Yeni Üyelik
3.
Bölüm

ÜNİFORMASIZ LÜTFENN

@pelinciftcii

Duştan çıktım, siyah eşofman takımımı giydim saçımı tarayıp kurutma makinesiyle ıslaklığını aldım. Telefonumu ve çantamı alıp dışarı çıktım terliklerimi giydim, kapıyı kilitleyip hemen bir alt katıma indim.

 

Kapıyı çaldığımla önlüklü bir Mert beklemiyordum.

'Hoş geldin Deniz abla gel içeri geç.'

 

İçeri girdim benim evin aynısı olduğu için mutfak olarak düşündüğüm yere geçtim Mertte peşimden geliyordu. Mutfağa girdiğimde Burak ocaktaki tencereyi karıştırıyordu, Mertte yarım bıraktığı salata işine geri dönmüştü.

 

'Hoşgeldin Deniz geç otur.'

 

' Hoş buldum yüzbaşım.'

 

Tam oturacaktım ki kapı çaldı ikisininde elleri dolu olduğu için ben yöneldim.

 

'Ben bakarım.'

 

Kapıya doğru hafif koşturdum, kapıyı açıp kafamı kaldırdığımda dev gibi beş adam beklemiyordum onlarda benim açmamı beklemiyor olacaklar ki karşılıklı bakakaldık.

 

'Deniz kim geldi?'

 

Bu sorusunu cevapsız bıraktım çünkü tanımıyordum bunun üzerine yüzbaşı söylenerek yanıma gelmişti.

 

'Kızım niye cevap vermiyorsun kim gelmiş. Bizimkilermiş gelsenize oğlum ne bekliyorsunuz kapıda.'

 

Benim arkama geçmiş kapıyı açıp buyur etmişti.

 

'Hanımefendiyi tanıyamayınca bir an yanlış geldik sandık komutanım.' Dedi sarışın olan

 

'Tanıştırırız geçin salona yemekleri kapatıp geleyim.'

Giderken bir yandanda 'hani gelmeyeceklerdi bu itler' diye söyleniyordu

 

Yüzbaşı gittiğinde bön bön birbirimize baktığımız için sessizliği bozmaya karar verip, küçük bir öksürükle girdim konuşmaya.

 

'Merhaba ben Deniz bir üst kata taşındım, hastanede çalışıyorum.'

 

Kafalarını sallarken yüzbaşı içeriye girdi.

 

'Gölge timi kendini tanıt!'

 

Yüzbaşının emriyle hepsi bir anda ayağı kalktı bende onlar kalkıyor diye kalktım elimde olmadan.

 

'Üsteğmen Hasan Cankurt Sivas emredin komutanım.'

'Asteğmen Emir Polat Ankara emredin komutanım.'

'Asteğmen Kerem Karadere Ordu emredin komutanım'

'Teğmen Yusuf Terzi Trabzon emredin komutanım.'

'Teğmen Yağız Tefik Kastamonu emredin komutanım.'

 

Hepsi sonra bana döndüğünde bende Burak'a döndüm

 

'Ebe/hemşire Deniz Karahan Ankara emredin komutanım.'

 

Verdiğim tekmille hepsi kahkaha attı, Burak da güldükten sonra bana döndü.

 

'Kızım sen niye tekmil veriyorsun.'

 

Herkes yavaştan sakinlerken cevapladım.

 

'Ne bileyim herkes öyle söyleyince benimde söyleyesim geldi.'

 

Mert ve önlüğü salona girince şaşaladı.

 

'Ne oluyor kız burda niye ayaklandınız.'

 

Yüzbaşı sert bakışlarıyla ona dönünce hemen hazır ola geçti

 

'Teğmen Mert Doğan Ankara emredin komutanım.'

 

Yağız Mert'e döndü

'Mert kaçırdın Deniz abla biraz önce tekmil verdi.'

 

Mert ilk başta anlamayınca yüzbaşı bana döndü.

 

'Asker tekmil ver.'

 

Hazır ola geçtim.

 

'Ebe/Hemşire Deniz Karahan Ankara emredin komutanım.'

 

Mertte verdiğim tekmile bir süre güldükten sonra birlikte sofraya oturduk.

 

Yemekten sonra ben sofrayı toplamaya başladım, ne kadar biz hallederiz deselerde hemen halletim ve çayı koydum kaynayınca demleyecektim ki çayı bulamadım. İçeriye doğru bağırdım.

 

'Yüzbaşı çay nerede?'

