Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Bölüm 2: Baba

@pembikhayallerr

Bölüm 2: Baba 


Bölüm 2: Baba

Ortamda bulunan herkes gerginlikle bekliyordu. Atmanlı erkekleri bu buluşmanın kolay olmayacağını biliyordu ancak karşısında daha narin bir kız bekliyorlardı.

Bade'nin yıkılmaz tavrı onları şaşırtmıştı.

Kara gözlü olan adamın ismi Aram'dı. Ve biraz sonra adamların haşatını çıkarttığı için kendine şaşkınlıkla bakan beş adamdan öğrenecekleri Bade'nin hayatını tepetaklak edecekti.

Bade öyle bir vaziyetteydi ki, rahat görüntüsünün aksine içi endişe doluydu. Bu yüzden kendisinin her hareketini en ince ayrıntısına kadar izleyen diğer adamların farkında değildi.

Aram gözlerinin içine bakarak "Herkes kaybolsun!" diye bağırdığında irkilmemek için kendini kastı.

İçten içe korkuyordu. Karşısındaki adamların zarar vereceği için değildi korkusu.. Duyacaklarından korkuyordu.

Nedendir bilmez kara gözleri onu delecekmiş gibi olan adamın bakışlarından korkmuştu. Bir şeyler olacaktı, hissediyordu.

Korkusuna sığınmayıp omuz silkerek arkasını döndü ve dışarı çıkan adamların arkasından yürümeye başladı.

Aram'ın gür sesi sinirle yükseldi.
"Sen nereye?!"

Adımları duraksarken hafifçe yan dönerek "Herkes kaybolsun demedin mi? Gidiyorum işte." dedi rahat bir sesle.

Bir kaç dakikadır tanıştığı adamda ilk kez öfkeden başka bir ifade yakaladı. Şaşkınlık..

Fakat bir anlık sürmüştü sadece, onun kadar dikkatli olmayan birisi anlamazdı.

Bade adamın şaşkın ifadesini görünce kafasını yana yatırıp gülümsedi.

"Siz alışmışsınız kaçırılınca yalvaran kızlara tabii. Ben adamların haşatını çıkartıp gitmeye kalkınca şok oldunuz."

Herkes anlamsızca bakıştı birbiriyle. Bu deli kız ne anlatıyordu?

Dördüncü kardeş Ferzan, çoktan ağlaması ve buraya getirilmesinin sebebini sorması gereken kızın rahatlığını şaşkınlıkla izliyordu.

"Deli ulan bu kız." diye mırıldandı abisinin kulağına doğru.

Aram dişlerinin arasından "Ya sabır.. Allahım sen sabır ver!" diye bağırdı.

"Geç şuraya, delirtme beni!"

Bade sırtını kapının yanındaki duvara yaslayıp kollarını göğsünde bağladı. Kendine değişik bir ifadeyle bakan dört adamda gezdirdi gözlerini.

"Deli olmak aptal olmaktan iyidir."

Şakaya da gelmiyorlardı hiç canım. Bir boktan haberleri de yoktu. Boş gözlerle kendisine bakıyorlardı halen.

Aram karşısındaki kızın ne demek istediğini anlamıyordu. Dalga mı geçiyordu, yoksa ciddi miydi belli olmadığı için sinirleri iyice yükseldi.

Üzerine doğru bir adım atıp "Bana aptal mı dedin sen?" dedi parmağını uzatarak.

"Son kez söylüyorum, içeri geç."

Bade yaslandığı duvardan sırtını ayırarak adamın uzattığı parmağa gözlerini kısarak baktı. Birden 'hart' diye o parmağı ısırıp koparsa ne yapabilirlerdi ki?

Çok bir şey olmazdı. Muhtemelen vücudunda bir kaç delik olurdu..

"Sana insan gibi konuşmayı öğretmemişler belli ki. Benimle emir vererek konuşamazsın ve bana bağıramazsın. Beni zorla buraya getiren insanları dinleyeceğimi mi sandın?"

