Yeni Üyelik
2.
Bölüm

AY TEMİZ HAVA !

@pelinciftcii

Son parçayı da koyduk mu heh tamam yerleştirme işi sonunda bitmişti ama bende bitmiştim bel felan kalmamıştı. Gözüm saate kaydığında gece on iki olduğunu gördüm oha o kadar olmuşmuydu tabi müzik açıp sallana sallana boşaltmam da buna sebep olmuş olabilir.

 

Yarın giyeceklerimi ayarladım , toz pembe hastane kıyafetimi ve beyaz crockslarımı da bir çantaya koydum, her şeyim hazırdı.

 

Alarmımı kurdum ve telefonumu şarja taktım, yorgunlukla kendimi yatağa attım inanın kafamı koyduğum gibi dalmışım.

 

 

'ŞAH ŞAH ŞAH DAM DAM DAM AR AR AR ŞAHDAMAR ŞAHDAMAR AJDAR' alarmın daha fazla çalmasına izin vermeden hızla kapattım lan alarm sesimi kim değiştirdi ,kesin bizim iki numara koskoca cumhuriyet savcısı adamın yaptıklarına bak neyse bende onunkini değiştirmiştim zaten he he.

 

 

Neyse çok oyalandık dün hazırladığım kot tişört ikilisini giydim ve üzerime deri ceketimi aldım saçlarımı balık sırtı ördüm ve ucuna beyaz bir kurdele taktım. Hafif kapatıcı allık eyeniler ve maskaradan sonra hazırdım. Evde zaten yiyecek bir şey yoktu mecbur dönüşte markete uğrayacaktım kahvaltıyıda hastaneden hallederdim.

 

 

Kapıya çıktım beyaz sporlarımı giydikten sonra kapıyı kilitledim ve sırt çantamı taktım, ikinci kata indiğimde gelen sesle başım kapıya doğru çevrildi, karşılaştığım mavileri asker kamuflajıyla görmek midemde bir şeyleri oynatırken hissettiğim şeyin açlık olduğuna kendimi inandırdım ve yüzbaşına döndüm.

 

 

Omuzlarında ki yıldızlardan yüzbaşı olduğunu anlamıştım bu konularda bilgiliydim çünkü babam emekli albaydı.

 

'Günaydın yüzbaşım' hafif şaşırsada belli etmeden toparlandı 'Günaydın' merdivenleri inmeye devam ettim ve hızla binayı terk ettim. Kolumdaki saate baktığımda saat sekizdi, iş başıma bir saat kalmıştı hızlı olmazsam kahvaltıyı unutabilirdim.

 

 

Taksi numarası bilmediğim için nöbette duran askere doğru ilerledim 'Pardon bana bir taksi çağırabilir misiniz ? Ya da numarayı verirseniz bende çağırırım' asker başını sallayıp klübeye girdi.

 

 

Klübeden çıktığında üç adımda yanımdaydı 'Taksiyi çağırdım bacım durağın numarasıda burada bir ihtiyacın olursa ulaşırsın.' Uzattığı kağıdı aldım

'Teşekkür ederim adınız neydi?'

'Adım Ali bacım memnun oldum'

'Deniz bende memnun oldum.' Hızlı bir tokalaşmadan sonra o nöbet yerine geri dönmüştü.

 

'İlk komşularınla tanışman gerekmez mi ?'

Kulağıma fısıldananlarla hızla arkamı döndüğümde yüzbaşıyla karşılaştım. Omuzlarımı dikleştirirken bakışlarımı yüzüne çevirdim.

 

'Tanışalım yüzbaşım ben Deniz Karahan'

elimi uzattım, elimi tuttuktan sonra karşılık verdi

elim resmen ellerinde kaybolmuştu e adam bir doksan vardır ne bekliyorsam.

 

'Tanışalım bakalım bende Yüzbaşı Burak Kara'

kafamı salladım tokalaşmaya devam ediyorduk, ne o bırakıyordu ne de ben ,gözlerinde kaybolmuştum yine kendime gelmem gerekiyordu derken taksinin kornasıyla ayıldım resmen.

 

'Taksim de geldi memnun oldum tanıştığıma yüzbaşı görüşürüz.'

Cevabını beklemeden hızla taksiye bindim gideceğim yeri söyledikten sonra gözlerim elleri belinde taksiye doğru bakan Burak yüzbaşıya kaydı ,yine sırıtıyordu ardımdan ,yakışıyordu sırıtmak zalımın oğluna.

