Yeni Üyelik
6.
Bölüm

Bölüm 6: Aşiretimsi

@pembikhayallerr

22  

22.02.2007 - İstanbul

Dizi kanayan çocuklar yaşadığı acıyı büyük bir acı sanıyordu..

Oysa bir yerlerde sesini duymadığımız, neler çektiğini görmediğimiz kırık çocuklar vardı. Kırılmışlardı.. Onları dünyaya getiren ebeveynleri tarafından, onları yetim bırakanlar tarafından.

Yedi yaşındaki Bade, kaldığı yurda yeni gelen yurt müdüründen köşe bucak kaçıyordu. Çocuklar ona kendi arasında canavar diyordu. Odasına giren her çocuk üstü başı yırtılmış halde çıkıyordu bir gece yarısı. Hepsi dua ediyordu sıra bana gelmesin diye.

Henüz kendi benliğine kavuşamamış o küçük kız gece yarısı kulağına doluşan seslere uyandı. Kendi gibi bir kız avaz avaz bağırıyordu ancak diğer çocuklar yorganı tepesine kadar çekmiş, korkudan titriyordu.

"Canavar uyandı." dedi içlerinden biri ağlayarak.

"Sıra bize de gelecek."

Bade minik elleriyle kulağını kapatsa da küçük yüreğini susturamıyordu. Korkudan titreyen bacaklarıyla yatağından kalkarak kapıya doğru yürüdü. Arkasından gitme diyenleri duymak istemedi, araladı kapıyı.

Sesin geldiği yere doğru yavaşça ilerlerken küçük bedeni zangır zangır titriyordu.

Karanlıkta attığı her adımda endişe duygusu biraz daha artarken bağırış sesleri daha fazla geliyordu artık. Bulunduğu kapının arkasından "Yapma amca!" diye feryat ediyordu biri.

Gözlerinden akan yaşları eliyle silerken etrafa bakındı. Ne olduğunu bilmiyor, anlamıyordu fakat içerdeki canavar kıza kötü bir şey yapıyordu.

Kenarda duran küçük yangın tüpü dikkatini çektiğinde hıçkırığını yutarken, titreyen elleriyle uzanıp aldı. Kapının kolunu tutup gözlerini kapatıp yavaşça kapıyı araladı.

Gördüğü görüntüyle gözleri kocaman açıldı o an. Deri koltuğa yatırdığı küçük kızın üzerine çullanan adam kıyafetlerini çıkartmaya çalıştıkça kız çığlık çığlığa bağırıyordu.

"Yapma! Yapma lütfen!"

Dişlerini dudaklarına geçirip titreyen bacaklarıyla yavaşça ilerledi. Küçük adımlarını duymasın diye yalvarıyordu içinden Allah'a, minicik yüreğiyle.

Kızın üzerini yırtarken aynı zamanda hırpalayan adamla bir daha düşünmeden elindeki yangın tüpünü kaldırıp hızla adamın kafasına geçirdi.

Adam küçük kızın üzerine yığılıp kaldığında elinden düşen tüple gözleri korkuyla açıldı. Minik elleri kana bulanmıştı. Hıçkırarak ağlayan kız, adamın altından zorlukla kenara kayıp ayağa kalktı.

Gözleri ellerindeki kandan ayrılmayan turuncu saçlı kızı gördüğünde melek zannetti. Hiç düşünmeden boynuna sarılırken aynı zamanda ağlıyordu.

"Kurtardın beni.." dedi hıçkırarak ağlarken.

"O... o bana kötü şeyler yapacaktı."

Bade adamın kafasından akan kana bakarken kolu boşlukta sallanıyordu. Hiç bu kadar korkmamıştı.

"Ben... Öldürdüm mü onu? Kanıyor bak.. Kafası kanıyor."

Korkudan nutku tutulan ikili daha fazla o görüntüye bakmamak için kapıya çıktı koşarak. Üstü başı yırtık olan kız lavaboya ilerlerken Bade'nin elini bir an olsun bırakmadı.

Ellerindeki kana donmuş vaziyette bakan kıza döndüğünde ağzından bir hıçkırık kaçtı.

"Esra ben.." dedi titreyen elini uzatıp.

"Sen benim kurtarıcı meleğim misin?"

2023 - Urfa/ Halfeti

Gözüme vuran gün ışığıyla gözlerimi aralamaya çalıştım. Öyle sıcaklamıştım ki terlediğimi hissediyordum. Dönmeye çalıştığımda üzerimdeki ağırlıktan hareket edemeyince kaşlarım çatıldı.

