Yeni Üyelik
8.
Bölüm

ANKARA-MARDİN

@pelinciftcii

Yüzbaşı'dan;

 

Sabah erken kalktım siyah bir kot üzerine askeri formanın içine giydiğim yeşil tişörtlerimden birini giydim dün hazırladığım valizimide alıp bir taksiyle komutanlığa geçtim.

 

Saat beşte bahçeye geldiğimden üniformalı bir şekilde hazır olda beni bekliyordu yanına geldiğimde tekmil verdi ve işaretimle rahata geçti.

 

'Karargah'ın etrafında otuz tur koştuktan sonra iki yüz barfiks iki yüz şınav ve iki yüz mekik çekiyorsun bir tane bile eksik yaptığını yakalarsam ya da Deniz'in etrafında dolanıp onu bir daha rahatsız edersen bunun üç katını yaparsın.'

 

'Emredersiniz komutanım!'

 

Başına bir er taktıktan sonra başlaması için işaret ettim saate baktığımda on iki'ye geliyordu, bir taksi daha çevirip Denizlerin evine doğru yol aldım.

 

Evlerinin önüne geldiğimde taksiye ücretini ödeyip bagajdan da bavulumu alıp indim. Deniz'i aradım geldiğimi haber vermek için.

 

 

 

 

 

 

 

Deniz'den;

 

Annemler ile aşağı indik Burak valizleri yerleştirdikten sonra ellerini öptüm sarıldım ve son olarak da bir selfie çekip sağ koltuktaki yerimi aldım.

 

Burak da vedalaştıktan sonra besmele ile yola çıktık, annemin arkadan su dökmesine tebessüm ettikten sonra sessizce önüme döndüm.

 

Aslında affetmiştim de biraz süründürmek eğlenceli olacağından o konuşana kadar bir şey söylemedim.

 

Bir on beş dakika kadar sessizlikle ilerledikten sonra başını hafif bana çevirip konuştu sırıtarak.

 

'Hayırdır Deniz sen sessiz kalabiliyor muydun?'

 

Gözlerim belirginleşen gamzelerine kaydığında başımı önüme çevirdim,

 

'Evet.' Diye kestirip attım cevabıma verdiği tepkiyi görmek için göz ucuyla suratına baktığımda kaşlarını kaldırdığını gördüm.

 

'Özür dilerim.'

 

Bir anda özür dilemesiyle başım hızla suratına çevrildi.

 

'Neden?' Diye sormadan edemedim.

 

'Kahvaltıda öyle bir tepki vermem yanlıştı genelde annem ile İrem sofra toplama işlerini yaptıkları için sen söyleyince afalladım.'

 

'Mardin'de hep birlikte topladığımız için öyle ortaya laf atmıştım, istemediğin bir duruma soktuysam seni kusura bakma, annenlerin felan önünde öyle görmezden gelince kırıldım sadece.'

 

Dediğimde dörtlüleri yakıp sağa geçti ve durdu otobandayız kız biz.

 

'Niye durdun Burak otobandayız devam etsene.'

 

Vücudunu bana çevirdi ve gözlerime baktı,

 

'Seni kırdığım için tekrar özür dilerim bak böyle şeyleride beceremem genelde öküz biriyimdir.'

 

'Evet onu fark ettim.' Dedim gözlerimi gözleriyle buluşturduğumda tebessüm ettim.

 

'Hem ben zaten affetmiştim seni bu sabah yaptıkların için teşekkür ederim ama keşke kendini beş para etmez biri için yormasaydın.'

 

gözleri kısa süreli olarak tebessüm ettiğim dudaklarıma kayıp hemen geri gözlerime döndü, sözlerimle kısa süreli düşündü ve kast ettiğimi anladığında kaşları çatıldı.

 

'Sen nerden biliyorsun.' Ben cevaplamaya kalmadan devam etti,

 

'Yalın ve Ecem'

 

Başımı sallayıp onayladım, gözleri gözlerime dalmış öyle birbirimize bakıyorduk ki bir kaç güçlü kornayla otobanda olduğumuz aklımıza geldi,

 

Hızla dörtlüyü kapatıp yola geri koyulduk.

 

Bir saatte havadan sudan konuşarak ilerlemiştik benim karnım hafif guruldadığında annemin yaptığı yolluklar aklıma geldi, arka koltuğa uzanıp koyduğum poşeti kucağıma aldım.

 

Poşeti açtıktan sonra sarma olan kutuyu elime aldım hemen annem yaparken evde yememe izin vermemişti. Kapağını açtım bir taneyi ağzıma tıktım.

 

Yavaş yavaş çiğneyip zevkle yuttum kapattığımı fark etmediğim gözlerimi açtığımda Burak hareketlerime göz ucuyla bakıp sırıtıyordu,

 

'Sende yer misin Burak annem yapmıştı bize.'

 

'Senden kalırsa yerim Deniz.'

 

Söylediklerine gözlerimi devirdim, iki tane alıp Burak'ın ağzına uzattım,

 

'Al bakalım uçak geliyor.'

 

'Dur kızım araba kullanıyorum.'