 

 

 

Hastaneye vardım taksiye ücretini ödeyip indim, derin bir nefes aldım ve kapısından içeriye adımladım ,sağ ayakla yalnız dikkatinizi çekerim. Danışmaya yaklaştım.

 

'Merhaba ben Deniz Karahan İstanbuldan transfer olan personelden biriyim.' Kadın beni süzdükten sonra önüme bir form koydu

 

'Bilgilerinizi doldurup imzalayın personel odası soldan üçüncü kapı üzerinizi değiştirdikten sonra dördüncü katta müdürle konuşun o sizi bilgilendirir.'

 

Formu doldurup imzaladım kadına uzattım

'Teşekkür ederim buyurun.'

 

Personel odasına girdim kimse yoktu içeride hızla üstümü değiştirdim ve adsız olan bir dolaba kalan eşyalarımı tıktım, adımın yazdığı kartı taktım telefonumu kalemimi cebime koydum ve odayı terk ettim.

 

Asansörleri gördüğümde hızla oraya ilerledim ve dördüncü kata çıktım, müdürün odasını bulduktan sonra kapıyı tıklattım.

 

Onayı aldıktan sonra içeri girdim.

 

'Merhaba efendim Deniz Karahan ben İstanbul devlet hastanesinden transfer olan ebeyim.'

 

'Hoş gelmişsin kızım buyur otur, yerleşebildin mi biraz apar topar oldu kusura kalmayasın.'

 

'Yok efendim ne kusuru yerleştim. Nerede çalışacağım beni yönlendirebilir misiniz?'

 

'Eyi eyi sevindim kızım bir ihtiyacın olursa haber et, çalışacağın kısma gelirsek genelde doğumhanede çalışacaksın fakat işin olmadığında acile yardım etmeni istiyorum.'

 

'Tabiki elimden geleni yaparım müsadenizle işime başlayayım artık.'

 

'Müsade senin kızım hayırlı olsun.'

 

Odayı terk ettim, derin bir nefes aldım ve doğumhaneyi aramaya başladım. Sonunda bulduğumda verilen kartı okutup içeri girdim, sorumlu ebenin de odasını bulduktan sonra tekrar kendimi tanıttım.

 

Elime bir dosya tutuşturdu.

'Burada bilgileri yazıyor artık senin geben ilgilen lütfen onunla'

Beni kovarcasına odadan çıkardıktan sonra personel odasına geçtim odaya kısa bir selam verdikten sonra boş bir yere oturdum ve dosyayı incelemeye başladım.

 

Dilbal Koroğlu

21 yaşında

İlk çocuğu

Sekiz buçuk aylık hamile

Doğum korkusu var

Riskli bir gebelik geçiriyor

Üç düşük yapmış

 

Diğer bulgularını da inceledikten sonra dosyada verilen telefon numarasını kaydettim , hem yalnız kalabileceğim hemde hava alabileceğim yer olan bahçeye çıktım.

 

 

Numaraya tıklayıp kulağıma koydum, telefon iki çalıştan sonra açıldı ve ince bir kadın sesi karşılık verdi.

 

'Alo buyrun'

 

'Merhaba Dilbal hanımla mı görüşüyorum.'

 

'E-evet benim'

 

'Merhaba Dilbal hanım Mardin devlet hastanesinden arıyorum, ben sizinle ve bundan sonraki doğum sürecinizle ilgilenecek olan Deniz ebeyim.'

 

'Merhaba Deniz hanım memnun oldum.'

 

'Bende memnun oldum ,sizi bilgilendirmek için ve ne zaman isterseniz en ufak ağrınızda bile arayabileceğinizi söylemek için aramıştım, merak etmeyin aklınızda ki korkular bütün gebelerimizde mevcut bu kolay bir süreç değil ama tek düşünmenizi istediğim bu sürecin sonunda bütün acıya değecek olan çok güzel bir ödül olması.'

 

Bir süre telefondan ses gelmedi bende sabırla sözlerimi sindirmesini bekledim.

 

'Çok teşekkür ederim ebe hanım ben gerçekten iyi değildim beni bir parçada olsa toparlayıp kendime getirdiniz.'

 

'Bütün ciddiyetimle söyledim istediğiniz zaman beni arayabilirsiniz bu doğumla alakalı olmak zorunda değil sadece konuşmak için bile arayabilirsiniz.'

 

'Çok teşekkür ederim gerçekten.'

 

'Ne demek şimdi kapatmam lazım tekrar konuşuruz görüşürüz Dilbal hanımcım.'

 

'Tabiki görüşürüz Ebe hanım.'