 

'Geldim burada.'

 

Çayı verdiğinde demledim gözüm suratına değdiğinde aklıma kremi yanıma aldığım geldi.

 

'Otur şu sandalyeye geliyorum hemen.'

 

Girişe astığım çantamdan kremi aldım ve mutfağa geçtim kremi sıkıp kaşına elmacık kemiklerine sürdüm, dudağının kenarına sürerken yutkundu, geri çekilecekken yine belimden kavradı ve gitmeme izin vermedi tam o anda gelen sesle kapıya döndük.

 

'Oha Çüş ay pardon komutanım biz bölmeyelim Mert yürü kardeşim başka zaman su içeriz.'

 

Onların gelmesiyle yüzbaşı elini gevşetti bende bir adım uzaklaştım. Yüzbaşına döndüğümde sırıtıyordu.

 

'Sırıtıp durma ya of.'

 

Daha çok sırıttığında elimdeki kremi dudağındaki yaraya bastırdım. İnlediğinde hemen geri çektim.

 

'Pardon yanlışlıkla oldu.'

 

Sırıtması azalmamış daha da genişlemişti

 

'İşim bitti hadi yanlış anlayacaklar içeri geçelim.'

 

Yerinden kalmazken elinden tuttum ve peşimden sürükledim salona girmeden bıraktım tabikisi. İkili koltuk boştu sağ tarafına oturdum Burak da yanıma oturdu. Mert ve Yağızın imalı bakışlarına ölümcül bakışlarımı yolladıktan sonra mesleki düşüncem ile Merte döndüm.

 

'Mert nasıl oldun, hemen ayaklanmanı beklemezdim dikişlerde sıkıntı olursa kapımı çalmaktan çekinme.'

 

'Yok abla ya bir sıkıntısı yok, bunlar bizim için hiçbir şey.'

 

'Olsun sen yine de dikkat et.'

 

Diğerlerine döndüm

 

'Hastanede sizi göremedim ama sizde bir şey var mı pansuman yaptırmadıysanız yaparım iki dakikamı almaz.'

 

Hepsi tebessümle dinlemişti Hasan abi cevapladı diğerleri adına.

 

'Yok Deniz biz aynı yerde değildik bizde bir sıkıntı yok.'

 

'İyi sevindim dikkat edin kendinize Hasan abi.'

 

Öyle havadan sudan çaylar falan derken vakit geç olmuştu.

 

'Ben artık kalkayım geç oldu yarın işimiz var hepimizinde.'

 

Hep birlikte beni uğurlamaya kalktılar.

 

'Tanıştığıma gerçekten memnun oldum bir gün de bana beklerim yemeğe.'

 

'Sen yemek yapabiliyor muydun Ebe Hanım.'

 

'Tabiki ne sandın yüzbaşım , tekrar iyi akşamlar.'

 

Sonunda kendimi evime hatta direk yatağa attım.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sabah kalkmış hazırlanmıştım, kahvaltıya yine aşağı inecektim ayakkabılarımı kapıya koydum, giymedim sadece bastım, kapıyı kilitledim ve parmak ucunda aşağı indim, kapıyı çaldım bu sefer yüzbaşı açmıştı.

 

'Günaydınnn !!'

 

'Günaydın neşeliyiz bakıyorum.'

 

'Neden neşeli olmayalım yüzbaşım'

 

İçeri davet ettiğimde Mertin çayları koyduğunu gördüm sofraya baktığımdaysa gerçekten eksik hiç bir şey yoktu Mert'e yaklaştım be yanağından makas aldım.

 

'Döktürmüşsün yine Mert sultan.'

 

'Dalga geçme be abla önlüğümde yırtıldı zaten.'

 

'Üzülme kız ben alırım sana yenisini hem hamarat erkek iyidir aferim yap yap.'

 

Mert oflarken birlikte sonraya oturduk telefonumun zil sesini duyunca koşup çantamdan aldım, annem görüntülü arıyordu. Masaya oturup yanıtladım.

 

'Alo Emine hanım nasılsınız iyisiniz inşallah.'

 

'Hiç iyi değilim ,kızım taşındı bizi unuttu'

 

'Anne daha dün konuşmadık mı seninle nasıl unuttum.'

 

'Sen onu bunu bırak nerdesin, senin koltuklar öyle değildi.'

 

'Alt komşumdayım market yapmayı unutmuşum ,kahvaltıya çağırdılar beni.'

