Yeni Üyelik
5.
Bölüm

ZÜMRÜT GÖZLÜ MÜ!

@pelinciftcii

İpek'in Ağzından;

 

Büromdan çıkmış savcılığa yetişmeye çalışıyordum, elimdeki dosyalara son eklediklerimi ,bildirmem gerekiyordu normalde işimi son güne bırakan biri değilimdir ama müvekkilim sağ olsun son anda beni bilgilendirme kararı almış.

 

Hızlı hızlı arabama bindim ve çalıştırdım hız sınırlarını çok almadan elimden geldiğince hızlı bir şekilde savcılığa ulaştım, arabanın önüne numaramı yazıp park etmeden bırakıp koşarak içeri girdim.

 

 

Güvenliğe sorduğumda savcının çıkmak üzere olduğunu söyledi hızla merdivenlerden çıkarken bir adama çarpmış bulundum. Belgelerimiz havada uçuştuğunda resmen küfrediyordum içimden.

 

'Ama beyfendi acele ettiğimi görüyorsunuz bir müsaade etseniz bir yerinizden bir şey eksilmez'

 

'Hanımefendi burda hatalı ben nasıl oluyorum anlayamadım bana çarpan sizsiniz.'

 

'Neyse tamam şu an buna zamanım yok' deyip

 

Belgelerimi toplayıp ,yukarı ya koştum. Savcının kapısına geldiğimde isimliğine gözüm çarptı Enver Karahan demek inşallah insaflı biridir. Üstümü başımı düzeltip kapıyı çaldım.

 

İçeri adımladığımda masada oturan bir adam vardı.

 

'Merhaba Enver Bey Avukat İpek ben girebilir miyim?'

 

Adam eliyle buyur etti.

 

'Merhaba İpek Hanım ben Enver değilim Yavuz ben Enver şimdi çıktı.'

 

Ne yapacağımı düşünürken telefonum çalıyordu bir yandan, arayanın numara olduğunu gördüğümde büyük ihtimal arabayı çekmem gerektiği geldi aklıma.

 

Sessize alıp devam ettim.

 

'Görüşseniz kendisiyle binadan çıkamamış ise dönebilme şansı var mı bir belge teslimi yapmam gerekiyor çok acil duruşmam yarın.'

 

'Bir arayayım ama ne yapar bilemiyorum.'

 

'Çok teşekkür ederim Yavuz Bey.'

 

 

 

'Geliyor şu anda arabasını kapatmış bir araba çıkamamış ,teslim edersiniz belgenizi.'

 

Allah arabasını kapatan büyük ihtimalle benim arabam sabote ettim yanlışlıkla resmen, kapı açıldığında arkamı döndüm beklediğim kişi tabiki merdivende çarpıp o kadar laf söylediğim adam değildi.

 

En şirin gülümsemi takılıp elimiz uzattım.

 

'Merhaba Enver Bey Avukat İpek ben geri döndüğünüz için çok teşekkür ederim size, gerçekten çok önemli bir dosya davam için.'

 

Elini uzattı ve kısa bir tokalaşma yaptık bu arada resmen pişkin pişkin sırıtıyordu.

 

'Merhaba avukat hanım fark ettim aceleniz olduğunu buyrun oturun şöyle.'

 

'Yavuz kardeşim bize müsaade eder misin?'

 

Yavuz bey odadan çıktı ve ikimiz yalnız bıraktı, gerginlikten tırnaklarımla oynuyordum.

 

'Bakalım dosyanıza.'

 

Dosyamı uzattım ve beklemeye başladım.

 

'Merdivendeki olay için özür dilerim yetişmeye çalışıyordum o anlık aceleyle öyle konuşmuş bulundum.'

 

Dosyaya bakarken özürüme karşılık bile verme tenezülünde bulunmadı. İnceledikten sonra çekmecesine koydu ve bana döndü.

 

Şöyle bir baktığımda gerçekten yakışıklıydı ama işte karakter olmadıktan sonra böyle bir suratı ne yapardı insan.

 

'Dosyanızı inceledim duruşmaya ekledim, detaylı güzel bir iş çıkarmışsınız sizden beklemezdim.'

 

Şimdi bana iltifat mı etti gömdü mü anlamadım ama başımı sallayıp teşekkür ettim ve ayaklandım.

 

'Tekrar sağ olun ben gideyim artık.'

 

Hızla odayı terk ettim ondan önce çıkmam lazım tabi topuklularla ne kadar koşulabilirse öyle arabaya bindim ve hızla çalıştırdım ben geri geri gelirken Enver Beyde yetişmiş arkamdan Hey diye bağırıyordu hiç oralı olmadan arabayı çevirdim ve hızla savcılıktan uzaklaştım.