 

Gülümsemeyle telefonu kapattım acilden girerken ard arda üç ambulans yanaştı hastanenin önüne, sedyeler indirilirken hepsinin askeri üniformalı olduğunu gördüm, içime sebepsiz bir endişe düşerken gözlerim yüzbaşını arıyordu.

 

Bir sedyenin yanına yaklaştım doktor muayene ettikten sonra hangi ilaçları uygulayacağımı ve pansuman yapmam gerektiğini söyledi ve diğer hastaya geçti.

 

 

Sedyedeki askeri tanıdığımı fark ettim bu benim boyumla dalga geçen komşumdu.

 

'Naber komşu iyi görmedim seni bunlar hep boyumla dalga geçtiğin için oluyor bak.'

 

'Valla haklısın ya o günden beri yüzüm gülmedi affet beni.'

 

Pansumanını bitirdiğimde gözüm kolundaki kesiğe takıldı.

 

'Tamam affettim ağlama ,Deniz ben memnun oldum burada tanışmak nasip oldu, kolundaki yara derin dikiş atacağım.'

 

'Mert bende memnun oldum.'

Anesteziyi yaptıktan sonra dikiş attım burası tamamdır.

'Evet Mertcim tamamdır burası dinlen birazdan odaya alırlar, senin gibi bir kardeşim var ona benzettim seni, biraz daha dikkat et kendine.'

 

'Saol, abla diyorum o zaman sana benden büyüksün büyük ihtimalle zaten.'

 

Başımı salladım saçını karıştırıp yan sedyeye geçtim.

 

'Geçmiş olsun pansumanınızı yapmak için geldim.'

 

Kafamı sedyedekine çevirdiğimde, aradığım mavileri bulmuş oldum fakat durumu iyi değildi elmacık kemikleri morarmış kaşı ve dudağı patlamış kollarında kesikler ve göğsünde derin bir yara vardı, sabahki gördüğüm halinden eser yoktu gülümsemem suratımda solmuştu.

 

'Geçmiş olsun yüzbaşım, üstünüzü çıkarıp sedyeye uzanın lütfen.'

Söylediklerimi yaparken dikiş ve pansuman için gerekli olanları tepsiye koyup yanına geldim, anesteziyi göğsüne uygulamak üzere elime alırken bileğimden yakaladı beni.

 

'Anestezi istemiyorum, anestezisiz yap ne yapıyorsan.'

 

Tavırları canımı sıkarken anesteziyi geri tepsiye bıraktım sinirle. Elime dikiş takımını aldım ve göğüsünü diktim, her hareketimi izlemesi beni geriyor ve aynı zamanda utandırıyordu.

 

Vücudundaki işim bittiğinde sedyede doğruldu. Pansuman malzemelerini elime aldım kaşı ve dudağına pansuman yapmaya başladım.

 

'Daha dikkatli olmalısınız yüzbaşım bu sabahki haliniz daha iyiydi.'

 

'Benim her halim iyidir.' Yaka kartıma baktıktan sonra devam etti ' Ebe hanım ama sizin için daha dikkatli olurum.'

 

Suratım bir ton da kızarıyordu, yüzbaşının yutkunmasıyla pansuman sırasında çok yaklaştığımı anladım ve kendimi uzaklaştırdım. Pansumanı da hallettikten sonra elmacık kemiklerine krem sürdüm.

 

'Tamamdır bumdan sonrası sizde eve geçince kapımı çalın bende bir krem vardı onu vereyim sürersiniz.'

 

Kafasını bana doğru yaklaştırdı ben geriye doğru giderken belimden tuttu ve gitmemi engelledi.

 

'Gelirim sen sürersin bana olmaz mı ?ebe hanım.'

 

Şu anki durumdan çıkmak için ne dese okeydim yani hızla kafa salladım yine her zaman ki gibi sırıtırken sedyeden kalktı.

 

'Sana kolay gelsin akşam görüşürüz.'

'Görüşürüz yüzbaşı.'

 

Oh be gitti de bir nefes aldık, adam ayarlarımla oynuyor resmen kalan hastalarada yardım ettikten sonra doğumhaneye geçtim, iş çıkışına kadar orada çalıştıktan sonra personel odasında üstümü değiştirdim ve çantamı sırtlanıp hastaneden dışarıya adımladım.

 

Şansıma hastanenin önünde duran boş bir taksi vardı hemen ona atladım. Eve giderken bir yandan da annemlerle konuşup ilk günümü anlattım.

Lojmana girerken nöbette Aliyi gördüm ve baş selamı verdim, teyzeler yine otururken artık selam vermemenin ayıp olacağını düşündüğümden yanlarına doğru ilerledim.