Çantası olsa hemen arkadaşını arardı ama büyük ihtimalle adamlar çantayı da almıştı.

Birden bütün düşüncelerini durdurup kalbinin sıkışmasını sağlayacak bir şey oldu.

Merdivenlerden koşarak inen genç bir çocuk gördü. Hafif dalgalı saçlı, yaşına göre oldukça yakışıklı olan genç çocuk direk ona doğru koşuyordu.

Gözleri büyürken "Abla!" diye bağırıp Bade'ye sarılan çocuk sayesinde bütün bedeni kaskatı kesildi 

Gözleri büyürken "Abla!" diye bağırıp Bade'ye sarılan çocuk sayesinde bütün bedeni kaskatı kesildi.

Elleri şaşkınlıkla havada kalırken en fazla on sekizlerinde olan genç çocuğa bakarak "Ne oluyor lan?" diye söylendi şok ifadesiyle.

Bu işte bir boklar vardı. Belki de kamera şakası falandı. Etrafı aradı gözleriyle ancak kamera falan görememişti.

Hemen çocuğu omuzlarından tutup bedeninden ayırdı. Hızla ondan uzaklaşıp kenara çekilince çocuğun dolu gözleriyle karşılaşmak bütün edeceği küfürleri ağzına tıkadı.

İlk kez gördüğü bu güzel yüzlü çocuğun ağlamak üzere olduğunu görmek nedense kalbini sızlatmıştı.

Tamam.. Kesinlikle bir oyunun ya da film sahnesinin içinde düşmüştü.

"Abla ben Hamza. Biliyorum çok şaşkınsın."

Bade şaşkınca kafasını sallayarak "Valla şaşırdım bu sefer." dedi.

"Hangi diziyi çekiyoruz? Ya da hangi program bu?"

Hamza konuşmak için hazırlanmıştı ki ortamda aniden bir ses yükseldi. Havaya bir el sıkılan ateş sesini duyan Bade korkudan elini hızla kulaklarına kapadı.

Geçmiş acı günler gözlerinin önünden film şeridi gibi geçerken korkudan kasılan kalbi ona yardımcı olmuyordu.

Beklemediği zamanlarda duyduğu kurşun sesi sadece bir anlık iç duygularını dışa vurmasına sebep oluyordu.

Gözlerini yavaşça aralayıp sesin geldiği yere baktığında kır saçlı, heybetli bir adamı gördü.

Biraz önce kendine bağıran dev adamla benzerliği ele alınırsa babası olmalıydı.

Şoku atlatan Bade "Burayı teksas mı sandın amca?" diye kızarak söylenince orta yaşlı adamın dudağı kıvrıldı.

"Evine hoş geldin, kızım.." dedi sert bir sesle. Ancak aynı zamanda şefkatle bakıyordu.

"Ben Bawer Atmanlı.. Senin babanım."

Bade'nin yüz ifadesi buz kesildi. Bu şaşkınlık falan değildi.. Duyduğu 'baba' kelimesiyle nefes almayı dahi unuttu.

Bu... bu adam ne saçmalıyordu?

Kesinlikle büyük bir saçmalık vardı ve hemen buradan gidecekti. Artık bir dakika daha duramazdı. Kendine gelip yüksek sesle kahkaha atmaya başladı çünkü siniri bozulduğu için kendini tutamıyordu.

"Ne?... Ne dedin?" dedi kahkahalarının arasından.
"Babamsın öyle mi?"

Elini gülmekten ağrıyan karnına koyup nefesini düzene soktu. Yavaşça gözlerini araladığında duvar gibi olan suratları görünce gülümsemesi bıçak gibi kesildi.

O kadar ifadesizlerdi ki, buz gibi bakıyorlardı. Diğer adamlar kimdi peki? Onlar neden böyle bakıyordu?

"Bak amca, hangi aşiret dizisini çekiyorsunuz bilmiyorum ama ben bu dizide konuk oyuncu bile değilim. O yüzden, gidiyorum ben. Okey?"

