@patulyanizz
|
Selamm sizce yasağımız ne zaman bitecek sizi çok özledim.
Bana ulaşmak isteyenler için instagram patulyanizzz orada görüşmek üzere. Okuyabilen vote atarsa sevinirimm
İyi okumalarr
...
Mekandan gülerek çıktığımızda saat dörde geliyordu. Açıkçası kabul etmek gerek çok eğlenmiştim ve eğlendiğim kadar da sarhoş olmuştum. Sarsak adımlar ile yanlarına gittim "Eee beyler dağılıyor muyuz?" dedim. Onlar benim kadar sarhoş değildi açıkçası ben biraz abartmıştım. Çok içmemiştim ama alkol eşiğim düşüktü ne yapabilirdim? Yüzbaşım "Şöyle ki sevgili savcım evlere dağılacağız malum." dedi sırıtarak. Ona gülümsedim "Yüzbaşım çok güzel sırıtıyorsun sana çok yakışıyor. Hep sırıt. Olur mu?" Ne dediğimi bilmiyordum ama diğerleri gülerken yüzbaşı afallamıştı. Anlık ne dediğimin farkına varmış bulundum ve kızardım. Hoş zaten alkolün vermiş olduğu etki de kızartmıştı yanaklarımı.
Miran boğazını temizleyip başını salladı "Tabii sevgili savcım, tabii" Sevgili savcım deyişine içim gitmişti bi yalan değil. "O zaman görüşürüz arkadaşlar." dedim ve sarsak adımlarım ile arabama doğru gitmeye başladım. Elime bir el dolandı ve bir anda geri çekildim. Miran "Hop hop Dora nereye güzelim düşeceksin." dedi ve durdu. Güzelim derken? Güzelim dedi dimi? Evet evet güzelim dedi. Miran'a döndüm "Yani savcım. Özür dilerim aniden oldu." Pişman mı olmuştu bana güzelim dediği için? Sorun değildi ki. Sevmiştim. Güzel değildim belki ama o an Miran güzelim deyince güzel oldum an. Onun güzeli oldum. Ama o pişman mıydı?
"Sorun değil yüzbaşım. Hoşuma gitmişti aslında." dedim sarhoşluğun verdiği dürtüyle. Miran sırıtırken "Dora bu şekilde eve gidemezsin. Ben götüreceğim seni." dedi. Onu onaylamamla beni arabama götürüp oturttu. Sonrası zaten klasik. ... Sabah dehşet bir baş ağrısı ile uyandım. Yatağımdan başımı tutarak doğruldum. Saate baktığımda dokuza geliyordu. Hızlıca kalkıp mutfağa gittim. Eve nasıl gelmiştim ben ya? Hiçbir şey hatırlamıyordum. Dolaptan su ve ilaç alıp içtim. Ardımdan kedim ve kendim için güzel bir kahvaltı hazırlayıp masaya oturdum. Telefonda gezinirken bu akşam Beşiktaş Galatasaray maçı olduğunu hatırladım. Küçüklüğümden beri koyu fanatik bir Beşiktaşlıyımdır. Normalde maçları asla kaçırmazdım, tribünde izlerdim ancak bu sefer biraz geç kalmıştım. Tabii son zamanlarda olanlardan aklım başımda değildi. Bu seferlik evimde tek başıma izleyecektim anlaşılan. Bu sırada telefonuma bir bildirim düştü. Yüzbaşım: "Günaydın Dora. Uyanabildin mi? Dün akşam baya sarhoş olmuştun." Siz: "Günaydın yüzbaşım. Uyandım hatta kahvaltı ediyorum. Başım çok fena ağrıyor. Ben nasıl geldim eve biliyor musun?" Yüzbaşım: "Evet ben getirdim seni. Merak etme üzerini değişirken yanında değildim. " Siz: "Ben çok teşekkür ederim Miran. Zahmet vermişim sana da. Kusura bakma." Yüzbaşım: "Ne zahmeti hiç sorun değil Dora." Biz ufak ufak sohbet ederken kahvaltımı edip masayı topladım. Günlük rutinlerimi halledip hazırlanmaya başladım. Krem sıfır kol bir tulum kahverengi deri bir kemer taktım. Ayağıma kahverengi topuklu ayakkabılarımı giyip çantamla dosyalarımı aldım. Saat