 

 

'Selamın aleyküm.' Diyerekten daldım aralarına yaşlı ve orta yaşlı kesim selamımı alırken üç nerdeyse benle yaşıt kız suratıma bakmakla yetindi, yaşlı kesimden bir teyzenin kimsin kimlerdensin sorusuyla kendimi tanıtmaya başladım.

 

'Merhabalar tekrar ,geçen sizleri gördüğümde valizlerim vardı gelememiştim yanınıza tanışmak şimdiye nasipmiş, Ben Deniz Karahan yirmi altı yaşındayım, İstanbul devlet hastanesinden Mardin devlet hastanesine transfer oldum personel eksikliği sebebiyle , üçüncü blok üçüncü katta oturuyorum.

 

Teyzelerin hoşgeldinlerine kafamı sallayıp sordukları sorulara kısaca cevap veriyordum.

 

'Evli misin yada sevgilin sevdiceğin var mı ?kızım.'

 

'Yok teyze evli de değilim sevgilim, sevdiğim biri de yok.'

 

'Aa çok da güzelsin bulalım sana birini.'

 

'Yok teyzecim valla çalışmaktan fırsat olmuyor.'

 

Sevgili muhabbeti beni daraltıyordu, havadan sudan derken akşam olmuştu, bir türlü de salmıyorlardı beni en son öğlen arada bir şeyler atıştırmıştım ve market yapmayı da unutmuştum. Kapıda gelen seslerle kapıya döndüğümüzde Burak yüzbaşının geldiğini gördüm.

 

Yanımızda ki kızların değişen tavırları sinirlerimi bozmuştu, biraz önceki suratsızlıklarından eser yoktu, yüzbaşı çardaktakilere göz gezdirirken beni fark etti, gözlerimle beni burdan kurtarmasını işaret ettiğimde sırıtarak yanımıza doğru geldi.

 

'Selamın aleyküm' teyzeler selamını aldı kızlardan biri atladı hemen

'Aleykümselam Burak nasılsın.'

'İyiyim gül.' Bana döndü

'Hadi Deniz gidelim.' Adımı söylemesi beni dondururken sonunda sorabildim

'Nereye yüzbaşım?' Gözlerini devirirken cevapladı

'Pansuman yapmayacak mısın ? Ebe hanım'

'Aa evet yapacaktım değil mi'

 

Ayağa kalkıp teyzelere iyi akşamlar diledim ve yüzbaşıyla beraber binaya girdik, merdivenlerden sessizce çıkarken ikinci katı geçmiştik kendi dairesine girmek yerine benimle geliyordu. Kapıya geldiğimizde ona döndüm.

 

'Evine gitmiyor musun yüzbaşım.' Bana yaklaştığında sırtım kapıya dayanmıştı

'Pansuman yapacaksın ya Deniz.'

 

Arkamı dönüp kapıyı açtım, hava lazımdı temiz hava hemen camları açıp evi havalandırdım, fortmantoya koyduğum ilk yardım çantasını aldım, o koltuğa oturmuştu zaten yanına oturdum ve çıkardığım kremi elmacık kemiklerine sürdüm.

 

Karnımın guruldamasıyla ufak bir kahkaha atan yüzbaşının omzuna gelişi güzel şekilde vurdum.

 

'Ne gülüyorsun yemek yemeğe fırsat bulamadım, hem güzel bir yerin numarası varsa bana versene, market falanda yapacaktım hep umuttum yorgunluktan.'

 

Gözleri şaşkınlıkla açıldı.

 

' Bir şey yok mu evde yemeğe.' Başımı sallayarak cevap verdim.'

 

' Yani su var ,kahvem bile yok ikram ederdim yoksa kusura bakma.'

 

'Yok önemli değil , üstünü falan değiştir yemeğe bize in fazla vardı tim gelcek diye yapmıştık da onlar da gelemiyor Mertle ikimize çok. Sabah da kahvaltıya gel aynı saatte çıkıyoruz zaten. Eve geldiğimizde ben seni götürürüm markete hem yerini öğrenirsin.'

 

'Çok zahmet vermiş oluyorum sana da böyle.'

 

'Saçmalama ne zahmeti yakın zaten hem yeni geldin bilmiyorsun buraları.'

 

Konuşurken kapıya çıkmış ayakkabılarını giymişti.

 

'Tamam o zaman öyle yaparız ben üstümü değiştirip inerim.'

 

Kafasını salladı, merdivenlerden aşağı doğru adımladı, bende o sırada kapıyı kapattım ve duşa koştum.

Loading...
0%