 

'Ay saf kız kaç gün olmuş nasıl unutuyorsun göster bakayım komşularını bir teşekkür edelim.'

 

Ben daha çevirmeden Mert kaptı telefonu elimden

 

'Merhaba Emine teyzecim Mert ben çok memnun oldum yirmi dört yaşındayım bekarım taliplerimi bekliyorum yok mu birileri beni everseniz.'

 

'Ayy ilahi Mert oğlum var tabi istediğin kız olsun maşallah yakışıklı çocuksun hemen kaparlar seni burada.'

 

Mert kamerayı Burak'a çevirdi. Burak'ın eli ayağına dolaşırken hemen toparladı kendini.

 

'Merhaba efendim Burak bende çok memnun oldum.'

 

'Merhaba Burak oğlum bende memnun oldum, bizim kız rahatsız etmiyor ya sizi.'

 

'O nasıl söz efendim, başımın üstünde yeri var.'

 

Son sözleri gözlerimin içine bakarak söylediğinde suratımın git gide kızardığını hissettim ve telefonu ellerinden aldım.

 

'Annecim tekrar konuşuruz bizim işe gitmemiz gerek çok öptüm seni babamı ve Bereni o ortancaya söyle yaptığını ödeticem gelince.'

 

Telefonu kapattıktan sonra Burak bana döndü.

 

'Kaç kardeşsiniz Deniz ?'

 

'Üç kardeşiz en büyükleri benim yirmi dört yaşında bir erkek kardeşim var savcı istanbulda çalışıyor bir de on altı yaşında liseye giden bir kız kardeşim var.Sizin?'

 

İlk Burak cevapladı

 

'Benimde yirmi dört yaşında bir kız kardeşim var avukat oda istanbulda çalışıyor.'

 

'Valla ben tek çocuğum öyle kardeşle falan uğraşmadım hiç.'

 

Biraz daha muhabbet ettik ve çay içtikten sonra ben sofrayı kaldırırken onlar üstlerini giyinmeye gitti o ara kapı çalınca hemen açtım. Tabi karşımda Gül'ü görmeyi beklemiyordum. Beni görünce gülüşü soldu.

 

'Senin ne işin var burada!'

 

Çıkışmasına karşı bende sesimi sabit tuttum.

 

'Kahvaltıya gelmiştim fakat bunun seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum sen ne için gelmiştin.'

 

'Burakcığım için kek yapmıştım nerede o'

 

'Üstünü giyiniyor ben alayım.' Elimi uzattığımda tabağı geri çekti

 

'Yok ben vereyim.'

 

Sinirden gülümsemeye başladığımda ki neden sinirlendiğimide anlamıyordum, o sıra Burak geldi. Belimden sarılıp beni kendine çekti.

 

'Güzelim niye kapı açık bekliyorsun'

 

Güzelim dedi bana ,güzelim bana dedi ,belimden sarılıyor birde nasıl nefes alınıyordu. Sinsice gülümseyip Gül'e döndüm.

 

'Buyur geldi Burakcığın.'

 

'Burak siz ikiniz birlikte misiniz?'

 

Benim gözlerim de Burak'a çevrildiğinde onunda bana baktığını fark ettim, göz göze gelmiştik şimdi

 

'Evet birlikteyiz benide artık rahatsız etmezsen sevinirim.' Deyip kapıyı yüzüne kapatmıştı hala birbirimize bakarken Mertin sesiyle belimdeki elini ayırmıştım.

 

'Hazır mıyız gençlik?!'

 

'Hazırız haydi gidelim benide hastaneye atarsınız iki dakika değil mi Burakcığım.'

 

Yaptığım iğnelemeye gülümserken cevapladı

 

'Tabi bırakırız Denizciğim ne demek.'

 

'Siz böyle Burakcığım Denizciğim hayırdır gençlik mutfakta da fingirdemeler falan.'

 

Burak'ın bakışlarıyla Mert kendini kapıya attı bir yandan da söyleniyordu.

 

'Bir şey demedim komutanım ya küstüm ben gidiyorum.'

 

Birlikte aşağı indik Mert önden giderken hafif koşuyla ona yetiştim ve koluna girdim.

 

'Kardeşim niye hemen küsüyorsun ama uğraşma sende adamla.'

 

'Hemende onu koru abla dedik bağrımıza bastık hıh.'

 

'Aa koskoca teğmene yakışıyor mu hem ablalara küsülmez hadi.'

 

'Tamam tamam affettim.'