normalden daha geç olduğu için hızlı adımlarla arabama gidip adliyeye doğru yola çıktım. ... Mesaimin bitmesine ve maç saatine az kalmıştı. Telefonumun çalmasıyla isme bakmadan açtım "Alo?" dedim. Karşıdan Miran'ın sesi yükseldi "Savcım merhaba bildiğim kadarıyla koyu bir Beşiktaşlıydınız. Akşam çocuklarla benim evde toplanacağız maç için siz de gelseniz hiç fena olmaz aslında." dedi. Maçları tek izlemekten nefret ederdim. Ama onlar beni çok çağırmış ve çok ağırlamıştı. Bu yüzden onlara gitmek yerine onları evime davet etmeye karar verdim. "Miran teklifin için çok teşekkür ederim ama beni çok ağırladınız çok davet ettiniz. İzin ver bu sefer ben sizi davet edeyim, akşam maç için bana gelin. Olmaz mı?" dedim. Bir süre duraksadı "Teklifin için teşekkürler. Çocuklarla konuşurum akşam da orada oluruz. Sen bana konum atarsın." Onu onayladım ve vedalaşıp kapattık. İşlerim bitmişti yani eve gidip akşam için hazırlık yapabilirdim. Masamı toparlayıp üstüme ceketimi attım. Odadan çıktığımda yardımcım Altay'ın yanında hareketli bir şekilde konuştuğu bir kadın vardı. Yanlarına adımladım "Altay?" dedim. "Savcım hanımefendi sizinle görüşmek istiyormuş ancak randevusu yok. Göndermeye çalışıyorum ama gitmiyor da." kadına döndüm "Buyurun?" dedim. "Dora savcı sen misin?" dediğinde onayladım. "Dora savcım ne olur dinleyin beni bir dakikacık, ne olur." dedi. Kaşlarımı çattım "Sizi dinliyorum." dedim. Kadın hâlâ telaşlı bir şekilde "Kızım 5 gündür kayıp. Ne olur yardım et bana. Etse etse o eder dediler, karakola gittim hiçbir şey yapmadılar. Kurban olayım yardım et." dedi. Kolunu tuttum "Hanımefendi bir sakin olun elbette yardımcı olurum, niye olmayayım. Ama siz önce sakin olun. Buyurun odama geçelim." Altaya döndüm "Sen de yanıma bir memur arkadaş gönder ifadesi alınsın." dedim. Altay beni onaylayıp giderken biz de kadınla odama geçtik. Kadını oturttum ve su doldurup uzattım. Karşısına oturdum "iyi olduğunda anlatabilirsin" kadın sudan birkaç yudum alıp nefeslendi. Ardından anlatmaya başladı "Adım Nesrin, kızım Elif 5 yaşında. 5 gün önce arkadaşlarıyla oynamak için kapının önüne çıkmıştı sonra camdan baktığımda yoktu, aşağıya indim, aradım ama yoktu. Hemen karakola gittim eşimle. 5 gündür sürekli gittim ama benimle ilgilenmediler son çare size geldim. Ne olur bul kızımı." dedi elimi sıkıca tutarak. Nefes verdim. Karakolun ilgilenmediğini düşünmüyordum ama kadın bana geldiyse gerçekten biraz ilgisiz kalmış olmalıydı. "Bu tarz olaylarda aile daha hızlı olmalarını isterler ancak tek vaka onlara ait olmadığı için beklentiyi karşılayamazlar. Onların da bir suçu yok ve emin olun Nesrin hanım. Kızınızı bulacağım, dosyayı bizzat ben alacağım. Memur bey geldiğinde ifadenizi verin sonra gidebilirsiniz. Yalnız ben numaranızı alacağım sizi bilgilendirmek için." ayağa kalkıp kadına kartımı uzattım. "Beni çaldırın sizi kaydedeceğim." dedim. Kadın dediklerimi yaparken memur arkadaşım geldi ve Nesrin Hanım'ın ifadesini aldı. Kadını dikkatli izliyordum. Bu ülke çok şey görmüştü, her şey olabilirdi. O bile gözünde suç potansiyeli taşıyan biriydi. Bu acısı olan