Yeni Üyelik
10.
Bölüm

ÇARDAK KAFE

@pelinciftcii

Sabah uzun zaman sonra çok enerjik uyanmıştım, yatağımı ve odamı toparladıktan sonra hızlı bir kahvaltı ettim,

 

Üzerimi dün gece düşündüğüm şekilde giydikten sonra yarın işe başlarken hastaneye vermem lazım olan ve tabiki benim çoktan yapmış olmam gereken bakım planlarının dosyasını da yanıma aldım,

 

Bir Türk olarak atalarıma ihanet etmemiş ve her zaman ki gibi işimi son güne bırakmıştım ,bir alkış alayım teşekkürler teşekkürler.

 

Her neyse ne yapıyordum heh bakım planlarını da yanıma alıp kendimi kapıya atıyorumdum, son kontrollerimi de aklımdan geçirdikten sonra kapımı çekip Allah'ın hakkı üçtür diyerekten üç kere kilitledim ve binadan ayrıldım.

 

 

Otoparkta ki arabama binip çalıştırdım, lojmandan çıkarken nöbetteki askerlere kolay gelsin diledim ve Eylem'in gönderdiği konuma doğru sürdüm.

 

 

Kafenin önüne geldiğim de şansıma tam önünde ki yer boşalıyordu hemen oraya arabamı çekip çantam ile aşağı indim, arabayı da kilitlediğimden emin olduktan sonra dışardan bir alıcı gözüyle inceledim kafeyi.

 

Dışı tahta işemelerle ve canlı çiçekler ile süslenmiş çok hoş bir çiçekçi gibi dururken içeri adımladığımda oldukça etkilenmiştim doğrusu,

 

İçeriside dışı gibi tahta mobilyalar ile dizayn edilmiş sol tarafında ki duvar kısımı kitaplıklar ile kütüphaneye benzetilmişti, bir çalışma köşesi gibi şu anda da ders çalışan ve bilgisayar ile uğraşan bir kaç kişi bulunuyordu.

 

Sağ tarafı ise butik bir pastane gibi önde ki dolabında hepsi birbirinden güzel duran tatlılarını sergiliyordu, arka kısmında tebeşirle yazılmış menüsü bulunuyordu.

 

Başımı karşıma çevirdiğimde ise arka tarafında ki bahçeye açılan cam bir kapı bulunuyordu dışarısı da burdan gördüğüm kadarıyla benzer tahta masaların yanında ayakta kullanmak için olan kokteyl masalar ve bir köşe bardan oluşuyordu.

 

Daha çok akşamları kalabalıklaşacak olan gençler arasında popüler olan taraf bahçe olmalıydı tahminlerimce ,bütün bu farklı köşelerine rağmen bütün olarak güzel bir harmonisi vardı kafenin,

 

Kafede ki gözümü kasa tarafına çevirince müşterileriyle ilgilenen Eylem'i gördüm yanına adımladım aynı bir müşteri gibi sıra bana geldiğinde kim olduğuma dikkat etmeden klasik karşılamayı aldım.

 

'Çardak kafeye hoş geldiniz efendim ne alırsınız?'

 

'Ben bir tane Eylem istiyorum bu bol şekerli tatlı olanından.'

 

Sözlerimle kaşları çatılıp gözleri kasadan bana çevrildiğinde kim olduğumu anladıktan sonra ki şaşırma hali çok tatlıydı.

 

'Ayy hoş geldin canım neden haber vermiyorsun aklımı aldın tuzluğu atacaktım az daha kafana.'

 

'Hoş buldum şekerim diğerleri geldi mi?'

 

'Evet geldiler bahçe tarafındalar sen geç ben şu müşterilerin de siparişini alayım geliyorum hemen yanınıza.'

 

'Tamam canım sen işine bak rahat ol.'

 

Eylem'e öpücük gönderdikten sonra cam kapıyı ittirip bahçeye çıktım bir göz gezdirdiğim de sol taraftaki köşe koltuk kısmında oturduklarını gördüm ve hızlı bir şekilde yanlarına adımladım.

 

'Merhabalar gençler.'

 

Geldiğimi gören Gökçe ayaklandı kısa bir sarılma ile selamlaştık aynı şekilde Zeynep abla ile de selamlaştıktan sonra bende yanlarında ki yerimi aldım.

 

Barış'ı göremeyince Zeynep ablaya soracaktım ki ne soracağımı anlamış gibi gülümseyip,

 

'Barış uyuyor bebek arabasında canım.'

