Yeni Üyelik
7.
Bölüm

MARDİN'E DOĞRU

@pelinciftcii

Yüzbaşıdan ;

 

Deniz beni eve bıraktıktan sonra babamdan araba anahtarını alıp hızla oturduğumuz kafeye sürdüm.

 

Arabayı aceleyle kenara çekip kafeden içeriye daldım, gözüm o puştu ararken köşede bir masada yakaladım.

 

'Selamın aleyküm beyler.'

 

Beni görünce gülen suratı durgunlaştı.

 

'Ne istiyorsun hayırdır.'

 

'Benle kapı önüne kadar gelsene iki dakika bir şey konuşacağım.'

 

'Sen benim kim olduğumu biliyor musun?'

 

'Ha şunu diyeydin bende o yüzden geldim, senin nasıl bir şerefsiz olduğunu öğrendiğim için.'

 

'Kime hakaret ettiğine dikkat et askerim ben.'

 

'Asıl sen hareketlerine dikkat et silah arkadaşım olacak birinin böyle aklı götünde olması benim için kötü oldu.'

 

'Yeter ama tutuklayacağım en son onu istiyorsun heralde senin üsteğmen var karşında.'

 

Dedi ve beni omzumdan itti, o an benim şarteller attı.

 

'Sen beni tanımıyordun değil mi tanışalım.'

 

Yumruğumu kaldırdım,

 

'Kıdemli yüzbaşı Burak Kara.'

 

Ve yumruğumu çaktım, direk yeri boylarken arkadaşları da ayaklandı hep bir ağızdan,

 

'Emredin komutanım.'

 

Derken hazır ola geçmişlerdi, yere üzerine doğru eğildim.

 

'Bana bak yarın dan sonra ki gün genel ankara komutanlığında sabah beşte beni bekler halde hazır olacaksın eğer gelmezsen gerisini sen düşün, sizde rahat olun.'

 

 

Dedikten sonra kafeden hızla ayrıldım, eve vardıktan sonra Yalın'a neden erken ayrıldığımızla ilgili ufak bir açıklama yapıp duş aldım altıma bir şort geçirip uykuya daldım.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Deniz'den;

 

Nedendir bilinmez bir anda Kemal amcalardan kahvaltı daveti almıştık, Enver işim var diyerekten savcılığa geçerken, Buğlem hanımı da arkadaşının evine bırakmıştık bu kızın sosyal hayatı benden nasıl iyi olabilir aklım almıyor du,

 

Her neyse sonuç biz üç silahşörler kalmıştık, siyah bol dizimde bir basketçi şortu kısa kollu gri tişörtümü de giyip önünü içime sokmuştum.

 

Gayet rahat ve şık ,evin önüne geldik ben bunları anlatırken, dün akşam burada olmam dejavu gibi olmuştu şuan, arabayı babam park etti sonunda.

 

Zile basıp açılınca içeri geçtik ,kucaklanmalar ve hoş geldinler eşliğinde sofraya geçerken yüzbaşıyı görememiştim.

 

'Deniz kızım sen kapıya yakınsın mutfakta masanın üstünde şeker kalmış onu getirir misin hem kalkmışken bir Burak'ı da kaldırsana oda gelsin kahvaltıya.'

 

Başımla onayladıktan sonra Fatma teyzenin tarifleriyle üst kata çıktım, sağda ki kapıyı hafif tıklattım ses gelmeyince araladım.

 

Odaya kısa bir göz gezdirdikten sonra bakışlarım Burakta takılı kaldı, altında bendekiyle aynı şortu ,neden aynı çünkü ben iki yıl önce Enver'den çalmıştım, üstünde ise baklavalarıyla resmen otur bütün gün izleydi.

 

Neyse daha fazla sapık gibi olmamak için yatağın kenarına oturdum, elimle omzunu sarsacaktım ki elimi omzuna koymamla Burak'ı üstümde eli boğazımda bulmam bir oldu.

 

Uykulu bakıyor ne olduğunu çözmeye çalışıyordu bu halde suratı çok tatlıydı.

 

'Deniz, sen misin? Rüya mı görüyorum ben.'

 

'Hayır görmüyorsun kahvaltıya size geldik annen uyandır demişti.'

 

Elini boğazımdan çekip yanıma koyarken gözlerim gözlerine değdi hale bozmamıştık duruşumuzu.

 

'Sen üstüne bir şey giy de inelim beklemesin babamlar.'

 

Baba lafını duymasıyla hızla üstümden kalktı, dolaba göz gezdirip üstümdekine benzer bir gri tişört giydi ve birlikte aşağı indik tam sofraya giderken şeker de istendiği aklıma geldi, geri dönüp şekeride aldım ve yerime oturdum.

 

Akıl felan bırakmadı insanda valla, ne hikmetse yine yan yana denk gelmiştik Burakla, annemlere bir bakış attığımda aralarında kıkırdıyorlardı, yine bir şeyler çeviriyorlar ama hadi bakalım hayırlısı.