bir anne olsa bile böyleydi, ne yazık ki... Neredeyse yarım saat sonra Nesrin Hanım gitmiş ve nihayet ben de çıkıp evime doğru yol almıştım. Yolda giderken fırına uğrayıp ekmek, kuru pasta ve biraz kurabiye aldım ardından markete uğrayıp atıştırmalık aldım. Evime geldiğimde hızlı üstümü değiştirip mutfağa geçtim. Tabakları hazırlayıp salona götürdüm. Güzel bir alan hazırlayıp Miran'ı aradım. Çok bekletmeden açmıştı "alo Miran şey soracaktım içki kullanıyor musunuz?" güldüğünü duydum. sesini tonu çok etkileyiciydi. "Biralar bizden olsun savcım siz karışmayın. Dadece ne içtiğinizi söyleyin yeterli." dedi. Yanaklarımın yandığını hissettim aynı zamanda sanki boynundan aşağı bir sıcaklık iniyot gibiydi. Ona içtiğim birayı söyledim. Kapatmadan önce konumu ona atmam gerektiğini hatırlatıp konuşmamıza son vermişti. Hızlıca Miran'a konumu atıp eksik bir şey var mı diye kontrol etmeye başladım. Bu süre sonra ayaklarıma dolanan Yoda'ya baktım "Güzel kızım benim." kızımı kucağıma alıp öpmeye başladım. "Çok özledim seni." dedim. Yoda'yı pek sevemem. Yalnızca o isteyince yanıma gelirdi onu sevmem için. Onun dışında onu sevmeme izin vermezdi. ...
Yoda'ya yemeğini vermiş koltukta miranları bekliyordum. Çok süre beklemeden kapı çalmıştı. Kalkıp kapıya giderken üzerimi de düzeltiyordum. Son kez aynada kendime bakıp güzel göründüğünden emin olmak istemiştim.
Onları daha fazla bekletmeden kapıyı açtım. Karşımda bütün asaletiyle Miran duruyordu. Uzun boyu ve geniş omuzları onu oldukça güçlü gösteriyordu. "Merhaba savcım." derken sesini tonunu sanki etkileyici değilmiş gibi daha da etkileyici bir tonda tutarak söylemişti. Yüzünde en çok ona yakışan gülümsemesi ile ormanlarından birini kırptı. Danırım bayılmak üzereydim. "Hoş geldiniz." dedim ve kapının önünden çekilip geçmeleri için yol verdim. "Hoş bulduk savcım sağ olun." dedi içeri girip bana yaklaştı. Arkasında tuttuğu zambak çiçeğini çıkartıp uzattı. "Yeni eviniz ve işiniz hayırlı olsun savcım." çiçeğe bakarken olduğum yerde kıpırdandım "Ben çok teşekkür ederim Miran." dedim etkilenmiş bir tonda. "Ne diyeceğimi bilmiyorum ben ama bunlar çok güzel. Miran," hızlıca zambakları aldım "Ben çok severim, nereden bildin?" dedim. "Kokun zambak esanslı savcım. İyi koku alırım." dedi olduğum yerde kalırken diğerleri ile içeri gitmişti. Kendime geldiğimde kapıyı kapatıp salona gittim. Zambaklarımı salonunun en güzel köşesine koyup kokusunu içime çektim. "Çok güzeller, çok teşekkür ederim. Tekrardan hoş geldiniz." dedim "Hoş bulduk sayın savcım." diyen Ahmet'ti. Yanlarına oturduğumda Miran saate bakıp televizyonu açtı. "Eveet bahisleri alalım." Resul ciddi ciddi cebinden kağıt çıkartıp herkese sordu. Bence bu sefer biz alacaktık. "5-0" dedim hepsi şokla bana baktı. Resul "Savcım bu kadar fanatik olup bilmiyor olamazsınız." Emin misiniz?" dedi "Evet eminim." dedim ve çekmeceden 1000 TL çıkarıp masaya koydum tıpkı diğerleri gibi. Maç başladığında kadroya baktım. Mükemmel duruyordu. ... Dikkatle maçı izliyorduk bir yandan yiyip içiyorduk. Maç arasına gelirken durum 2-0'dı önden gidiyorduk. Böyle de