 

Girdiğim kolundan çıktı ve kolunu omzuna attı. O sıra yanımıza gelen Burak durmadı tabi.

 

'Noldu barıştı mı bu hıyar, kolunu omzuna atmış birde çeksene lan elini kolunu.'

 

Mertin eline vurarak omzumdan düşürdü. Bu sefer ölümcül bakışlarımı Burak'a yollarken elimi tuttu ve koluna girmemi salladı, Mertte diğer tarafıma gelince sağımda Burak solumda Mertle kol kola arabaya yürüyorduk.

 

Gören askerler hafif şaşırsada Burak'ı görünce bakışlarını bizden çekiyorlardı. Arabaya gelince arkaya bindim. Yola çıktık biz bir yandan Mertle Serdar Ortaç dinlerken bir yandan da Burak'a nispet eder gibi söylüyorduk.

 

'Gıybet çekemiyorlar bizi kıskanıyorlar bizi deli diyorlar sevdikçe seni oh oh oyna kız Mert'

 

'Oynuyorum bacım yandan yandan haydee!!'

 

Tabii o sıra Burak bizi uzaylı görmüş gibi izliyordu, hastaneye geldiğimizde teşekkür ederek arabadan indim, camdan el sallayan Merte karşılık verip hastaneye giriş yaptım.

 

Üstümü değiştirdikten sonra başlamıştık işlere bugün Dilbal hanımın randevusu vardı yüz yüze görüşecek olmak beni heyecanlandırıyordu.

 

Öğleye kadar evrak işleri ilaç sayımı gibi klasik şeylerle uğraşmıştım şimdide doktorun yanında Dilbal hanımı bekliyordum.

 

Kapının çalmasıyla hevesle kapıya döndüm doktorun karşılığıyla içeri esmer zayıf bir kadın ve arkasından orta boylu sakallı bir adam girdi.

 

Hemen kadının yanına gidip elimi uzattım.

 

'Merhaba Dilbal Hanımcım yüz yüze tanıştığımıza memnun oldum, Deniz ebe ben.'

 

Kadın hafif gülümsemesiyle karşılık verdi.

 

'Bende memnun oldum Deniz ebe bu kocam Abdullah.'

 

Başımla selam verdim, sedyeye uzanmasına ve doktorun muayenesine yardım ettim, muayene sırasında dikkatimi çeken bilek ve sırtındaki morluklar ve kocasının hiç oralı olmayıp odanın diğer ucunda beklemesi olmuştu eğer bir şiddet olayı varsa ki en nefret ettiğim şeydir bu kadına yardım etmek görevimdi.

 

Dilbal hanım lavaboyu kullanmak istediğinde kocasıda ayaklandı.

 

'Siz oturum Abdullah bey ben eşlik ederim.'

 

İlk başta bir reddedecek gibi oldu fakat sonradan geri yerine oturdu. Bizde lavaboya doğru geçtik içeri girip etrafı kolaçan ettikten sonra Dilbal hanıma döndüm.

 

'Lütfen soracağım sorulara dürüstlükle cevap verin sizin iyiliğiniz için soruyorum.'

 

Başını saladı.

 

'Eşinizden veya ailesinden şiddet görüyor musunuz?'

 

Yüzündeki tebessüm soldu. Hızla reddetti.

 

'Yok ebe hanım ne şiddeti ben çarptığım için morardı.'

 

'Lütfen dürüst olacağınızı söylemiştiniz size kimse zarar vermemeli heleki riskli bir gebelik geçiriyorsunuz yanlış bir harekette bebeğinizi kaybedebilirsiniz.'

 

Her ne kadar söylemek istemesemde itiraf etmesi için biraz zorlamam gerekiyordu. Göz yaşları süzülürken korktuğum açıklamayı yaptı.

 

'Beni zorla verdi babam, istemeyerek evlendim ilk başta güzeldi dediğimi yapıyor zorlamıyordu ta ki ilk hamileliğime kadar cinsiyetinin kız olduğunu öğrendiğinde cinnet geçirdi resmen ilk kez o zaman dövdü beni üstüne bebeğimide kaybedince hem fiziksel hem ruhsal bir acı yaşadım.'

 

Duyduklarımla sinir katsayım hızla yükseliyordu hayır birde cinsiyetide kendi kromozomları belirliyor kendini dövse ya it ,hem şu cinsiyet ayrımını daha doğmadan nasıl yapabiliyorsun haysiyetsiz.