Bade adım atacaktı ki adam ellerini yasladığı korkuluktan geri çekilip merdivenleri inmeye başladı yavaşça.

Bakışlarını Bade'den ayırmadan "Dizi çektiğimizi mi sanıyorsun? Böyle boş işler için bir ton adamımı senin yanına mı göndereceğim? Ayrıca ben yalan söylemem." dedi baskın bir tonda. Sanki üzerinde otorite kurmaya çalışarak inanmasını istiyor gibiydi.

Bade'nin kalp atışları göğsünü döverken tırnaklarını sapladığı elini arkasına sakladı.

Gözlerini adamdan ayırmadan. "Benim babam yok." dedi dişlerinin arasından.

"Öldü benim babam, kimi kandırıyorsun sen?"

Hiç konuşmadığı başka bir adamın sesini duydu bu sefer. Diğerleri kadar yakışıklı olsa da, hepsinden daha sinirli bakıyordu. Yüz hatları bile öyle sinirliydi ki hiç bir kız korkusundan ona yaklaşamazdı.

"Bana bak kızım, belli ki bir halttan haberin yok

"Bana bak kızım, belli ki bir halttan haberin yok. Babam ne diyorsa o, lafının üzerine söz söyleme!" dedi çatık kaşlarıyla.

Bade ifadesizce ona dönüp "Ben senin de, kimsenin de kızı değilim." dedi avluya inen adamı gösterirken.

"Baba bu turuncu kafa olduğuna eminsin?"

Hakaret eder gibi konuşan adama doğru bir adım atarak "Turuncu kafa senin babandır!" diye bağırdığında kır saçlı adam boğazını temizledi.

Ona laf söylemiş olması umrunda değildi.

Tam bir şey daha diyecekti ki Bawer ağa "Eminiz Berzan. Test yaptırdığımızı unuttun herhal?" deyince oğlu dudaklarını birbirine bastırdı.

Demek bu esmer olan insanusun adı Berzan'dı.

Oğulları babasına saygı duyduğu için cevap vermemişti. Yine de hiç kendilerine benzemeyen bir kızın kardeşleri olması bu durumu sorgulamaya itmişti.

"Bakın siz ne saçmalıyorsunuz, burada ne haltlar dönüyor inanın umrumda değil! Şimdi beni nasıl buraya getirdiyseniz, öyle geri götüreceksiniz." dediğinde bir kıkırtı duydu.

Gözlerini kısarak gelen sese döndüğünde biraz önce kendine sarılan genç oğlanın kendine bakarak güldüğünü gördü.

İçinden "Neden bu ortamda hiç kız yok?" diye sorgulasa da çok önemli değildi. Zaten şimdi gidecekti.

Fakat işlerin onun istediği gibi gitmeyeceğini anladığında buradan dışarı adım atmayacak hale geleceğinden haberi yoktu.

Kalın bir başka ses "Başka emrin var mı hanımım?" diye konuştuğunda gözlerini kıstı.

Bu da başka bir adamdı. Diğerleri gibi esmer olsa da gözleri farkı bir renkti. Diğerlerine göre daha yumuşak bakıyor, hatta hafifçe gülümsüyordu sanki.

Gözlerini kısarak adama bakarken "Yok

Gözlerini kısarak adama bakarken "Yok." dedi rahatça.

"Sadece evime gitmek istiyorum, ama biraz kıtız sanırım anlamıyorsunuz."

Adamın dudaklarında olan gülümseme büyüdüğünde şaşırsa da belli etmedi.

En büyükleri olan Aram "Yeter!" diye bağırdı. Kardeşlerine dönerek "Düzgün konuşun babamın yanında." dedi dişlerinin arasından.

Bade kollarını bağlayarak "Tek sorun babanın olması mı? Bana hakaret etmeleri sorun değil yani?" dediğinde genç olan oğlan kızın cesaretine hayran kaldı.