biterdibüyük ihtimalle. Para gidecekti ama olsun amaç beraber olup eğlenmek sonuçta. Maç araya girince kalkıp bardakları aldım "Doldurup geliyorum." dedim ve mutfağa gittim. Biraları sonraya bırakmak istemişlerdi bende vodka koyacaktım. Votkaları bardağa koyarken mutfağa Miran girdi. Dolaptan aldıkları vişne suyunu çıkartıp yanıma geldi. Oldukça yakındık "Buyrun savcım." gözlerine bakarak vişne suyunu aldım ve "Teşekkürler yüzbaşım" dedim. Önüme dönüp bardakları doldurdum. Miran bir elini öbür yanımdan tezgaha koyarken kulağıma yaklaştı "Rica ederim savcım." nefesim hızlanırken o yaptığından zevk alır gibi daha da yaklaşıp kulağımın arkasını öpüp balkona gitti. Bardakları bırakıp yanına gittim. Sigara yakmış dışarıyı izliyordu. Yanına oturdum ve dolgun dudakları arasındaki sigarayı alıp kendi dudaklarım arasına koydum. Oturduğu yerden beni izlerken ona daha çok yaklaşıp dumanı yüzüne doğru üfledim. "Öyle öpüp gitmekle oluyor mu hiç yüzbaşım?" Miran elini belime atarken "Olmuyor tabii savcım. Devamını getirmek gerek." dedi. Onu başımla onaylayıp yüzüne iyice yaklaştım. "Haklısın." Miran'ın bakışları dudaklarıma kayarken ben "Haklısın ama daha çok beklersin yüzbaşım." deyip geri çekildim. Üzerinde yarattığım etki ile keyifle sigaramı içtim. Miran beni süzerken sertçe yutkunup yeni bir sigara yaktı. "Sen adamı öldürürsün savcım." Sırıttım ve cümlesini cevapsız bırakıp içeri gittim. Bardakları salona götürüp beylerin yanına oturdum. "Biraz da sizinle oturayım bari. Ne var ne yok anlatın bakalım." Kerem "Yanımızda sizin gibi bir güzel varken iyi olmamak mümkün mü hiç savcım?" dedi ve Miran içeri girerken dediği için elbette duymuştu. Bedeninin gerildiğini gördüm "Cıvıtma Kerem, cıvıtma." dedi korkutucu bir tonu vardı. Bu adamın nasıl bir etkisi vardı böyle. Kerem "Ya komutanım şey olsun diye." derken Miran söze atladı "Ne olsun diye Kerem. Savcı o kendinize gelin." dedi. Hoş beni korumaya çalışıyordu sanırım ama böyle sert çıkmasına gerek yoktu. Rahatsız olmuyordum. "Sorun yok yüzbaşım. Bana kalırsa samimiyetimizden dolayı öyle demiştir Keremciğim, değil mi?" dedim ve Kerem'e döndüm. "Evet! Valla öyle! İşte görüyorsunuz nasıl mükemmel bir insan, ben anlatmadan beni anladı." dedi ve hızını alamayıp bana sarıldı. Şuh bir kahkaha attım. Çok keyiflenmiştim. Açıkçası onları seviyordum. Miran, Kerem'e ölümcül bakışlar atarken ben Kerem'in sarılışına karşılık verdim. Miran'ın boynundaki bir damar şişmeye başlarken aynı zamanda maç da başlamış ve Kerem'le ayrılmıştık. Kerem'le ayrıldığımızda Miran derin bir nefes verdi. Sanırım onu biraz kızdırmıştım. Hakkımdı. Öpüp gitmek olmuyordu öyle. ... Maçın bitmesine az kalmıştı ve skor 3-0'dı elbette biz alacaktık. Keyifle yerimde kıpırdanırken aniden bir gol daha geldi ve hepimiz aynı anda ayağa kalktık. "Hassiktir. Vay anasını avradını be!" demiştim. Tamam hanım hanımcık, şirin, kibar, süslü bir kızdım ama maç izlerken ağzımdan kaçıyordu işte. Miran'ın gözleri bana kayarken diğerleri sevinçle birbirine sarılıp bağırıyorlardı. Utançla yanaklarım kızarırken Miran'a baktım. "Savcım? Siz küfür mü