 

'Aç aç aferim.'

 

Sarmaları ağzına tıktıktan sonra ikide ben ağzıma attım. İki ona bir bana iki bana bir ona diyerekten kutuyu bitirmiştim poşete koyup geri arka koltuğa bıraktıktan sonra tuvalete gitmem gerektiğini hissediyordum.

 

'Burak benzinlikte dursana lavaboya girmem lazım.'

 

'Tamam güzelim hem benzin alırız.'

 

Başımı salladım sonra durdum bir dakika güzelim mi ben mi yapma yav heyecanlandım bir saniye derin nefes al ver heh tamam iyiyim.

 

İlk benzinliğe girip durduğumuzda bir şey söylemeden arabadan indim ve benzinlik marketinin içine girdim oradan lavaboya girip hızla ilk boş kabine girdim.

 

İşimi gördükten sonra hafifledim resmen ,ellerimi yıkayıp çıktığımda Burak dolapların orada karşısında ki kadınla konuşuyordu, daha doğrusu kadın sıkıştırmıştı çocuğu resmen hızla yanlarına adımladım.

 

Beni gören Burak'ın suratı aydınlanmıştı resmen hızla belimden tutup yanına çekti.

 

'Sevgilim de geldi, gel hayatım bende bize içecek bir şeyler alıyordum.'

 

Burak'ın hareketleriyle kaşlarım havalanmıştı, elimi Burak'ın beline sarıp ona uyum sağladım kadına dönüp yapmacık gülümsedim.

 

Kadın da iğneleyeci şekilde bakıp yanımızdan uzaklaştı, içecek alırken sordum.

 

'Burak noluyor bu kim ?'

 

'Tanımıyorum Deniz bir anda geldi flört eder gibi konuştu ben yalnız olmadığımı falan söyledim gitsin diye de üstüme yürüdü, kadın diye de müdahale edemedim çok.'

 

Kafamı salladım dolaptan su aldıktan sonra kasaya geçip ödedik ve arabaya bindik arabaya kadar belimi bırakmamıştı bende müdahale etmemiştim, ama çaktırmayın avuçlarım terledi vallah.

 

Burak arabayı tekrar çalıştırdıktan sonra bende koltuğu biraz geriye yaslayıp gözlerimi kapadım uyumam diye düşünürken uykuya dalmıştım çoktan.

 

 

 

 

 

 

 

Arabanın sarsılmasıyla gözlerimi açtığımda hava kararmış, karanlık bir yolda ilerliyorduk, Burak'a döndüğümde öğlen ki kararlılığıyla arabayı kullanmaya devam ediyordu.

 

 

'Yorulmadın mı biraz ben kullanayım.'

 

'Oo günaydın güzelim ,yok yorulmadım dağlarda üç gün uyumadığım oluyor sıkıntı yok o yüzden.'

 

'Emin misin biraz kenara çekip dinlene de bilirsin.'

 

Sözlerimle tebessüm etti,

 

'Gerçekten iyiyim sadece suyum koltuğumun aşağısına düştü onu uzatır mısın.'

 

'Tabi ki.'

 

Konsolun üstünden önüne aşağı eğildim bacağına elimi koyup destek aldım ve koltuğunun altından su şişesine uzandım, böyle olunca bacağına biraz daha baskı uygulamış oldum, bu da onun kasılmasını sağlamıştı.

 

Şişeyi tuttum tutacağım derken Burak'ın sesini duydum,

 

'Deniz biraz daha hızlı olur musun dikkatim dağılıyor da alamıyorsan falan boşver.'

 

'Yok yok almak üzereyim.'

 

Tabi aşağıda olduğum için sesim boğuk çıkmıştı. Son bir ileri uzanmayla şişeyi alıp koltuğuma geri oturdum, Burak'ın suratına baktığımda kızardığını gördüm.

 

'İyi misin kızarmışsın al su iç.'

 

Açtığım suyu ağzına uzatıp içmesine yardım ettim, suyu içirirken tümsekten atladık ve elim hafif kaydı dudağının kenarından bir damla su çenesine doğru akarken baş parmağımla sildim ve dökülmesini engelledim.

 

'İyiyim iyice bebeğe çevirdin beni iyiymiş böyle ben hep araba mı kullansam yanında sende böyle baksan bana.'

 

Söyledikleri benim renk tonumu git gide kırmızıya çevirirken bu kez biraz daha cesur bir cevap vermeye karar verdim,

 

'Sana böyle bakmam için araba kullanmana gerek yok yüzbaşı.'

 

Sözlerim sonunda yutkunduğunu görmüştüm ama başka bir şey söylemedim o da söylemedi.

 

Ara ara yine muhabbet edip bir kaç posta daha annemin hazırladıklarını yiyerek yolculuğu bitirmiştik, valizimi evimin önüne çıkarmaya yardım ettikten sonra iyi geceler diyerek dairelerimize girmiştik.

 

 

Pijamalarımı giyip kirlileri sepete attıktan sonra kendimi yatağa bıraktım ve gözlerimi kapatır kapatmaz uykuya daldım.

Loading...
0%