Abisi ona bağırdığında korkudan işeyecek seviyeye geliyordu. Onunla bu şekilde konuşmaya cesaret eden ilk kadın olabilirdi.

Bawer bey gözlerini kapatıp açarken sinirlendiğini hissediyordu. Ses tonunu yumuşatmaya çalışsa da o daha önce hiç kimseyle kibarca konuşmaya alışkın değildi.

Sert bir sesle "Senin evin burası artık." dediğinde Bade'nin sinirleri iyice yükseldi.

"Yeter artık boku çıktı bu şakanın amca, zaten kamera falan yok. Ben gidiyorum."

Kapıya elini attığı an koluna sertçe yapışan el kızı içeri doğru çekti. Bu kişi Berzan'dan başkası değildi..

"Ne biçim konuşuyorsun lan sen babamla?!"

Aram kardeşine doğru sinirle ilerlerken Bade sinirden kızarmış gözlere aynı şekilde karşılık vererek hâlâ kolunda olan eli sertçe savurdu. Aram'da kızın bu hareketiyle durmak zorunda kalmıştı.

Bawer bey sert sesiyle "Berzan!" diye gürledi.

Bade ise "Bir daha bana dokunursan o elini kırarım senin!" diye bağırdı sertçe.

"Berzan ne yapıyorsun lan sen?!"

Berzan abisi Aram'a dönerek "Gideceğim diyor! Görmüyorsun?!" diye sordu sakinleşmeye çalışarak.

Sulu gözlü genç çocuk "Vallahi bu benim ablamdır!" dedi o arada.

Aslında şiveli konuşmuyordu ama heyecanlandığında alışık olduğu dil araya sıvışıyordu.

Bawer ağa genç kıza dikkatle bakarken "Cesaretlisin aynı abilerin gibi.." dediğinde Bade sinirle ona baktı.

"Yukarda olan biteni konuşalım. Sonra gitmek istersen gidersin." deyince Aram "Baba!" dedi anlık bir çıkışmayla.

Bu kız bundan sonra hiç bir yere gidemezdi.

Bade içinse yapacak bir şey yoktu. Buradan çıksa bile bunların adamı bir şekilde bulurdu onu. Ve ortalıkta büyük bir saçmalık vardı. Hem telefonu ve çantası da onlardaydı.

Bezmişce kafasını sallayarak "Sadece beş dakika." deyince Bawer ağa eliyle yukarıyı gösterdi.

Bade'nin merdivenlerden çıkmasıyla bütün erkekler onu takip ederek yukarı çıktı.

Bade merdivenlerden çıkarken etrafa bakmadan edememişti. Sanki Mardin'de çekilen dizilerin içine ışınlanmış gibiydi ama burası Urfa'ydı.

Berzan ise söylenip duruyordu çünkü kız inatçı keçinin tekiydi.

Bawer ağanın gösterdiği odaya giren Bade herkesten uzak en köşeye oturduğunda Bawer ağa derin bir nefes aldı.

Bade ona gözlerini dikmiş olan erkeklere bakmadan "Sizi dinliyorum." dedi.

Bawer bey elindeki tespihi çekerken kafasını salladı gergince.

"Biraz önce duydukların doğrudur. Biz Atmanlı aşiretiyiz." dedi gururla.

"Bunlar benim oğullarım. Yani senin abilerin ve kardeşin. En büyükleri Aram-"

Bade kısa bir şok geçirmişti. Bu kadar adam kardeş miydi yani?

Yaşlı adamın lafını keserek "Kimseyi tanımak istemiyorum." deyince herkesin kaşları çatıldı.

"Öyle ya da böyle kabul etmek zorundasın. Zaten elimizde test sonuçlarıda var. İstersen tekrar yaptırırız."

Bade gerginlikle "Bir dakika, bir dakika.." dedi.

"Hadi diyelim ki dedikleriniz doğru.. Test için benden örneği nasıl ve ne ara aldınız?" diye sordu gözlerini kısarak.