ettiniz?" dedi. Gözlerimi kaçırıp iyice kızarırken Miran sırıttı "Tamam aramızda kalır merak etmeyin." deyip yeniden sinsi sinsi güldü. Aman çok komikti. Biz daha 4'ün şokunu atlatamadan son saniyelerde 5. gol gelmişti. Kılıç timi neredeyse yeri kıracak şekilde zıplayıp bağırırken ben şokla televizyona bakıyordum. Hatırlarsanız maç başlarken tahminler yapmıştık ve ben kendime çok güvenip 5-0 demiştim. Harbiden de 5-0 bitiyordu. Uzatmalara kalmadan maçın bitmesiyle keyifle mutfaktan biraları alıp geldim. "Ee beyler içiyor muyuz? Yoksa çıkıyor muyuz?" dedim. Taha "Ya hem çıkıp hem içemiyor muyuz?" dedi. Doruk da ona katılır bir ifadeyle "Aynen şoförler içmese de biz de tura çıksak?" dedi. "Ben karışmıyorum Miran'a sorun." dedim. Miran derin bir nefes verdi "İyi tamam ben kullanırım arabayı." dedi. Hepsi teşekkür ederken ben Miran'ı süzüyordum. "Miran tek araba mı gideceğiz?" dedim. "Merak etme ikimiz önde olacağız." deyip göz kırptı. Keyifle kıpırdandım içimden gelen bir istekle Miran'ın yanağını öptüm. Miran'ın gözleri bana dönerken uzaklaşmama izin vermeden belimden tutup kendine çekti. "Çok derin sularda yüzüyosun savcım. Ayrıca yanına beni de çekiyorsun. Kapılacağız." Omuz silktim "Memnun değilseniz yaklaşmayın bana yüzbaşım." gözlerinin en içine bakıyordum. O da benim gözlerimin en içine bakarken yüzüme yaklaştı. Öpecek miydi? İyice yaklaşırken Taha bizi fark etmiş olacak ki "Oha! Komutanımla savcı hanım öpüşüyo!" diye bağırdı. Hızla Miran'ı ittim "Yok öyle bir şey." diye bağırdım. Yanaklarım yanmaya başlamıştı. Utandığımı gören Miran "Yok öyle bir şey. Olsa da siz konusunu açmayacaksınız. Susun şimdi yürüyün gidin arabaya." dedi. Diğerleri giderken Miran'a minnetle bakıyordum "Miran ben çok teşekkür ederim. Her şey için. Sana çok şey borçluyum." içimden gelmişti öyle demek. Miran bana baktı ve gülümsedi "Önemi yok savcım ben her şeyi içimden gelerek yapıyorum. Siz rahatsız olmuyorsanız da yapmaya devam edeceğim." dedi.
"Elbette rahatsız olmuyorum." ellerimle oynadım. "Şey bizi bekliyolardır, gitsek mi?" dedim ve saçımı kulağımın arkasına attım. Miran'a bakmasam da beni izlediğini hissediyordum. "Elbette, alacağınız bir şey varsa alın da çıkalım."
Başımı salladım ve hızlıca gidip çantamı toparladım. Ecrin ablanın aldığı atkımı da boynuma takıp Miran'ın yanına gittim. Üzerimde zaten forma vardı. "Şimdi gidebiliriz yüzbaşım." Miran ilgiyle beni süzdü. "Lütfen önden buyurun savcım." Yanağına öpücük kondurup kapıya gittim. O da peşimden geliyordu.
Sahiden de onun dediği gibi kapılıyorduk. Yani en azından ben kapılıyordum. Ona yenik düşüyordum. Sürekli onu görmek, öpmek istiyordum. Miran'ı gördüğümde o bir şey yapmadan bile karnımda oluşan hisse alıkoyamıyordum. Çocuk değildim ve biliyordum. Miran'dan hoşlanıyordum...
...
SELAMLARR NASILSINIIIZZ
YA BEN BURADAN TAM OLARAK YAZAMIYORUM KUSURA BAKMAYIN ELİMDEN GELENİ YAPIYORUM AMA İŞTE...
NEYSEE UZATMAK İSTEMİYORUMMM SİZİ SEVİYORUMMMM
OKUR KALINNN Yazım yanlışları varsa özür dilerim derinlemesine incelemek için vaktim yok. Kitabı baştan düzenlerken onları da düzelteceğimm |
0% |