 

 

Sonraki duruşmalarımın birinde yine bu manyak savcıya denk gelmiştim ve bana senin kim olduğunu biliyorum demişti büyük ihtimalle savcılığın güvenlik kamerasına bakmış ve beni görmüştür.

 

İşte o zamandan beri aramızda savaş gibi bir şey var.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Deniz'in Ağzından;

 

Vay bizimkinin havalara bak ,dün gelsen denk gelirdin buradaydı oda.

 

'Yok be abla allah korusun, bizi boşver de siz nasıl tanıştınız abimle.'

 

Sorusuyla hızla tanıştığımız günü anlattım, anılardan bahsederken saat epey geç olmuştu, İpek için koltuğu açıp ayarladım ve iyi geceler diyerek odama çekildim, aklıma yüzbaşı geldiğinde telefonumu alıp ismine tıkladım ve yazmaya başladım.

 

'Merhaba yüzbaşı, kardeşinle tanıştım bugün çok tatlı bir kız benimle kalıyor iyi anlaşıyoruz ,kendisi emin ellerde hiç merak etme. Keşke burada olsaydın seni özlemiş denk gelememeniz kötü oldu. Kendinize çok dikkat edin, Allah'a emanet olun.'

 

Gönder butonuna basıp alarmımı kurup uykuya daldım.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sabah alarm ile kalkıp bir kahvaltı hazırladım. İpek'i de kaldırıp kahvaltı yaptıktan sonra işlere dağıldık , İpek bu akşam gidecekti duruşmasından sonra Ankarada da işleri varmış o yüzden akşam birlikte yemek yiyeceğiz ve ben oradan hastaneye geçeceğim tekrar.

 

Evde yalnız olmak hoşuma gitmiyor bu yüzden nöbetlerin çoğunu ben aldım bu aralar ,çalışınca en azından insan düşünmüyor.

 

Çok büyük bir yer olmadığı için yapacak şey bulmak da zor ki başka birilerinide tanımıyordum. Öğle yemeği vakti geldiğimde yemekhaneye girdim yemeğimi alıp her zaman ki yerime oturdum.

 

Yanıma hemşire Elif ile Nazlı oturdu

 

'Merhaba Deniz nasılsın ?'

 

'İyiyim Nazlıcım siz nasılnız?'

 

'Bizde iyiyiz sana şey soracaktık çıkışta iştekilerle bişeyler içmeye gideceğiz de sende gelir misin ?.'

 

Biraz düşündüm ve neden olmasında karar kıldım.

 

'Çıkışta bir arkadaşa yemek sözüm var ordan gideceğiniz yere geçerim bana konuma atarsın.'

 

'Atarım canım çok sevindik geleceğine hem senin için aramıza hoş geldin için bir şey yapamamıştık onu da yapmış oluruz.'

 

Tebessüm edip teşekkür ettim ve yemeğimizi yedik herkes rotasyonlarına çekildikten sonra akşama kadar çalıştım, üstümü değiştirip taksi çağırdım bugün elbise giymiştim hafif gece elbisesine kaysa da şık bir sporla gündelik havası katmayı başarmıştım elbiseye ,taksi den indim ,İpekle sözleştiğimiz yere geldik.

 

 

O çoktan oturmuştu içeri girince bana el salladı bende hızla yanına gittim ufak bir sarılma seansından sonra yemeklerimizi söyledik, yemekler gelene kadar muhabbet ettik sonra resmen yemeklere gömüldük .

 

Yoğun olduğu için arada bir şeyler atıştıramamıştım şekerim düşmüştü resmen.

 

Yemekler bittikten sonra onu taksiyle hava alanına uğurladım ve mutlaka Ankara'da da görüşme sözü aldım.

 

Nazlı'dan gelen konumu taksiye verip gelene kadar camdan dışarıyı seyrettim.

 

 

 

Geldiğim yer şık bir bardı, içeri girdim klasik ağır bir içki kokusu karşıladı beni , gözlerimle bizim kızları aradım. Bir süre bakındıktan sonra köşe bir masada oturduklarını gördüm.

 

 

Yanlarına gittiğimde büyük bir neşeyle karşıladılar beni hepsiyle selamlaştıktan sonra oturdum.

 

'Ee Deniz anlat bakalım Mardin'e gelme maceranı, bir maceran olduğunu biliyoruz çünkü hepimizin var.'

