@paulwesleyasigi
|
telefonun çalmasıyla gözlerimi açarken ağrıyan başımla yüzümü buruşturdum. elimi yanımdaki komodine atıp telefonu aldığımda arayan kişiye bakmadan telefonu açtım "alo?" "aşkım, sonunda açtın telefonu." gözlerim aniden açılıp telefonu kulağımdan çektiğimde arayanın tarık olduğunu fark ettim. telefonu tekrar kulağıma götürdüm. "efendim tarık?" "ben mi uyandırdım?" "evet." sessizlik oluştuğunda doğrulup başımı duvara yasladım "bir şey demeyeceksen kapatıyorum." "dur kapatma," dedi hemen "aşkım yemin ediyorum yanlış anladın beni. ben sana neden güvenmeyeyim, öyle demek istemediğimi sende biliyorsun. sadece kıskandım işte!" söylediklerini dinlerken istemsizce gülümsedim "kıskançlığın sürekli aramızda sorun yaratıyor tarık." "biliyorum bir tanem, yemin ediyorum bir daha hiçbir şey söylemeyeceğim." sessiz kaldığımda üsteledi "vallahi söylemicem ya! aklımda sen varken nasıl antrenman yapayım ben?" güldüm "tamam tamam, abartma istersen." "kimin yüzünden acaba?" "tamam." "barıştık mı?" "barıştık." "oh be," dedi o da gülerken "gideyim de antrenmanımı yapayım o zaman." "git de yap o zaman." "görüşürüz aşkım." "görüşürüz." telefonu kapattığımda salak salak gülümseyerek ayağa kalkıp banyoya geçtim. hazırlandıktan sonra zıplayarak mutfağa geçtim, zeynep kahvaltı hazırlıyordu. "günaydın." "günaydın trip kuşu." onu taklit edip kestiği salatalıklardan iki tane ağzıma attım. elime vururken sordu "noldu sabah sabah?" "tarıkla barıştık." olduğu yerde dururken sabırla nefes verdi "hiçbir şey demeyeceğim, ne halin varsa gör." "kanka çok seviyorum, napayım ya?" "anladık onu, maalesef ki seviyorsun." "hadi artık hazırla, geç kalcaz." "yardım et o zaman." "yok," dedim sandalyeye otururken "antrenman var yorulmamam lazım." göz devirdi "sakatlanma sakın da, uğraşamam seninle." "sağol amına koyayım," dedim oturduğum yerde dönerken "işini yapmayacaksan kovdururum valla." bir şey demeden hazırladıklarını masaya koyduğunda onu beklemeden yemeye başladım, dün de doğru düzgün yememiştim zaten. sandalyeyi çekip otururken söylendi "hayvan." hızlıca kahvaltımızı yaptıktan sonra evden çıkıp salona geldik. zeynep arkaya gittiğinde bende bizimkilerin yanına geçtim. "kafama at topu kanka." meliha yine sinirle söylendiğinde aslı topu kafasına fırlattı. "naz hanım, teşvik edebilmişsiniz." gizemin smac vurdugu topu mansetle karsıladım. "yaptık bi hata."
antrenman bittiğinde eve gelmiş, üzerimi değiştirmiştim. hazırlanıp salona geçtim "ben çıkıyorum." "nereye yine?" "amcamın yanına, gelcen mi?" "yok kalsın, sağol." gülüp masadan telefonumu aldım "sen ne anlarsın zaten." telefonu alıp evden çıktıktan sonra arabayı almadan yürümeye başladım, zaten yakındı evi. eve gelip zile bastığımda üç saat kapının açılmasını bekledim. sonunda kapı açıldığında amcama çarpıp içeri geçtim "hoşgeldin nazcım." "hiç hoş bulmadım, dondum dısarıda." "yine başladın he." ayakkabılarımı çıkartıp bacağına tekmeyi attıktan sonra sekerek içeri girdim "selam." odadaki herkes aynı anda dönüp selam verirken içeridekilere baktım, fazla kişi yoktu allahtan. içeri girip ismailin yanına oturdum. "nerelerdesin kız sen, görüşemiyoruz." "valla antrenmandan antrenmana koşunca öyle oluyor." "ya da sevgilinden zaman ayıramıyorsun." gülüp omzuna vurdum "saçmalama ya." "amcasına bile vakit ayırmıyor ki." amcam da karşımıza oturup söylendiğinde göz devirdim. irfan abi de gülüp amcama vurdu "aşıklar işte mert, gitme üstüne." "karşılıklı değil gibi ama, neyse." "ne?" ismailin söylediğini anlamadığımda zorla gülümsedi "yok bir şey." amcam gözlerini açıp ona bakarken bir şey demeden cenk abiye döndüm "abi bir şey desene." "nazım haklı ya," dedi arkasındaki yastığı ismaile fırlatırken "karışmayın şu kıza. hangimizin aşktan gözü kör olmadı sonuçta?" "ya cenk abi, yuh ya!" hepsi üstüme oynarken sinirle onlara bakıyordum. amcam ayağa kalktı "hadi bakalım, yemek başına." açlıktan öldüğüm için hızla mutfağa koşarken diğerleri de arkamdan geliyordu. sandalyeye oturup diğerlerinin de oturmasını beklerken masaya baktım, güzel gözüküyordu. herkes masaya yerleşti. yanımda ismail, karşımızda cenk ve irfan abi vardı. amcam da masanın başında oturuyordu. tam yemeğe başlayacaktım ki amcamın bağırmasıyla durmak zorunda kaldım. "ne bağırıyorsun ya?" "önce fotoğraf." oflayıp kaldırdığı kameraya bakarken gülümsedim. sonunda çektiği fotoğraf ile rahatça yemeğimi yemeye başladım, şerefsiz güzel de yapmıştı. "inşallah zehirlenmeyiz." yine de ona inat söylediğim şeye güldü "afiyet olsun hayatım." yemekleri yiyip hep beraber salona tekrar geçtiğimizde oyun oynadık. ismaille beraber takım olup ucunu de yendiğimizde bir sürü laf sokmuş, iddia sonucu üçünden de farklı eşyalar istemiştik. eve geçip salona oturduğumda zeynepte eve yeni gelmişti. sorgularcasına ona döndüm "nerdeydin?" "metehanla." anlamış gibi kafa salladığımda dudak büzdüm "dışladınız beni." "allah allah," dedi yanıma otururken "neden acaba?" gülüp aklıma gelen kişiyle telefonu elime aldığımda ekranda gördüklerimle şoka girdim. tarık bir sürü mesaj atmış, kaç kere aramıştı. telefon sessizde olduğu için hiçbirini duymamıştım! hızla attığı mesajlara baktım. *fotoğraf* biz seninle ne konuştuk sen ne yapıyorsun? seninle alakalı bir şey yok dedikçe sinirlerimle oynuyorsun. aç şu telefonu! naz! hâlâ berabersiniz yani? iyi bakalım, bundan sonra da hep beraber olursunuz.
|
0% |