Yeni Üyelik
9.
Bölüm

BİR KAHVALTI MESELESİ

@pelinciftcii

Sabah uyandım ve güzelce esnedim, yataktan kalktım odama göz gezdirdiğim de ne kadar dağıldığını fark etmiştim.

 

Telefonumu elime alıp annemlere gece vardığımızı sorun olmadığını belirten bir mesaj attım saate baktığım da on buçuktu,

 

Yarın son izin günüm dü sonra ki gün ise iş başı yapacaktım, bugünü evi temizlemeye ayırmaya karar verdim çünkü kaç gündür evde yoktum her yerde tozlar uçuşuyordu.

 

İlk önce kendimi banyoya attım, kısa bir duş alıp çıktım ve eşofmanlarımı giydim. Tam telefonumu nereye koydum diye aranacakken yatağın köşesinden çalmaya başladı,

 

Elime alıp arayana baktığımda Mert olduğunu gördüm.

Ve cevapladım,

 

'Alo günaydın Mertciğim.'

 

'Alo günaydın abla nasılsın hiç arayıp sormuyorsun beni, beni beni Mert'ini.'

 

Ben sözlerine gülerken arkadan Burak'ın söylenmelerini duyuyordum.

 

'Ben büyüğünüm oğlum sen arayacan ben mi arayacam.'

 

'Haklısın abla affet, ben şey dicektim bizimkiler kahvaltıya geliyor da, sen de gelsene hem daha iyi tanırsınız birbirinizi o kadar görüşme fırsatınız olmadı.'

 

'Siz izinli misiniz ben çalışıyorsunuz sanmıştım.'

 

'Yok abla yarın başlayacağız izinliyiz bugün.'

 

'Tamam o zaman gelirim bende birazdan bir ihtiyaç var mı?'

 

'Sen gel yeter.'

 

Burak'ın beklemediğim sesinden sonra telefonu Mert geri almış ve bir şeyler söyleyip kapatmıştı tabi ben beynimden vurulmuşa döndüğüm için bir şey anlamamıştım.

 

Giydiklerimi gözden geçirince fena olmadıklarına karar verdim sonuçta bir kat aşağı ineceğim,

 

Saçımı dağınık bir topuz yaptım, telefonum ve anahtarımı alıp kapımı çektim, kilitleyip terliklerimi de ayağıma geçirdim ve aşağı kata indim.

 

 

Kapıyı Mert ve çok sevdiğim önlüğü açtı, sarılıp hoş geldin hoş buldum faslıyla içeri geçtim, salonda ki büyük masa açılmış ve tam bir türk kahvaltısı kurulmuştu, resmen yok yoktu sofrada gerçekten bir kuş sütü eksikti ki onu da nasıl alalım yani,

 

'Vay Mertçiğim seni alan yaşadı maşallah ne kadar hamaratsın.'

 

Mert kıvırta kıvırta elinde reçellerle geldi, masaya yerleştirirken karşılık verdi,

 

'Öyleyizdir Denizciğim.'

 

Önümden tekrar geçerken dayanamadım poposuna bir şaplak attım, tabi o sırada içeri giren Burak elindeki menemen ile olduğu yerde kalakaldı,

 

Onu gören Mert elini ağzına götürüp komik bir poz verdi,

 

'Eyvah yakalandık Denizciğim.'

 

Mert'i boş verip Burak'a döndüm,

 

'Burak açıklayabilirim göründüğü gibi değil gerçekten.'

 

Sonra durumun saçmalığının farkına vardım,

 

'Ya bir dakika ne diyoruz biz ya aşkı memnuya döndük ,neyse Burak sen şu menemeni koy masaya başına bir şey gelmeden Mert ile şakalaşıyoruz sadece.'

 

Şu durumda da menemeni mi düşünüyorsun demeyin, menemenden bahsediyoruz lütfen yani,

 

Burak menemeni masanın ortasına koydu tam oturmuştu ki kapı çaldı, elimle kalkmamasını işaret edip ayaklandım,

 

'Sen otur ben bakarım dinlen biraz.'