 

Ece'nin sözleriyle Ankara'da yaşadıklarımın kısa bir özetini geçtim. Hepsi ilgiyle dinledi ve eski sevgilime sövdü.

 

Arada bende bir bira içmiştim , o ara telefonumun titremesiyle elime aldım. Yüzbaşının aradığını gördüğümde ise elim ayağıma dolaştı telefonu açıp kendimi dışarı attım.'

 

'Alo Deniz neredesin bu kadar gürültülü.'

 

'Alo yüzbaşı sesim geliyor mu çıktım şimdi.'

 

'Geliyor sesin bir aramız oldu da karakolda dinleniyoruz mesajını görünce aramak istedim.'

 

'İyi yaptın beni de hastaneden kızlar çağırmıştı birlikte oturuyoruz, İpekte bugün gitti bende birazdan nöbete döneceğim sen İyisin değil mi hepiniz iyisinizdir inşallah.'

 

'İyiyiz hepimiz merak etme dikkat et kendine şimdi kapatmam lazım Allah'a emanet ol.'

 

'Sende çok dikkat et sende Allah'a emanet ol.'

 

Telefonu kapattıktan sonra dışarıda derin nefesler aldım ve kızlara hastaneye döndüğüme dair mesaj attım, göreve döneceğim için daha fazla içemezdim zaten normalde çok içen biri değilimdir.

 

 

Bir taksiyle hastanenin bahçesinde indim , banklara oturup geleni geçeni izledim. Nöbet saatim geldiğinde de üstümü değiştirip hazırlandım, sabaha kadar çalıştıktan sonra eve kendimi zor attım direk duş alıp yattım.

 

 

Kalktığımda saat üçü gösteriyordu kahvaltımı yani bana göre kahvaltı oluyor, yaptıktan sonra telefonda takıldım, zaman geçmek bilmiyordu resmen akşama tekrar hastaneye gideceğim için giyeceğim kıyafetleri hazırlayıp duşa girdim.

 

Üzerimi giydim çantamı aldım ve evin kapısını kilitleyip binadan çıktım. Kapıdaki askere selam verip geçen bir taksiyi çağırdım ve hastaneye geçtim.

 

 

Alanımda çalıştıktan sonra acilden destek istediler bende hastam kalmayınca o tarafa geçtim. Gelen hastalarla ilgilenirken sıra sıra gelen ambulanslarla personeller olarak kapıya toplandık.

 

İndirilen hastaların asker üniforması olduğunu gördüğümde içime kötü bir his doğdu. İçimden bizimkilere zarar gelmemiş olmasını dilerken bir yandan doktorların söylediklerini uyguluyordum.

 

 

Gelen askerlerden hiç tanıdık olmaması içime biraz su serpsede yaralanan askerlerimizi görmek her zaman üzücüydü.

 

 

Aralarda Yüzbaşına mesaj atmıştım fakat dönüş yapmamıştı bana, askerler ile ilgilendim mesaim bitince üzerimi değiştirdim , hastaneden çıktım.

 

 

Taksiyle geldiğim de artık bir araba almam gerektiğine kesin karar vermiştim , eve çıktım eşofmanlarımı giydim dün marketten aldığım üç paket çekirdeği de alıp aşağı çardaklara indim, her zaman ki teyzelerin yanına gittim gelen gidenden konuşurken gece bir olmuştu ve çekirdeklerin de sonu gelmişti.

 

Boş paketleri toplayıp yukarı çıktım çöpe attıktan sonra pijamalarımı giyip yatışa geçtim.

 

 

 

 

 

O kadar mesaiden sonra bir hafta izin vermişlerdi, bende ani bir şekilde Ankara'ya dönmeye karar vermiştim en küçük valizime bir kaç parça kıyafet koyduktan sonra eşofmanlarımı giydim ve taksi çağırdım evi kilitleyip inene kadar taksi gelmişti, hemen bindim ve havaalanına doğru gitmeye başladık.

 

 

Uçağa kendimi attığımda hemen uyuya kaldım ben uyandığımda inişe geçmiştik. Hosteslere iyi günler diledikten sonra valizimi almaya gittim aklıma yüzbaşıyla olan anımız gelince gülümsedim. Gelen valizimi alıp havaalanı önündeki taksilerden birine binip evin adresini verdim.

 

 

 

Taksiden indiğimde çok heyecanlıydım anahtarım ile girip sürpriz yapacaktım hızla asansöre bindim ve dörde bastım kısa süre içinde gelince hemen indim yavaşça kapıyı açıp valizi içeriye koydum. Sesleri takip ettiğimde mutfaktan geliyordu gayet rahat bir şekilde mutfağın girişinde durup içeriye hitaben konuştum.