Gözlerimi kırpıştırıp kendime gelmeye çalışırken bedenime sarılı kolları görünce şaşkınlıkla "Ananın ki!" dedim.

"İmdaat! Yetişin aşiretler!"

Homurdanan kalın ses beni daha da kendine çekerek "Ne bağırıyorsun kızım kargalar bokunu yemeden?" deyince kaskatı kesildim. Hareketlerim kesilirken sadece kafamı çevirip beni sarmalayan Aram'a şaşkınca bakıyordum.

Dün en son uyuya kalmıştım ve onun gittiğini zannediyordum. Burada mı uyumuştu?

Öyle rahat duruyordu ki içten içe sinirlendim.

"Şu kanca gibi olan ellerini çeker misin lütfen?" dediğimde hızla gözlerini araladı.

Yatak başlığına yaslanıp yüzünü sıvazladı ve "Ben burada mı uyumuşum?" diye sordu yeni uyandığı belli olan boğuk sesiyle.

Çatık kaşlarımla "Sence?" dedim.
"Hem benim yanımda uyumak için izin aldın mı sen benden?"

Gardı düşürmek yok kızım, aynen devam.

Kocaman gülümseyince onu ilk kez böyle gördüğüm için dikkatle baktım yüzüne.. Gözlerini kapatıp huzurla gülümserken kollarını açarak gerindi.

"Pişmiş kelle gibi ne sırıtıyorsun sen?"

Burnuma dokundu ve "Öyle güzel uyumuşum ki, hayatım boyunca aldığım en güzel uykuydu." dedi.

Gözlerim burun ucuma giderken şaşı olduğumu hissettim. Ona sinirle dönünce dudaklarının kıvrılmış olduğunu görüp içimden kendimi tokatladım.

"Bana el kol yapma bak."

Hala sırıtırken "Yapmam, aynen ondan." dedi.

Yatakta oturur hale gelip "Çık odadan, duş alacağım." dedim sinirle. Artık nasıl sarıldıysa su içinde kalmıştım.

Ayağa kalkıp "Gidiyorum." dediğinde kafamı çevirdim başka tarafa.

"Hazırlan aşağı in kahvaltı yapacağız. Kuş kadar kalmışsın zaten."

Kapıdan sırıtarak çıkarken arkasından bağırıyordum. O ise bu halimden zevk alıyordu.

"İster kuş kadar kalırım, istersem fare. Sanane oğlum!"

Kapıyı kapattığında sakinleşmeye çalışıyordum. Hayır, ne vardı sanki bu kadar mutlu olacak?

"Sende mışıl mışıl uyudun salak."

Kendime sinirlendiğim için yere sert adımlarla bastım. Dolabı sertçe açtığımda aklıma Berzan gelirken tekrar sinir yüklendi bana.

Aldığım kıyafetler yıkanmamıştı henüz. Bu yüzden dizlerimin altına gelen yarım kol bir elbise aldım elime. İç çamaşır takımı da alıp kısaca duş aldım ve üzerimi giyindim.

Telefonum çaldığında hızlıca elime aldım ve gördüğüm isim kocaman gülümsememe sebep oldu.

"İsooom. İsotum!"

"Hiç yağcılık yapma Bade!" diye sinirle konuşunca dudaklarım büzüldü.

"Duramıyorum kızım yerimde! İşi gücü bıraktım geldim Türkiye'ye. Ne bok yiyeceksin sen orada?"

Aynadan saçlarımı tararken aynı zamanda onunla konuşuyordum.

"Şimdi şöyle ki İso'm açıkçası bende bilmiyorum. DNA testi yapıldı, o adamın şey olduğu belli yani." dediğimde bir kaç saniye duraksayıp "Baban." dedi iç çekerken.

"Her ne haltsa. Neyse işte, beni bırakmaya niyetleri yok ama zorla tutuyor gibi de görünmek istemiyorlar. Bir sürü adamları var ve düşmanları varmış. Beni öğrendikleri için tehlikedeymişim."

Burnundan sinirle bir nefes aldı. Sinirli gülümseme sesi geldiğinde sıkıntıyla yatağa oturdum.

"Kimi kandırıyorsun kızım sen? Sen bu sözleri dinleyecek bir kız değilsin. İstemesen kimse tutamaz seni orada."

Haklıydı..

"Şimdi asıl neden orada olduğunu söyle? Ben neden gelemiyorum hem oraya? Geleyim de kardeşimi kaçırmak neymiş görsünler günlerini."

Özleminden burnumun direği sızladı. Zaten üç aydır görmüyordum.

"Sen benim canımsın." dedim tebessüm ederken.

"Hem aşiretler diyorum oğlum neden anlamıyorsun?"