 

Kapıya doğru hızlı adımlarımla ilerleyip kapıyı açtım.

 

İlk olarak Hasan abi ile eşi Zeynep abla geçti kucaklarında üç yaşında ki Barış'ın da gider ayak yanaklarını mıncırmıştım, mesleki deformasyon yani ne yapalım,

 

Daha sonra Emir ile eşi Gökçe'yi içeri buyur ettim, kendileri evleneli üç ay olmuştu daha çiçeği burnunda bir çiftiler,

 

Sonrasında ise Kerem ile kız arkadaşı Eylem içeri geçti,

 

En sonda kalan ise saplarımız Yusuf ile Yağız'ı da içeri aldıktan sonra kapıyı kapattım ve salona geçtim.

 

Maşallah salonda oturacak yer kalmamıştı gözlerimi Burak'a çevirdiğim de masaya geçelim mi manasında ki hareketlerini başımı sallayarak onayladım,

 

Bunun üzerine salonda ki kalabalığa döndü,

 

'Millet direk sofraya geçelim, buyurun.'

 

Söylemeden önce benden onay alması hoşuma gitmişti istemsiz bir gülümseme belirdi suratımda,

 

Tam masaya geçecekken bir şey eşofmanımı çekiştirdi, başımı aşağı eğdiğimde Barış'ı gördüm. Hemen dizlerimin üstüne çöküp boyumuzu eşitledim.

 

'Merhaba canım ,benim adım Deniz, tanıştığıma memnun oldum.'

 

Elimi uzattım, minik elleriyle elimi tutunca içim sımsıcacık oldu,

 

'Meyaba Deniz ben de Bayış, ben denizi çok seveyim, o yüşden seni de seveyim.'

 

Sözleri resmen eritmişti kalbimi, kollarını uzatıp kucağıma almamı istediğinde tereddüt etmeden kucakladım onu,

 

Kucağımda Barış ile sofraya geçtim, sandalyeye oturup Barış'ı da sağ bacağıma oturttum.

 

Halimizi gören Zeynep abla bana seslendi,

 

'Denizciğim rahat yiyemezsin Barış'ı bana ver istersen.'

 

Annesini duyan Barış huysuzlanmaya başlayınca kolunu sıvazlayıp Zeynep ablayı cevapladım.

 

'Yok abla rahatsız olmuyorum mutluyuz biz gayet ,sen de ye yemeğini rahat rahat.'

 

Barış da sessiz kalmayarak karşılık verdi annesine,

 

'Evet anne hem ben Deniz'i çok sevdim, evlencem onla.'

 

Barış'ın sözlerine çay içerken yakalanan Burak'ın içtiği çay boğazında kaldı, o boğuşurken masada ki ahali de Barış'ın söylediklerine gülüyordu.

 

Ben Burak'ın sırtına vurup helal derken Hasan abi Barış'a karşılık verdi hemen,

 

'Öyle olur mu hiç oğlum Deniz ,ablan senin hem sevdiği vardır onunda.'

 

Babasının söylediklerine karşı Barış tekrar huysuzlanmaya başladı,

 

'Yaa banane banane evlencem ben Deniz'le hem o da beni seviyo dimi Deniz.'

 

Beklentiyle bana döndü kocaman gözleriyle baktığında resmen ye beni diyordu,

 

'Evet Hasan abi ben de Barış'ımı seviyorum.'

 

Yanakları sıkıp sulu sulu öptüm, şen şakrak bir kahvaltı ettikten sonra biz kadınlar olarak sofrayı toplarken erkek tayfasıda salonda iş ile ilgili konuşuyorlardı.

 

Mutfağa geçip bulaşıklara giriştiğimizde bizde muhabbete ve birbirimizi tanımaya başlamıştık, Zeynep ablanın sorusuyla bakışlarım duruladığım tabaktan yüzüne çevrildi,

 

'Denizciğim sen ne işle meşguldün, asker misin sende.'

