@payidar2018
|
Bazen kendin için yapabileceğin en güzel şey, hiçbir şey yapmamaktır. Durmak, susmak. Nefes aldığının farkına varmaktır. Her şeye yetişeyim derken kendine geç kalmamak. Bazen kabuğa çekilmek en iyisidir.
Bir insan hiçbir şey olmamış gibi neden davranırdı? Eski günleri özlediğinden mi? Yoksa vicdanını rahatlatmak için mi? Eskiyi unutmak bu kadar kolay mıydı? Zeynep'te bunların hiçbirinin cevabı yoktu. Kafası karışıktı. Düşünmekten yorulmuştu. Ahh o düşünmek, bazen 'tek bir dilek hakkım olsa düşünmeyi bırakmak isterim 'derdi. Bu dünya çok fazla düşünmeye karşı, insanlar düşünmeden davranıyordu o da yapabilirdi. Yani herhalde. Halil'in evine yardım ettikten sonra telefonuna baktı. Kızlardan bir sürü mesaj gelmişti, sırıtarak mesajları okurken birinin daha telefonuna kafasını sündürdüğünü fark etti. Tabi ki de Halil'di. Telefonunu bir hışımla kendine çekti ne münasebetti. Kaşlarını çattı gözlerinin Halil'in gözlerine dikti. Halil de gözlerini ondan kaçırdı. "Hayırdır niye saklıyorsun özel mi?" Diye dalga geçti Halil. Zeynep tek kelime etmeden evden çıktı ve kendi evlerine indi. 'Küstah herif' dedi içinden. Ona neydi. Telefonunda kızların olduğu gruba buluşalım mı? Yazdı. Onlardan da olur aldıktan sonra dolabına bakındı ne giyseydi acaba havalar giderek soğuyordu. Siyah bol paça kotunu giyip üzerine beyaz gömleğini ve siyah kazağını giydi. Başına krem rengi başörtüsünü yapıp aynanın karşısına geçti. yüzüne biraz allık ve dudak parlatıcısı sürdü. İri, kahverengi gözlerini belirginleştirmek için kahverengi maskarasını ve yine aynı renk göz kalemini sürdü. Artık hazırdı. Çantasını alıp kapıya doğru ilerledi. Annesiyle karşılaşınca kızlarla buluşacağını söyledi. Ayşe Hanımın söylenmelerine alışık olduğu için pek de önemsemedi. Monunu giyip yine siyah renk olan botlarını giydi.Annesini ardında bırakıp oflaya poflaya merdivenlere yöneldi. Apartman kapısı kendisinden önce açılınca kaşlarını çatıp karşısındaki adama baktı. Halil de ona aynı ciddiyetle bakıyordu. "Ne var, ne bakıyorsun?" dedi Zeynep. "Çekil önümden" diye de ekledi. Halil milim kıpırdamazken bu kızın onu körükleyen asi tavırlarına daha da sinirleniyordu. Zeynep onu itip kapı ile Halil arasındaki boşluktan geçmek istedi. Halil Zeynep'in hamlesini anlayıp ondan önce davrandı. Genç kızı kapı ile kendisi arasında sıkıştırdı. Zeynep kafasını kaldırıp, sinirli sinirli ona baktı. Yüzleri birbirine çok yakın duruyordu. Zeynep sinirden bunun farkında değildi ama bu yakınlık Halil'in içinde bir yerlerin yanmasına sebep oldu. Nefesi kesildi. Kalbi durdu ve afalladı. Harbi ne kadar olmuştu bu kahverengi gözlere bakmayalı. Derin derin bakdı. Zeynep de bu fazla olan yakınlığı farkettiğinde başını ayak uçlarına doğru eğdi. Yerin yarılıp içine girmeyi diledi. Yüzü kıpkırmızı oldu. "Çekil dedik değil mi?" diye çıkıştı. Halil'in boşluğundan yararlanıp çıkıp gitti.Arkasından "Nereye?" diye bağırdı Halil. Zeynep'se hiç umursamadan koşar adım uzaklaştı. Durağa geldiğinde kalbi küt küt atıyordu. Elini bileğine koyup saatine baktı. Nabız hızını ölçüp her geçen saniye daha da çattı kaşlarını. Kalbi giderek hızlı atıyordu. Göğsüne doğru eğilip kalbine kızdı. "Bir de o salak için hızlı hızlı atıyorsun. Gerçekten sinir oluyorum." Yanından geçen gençler birbirini ite kaka yürüken ona bakıp güldüler. Otobüs durağında bir kadın kendi kendine eğilmiş konuşuyor. Kim olsa gülerdi diye düşündü. Ve tabiki onu bu hale düşüren şahısa bir kez daha sinir oldu. "Hepsi onun yüzünden" dedi. Ayaklarını yere vura vura gelen otobüse ilerledi. İstediği olmayınca mızıklayan çocuklar gibiydi. Uzun bir otobüs yolcuğunun ardından kızalarla buluşacağı kafenin