Burnundan sinirli bir nefes verdi. Eminim şimdi ayakta bir oraya bir buraya giderken elini kolunu sallayarak konuşuyordur.

"Onlar aşiretse bende avukatım! Şikayetçi bile olmayacak mısın?"

İşe yaramayacağını bizzat öğrenmiştim. Bu yüzden bir süre daha konuşup onu ikna etmeye çalıştım. Aslında bende ne kadar dayanabileceğimi bilmiyordum. Burada kalsam ne olacaktı?

Onların arasında benim yerim yoktu ki..

Tamam, dün Aram'ın konuşmaları içime işlemişti gerçekten. Sadece bir anlığına olabilir mi acaba demiştim ama ben buraya ait değildim.

Telefonu kapattıktan sonra aynadan son kez kendime bakıp aşağı inmeye başladım. Kulağıma doluşan bağırma sesleriyle kaşlarım çatılırken adımlarım hızlandı.

Koşar adım aşağı indiğimde gördüğüm manzarayla merdivenlerde öylece kalırken ağzım şaşkınlıkla aralandı.. Bir kadın elindeki tüfeği Bawer beye doğrultmuş, aynı zamanda bağırıyordu.

"Sen nasıl kız kaçırırsın Bawer?! Hiç mi utanman yok senin? Hani biz de kuma yoktur? Bu yaştan sonra bunlar da mı gelecekti başıma?!"

Hepsi bir ağızdan konuşmaya çalışsa da kimseyi dinlemiyordu kadın. Anlamıştım.. Şimal dedikleri kadın buydu sanırım. Bawer ağanın sevdalı olduğu karısı..

Kumral dalgalı saçları omuzlarının aşağısına kadar uzanıyordu. Yüz hatları yaşına göre oldukça bakımlı olduğunu belli ederken kadının güzelliğine hayran kalmıştım.

Sinirli suratına rağmen üzerine giydiği uzun beyaz elbiseyle melekleri andırıyordu.. Ayrıca saçlarının açık olmasına da şaşırmıştım. Çarşıya çıktığımda herkes olmasa da çoğu kadın tesettürlüydü.

Kadının silahla iyice Bawer beyin dibine yaklaşarak bağırdığını gördüğünde her şey bir kenara bıraktım

Kadının silahla iyice Bawer beyin dibine yaklaşarak bağırdığını gördüğünde her şey bir kenara bıraktım. Ayaklarım benden bağımsız hareket ederken olaya el atmaya karar vererek aşağı indim ve el sallayarak aynen şöyle dedim..

"Hello?"

"Bu nasıl giriş gerizekalı?"
Hay anasını ya! Heyecandan nasıl selam vereceğimi bile şaşırmıştım.

Şirince gülümsediğimde ortalıkta derin bir sessizlik oldu. Kadın tüfeğiyle bana döndüğünde Aram bağırarak "Ana! Ne edersin?!" diye delirmişti.

"Bu... bu gül gibi kızı kaçırdım deme bana?"

Ee, yuh artık.

Ellerimi teslim olur gibi havaya kaldırıp "Aman abla şeytan doldurur. Ayrıca senin kocan çürümüş artık, kim ne yapsın onu." dediğimde kulağıma gelen kıkırtıyla en küçük velet Emir'e döndüm.

Anası tarafından kurşunlanacak olmam hoşuna gitmişti sanırım.

Bawer bey ona kötü laf ettiğim için bozulsa da karısına temkinli bir adım atıp "Şimalim.." dedi sakince.

"Sen yanlış anladın. O kız.. benim kızımdır."

Buyrun cenaze namazına..

Kadın önce gözlerini kırpıştırdı. Sonra bakışları baştan aşağı beni süzdü..

Elindeki tüfeği şok ifadesiyle indirirken "Ne?!" dedi çığlık atarak.

"Nasıl? Kaçırdı dedikleri kız kendi kızın mıydı?"

Elime belime koyup dedikodu moduna geçtim.

Dudaklarımı sahte bir ifade ile büzüp "Aynen öyle ablacım. Güpegündüz kaçırıldım vallahi." deyince kaşlarını çattı kendini abi sanan mendeburlar.

Şimal hanımın ise surat ifadesi durgunlaşırken kırgın bir bakış attı dikkatle onu izleyenlere.

Ne? Yanlış bir şey mi dedik sanki.

Şimal hanım gözlerini yumup "Bana şu işi düzgünce anlatın." deyince Aram kadını kolundan tutup sandalyeye oturttu. Berzan'da kenardaki tüfeği alıp hemen başka bir köşeye koymuştu.

