Yeni Üyelik
3.
Bölüm
@paulwesleyasigi

gelen mesajları ellerim titreyerek okurken gözlerim son mesajda takılı kaldı, bundan sonra demişti.

"ne oldu?"

zeynebin sorusuyla kendime gelip cevap vermeden hızla tarığı aradım. telefonu kulağıma götürüp gelen sinyali dinlediğimde aramayı sonlandırdım, engellemişti.

"tarığı arar mısın?"

anlamamış gibi bakıyordu "ne olduğunu anlatacak mısın?"

"tarığı ara!"

sesim istemsizce yüksek çıkarken zeynep de bir şey demeden telefonuna uzanıp tarığı aradı.

kaşları çatıldı "engelledi mi bu beni?"

sinirle güldüm "beni de engelledi."

"ne?" dedi telefonu kapatırken "ne alaka?"

telefondan mesajlarımızı açıp okuması için uzattım. telefonu elimden alıp mesajları okurken ne diyeceğini bilemez haldeydi.

"hani halletmiştiniz bu konuyu, ne alaka şimdi?"

"telefon sessizde kaldığı için aramalarını duymamışım, o da yanlış anlamış."

hızla ayağa kalktım. telefonumu zeynepten alırken hızlı adımlarla kapıya yürüdüm.

"nereye gidiyorsun?"

"tarığa."

"ya sen mal mısın," dedi bağırırken "bekle bende geleceğim."

beraber evden çıkıp arabaya bindiğimizde gaza basıp sürmeye başladım. her geçen saniyede hız biraz daha artarken kaybedecek zamanımın olmadığını biliyordum.

"allahım," zeynebin fısıldamalarını duyuyordum "daha çok gencim, nolur yardım et."

geldiğim sokakta arabayı bulduğum ilk boşluğa park edip anahtarı bile almadan indim.

koşarak beni tanıyan güvenliğe selam bile vermeden siteden içeri girdiğimde giriş katta bekleyen asansöre bindim. kapıyı son anda tutup içeri giren zeynep de soluk soluğa bana bakıyordu.

"o arabanın anahtarı üzerinde bırakılır mı lan, kaç para haberin var mı?"

sinirle suratına baktığımda susup önüne döndü.

kapılar açıldığında dairenin önüne gidip zile bastım, zeynep de merdivene oturmuş bekliyordu.

açmadığı için kapıya vururken yerimde duramayacak haldeydim.

"geldim!"

içeriden duyduğum sesle dururken kapı açıldı, şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"alacaklı gibi ne çalıyorsun kapıyı?"

sinirle yüzüne tokat attığımda bağırmaya başladım "hani güveniyordun bana, hani halletmiştik bu konuyu? ne oldu da bi olaya kendini inandırıp silip attın tarık, ne oldu!"

elini yanağına koyup gülerek bana döndü "bir olay mı? defalarca aradım seni, açmadın. sonra bi baktım, o adamın yanındasın. ne düşünmem gerekiyordu bu durumda?"

"böyle bir şeye ihtimal veremezsin! telefonum sessizdeydi, duymadım bile."

hiçbir şey söylemeden yüzüme bakmaya devam etti.

"bir şey söylesene!"

"söyleyeceğimi mesajlarda söylemiştim zaten."

"ne?"

"bitti dedim işte, bu kadar basit."

dudaklarım aralanırken bir şey söyleyemedim.

geriye çekilip son kez yüzüme baktı. omzumdan ittirilerek götürüldüğümde zeynebin kalkıp yanıma geldiğini bile fark etmemiştim.

sinirle giriş katı tuşladığında hiçbir şey demeden öylece asansörün kapısına bakıyordum. basit demişti, basit.

______

bi gram uyku uyumadan balkonda oturmuş, sabah olmasını beklemiştim.

elimde tuttuğum kahve bardağını masaya koyarken balkon kapısının açılmasıyla irkilerek arkama döndüm.

"ne yapıyorsun bu saatte burda?"

uykusundan yeni kalkan zeynebe gülümsedim "erken kalktım."

"ya da hiç uyumadın?"

omuz silktim. kapıyı arkasından kapatıp yanımdaki sandalyeye oturdu.

"bana hâlâ onu düşündüğünü söyleme."

"ilişkimizi bitirmek bu kadar kolay mıydı zeynep, ne demek düşünme?"

"bitirmek için zaman kolladığını sende bende çok iyi biliyoruz."

başımı olumsuz anlamda iki yana salladım "yanlış anlaşılma sadece, düzelebilir."

"sen mal mısın?"

ciddiyetle yüzüme bakarken ayağa kalktım.

kapıyı açıp içeri girerken arkamdan seslendi "nereye?"

cevap vermeden evden çıktığımda arabayı almamıştım. zamanın geçmesi için yürürken telefonu çıkartıp aslıya mesaj attım.

"birkaç sorun oldu, bugün antrenmana gelmeyeceğim. hocaya evde çalışacağıma dair söz verdiğimi iletirsin."

birkaç saat daha yürüdükten sonra çoktan hepsinin salona geçtiğine, hatta çalışmalarının biteceğine emin olduktan sonra basketbol salonuna gittim.

güvenliğe selam verip içeri girdikten sonra uzaktan sahadakilere baktım. tanıdık yüzü ararken emre'nin yanıma geldiğini fark ettim.

"hoş geldin."

"tarık nerede?"

"insan bi selam verir," dedi cıklarken "soyunma odasına gitti."

cevap vermeden soyunma odasına ilerlerken yaptığımın ne kadar gurursuzca olduğunu fark ettim. ellerimi cebime atıp soyunma odasının açık kapısına bakarken kaşlarımı çattım, burada yoktu.

yandaki merdivenlerden yukarı çıkarken terasta olduğunu düşündüm. kapalı kapıyı sessizce ararken aradığım kişinin buldum, yalnız değildi.

basketbol branşının işlerinde yetkili olan kadınla beraberlerdi, gülüyordu.

"bitti mi ki ilişkiniz?"

kadının sorduğu soruyla gerilirken tarığın yüzüne baktım, zerre üzgün değildi.

"sonunda bitti."

"o zaman artık aramızdaki engel de ortadan kalktı?"

olumlu anlamda kafasını sallarken aynı zamanda elini beline atışıyla hızla merdivenleri inmeye başladım.

duyduklarımın verdiği yükle tökezlediğimde demirlere tutunup derin bi nefes aldım.

son basamakları da inip koşarak salondan çıktığımda kapının önünde duran taksiye bindim.

zar zor evi tarif ettiğimde nefes alamadığımı hissediyordum. yaşlar gözlerimden akarken dudaklarımı dişledim.

haklılardı, kendi yaptığı suçu üzerime atıp benden ayrılmaya çalışıyordu.

Loading...
0%