Babası yerine onun yerine en büyük oğlu Aram cevap verdi.

"Evine girmek zor olmadı. En basit şeylere takılma."

Bade, konuşan gıcık adamın rahatlığına sinirlenirken ayağa kalktı.

"Siz bir kadının yaşadığı eve izinsiz girmeye utanmıyor musunuz?"

Berzan sinirli bir gülümsemeyle "Tek yaşamadığını biliyoruz." dedi.

"Uzatma kızım! Bundan sonra istesen de istemesen de buradasın. Eğer kabul etmen için test yapılması yeterliyse gidip yaptıralım."

Bade sinirle gözlerini kapatıp açtı ve "Bu kadar saçmalık yeter." dedi.

"Ben sonuç pozitif olsa bile tanımadığım insanların yanına kalmayacağım. Hele ki bunca zamandır beni aramayan, öldü bildiğim bir adamın yanında asla."

Üç numara olan kardeşleri Adar biraz daha sakin bir şekilde "Bade, artık İstanbul'da güvende değilsin. Seni Urfadakiler öğrendi. Burada dostumuz olduğu kadar düşmanımız da var." dediğinde ona döndü.

Bu adam diğerlerine göre daha ılımlı olandı. Ancak o da bu saçmalığı savunuyordu. Aralarında bir tek en esmerleri olan hiç konuşmamıştı. Kızgın gözlerle onu izliyordu sadece.

"Sizin düşmanlarınız beni ilgilendirmez."

Bawer bey "Biz de bilmiyorduk." dedi gergince. İlk kez sesi utanarak çıkmıştı. Çocuklarının yanında bu konuyu konuşmak onu utandırıyordu.

Bade duruşu yıkılmaz adamın gözlerinde gördüğü üzgün ifadeyle yutkundu.

"Nasıl öğrendiniz o zaman?"

Herkes birbiriyle bakıştığında ortamda bir sessizlik oluştu.

Aram hemen konuşmaya girip yüz ifadesini bozmadan "Konağa isimsiz bir mektup geldi." dedi.

"Babamı suçlama ve daha fazla sorgulama, onun bir suçu yok."

Bade koltuğa oturup kahkaha atmaya başladı sinirden. Katıla katıla gülerken bütün erkekler şaşkınca ona bakıyordu.

"Benden büyük ve küçük çocukları var. Bu durumda eşini aldatmış oluyor doğruysa. Nasıl suçsuz oluyor? Buralarda böyle şeyler normal mi karşılanır?"

Ferzan ilk kez konuşurken sinirle ayağa kalkıp "Terbiyesizlik yapma!" dedi. "Bilmediğin konular hakkında konuşma seni bir daha uyarmam!"

Bawer bey eliyle koltuğa vurup "Kes Ferzan!" dediğinde oğlu sabır dilenerek yerine oturdu 

Bawer bey eliyle koltuğa vurup "Kes Ferzan!" dediğinde oğlu sabır dilenerek yerine oturdu.

Kendine sinirle bakan turuncu saçlı kıza bakarken farketmeden hafifçe gülümsedi. Bade ise şaşkın bir ifadeyle yaşlı adama bakıyordu.

Ağzının içinden "Gülümsemeyi de biliyormuş." dediğinde Aram'ın kaşları derinden çatıldı.

"Aynı annen gibisin. Saçların, yüzün aynı ona benziyorsun."

Bade duyduğu kişiyle daha da sinirlendi.

Eli yumruk olurken "Sakın beni o kadınla kıyaslamayın!" dedi.

"O benim annem falan değil! Siz de benim hiç bir şeyim değilsiniz! Sizi dinledim ve burada durmak istemiyorum."

Sakinleşmeye çalışarak sesinin tonunu düşürdü.
"Söz verdiniz.. Şimdi eşyalarımı verip beni bırakın."

Aslında deli gibi korkuyordu. Bu duyduklarının doğru olması o acı dolu yıllarının bir yalandan ibaret olduğunun habercisiydi. Bu yüzden inanmak istemiyordu.