Dudaklarım kıvrılırken Aram'ın olanları yumuşatarak anlatmasını dinliyordum. Aram konuşmasını bitirdiğinde ortalıkta ölüm sessizliği vardı. Bawer bey her zaman çektiği tespihini gerginlikten ikişer ikişer atlayarak çekiyordu.

Karısından çekindiğini anlarken nedense bu tavrı hoşuma gitmişti.

Şimal hanım herkesi dinleyip kafasını sallayarak ayağa kalktı. Bir süre ileri geri yürürken ellerini arkasında bağlamıştı. Eee, evde o kadar erkekle yaşayınca illa ki kapacaktı bir şeyler.

Aniden durup bana döndüğünde ne düşünüyordu bilmiyordum ama gerildiğimi hissettim. Yanıma doğru sakince yaklaştığında gözlerimi kıstım.

"Suratıma para fırlatıp al bunu uzaklara git, seni gözüm görmesin demeyeceksiniz değil mi?"

Samimi bir şekilde gülümseyerek yanıma geldi ve çekingen ifadesiyle "Dokunabilir miyim?" diye sordu.

Tövbe tövbe.
"Nereme?"

Kadın ufak bir kahkaha atıp ellerini omzuma yerleştirdi. Diğerleri de hoşuna gitmiş gibi gülüyordu. Suratıma dikkatle baktığında tedirgin olurken kaşınan burnumu sağa sola oynattım.

Buruk bir bakışla gözlerimin içine baktı. Bilmiyorum.. Çok sıcak, ilgi dolu bakıyordu.

"Maşallah.. Ne kadar güzel bir genç kız olmuşsun sen."

Kaskatı kesilirken kendimi toparlamaya çalıştım ancak yüz ifadem durgunlaşmıştı.

Aniden bana sarıldığında gözlerimi kırpıştırırken Bawer beyle göz göze geldim. Gülümseyerek bizi izliyordu..

Dudaklarımı birbirine bastırarak iç çekerken geri çekilip ellerimden tuttu ve "Şimal ben." dedi.

"Böyle tanışmak istemezdim."

Samimiyetine karşı hafifçe gülümseyerek kafamı salladım ve "Bade." dedim sakince.

Birden aklına ne geldiyse kaşlarını çatıp arkasına dönerken ne olduğunu anlamamıştım.

"Şimdi siz bu kızı buraya zorla kaçırdınız, ben yanlış anlamadım değil mi?"

Birbiriyle bakışan yedi kişiden çıt çıkmazken ben keyifle kollarımı bağladım birbirine.

Berzan gülümsemeye çalışarak "Şimal ana aslında öyle değildir.." deyince araya girip hızla "Vallahi de öyle, billahi de öyle." dedim.

Ters ters bakmasını umursamadan "Gelirken ağzımı gözümü bağladı bunların adamları. Gerçi onlarda benden dayak yedi ama olsun." diye kinlenmiş bir şekilde konuştum.

Hatırladıklarıyla karşımda kaşları çatılan erkeklerin siniri bana değil o adamlaraydı sanırım.

Şimal hanım duyduklarıyla bağırarak "Ne?!" dediğinde Bawer bey üzgün ifadesiyle koltuğa çöktü.

"Yazıklar olsun size! Ben sizi böyle mi yetiştirdim?"

Ferzan bir adım atıp "Ana.." dediğinde kadın birden "Anana başlatma şimdi." deyince kendimi tutamayarak kahkaha attım.

Hatta öyle güldüm ki ellerimi karnıma koyup kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Beklemiyordum hiç valla. Kafamı kaldırdığımda herkesin pür dikkat bana baktığını görünce kaşlarımı çatarak dudaklarımı dümdüz yaptım sinirli gözükebilmek için.

Şimal hanım ayağındaki babeti yavaşça çıkarttığında aynı zamanda konuşuyordu. O burnundan kıl aldırmayan, aşiretiz diye gururlananların yutkunduğunu gördüm derince.

"Demek bunlar sana kötü davrandı, zor koştu. Öyle mi kızım?"

Kızım?

Ferzan yapma dercesine kafasını iki yana sallarken kocaman sırıttım.

Dudağımı büzerek "Hem beni buraya zorla getirdiler, hem de bir ton laf söylediler. Gitmek istediğimde beni zorla odaya kitlediler." deyince kadın söylediklerimle yıkıldı resmen.

Ferzan "Ana vallahi bildiğin gibi-" diyordu ki karşımdaki kadın "Tüh! Yazıklar olsun size!" diyerek ayakkabıyı oğlunun alnının çatına fırlattı.