 

Bende açıklamasına gülümsedim, Gökçe önündeki bilgisayarında anladığım kadarıyla işiyle uğraşıyordu, bende getirdiğim bakım planlarını çıkardım ve muhabbet ederken doldurmaya başladım.

 

 

Şu an ki ortamımız lisede bir ders öncesinden ödev yapıyormuş gibi duruyordu, o zamanlarımı gerçekten özlemiştim.

 

Böyle vakit geçirirken Eylem de elinde kahvelerle bize katılmıştı, kahvelerimizi içip kendimiz ile ilgili yaşadığımız olayları paylaşıp birbirimizi daha iyi tanımıştık.

 

Ben onlara Berk'in beni nasıl aldattığını, buraya gelmeye nasıl karar verdiğimi, Burak ile nasıl karşılaştığımızı anlatırken onlar da eşleri ve sevgilileriyle nasıl tanıştığını, Hasan abinin baba olduğunu öğrendiğinde nasıl tepki verdiğini ve asker eşi olmanın zorluğundan bahsetmişlerdi.

 

 

Baktığımda beş ay önce böyle bir olay olacak sende Mardin'e gideceksin felan deseler saçmalayın ne biçim bir şaka derdim. Ama iyi ki gelmişim ihtiyacı olanın nerde olduğunu bilemiyor insan.

 

Dalmış düşünceler içersindeyken Zeynep ablanın sorusuyla başımı ona çevirdim.

 

'Ee Deniz Burak ile aranızda ne var sizin?'

 

'Yok abla ne olacak işte alt komşum, bir de Ankara'da öğrendiğim üzere babalarımız yakın arkadaşmış.'

 

Üçü imalı bir şekilde suratıma bakıyorlarken Gökçe devam ettirdi,

 

'Deniz yabancı yok burada tamam dün tanışmış olabiliriz ama ben gördüm Burak'ın sana bakışlarını dün.'

 

'Yanlış görmüşsün hayatım ne bakışı normal bakıyor işte.'

 

Eylem de Gökçe'ye katıldı,

 

'Gökçe doğru söylüyor en son Kübra da böyleydi Burak abi.'

 

Kübra adı ilk kez geçildiği ortamda üçünün de suratlarıda gerilmişti,

 

'Kübra kim?.'

 

 

Sorumla Zeynep abla duruşunu dikleştirmişti,

 

Derin bir nefes aldı ve devam etti,

 

'Kübra Burak'ın nişanlısıydı, uzaktan gören biri ikisinin arasında ki sevgiyi anlardı o şekildeydi ilişkileri iki sene önceydi galiba düğün hazırlıkları yapılıyordu işte,

 

Düğün zamanı yaklaştıkça Kübra'nın hareketlerinin git gide değiştiğini fark etmiştik, neyse öyle böyle geçmiş düğün sabahı gelmişti.

 

Burak Kübra'yı evinden alıp kuaföre bırakacak sonra o da kendi kuaförüne geçecekti, kızın evine gittikten sonra Hasan'ı aradı, Burak o zamanlar üsteğmendi ve sınır dışı görevlerine daha bir ağırlık vermişti,

 

Hasan'a telefonda dediği ilk cümle Kübra intihar etmiş olmuştu , ne oldu demeye kalmadan Burak'ın telefondan bağıran sesi aklıma geliyor ,

 

'Abi teröristmiş Kübra bilgi sızdırmak için bilerek tanışmış benimle ,gerçekten sevdim seni dayanamadım daha fazla ihanet etmeye sana yazmış notta, asmış kendini ne yapacağım abi ben.'

 

Demişti bağıra çağıra ağladığını hatırlıyorum o zamanlar tabi biz el birliğiyle yardım ettik ona ama tamamen kapattı kendini üç ay gelmedi sınır ötesi görevlerden,

 

Daha yeni yeni normale yani eski haline dönmeye başladı ki senin payında çok büyük bu halinde gördüğüm üzere.'

 

Zeynep ablanın söylediklerinden sonra biraz geri çekilmiş ve birlikte olan anlarımızı düşünmüştüm.

 

Berk'e karşı verdiği tepkide bu yüzden olabilirdi sonuçta baktığımda , Berk beni yakın arkadaşımla aldatı ve ben berbat hissettim kendimi başka şehire kaçtım ama onu sevdiği kadın düşman vatanıyla aldatmıştı.

 

Uğruna savaştığı gerektiğinde canını vereceği vatanına saldıran kendi aşık olduğu kadın olmuştu. Durumun ağırlığı bile benim gözlerimi doldururken onun bu denli toparlaması gerçekten kolay olmayan bir şeydi.