 

'Gelirken sormadım ama ekmek var mıydı, alsa mıydım.'

 

Sesimi duyan annem hızla bana doğru döndüğünde ilk bir kaç saniye şokla olduğu yerde kaldı sonra koşarak yanıma geldi ve sıkı sıkı sardı beni.

 

'Deli kız ne işin var burda keşke haber verseydin biz alırdık seni havaalanından.'

 

'Aa anne öyle sürpriz olmazdı ki.'

 

Annem sonunda bıraktığında sıra babama geçmişti

 

'Hayırdır kızım bir sıkıntın yok değil mi ?'

 

Babama sarılırken sorusunu cevapladım

 

'Yok be babam mesailere kaldığım için bir hafta izin verdi hastane bende bir sizi göreyim dedim.'

 

Bunun üstüne babam

 

'İyi yapmışsın güzel kızım yemek hazır olana kadar dinlen biz çağırırız seni.'

 

Deyip yanağıma bir öpücük kondurdu, bende kapı girişine koyduğum valizi alıp odama geçtim. Yatağa biraz dinlenmek için uzandım fakat yine uyuya kaldım.

 

 

Soğuk bir ıslaklık hissedince aniden uyandım, karşımda elinde sürahiyle sırıtan kardeşimi görünce sinirlerim tepeme çıktı ,zaten çok uzun boylu olmağım için kısa sürdü tepeme çıkması, ona doğru harekete geçtiğimde kaçmaya başladı.

 

'Sadece hoş geldin diyordum ablacığım.' Diyordu birde kaçarken.

 

 

Mutfakta annemin arkasına saklandığında uzatmadan babamın yanına oturdum.

 

'Ee gençler neler yapıyorsunuz bensiz.'

 

Kardeşim atladı hemen.

 

'Valla biz çok mutluyuz evimiz huzur doldu adeta.'

 

Dediğinde ayağımdaki terliği kafasına fırlattım annemden gelen yeteneğimle tam on ikiden vurmuştum

 

'Ah ne atıyorsun manyak bundan bahsediyordum işte.'

 

Diğer terliğe uzanırken tamam tamam diyerek geri çekildi.

 

Akşam yemeğimizi yiyip yaptıklarımızdan konuştuk, babam yarın askeriyeye uğrayacağından bahsedince bende onunla gelmeyi teklif ettim.

 

Evde kalmak istemiyordum, sofrayı toplamaya yardım ettikten sonra hepimiz odalarımıza çekildik.

 

 

 

Sabah erkenden kalktım, siyah kotumu tişörtümü giydim valizden deri ceketimi de alıp kahvaltı sofrasına geçtim bir günaydın faslından sonra kahvaltımızı ettik, babamla birlikte çıktık yolda kız kardeşimi okula bıraktık ve askeriyeye geçtik.

 

 

 

Babamı her üniformasıyla gördüğümde gözlerim doluyor ve gururlanıyorum hele onu gören askerlerin hazır ola geçmesiyle resmen götüm kalkmış bir havalanmıştım. Albayın odasına girdiğimizde bir kalabalıkla karşılaşmıştık yan yana duran askerlerin sırtları bize dönüktü.

 

 

Babamı gören albay ayağı kalktı.

 

'Oo devrem hoş geldin , tam zamanında geldin hatta bizimkilerde görevden dönmüştü, gel otur şöyle bu hanım kızımız kim?'

 

'Hoş buldum devrem maşallah aslanlarımız sağ sağlim döndüyse bizden mutlusu yok, bu cimcime benim kızım ziyarete gelmişti bizi bir askeriyeyi dolaştırayım dedim.'

 

'İyi ettin hoş geldin kızım.'

 

Karşısına geçtim elini öptüm.

 

'Hoş buldum efendim.'

 

Albayın kaşları çatıldı, çaktırmayın bir tırsmadım değil.

 

'Aa efendim ne kızım amca de bana Kemal amcanım ben.'

 

'Peki hoş buldum Kemal amca.'

 

O sıra Albay askerlere döndü.

 

'Hepiniz çakır belayı duymuşsunuzdur kendisi devrem olur, selam verin.'

 

O ana kadar askerlere hiç dikkat etmemiştim, kafamı kaldırdığımda o midemi hoplatan mavilerle karşılaştım.