Tam on ikiden vurmasıyla elim ağzıma kapanırken "Ananı avradını!" dedim kısık sesimle.

Kahkaha atmak için beni zorlayan dudaklarıma elimi kapattığımda Şimal hanım hemen bana döndü. Biri düştüğünde, ya da başına bir şey geldiğinde kendimi tutamıyor gülüyordum. Hatta çok gergin ortamlarda bile bazen kendimi tutamadığım oluyordu.

Lanet gelsin, kendini tutamayıp kahkahasını ağzından kaçıran kız hastalığı..

Mahcup bir şekilde ellerimi tutan kadına döndüm.
"Biliyorum yaptıklarının telafisi yok ama onlar adına ben özür dilerim senden. Çocuklarıma ve eşime bir kadına nasıl davranması gerektiğini öğretememişim."

Gerçekten çok üzgün ve kırılmış duruyordu karşımda, üzülmüştüm.

Omuzlarım düşerken "Sizin bir suçunuz yok. Eşeğe altın semer bağlasalar eşek yine eşek." deyince kadın aniden kahkaha atarken Berzan "Bade!" diye bağırdı.

Ben ağzımı açacaktım ki Şimal hanım "Kes sesini Berzan! Yaptığın terbiyesizliğe rağmen sesin çıkabiliyor mu hala senin?" deyince Berzan gözlerini kaçırdı.

Daha sana çok çektireceğim Berzan efendi. Unutmadım oğlum seni..

İç çekerek oyuncu bir tavra büründüm. Ancak beni tanımayanlar sahte olduğunu anlamazdı.

Üzgünce "En kötü o davrandı bana." deyince Berzan'ın gözleri büyüdü.

"Bize şikayet ediyorsun diyene bak. Kalıbını gören de bir şey zanneder." diyerek bana aynen sözümü iade eden Ferzan'la gözlerimi kıstım.

"Bir kere zayıfım oğlum ben. Belki karakterim de zayıf ne biliyorsun?"

Şimal hanım önce sinirle Berzan'a baktı ve sonra eşine döndü.

Karşısına dikilip "Sen bunlara nasıl müsade edersin? Kendi kızına böyle davranmak ne demek Bawer? Beni gerçekten hayal kırıklığına uğrattın." deyince büyük bir kavganın alevleneceği belliydi.

Bawer bey ne kadar anlatsa da Şimal hanım yine de kabullenmedi. Ben onların kıvranmasını zevkle izlerken onlar benim halime bakarak kuduruyordu. Bawer ağa tehlikede olduğum için böyle olması gerektiğini düşünse de yaptığından utandığı çok belliydi.

İyi olmuştu hepsine.

Şimal hanımı da çok sevmiştim. Herkesi kovup ikimizin kalmasını sağladığında uzun uzun konuşmuştuk. Yaşına göre çok genç duruyordu. Kendini geliştirdiği konuşmasından bile belli olurken bir an olsun elimi bırakmadı sohbet sırasında.

Ben bu kadar sevgiye alışık değildim ki.

Uzun zamandır bir insandan bu kadar pozitif enerji almamıştım aslında. Gözlerime bakarken gözlerinin içi parlıyordu. Bir ara ellerini saçlarıma atıp "Çok güzelsin.." dedi tekrar.

Kalbime indirecekti bu kadın.

Sanki yıllardır tanışıyor gibi sohbet etmek uzun zamandır gergin olduğum bu evde gerçekten gülümsememi sağlamıştı. Tabii ki şom ağzımı açtığım için günümün içine sıçılmasa olmuyordu.

Kahvaltı yaparken Bawer ağa gelip "Akşama Hodar aşiretinin düğünü vardır. Birlikte gideriz değil?" dedi.

Ben üzerime alınmadığım için kıtlıktan çıkmış gibi peynirleri üçer beşer ağzıma atarken, üzerimde hissettiğim bakışlarla kafamı kaldırdım.

'Ne' demek istemiştim ama "NO?" diye bir ses çıkmıştı ağzım dolu olduğu için.

Küçük dürzü Emir'in gülen suratına baktığımda hemen gözlerini belertip suratını sinirli hale getirmişti.

Biri şuna kabız olmuş gibi durduğunu söyleyebilir mi?

Şimal hanım "Bade ne derse o." dediğinde herkes bana bakınca gerginlikle ağzımdakileri hızlıca yuttum.

"Ben mi? Ben neden geliyorum?"

Bawer ağa elinden çatalı bırakıp "Sen benim kızımsın. Orada dosta düşmana tanıtacağım seni." dediğinde ağzımdan bir gülümseme sesi çıktı.