Bu şekilde güçlü ve duygusuz bir insan gibi olmak için çok şey feda etmişti. Eğer kabul ederse babası için ağlayan o küçük kız çocuğuna ihanet etmiş olurdu.

Korkusunu bastırarak duygularını belli etmiyordu, ama kalbi göğsünden çıkacak gibi atıyordu.

Bawer bey yapacak bir şey olmadığını anlayıp tesbihini çekerken kafasını salladı. Başka çare yoktu.. Bu kız hiç bir şekilde kabul etmeyecekti gerçekleri.

Oysa onu en güzel şekilde ağırlamak istemişti. Belki eşinden sonra ilk kez bir kıza şefkat gösterip kollarının arasına alacaktı ancak olmamıştı.

Kafasını kaldırarak Aram'a döndüğünde baba-oğul bir süre bakıştılar. Bade bu gergin bakışmayla ayağa kalktığında Bawer bey kafasıyla kızı gösterdi büyük oğluna.

Aram ayağa kalkıp genç kıza yürürken Bade "Ne geliyorsun öyle?" dedi geri geri giderken.

"Hey, sana diyorum! Gelme! Gelmesene lan!"

Genç olan Hamza kıkırdayarak "Abime lan dedi!" deyince Berzan kardeşinin ensesine yapıştırdı.

Bade sağa sola bakıp kapıya koşacağı anda beline sarılan kollar kızı ters çevirip tıpkı bir çuval gibi omzuna attı.

"Oha, hayvan! İndir beni hemen seni gebertirim!"

Aram debelenen kızın bacaklarını sabitleyip "Rahat dur." diyerek yürürken Bade bütün gücüyle dirseğini adamın sırtına geçirdi.

"Ah!"

"İndir beni çabuk insanlıktan nasibini almamış manda!"

Bütün erkekler kapıya çıkıp sırıtarak bakarken Berzan "Çok işimiz var bu turuncu kafayla." dedi.

Bade duyduğu sesle kafasını kaldırıp parmağını uzatarak "Seni de yazdım oğlum! Göstereceğim sana da gününü!" diye bağırıp tekrar Aram'a sövmeye başladı.

Öyle küfürler ediyordu ki evin bütün ahalisi şaşkınlıkla film izler gibi seyrediyordu.

"Ulan bu kız bizim bilmediğimiz küfürleri nereden öğrenmiş?" dedi Ferzan şaşkınlıkla.

Bawer ağa ise hem sırıtıp hem de tesbihini çekerken "Tövbe tövbe." diyordu.

Aram üst kattaki odanın kapısını açıp badeyi hızla odanın ortasında yere indirdi. Kendine depar atarak gelen kızla kapıyı hızlıca çekip üç kere kilitledi.

"Aç oğlum kapıyı! Yalancısınız hepiniz, dava edeceğim sizi! Yanlış adamı kaçırdınız denyolar! Papucumun aşiretleri sizi!"

Aram eliyle omzunu silkeleyip bozulan saçlarını düzeltti.

"Sakinleşince test yaptırırız, sen dinlen."

Genç kızın kapıyı yumruklayarak küfür etmesini duymazdan geldi.

Bade dakikalarca kapıya vurduktan sonra gücü tükenmişti. Kapıya yaslanarak yavaşça yere doğru oturdu.

Artık kimse yoktu ve yalnızdı.. Asıl duygularını belli etmemesi için hiç bir sebep kalmamıştı.

Hiç bilmediği ve yalnız başına bırakıldığı odaya bakarken ellerini kollarına sardı.

"Benim babam öldü.." dedi kırılgan sesiyle.

"Ölmediyse bile o yetiştirme yurdunun soğuk duvarına yaslanıp sabaha kadar 'Baba' diye ağlayan kız çocuğu için öldü.. Benim babam yok."

🌻

Bir sonraki bölümü Bade'den okuyacağız. 💐

Görüşmek üzere ♥️

 

Loading...
0%