 

Kadını biraz daha teselli edip toparladıktan sonra karakolda ifade vermeye ikna ettim ve yarın buluşmak üzere sözleştik. İki gün sonra nöbetim olacağı için yarın yarım gün olcaktı hastaneden sonra direk karakola geçecektim.

 

Bugünüde kapatıp taksiyle lojmana döndüm, kapıda olan Aliye ve çardaktaki teyzelere selam verip eve geçtim. Hemen bir duş aldım, saçlarımı kurutup hazırlandım, nereye diyecekseniz eğer hala markete gitmedim yani artık gideyim değil mi.

 

Yüzbaşını aradım iki çalışta açtı.

 

'Müsait misin yüzbaşım.'

 

'Müsaitim Deniz bir sıkıntı mı var.'

 

'Hayır yok ben markete gidecektimde yerini mesaj atar mısın?'

 

'Ben gelmek üzereyim girmeden gidelim.'

 

'İşten geliyorsun sen dinlen evde ben hallederim.'

 

'Yok hadi gel evin önündeyim ilk alışverişin şimdi nasıl taşıyacaksın hepsini eve , hadi çabuk ol.'

 

'Peki çok teşekkür ederim hemen çıkıyorum.'

 

Hızla sporlarımı giyip binayı terk ettim, gerçekten gelmiş kapının önünde bekliyordu, yanına binip kemerimi taktım.

 

'Selam nasılsın?'

 

'İyiyim iş güç senin?'

 

'Benimde aynı valla.'

 

Bu muhabbetten sonra ortamda bir sessizlik oluştu, elim radyoya gittiğinde başımı yüzüne çevirdim onay almak için sonuçta sevmeye bilirdi. Kafasını sallayarak onay verdikten sonra radyoyu açtım. Alttan çalan müziğe eşlik ederken gelmiştik markete.

 

Markette ihtiyacım olanları almış abur cubur atıştırmalık bakma faslına geçmiştik hangisi alsak diye konuşurken farkettiğim üzere gelen geçenin gözleri Burakta kalıyordu, üniformasıylaydı ve yakışıyordu üniforma , özellikle kızların bakmasıda pek hoş olmuyordu yanisi.

 

En son dayanamadım ve düşüncelerimi dile getirdim.

 

'Sen neden üstünü değiştirmedin bugün Burak?'

 

'Komple bir yıkarım diye değiştirmedim bugün içtima yaptık terledim baya da sen ne dedin bana'

 

Dediğini anlamazken bana doğru yaklaştı ve rafla arasına aldı.

 

'Burak dedin'

 

'Evet adın Burak değil mi hem üniformalı dışarıda dolaşma böyle.'

 

'Neden dolaşmayayım Denizciğim?'

 

'Çünkü çok dikkat çekiyorsun Burakcığım.'

 

Sonunda pozisyonumuz aklıma gelmiş olcak ki hızla kolunun altımdan çıktım.

 

'Hadi gidelim alacaklarım bu kadar.'

 

'Emredersiniz Deniz hanım ,doğru kasaya.'

 

Ürünleri arabaya yerleştirmiş geri yola çıkmıştık o sıra telefonum çaldığında elime aldım ,bakmadan açtım.

 

'Naber şahdamar.'

 

'Çok komiksin evlatlık ,ne oldu saksı mı düştü sen aramazdın.'

 

'Saksı değil de işim düştü ablacığım, davam varda Mardinde iki gün yanında kalabilir miyim diye soracaktım.'

 

'Oğlum salak mısın birde soruyorsun başka nereye gitcen burada ablan varken , ne zaman geliyorsun.'

 

'Dokuzda birazdan bincem uçağa.'

 

'Oha gelince arasaydın insan haber verir önceden keko.'

 

'Olaylar öyle gelişti neyse hadi anons geçiyorlar sonra görüşürüz.'

 

Karşılık veremeden yüzüme kapattı , yüzbaşıda suratıma baktığında kendimi açıklama gereği hissettim.

 

'Kardeşim ya iki günlüğüne gelecekmiş dava için.'

 

'Sende mi kalacak.'

 

Başımı sallayarak onayladım.

 

Eve gelince eşyaları yerleştirip uzanmış elimde kitabımla kardeşimin gelmesini bekliyordum. Her ne kadar ayakta kalırım desemde anahtarı paspasın altına koymuştum uyuyakalırım diye ki tahmin ettiğim gibi de oldu ve elimde kitapla uyuya kaldım.

Loading...
0%