"Tabii olur. Koluna girip herkese hava atarken 'Yirmi iki yıl sonra karşıma çıkan babamın alfalığı şaka mı' dememi de ister misin?"

Bawer beyin surat ifadesi bozulurken Berzan gözlerini kapatıp sabır diledi.

"Bana bak kızım-" diyordu ki suratına yediği kesme şekerle susmak zorunda kaldı.

Şimal hanım bıçağı ona doğru sallayarak "Düzgün konuş almayım ayağımın altına eşek sıpası." dedi sinirle.

Elimi ağzıma kapatıp gülmeye başladığımda suratı sinirden kıpkırmızı oldu. Benimle birlikte Hamza, Emir ve Aram'da gülüyordu.

Kimse görmeden kafasını sallayıp eliyle boynunu keser gibi yaparken ağzının içinden "Sen bittin." dedi.

Omuz silkip dil çıkarttım ve Şimal hanıma dönerek "Ne iyi oldu evine döndüğün Şimal ablacığım." dedim.

"Ağzımı açıp sövmeme gerek kalmadı artık."

O gülerken Berzan hariç hepsinin dudaklarında tebessüm oluştu. Bunlarında sağı solu belli değildi canım.

Adar bana bakıp "Gidiyor muyuz?" dediğinde "Gelmem ben." dedim.

"Bir tane aşiret yetiyor bana zaten, herkesin aşiret olduğu yerde kim bilir ne boklar gelir benim başıma."

Bawer bey'in çayı boğazına kaçıp öksürük krizine girdi.

Herkes ayaklanıp endişeyle yanına gittiğinde Şimal hanım "Gidiyor evimin direği, konağımın ağası!" diye bağırdı.

Ben mi? Ben çatalımı zeytine batırıp bir güzel yiyordum. Ne var bok dediysek..

Neyse zaten bir şey olmadı. Aram babasının sırtına öyle bir vurmuştu ki adam öteki tarafa gidip geri gelmişti.

Düğüne gitmeyi istemiyordum çünkü buralara ve buraların adetlerine alışmak gibi bir niyetim yoktu. Şu an ne yapacağımı, ne zamana kadar burada duracağımı bilmesem de bir gün gidecektim.

Aslında alışmak istemiyordum ben.. Bu şehre, bu aileye ve aile sıcaklığına.

Ama şimal hanım düğün konusunda ısrarcı olmuştu. Onların adetlerini görmemi çok istediğini söylediğinde gözlerime öyle bir baktı ki geri çeviremedim isteğini.

Ayrıca Berzan'ın "Düğünde bir ton erkek olacak. Usturuplu giyin geliyorsan." demesi de etkili olmuştu.

Usturuplu giyinmeyi gösterecektim ben ama ona.

Kahvaltıdan sonra evin erkekleri şirketine gitti. Bu zamana kadar sormadığım soruları hevesle bana anlatan Şimal hanımdan dolayı her şeyi öğrenmiştim.

Bawer ağa yıllar önce ona babasından kalan ufak şirketi büyütüp Urfa'nın en büyük şirketlerinden biri haline getirmiş. Öyle ki şu an biri yurt dışında olmak üzere dört adet şirketleri varmış.

Bu zenginliğin nereden geldiği belli olmuştu. Zaten bugün masada bir geyik eti eksikti, kahvaltı da ciğer bile vardı.

Akşama doğru kaldığım odaya girip biraz instagramda takıldım. Anlık fotoğraf çekinip hikayeme attığımda ekrana ardı ardına düşen bildirimlerle gülümserken atılan bir kaç mesajı okuyup cevap verdim.

Herkes birden ortadan kaybolduğum için endişelendiklerini yazmıştı. İso ise "Oralarda keyfin yerinde bakıyorum da." diyerek trip atmıştı.

En kısa sürede gönlünü anlamayı aklıma not ederken hazırlanmak için dolaptan kıyafet seçtim. Buraya kendilerinin koyduğu uzun elbiseleri es geçip dün kendim aldığım mini, siyah elbiseyi aldım sinsice gülümserken.

Önce üzerimi değiştirip saçlarıma elimle şekil vermeye çalıştım. Aldığım bir kaç makyaj malzemesiyle yüzümü kendine getirdiğimde hazır olduğuma karar vermiştim ki kapı açıldı.

Hamza "Abla hazır-" diyordu ki beni görünce far görmüş tavşan gibi gözleri irileşti.

"Ne bakıyon?" diye kafamı iki yana sallayarak sorunca beni süzdükten sonra ağzını kocaman açtı.

