaşılmayan kanla ve yağmur suyuyla kaplanmıştı. Dağınık saçları yüzünü örtse de gözlerindeki masmavi hareler göz yaşlarının da yardımıyla parıldıyordu. Islak dudaklarından bir ilahi gibi dökülen anlamsız sözcükleri duyan yalnızca tek bir kişi vardı. Dimdik duruşuyla adamın karşısında durmuş elinde kanla kaplanmış bir kılıç tutuyordu. İnce bedeni ve muhtemelen ustalıkla kullandığı silahlarını gizleyen simsiyah pelerini sayesinde ölmek üzere olan zavallı adam katilini son bir kez göremiyordu bile. Tek görebildiği ayın parıldayan çehresinin yansımasına yer veren siyah gözlerdi. Siyah gözler mavi harelerin aksine acımasızlıkla yanıyordu. Bu yanış ateşin sıcaklığını değil buzun soğukluğunu taşıyordu. Öleceğini adı gibi bilen zavallı adam merhamet dilemedi. Tek yaptığı acımasız katilinin korkutucu gözlerine ondan korkmadığını gösterircesine bakmaktı. Acımasız savaşçı, adamın ölmek üzereyken bile gururlu duruşuna güldüyse de bunu ne kendisi ne de acılar içinde kıvranan adam duymadı. Hala acı çeken diğer insanların feryatları ve gök gürültüsü tüm sesleri içine çekiyordu çünkü. Savaşçı, kanla kaplanmış kılıcını kaldırdığında ölüm vaktinin geldiğini anlayan adamın duaları son bulmuş sessizliğe gömülmüştü. Sayısız kişinin kanını taşıyan kılıcı zavallı adamın kalbine geçirmeden önce son bir cümle çıktı adamın ağzından. "Bedelini ödeyeceksin, canavar!" Kalbini delip geçen keskin alet ile son nefesini acı içinde veren adamın mavi hareleri gökyüzüne çevrildi. Ardından gök sessizce ölen adamın feryadıymışçasına tekrar tekrar gürledi ve yağmur bu kez daha da hızlanarak yeryüzüne düşmeye başladı. Avcının ise tek yaptığı kanla kaplanan kılıcına değen yağmur damlaları metali temizleyip yere düşerken arkasını dönüp oradan uzaklaşmak oldu. |
0% |