 

 

Kahvaltımızı ettikten sonra ben sofrayı toplamak üzere ayaklandım, Burak yanımda yayıla yayıla oturunca gıcıklanıp ona döndüm.

 

'Sende iki bir şeyin ucundan tutsana yüzbaşı.'

 

Kaşları havalanıp şaşırarak bana döndü,

 

'Bende mi toplayayım?'

 

Kaşlarımı çattım,

 

'Evet eline yapışmaz ya hadi.'

 

Annemler sadece bizi izliyordu dizi izler gibi bende bir süre Burak'a baktım kalkmaya hiç niyeti yok gibi durunca bozulup toplamaya başladım tabakları,

 

Mutfağa geçtiğimde bir kaç tabakla peşimden gelmişti, hiç yüzüne bakmadan içeri geçip devam ettim toplamaya.

 

Masa bittikten sonra annemler bulaşığı devralmıştı bende hava alma bahanesiyle bahçelerinde ki çardağa inmiş Ecem ile görüntülü konuşmuştum,

 

Son taşınma olayları alışma felan derken konuşamamıştık, biraz da telefonla takıldıktan sonra merdivende inen annemleri görünce ayaklandım.

 

Kahvaltı için Fatma teyze ve Kemal amcaya teşekkür edip Burak'ın yüzüne bakmadan baş selamı verip arabaya geçtim.

 

Eve geldiğimizde oda da sağda solda olan eşyalarımı toparladım,

 

 

Burak yarın sabah askeriyede kısa bir işi olduğunu ondan sonra istersem yola çıkabileceğimizi söyleyen mesajına karşı olumlu bir yanıt verdikten sonra annemle birlikte içmek için kahve yapmaya koyuldum, arada Ecem'i de arayıp kahveye çağırmıştım.

 

Kafeden sonra yüz yüze düzgün bir şekilde görüşelim istedim.

 

'Hayatım gerçekten o gün öyle bırakıp gitmek istemedim, o salak suratına bir yumruk çakmak istedim de işte fırsat olmadı.'

 

'Kız Burak çaktı ya sende çakmış sayılırsın.'

 

Gözlerim şaşkınlıkla aralanınca sordum.

 

'Burak yumruk mu attı o şerefsize ne zaman?'

 

'Haberin yok muydu siz gittikten sonra Burak geri geldi bizi görmedi ama , o şerefsizin masasına gitti baya laf soktu buna sonra o haysiyetsiz demez mi , karşında üsteğmen var.'

 

Salaklığına bir süre güldükten sonra devam etti anlatmaya,

 

'Sonra Burak dedi tanışmamıştık tanışalım, Kıdemli Yüzbaşı Burak Kara ben, üff o gerizekalının suratını görecektin.'

 

'Burak neden gitti de tekrar muhattap oldu bununla , hemde kıdemli yüzbaşı olmuş demek ,neyse yumruk diyordun.'

 

'Heh yumrukta bundan sonra oldu çaktı yumruğu bir de dedi yarından sonraki gün sabah beşte komutanlıkta hazır bekleyeceksin beni.'

 

Demek sabah ki işi buydu beyfendinin hayır neden bu kadar uğraştığını anlamıyorum ki bir de bana söyleme zahmetine de girmiyor arkamdan iş çeviriyor sanki ben ondan gidip o malı dövmesini istedim.

 

Ecem ile biraz daha laflayıp oturduk akşama doğru yemeği yiyip vedalaştık sonuçta yarın dönüyordum. Bol bol sarılıp onu yol ettikten sonra son eksiklerimi valize koydum yarın yol için siyah bir eşofman ve siyah crop kenara koyup valizi kapattım.

 

 

Yatağıma uzanıp ailemin yanında ki son gece uykuma daldım.

 

Sabah uykumu almış şekilde uyanmıştım, mutfağa geçtiğimde tüm aile sofradaydık.

 

'Canım ailem gitmeden toplu bir kahvaltı yapacak olmamız iyi oldu özlüyorum orada sizi.'

 

'Bizde bizde aynen ondan.' Dedi iki numara arkasından üç numarada,

 

'Sen ona bakma abla arada yine gel ben özlüyorum seni.'

 

Dediğinde bir öpücük yolladım ona, güzel güzel muhabbetler eşliğinde yemeğimizi yedik. Yemekten sonra ben üzerimi değiştirip çıkardığım pijamalarımı da kirli sepetine attım, mardin de vardı zaten pijama tekrar ağırlık yapmasına gerek yoktu.

 

 

Burak'tan haber beklerken Buğlem ile muhabbet etmiş onun okulda yaşadığı olayları dinlemiştim. Zamane çocukları gerçekten hayatları çok aksiyonlu.

 

Sonra babam ile haberler hakkında konuşup annem ile esra Erol'da ki olaylardan konuşmuştuk böylelikle hem zaman geçmiş hemde veda etmeden önce bolca hasret gidermiştim.

 

Telefonum çalınca cebimden çıkarıp kim olduğuna baktım,

 

'Anne Burak arıyor geldi heralde ben artık yavaştan kalkayım.'

Loading...
0%