"ABİİİİ! ABİİ ABLAM DEHŞETÜL VAHŞET GİYİNMİŞ KAN ÇIKACAK!" diye konağı inleterek odadan çıktığında ağzım açık kaldı 

"ABİİİİ! ABİİ ABLAM DEHŞETÜL VAHŞET GİYİNMİŞ KAN ÇIKACAK!" diye konağı inleterek odadan çıktığında ağzım açık kaldı.

"Ulan insana benzeyen bir bu dedik, bağrımıza bastık. İçine bununda aşiret oğlanı girmiş." diye söylendim kendi kendime.

Birazdan Berzan'ın geleceğini bildiğim için kendimi hazırlarken kapı hızla açılıp duvara çarptı.

"Bu kapıyı en son sökeceksin yerinden Berzan. Hayvanımsı gücünü kullanmasan mı acaba?"

Gözlerini kocaman açarken suratı kızarmaya başladı. Evet, başlıyoruz.

"ULAN!" diye bağırınca suratımı buruşturdum.

"BU ELBİSENİN GERİ KALAN PARÇASI NEREDE KIZIM? O ALTINA GİYDİĞİN ÇORAP NE? diyerek yanıma geldi.

Tekrar tekrar bakıp ellerini saçlarından geçirdiğinde kenardaki çantamı aldım elime. Arkamdan sinirle yatağa tekme attığını duyduğumda gıcıkça gülümsedim.

"Üretmemişler canım. Modeli böyle bunun."

Eliyle yüzünü sıvazlayarak "Modelini si-"deyip sustu. Ardından "Değiştir hemen." derken sakinleşmeye çalışıyordu.

Kafamı yana yatırıp "Öyle mi?" der gibi baktığımda zorla gülümsemeye çalıştı.

"Bade.. Hadi gülüm. Değiştir üzerini canım benim."

"Aaa." dedim şaşkınca. "Sen insanca konuşmayı biliyormuşsun."

Açık kapıdan Aram girdiğinde o da donup kaldı kardeşi gibi. Gördüğü görüntüye inanamaz gibi bir hali vardı ve çok keyiflenmiştim.

"Aynen bak insanca konuşuyorum. Değişeceksin değil?"

Omuz silkip "Yoo." dediğimde "Ulan ben şimdi seni-" diyerek yanıma gelecekken kenardan kaçıp Aram'a omuz atarak aşağı koşturdum.

"Şimalciğiiiim!" diye bağırıyorum ikişer üçer merdivenden inerken.

Beni görünce "Ne oldu canım?" diyerek şaşkınca baktığında uslu bir kız gibi gülümseyerek üzerimi gösterdim.

"Üzerimde hiç bir hakkı olmayan oğlunuz Berzan, hak iddaa ederek kıyafetimi değiştirmemi istiyor. Rica etsem ben daha fazla sinirlenmeden susmasını sağlar mısın?"

Berzan söylenerek aşağı inerken ona bakıp kocaman gülümsedim.

Şu an on beş dakikadır yoldaydık. Şimal hanım hariç diğerleri öyle gergindi ki benim bile çenem kapanmıştı inanır mısınız?

Sadece Berzan değil, Hamza da dahil olmak üzere hepsi kıyafetimi değiştirmemi istemişlerdi. Ama inat etmiştim bir kere. Ayrıca hiç bir şeyim olmayan insanları dinlemek gibi bir zorunluluğum da yoktu.

Kaldı ki onları kabullensem bile dinlemezdim bir akrep burcu olarak.

Araba durduğunda kulağıma doluşan davul sesleriyle içim kıpır kıpır oldu. Oynamayı çok seviyordum ancak bu kıyafetle çokta göze batmamam gerektiğinin farkındaydım.

Aram, arabadan inmeden "Bade hiç bir erkekle göz göze gelmemeye çalış olur mu? Buralar sandığın gibi değildir. Kötü niyetli insanlarla dolu." dedi.

Anladık düşmanları vardı. On kere söylemişlerdi zaten.

Hem ben zaten uslu bir kızdım, olay çıkartacak halim yoktu ya..

Arabadan indiğimde ilk gördüğüm şey kenarda kesilen koyun oldu. Bir adam kestiği koyunun kanını parmağına sürüp küçük kızın alnına sürünce midemin bulandığını hissettim.

Şaşkınca "Katliam yapıyorlar resmen burada!" deyince Ferzan gülerek yanıma geldi.

"Burada adet böyledir yavrum."

Ters ters baktım.
"Nereden yavrun oluyorum oğlum ben senin?" dediğimde suratı düştü.

Zaten bugün hiç sesi soluğu çıkmamıştı. Bana bakarken suratında bir utanma duygusu vardı sanki. Ama bana söylediklerini öyle kolay unutmayacaktım.