 

Kaşı ve dudağı patlamış yanağı da morarmıştı bir göz gezdirdiğimde başka ciddi bir şeyi olmadığını gördüm, derin bir nefes aldım time de şöyle bir baktığımda sadece birkaç pansumanlık işleri vardı.

 

Burak'ın emriyle babama selam verdiler sonra Albaya döndü Burak.

 

'Komutanım izninizle biz çıkalım.'

 

'Oğlum bir revire gitseydiniz ilk önce.'

 

'Bugün revirdekiler izinde hemde bizde revirlik bir şey yok komutanım.'

 

'Olmaz öyle oğlum hastahaneye uğrayın bari.'

 

Burak bir şey dicekken ben atladım konuşmaya neden atladım da bilmiyorum ama,

 

'Malzemeler varsa ben yaparım Kemal amca sağlık personeliyim bende'

 

'Öyle mi ne kadar güzel denk geldi , bizimkiler reviri göstersin sana o ara bizimde babanla konuşacaklarımız vardı onları konuşuruz.'

 

Albayın lafı üzerine ben ayaklandım, Buraklar da selam verdi onlar önden ben arkadan revire geçtik.

 

Timdekileri hallettikten sonra sıra Bırak'a gelmişti diğerleride bahçeye çıkınca ikimiz revirde tek kalmıştık, nasıl konuşmaya başlayacağımı bilmezken direk pansumana geçtim, kaşına batikon sürerken gözleri üstümdeydi ve bakışları beni geriyordu.

 

Kaşını bantladıktan sonra dudağına geçtim, sızlandığımda dudağına doğru üfledim, o ara bakışlarım gözlerine çıktı.

 

'Acıdı mı çok yavaş yapmaya çalışıyorum ama yakıyor batikon.'

 

O kadar derin bakıyordu ki elimdeki pamuğu bıraktım ve bir adım geriledim.

 

' Neden bana görevden döndüğünüzün haberini vermedin.'

 

Söylediklerimle sırıtırken benim sinirlerimi bozuyordu.

 

'Komik bir şey mi söyledim yüzbaşı.'

 

Arkamı dönüp odadan çıkmaya yeltendiğimde kolumdan ve belimden tutarak beni engelledi, belimden kendine çekip sımsıkı sarıldı başını boyun girintime yasladı.

 

'Komik olduğu için değil tatlı olduğun için güldüm, bizde yeni geldik daha telefonumu almadım elime o yüzden haber veremedim.'

Dedikten sonra derin bir nefes aldı ve devam etti.

 

'.. Ve zümrütten daha değerli olan yeşillerini özledim.'

 

Evet bu sefer gerçekten nefes almayı unutmuş olabilirim nasıl oluyordu. Kalbim maratona giderken ne diyeceğimi bilemez şekilde kalmıştım. Tam ağzımı açtığım sırada babamın yaklaşan sesiyle hızla ayrıldık.

 

'Kızım işin bitti mi ?'

 

Elime hemen pansuman malzemelerini aldım ve sanki hiç bırakmamışım gibi devam ettim, biraz elim ayağıma dolaşmıştı. Burak bu halime sırıtırken bende sakin olmaya çalışıyordum.

 

'Bitmek üzere baba bir kişi kaldı.'

 

Babam yanımıza geldi,

 

'Aa Burak oğlum mu kalmış, babanla bayağı lafladık görüşememiştik me zamandır, yemeğe çağırdım akşam sizi seni de beklerim bak.'

 

Dediğinde elim havada dondu ve babama döndüm.

 

'Kemal amca Burak'ın babası mıydı?'

 

Tabi sonra pot kırdığımı anladığımda çevirmeye çalışsamda olmadı,

 

'Yani Burak yüzbaşının aman yüzbaşı Burak'ın üf herneyse anladınız.'

 

Babam sorgulama bakışına geçerken Burak alttan altan gülüyordu.

 

'Evet de sizde ki samimiyet nerden tanışıyor musunuz siz?'

 

Burak lafa atlıcakken alttan cimcikledim onu,

 

'Evet baba benim alt komşum lojmanda taşınırken felan yardımcı oldu sağ olsun.'

 

'He iyi iyi sağ ol oğlum sana emanet kızım oralarda sahip çıkarsın ona '

 

'Baba ben sahip çıkarım kendime niye emanet ediyorsun millete.'

 

Burak çatık kaşlarla bana döndü,

 

'Ben millet miyim kızım, merak etme Hüseyin amca ben dikkat ederim ona.'

 

Burak'ın işi bitince bize kapıya kadar eşlik etti bizde evin yolunu tuttuk.

Loading...
0%