önünde durup kafasını kaldırdı. Kafenin tabelasına bakıp içeri adımladı. Sanki bütün gözler ona dönmüş gibi hissettiği için etrafına bakmıyordu. Kızları gördüğünde yine aynı hızla onların yanına gitti. Kızlar Zeynep'e tek tek sarılırken yüzüne minik bir gülümseme kondurdu. Arkadaşlarıyla az öncenin ve daha öncenin kritiğini yapmalıydı. Kimse moralini bozamazdı. Birer kahve söyleyip şu iki günde başına gelenleri tek tek anlattı. Milyonuncu kez üzerinden geçip aynı şeyleri döndürüp döndürüp konuştular. En son yorgunlukla Esma'nın omuzuna başını koyduğunda onunda son dediği "Boşver kanka" oldu. O da öyle yapmak istiyordu. Boşvermek. 'Ama o gıcık sürekli benim karşıma çıkıp kendini hatırlatıyor nasıl boşvereceğim' diye geçirdi içinden.Aklına eskilerden bir anı yerleşti. Zeynep okuldan çıkmış. Saçı başı dağılmış halde etrafına bakındı. 'Birazdan Halil okulun önünden geçer' dedi sırıtarak. Üzerinde can çekişen formasını el yordamıyla düzeltti. Son ders boş olduğu için arkadaşlarıyla basketbol maçı yapmışlardı. Yine ve yine. Annesi her seferinde erkek gibi oyunlar oynamasından, yırtılan formalarından, dağınık saçından başından yakınıp duruyordu. Ama nafile Zeynep ve söz dinlemek pek aynı cümlede geçmezdi. Omuzuna bir el dokunduğunda gülümseyip arkasını döndü. Ama gördüğü yüzle hayal kırıklığına uğradı. En yakın arkadaşı Esma'ydı gelen. Halbuki o Halil'in yüzünü görmeyi yeğlerdi. Esma, arkadaşının aksine Ayşe Hanımın dediğine göre daha kızsal davranışlar sergilerdi. Siyah, kabarık ama düzenli toplanmış saçları, kalın ve şekilli kaşları, kahverengi badem gözleri, düzenli haliyle hep dikkat çeken bir kızdı. Zeynep'in aksine. Gıpta edilen komşunun çocuğu modunda gezerdi Esma. Dersleri de iyiydi ve bazen bu Zeynep'in ondan gıcık kapmasına sebep oluyordu ama yine de kavga da etseler, bazen küsselerde onlar ayrılmaz ikiliydi. Okulda ki diğer kızlar ve erkekler onlarla takılmak ister üçüncü kişi olarak dahil olmak isterlerdi ama Zeynep ve Esma aralarına kimseyi almazdı. Halil hariç. Halil de aynı Esma gibi mahallenin örnek gösterilenlerindedi. Çok başarılı, efendi, kibar çocuk. Zeynep'in aksine sakin bir yapıya sahipti. Okulundaki herkesin arkadaş olmak istediği, kızların gözdesi Halil. onun bu dikkat çekici haline çok sinirlenirdi Zeynep. Esma, Zeynep'in üstünü düzeltmesine yardımcı oldu anaç bir tavırla. Kahverengi , dalgalı saçlarını ensesinde topuz yaptı. Gömleğinin yakasını düzeltti. Ve yolun karşı tarafında Halil göründü arkadaşlarıyla. Uzun boyundan, ciddi tavrından ödün vermeden arkadaşlarının yanında boy gösteriyordu. Sanki ev geçindiren koca bir adam gibi kaşlarını çatmış, düşüncelere dalmıştı. Yanındaki arkadaşı Zeynep'in sırıtan yüzünü farkedip Halil'i dürttü. Halil arkadaşı Osman'a bakıp işaret ettiği yeri anlamaya çalıştı. Zeynep'in kendisine ışıldıyarak bakan kahverengi gözleriyle kesişti gözleri yüzünde anlamlandıramadığı bir sırıtış peydah oldu. Ne zaman bu kızı görse dudağının kenarında minik bir tebessüm oluşuyordu. Başta çoluk çocuk diye takmıyordu Zeynep'i ama sonra farketti ki bir tek onun yanında kendini gösteriyor bu arsız gülümseme. Zeynep kendisine bakan Halil'e el salladı. Esma içinden aptal aşık diye geçirdi ve arkadaşına göz devirdi. Esma'nın öyle şeylerle işi olmazdı. Zeynep de her seferinde 'senin de gönlünü çalan bir yakışıklı bulunur elbet' diyerek dalga geçerdi onunla. Aklına geldi Esma'nın 'allah korusun' dedi içinden. Halil arkadaşlarıyla vedalaşıp küçük bir çocuk sevinciyle karşıya geçti. Zeynep'in önünde durdu. Zeynep kafasını kaldırıp kocaman bir çınarı andıran bu oğlana baktı. Pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. "Nasılsın