 

Bir süre hepimiz sessiz kalmışmıştık bu sessizliğimizi bozan küçük Barış'ın ağlayarak uyanması olmuştu,

 

Annesi kucağına alıp sakinleştirdikten sonra gözlerini ovarak etrafa baktı gözleri bende takılı kaldığında, kollarını açıp üstüme doğru atıldı,

 

'Denizzzz.'

 

Kucağıma oturttuğumda küçük kollarıyla boğazıma sarıldı, bende karşılık verip yavaşça sırtını sıvazladım bir süre, tekrar uykuya daldığında yavaşça bebek arabasına geri bıraktım küçük meleği,

 

Barış'ın uyandığı sıra kafe kalabalıklaştığı için Eylem geri içeri geçmişti benim de bakım planları bitince yardıma gitmeye karar verdim, hazır kalkmışken.

 

İçeri girdiğimde geldiğimizde ki halinden eser yoktu' çalışma tarafı tamamen dolmuş, hava da yavaştan kararmaya döndüğü için bahçe tarafı da yavaştan kalabalıklaşıyordu.

 

Eylemciğim ise kasa da cebelleşiyordu mutfak tarafında bir kişi çalışıyordu normalde iki kişi de garson olarak çalışıyormuş fakat birine izin vermiş bugün için zeki arkadaşımız.

 

Hemen yanına gittim,

 

'Canım bende yardım edeyim siparişleri götürmeye işim bitti.'

 

'Çok iyi olur hayatım üstlerinde masa numaraları yazıyor.'

 

Sırtını patpatladım ve ilk elime gelen tepsiyi aldım, aynı şekilde bir bir ulaştırdım siparişleri sahiplerine, lise zamanında garsonluk yapmıştım tecrübemde vardı ki çokta tecrübe istemiyor eğer evin en büyük çocuğuysanız doğal olarak sizde olan bir yetenektir bu.

 

 

İç taraf hava karardıkça sakinlemişti, dışarısı bir tık daha yoğundu bahçede alkol servisi de yapılıyordu ve self servis olduğu için tek kişiyle dönüyordu rahat olarak.

 

Son müşterininde siparişini verip bahçeye geri döndük birlikte,

 

'Deniz hayatımı kurtardın gerçekten çok teşekkür ederim.'

 

'Önemli değil şekerim çok yoğun olduğunda falan ara akşamları müsait olursam gelirim yanına bir tatlıya çalışırım.'

 

'Tatlıların hepsi feda oldun sana canım.'

 

Gülüşerek masaya geçtik, Barış tekrar uyanmış oyuncaklarıyla oynuyordu Zeynep abla ile Gökçe de konuşuyorlardı karşılıklı.

 

'Evet kızlar ne yapıyoruz Hasan aradı biraz önce geliyorlarmış onu da çağırayım mı yoksa evlere mi dağılacağız.'

 

'Hasan abi yorgundur Barış da arabada kaldı böyle eve geçelim isterseniz müsait bir zamanda tekrar toplanırız bir şeyler içeriz birlikte.'

 

Zeynep abla yanaklarımı sıkıp sımsıkı sarıldı kollarıma,

 

'Ay benim düşünceli kuzum tamam o zaman ayarlarız ben de Barış'ı annemlere bırakırım rahat rahat otururuz.'

 

'Nasıl istersen ben evin en büyüğüm ablam olmadı hiç ama böyle ne güzelmiş.'

 

'Aa bir daha duymayayım ablan var işte canım, haydi kızlar kalkalım yavaştan.'

 

Toparlanıp kalktık masadan Eylem de bizi yol etti kapıya kadar.

 

'Tekrar beklerim hepinizi bende çıkacağım birazdan zaten.'

 

Eylem ve diğerleriyle sarılıp vedalaştım, arabama binip lojmana doğru sürdüm.

 

Eve girdiğimde ilk işim camlarımı açmak oldu çıkarken unuttuğum bir şey olduğunu biliyordum işte,

 

Yarın giyeceğim toz pembe scrubslarımı ve beyaz crockslarımı çantama hazırladım nöbet için aldığım atıştırmalıklarımı da koydum, duşumu alıp pijamalarımı giydim ve uyumaya hazırım,

 

şu iki gündür Burak ile konuşamamıştık o bugün işbaşı yapmıştı be yoğun olduğunu varsaydığım için mesaj atmamıştım.

 

Bugün Zeynep ablanın anlattıklarını düşünürken uyuya kaldım yatağımda.

Loading...
0%