 

'Yok abla Ebeyim ben, İstanbul'da bir hastanede çalışıyordum Mardinde ki hastaneden bir iş teklifi geldi, biraz bunalmıştım orada da bende kabul ettim, devletle alakalı olduğu için lojmandan bir daire verdiler burada kalacağım süre için.'

 

'Ayy canım ne kadar güzel Barış ile bu kadar güzel anlaştığından anlamalıydım, inşallah güzel geçer burada ki işin.'

 

'İnşallah abla siz çalışıyor musun.'

 

'Yok canım öğretmenim normalde Barış doğmadan önce çalışıyordum fakat ayrıldım işimden, çocuğumu bakıcılar ile büyüten biri olmak istemedim hiç bir zaman, Barış belli bir yaşa gelene kadar çalışmayı düşünmüyorum.'

 

'Çok doğru söylüyorsunuz bende katılıyorum size bebeklerin çocukların annelerine gerçekten çok ihtiyacı oluyor hele ki böyle küçük yaşlarda.'

 

'Eylemcim sen çalışıyor musun.'

 

'Evet Denizciğim ben işletme mezunuyum sonra kafem var bir tane seni de beklerim.'

 

'Bende yurt dışında ki bir şirkette yazılım mühendisiyim , bilgisayarımdan çalıştığım için çoğunlukla Eylem'in kafesine gidiyorum tatlıları falan efsane.'

 

'Gerçekten mi ay tatlıya da bayılırım, sizinle tanıştığıma da çok memnun oldum gerçekten burada arkadaşım yok hiç ve çok sıkılıyorum evde olduğum zamanlar.'

 

Üçüde sözlerime tebessüm ile karşılık verdiler el birliği ile bulaşıkları halledip salona geçtik, onlar eşlerinin yanına geçerken ben nereye geçsem diye baktığımda çift kişilik koltukta Burak ile Mert'in arasında karar kıldım.

 

Biraz da toplu olarak sohbet ettikten sonra birer kahve faslına geçmiş ve akşama doğru gelen misafirleri uğurlayıp bende evime geçmiştim.

 

Kahvaltı diye anlaşmıştık fakat o kadar sohbet etmekle geçti ki on bir de başladığımız kahvaltı, iki de bitmiş toplaması kahvesi felan derken saat altıyı bulmuştu,

 

Yorgunluğumu biraz atmak için duşa girmiş sıcacık bir duşun ardından en sevdiğim pijamalarımı giyip yeni değiştirdiğim nevresimli yatağıma girmiştim, bunun ne kadar iyi hissettirdiğini anlatmama gerek yok heralde değil mi.

 

Telefonumdan youtube açıp biraz çok güzel hareketler bunlar 2 izledikten sonra Ecem ile mesajlaştım ordan annemlerin hatırını sordum ve benim iki numaraya sataştım.

 

Kapıdan çıkarken numarasını aldığım Eylemden kafesinin konumunu istedim ve yarın uğrayacağımı belirttim, sonuçta izinimin son günüydü ve kızlarla da güzel anlaşmıştım üçü de çok tatlı insanlardı,

 

Hatta Zeynep abla ve Gökçe'yi de çağırayım yarın birlikte otururuz çok güzel olur, aynı şekilde Zeynep abla ve Gökçe'ye ilettiğimde olumlu bir yanıt almıştım.

 

Yarın için de planım hazır olduğuna göre tek kalan şey ne giyeceğim di, şöyle bir düşündüğümde kot pantolonumun üstüne bir badi ve deri ceket kombinini aklıma yatmıştı.

 

Biraz da hayday de ki çiftliğime bakayım derken saati yine on bir etmiştim telefonumu yatağımın yanında ki prize taktıktan sonra, Allah olmayanlara da versin he he, gözlerimi kapadım ve uykunun kollarına kendimi bıraktım.

Loading...
0%