Halil?" dedi. Annesi olsa 'abi, Halil abi' diye düzeltirdi. Bu düşünceyi boşverip Halil'in bülbülleri kıskandıran kadife sesine odaklandı. Neredeyse ağzının içine düşecekti. "İyiyim Zeynep, sen nasılsın?" dedi kibarca Halil. "Bende iyiyim" 'seni gördüm daha iyi oldum' dedi sonunu ağzında geveleyerek Esma da Halil de duymuştu onu. Üçü yürümeye başladı eve doğru, önce Esma'yı bıraktılar. Esma bir annenin çocuğunu denetlediği gibi Zeynep'i sürekli kontrol ederdi. "Matematik ödevini unutma sakın hoca yarınn kontrol edecek" dedi apartmandan girmeden önce. Zeynep çoktan unutmuştu bile ödevi ama yiğitliğe leke sürdürmemek için "Tabi ki unutmadım Esma" dedi bıkkın bir sesle. Esma onun unutmuş olduğunu hatta hatırlatmasına rağmen eve gidene kadar unutacağını biliyordu. Zeynep Esma'yı pek de umursamadan Yanındaki Halil'e sırıtarak baktı. "Gidelim mi?" Halil kafasını sallayarak onayladı onu. Esma ardından baktığı Zeynep'e o görmesede göz devirdi. Her zamanki Zeynep'ti. Zeynep ve Halil yürümeye devam etti. Arada ikisi de kaçamak bakıyordu birbirine,bu sessizliği bozan Halil oldu. "Haftaya sınava giriyorum" dedi. Sanki öylesine konu açmak için değil de Zeynep'e hesap veriyormuş gibi hissetti. Zeynep başta gülümseyerek karşılık verdi bu cümleye ama gülümsemesi soldu. 'Sınav' beyninde yankılandı. Sınav demek ayrılık demekti. Halil'in son senesiydi, MSÜ ve Polislik sınavına girecekti. Sonra başka bir yere gidecekti. Belki de gitmez diye geçirdi içinden Zeynep, Ankara'da da polis akademisi vardı. Ya da Milli Savunma Üniversite'si. Somurtgan yüz ifadesini değiştirdi ve Halil'e döndü. "Senin adına çok sevindim" demekle yetindi. "Umarım istediğin gibi geçer" diye de ekledi. Daha sonra ikisi de konuşmadı, Zeynep'lerin evinin önüne gelince, Zeynep Halil'e döndü. "Teşekkür ederim beni bıraktığın için" dedi. Halil de ona gülümseyip "rica ederim" dedi yanlızca, Zeynep başka bir şey demeyeceğini anlayınca arkasını dönüp kapıya yöneldi. Halil'in sözleri durdu onu "yarın dersim erken bitiyor ama seni okul çıkışı yine almaya gelirim" Zeynep gülümseyip Halil'e yarım döndü. "Tamam oluuur" dedi sonunu uzatarak, yerinde zıplamamak için kendini zor tuttu, sevinç gösterisini eve saklamaya karar verdi, Halil'e rezil olmak istemezdi. Hızla kapıyı açtı ve merdivenleri üçer beşer tırmandı.Eve geldiğinde ağzı kulaklarına varıyordu. Ayşe hanımın ona söylenmeleri, onunla ders çalışırdın çalışmazdın kavgaları bile etkilemiyordu. Üstelik ödevi de yapmamıştı.Dünya yansa umurunda değildi çünkü Halil dersi erken bitse de onu bekleyeceğini söylemişti . Gün sonunda kendini yatağına attı, hala yüzünde engelleyemediği gülümsemesiyle uyuyakaldı. Ertesin gün derslerin yarısını dinleyip yarısını dinlemeden hatta son derslerde de dakika sayarak geçti. Okul çıkışı kızlar tuvaletine gidip saçını başını düzeltti. Esma ile koştura koştura okul bahçesine çıktığında etrafına bakındı. ama onlardan başka kimse yoktu bahçede, herkes hemen dağılmış okul bomboş kalmıştı. Zeynep bahçede Halil'i göremeyince biraz bozulmuştu ama kapıda da olabilirdi. Esma ile kol kola okul kapısına gittiğinde üç beş öğrenci dışında kimse yoktu. Gözleri gördüğü herkesi taradı ama Halil yoktu. Esma arkadaşının düşen yüzünden aklından geçenleri anlamıştı, ama bozuntuya vermeden şakaya vurdu. Zeynep gözleri dolu şekilde kafasını başka yöne çevirdi. Esma "istersen bekleyelim belki işi çıkmıştır, gelmek üzeredir" dedi ortamı yumuşatmak için. Zeynep içini kaplayan hayalkırıklığı ile "Gidelim" dedi Esma da sesini neşeli tutarak "Boşver kanka" diyebildi sadece boşver...
Herkese keyifli okumalar dilerim. bir sonraki bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın. |
0% |