Şimal hanım seslendiğinde Ferzan'dan gözlerimi çekip ona döndüm.

"Bade gel canım, yanımdan ayrılma. Aman kapmasınlar." dedi göz kırparken.

Gülerek yumruğumu gösterdim.
"O biraz sıkar."

Kapıda bizi karşılayan yaşlı adam Bawer beyi görünce elini tutarak saygıyla önünde hafifçe eğilince şaşırdım.

"Hoş gelmişsiz ağam."

"Hoş gördük. Hayırlı uğurlu ola."

Adam akrabarını görünce başka bir dile geçiş yapmıştı resmen. İçeri doğru hafifçe kafamı uzattığımda gelinin ayrı, damadın ayrı oturduğunu gördüm. Gelinin olduğu tarafta kadınlar varken büyük avlunun diğer ucunda da erkekler vardı.

Yaşlı adama hayırlı olsun diyeceğim sırada beni görüp "Vış!" deyip kafasını eğdi.

"Vış?"

Bana cevap vermeden "Ağam bu kız kimdir?" dediğinde Bawer bey göğsünü kabartıp "Kızımdır." dedi.

Adamın gözleri irice açılırken "Ama.. ama-" diye bana bakınca Aram sinirle "Hasso ağa gözüne sahip çık." dedi kapıdan içeri adım atarken.

"Özür dilerim ağam." diyen adama burun kıvırıp kimseyi takmadan içeri daldım.

Evet daldım diyorum çünkü ayağım kapı eşiğine takıldı ve ben adeta kuş olup süzülerek avluya uçtum.

Aklımdan göklerde kartal gibiydi şarkısı geçerken hiç dikkat çekmek istemeyen yanım bana küfür ederek ayakta alkışlıyordu şu an. Daha muhteşem bir giriş olamazdı gerçekten.

Çünkü sadece kadınlar değil bütün adamlar da bana bakıyordu.

Tülbentle örttüğü yüzünden sadece gözleri görünen bir teyze "Aboooo avrat cıbıldak gelmiştir!" deyince sinirle güldüm.

Şimal hanımın kadına kızacağını anladığımda koluna dokunarak susmasını sağladım.

"Hadi teyzem hadi, sen zılgıtını çekmeye devam et. Benim için yorma çeneni."

Kendi aralarında "Ne edepsiz karıymış. Bu kimdir? Şimal hanımağanın yanında işi neycedir?" dediklerini duyuyordum ama umrumda değildi.

Şimal hanım bana güven verici bir gülümseme sunarak kolumdan tuttu ve ilerletti. Boş olan sandalyelere yan yana otururken Atmanlı erkeklerinin diğer tarafa, erkeklerin oraya ilerlediğini gördüm.

Şimal hanım kulağıma eğilerek "Bu erkek düğünü." deyince "Nasıl yani bir de kadın düğünü mü var?" diye sordum merakla.

O sırada her yeri altın dolu, uzun renkli elbise giyen kadınları izliyordum.

"Evet var ama adı Avrat düğünü." dediğinde suratımın aldığı hale kahkaha attı.

"Ay çok tatlısın Bade, çok sevdim seni."

Geldiğimden beri ilk kez utanmıştım sanırım. Ona aynısını söylemedim ama ben de sevmiştim.

Davul sustuğunda gözlerim merakla etrafı taradı. Bir adam ayağa kalkıp "Zılgıt çalmıyanın gişisi öle." deyince kadınlar yeri göğü inletti resmen zılgıt sesiyle.

Şimal hanım bağıran adamın düğün sahibi olduğunu, adetin böyle olduğunu söylemişti.

Önümüzdeki masaya binbir çeşit yemekler geliyordu sürekli. Normalde hepsini gömerdim ama herkesin bakışları bende olduğu için yiyemeyecektim sanırım.

Berzan, Aram ve Ferzan'da gözlerini üzerimden ayırmıyor, her an bir şey olacakmış gibi beni dikizliyordu.

Dakikalar geçerken içeri giren bir sürü adamla bakışlarım o tarafa döndü. En az Bawer bey kadar sert duran yaşlı adamla müzik sesi bile bir anlığına susmuştu. Herkesin bakışları yeni gelen adamın ve karşısında sinirle dikilen Bawer beye döndüğünde endişelendiği belli olan Şimal hanıma yanaştım.

"O adam kim?"

"Onlar.." dedi yutkunarak. "Kan davalımızdır."

Şaşkınlıkla endişeden dudaklarını ısıran kadına döndüm.

"Bu zamanda kaldı mı böyle şeyler?"

Hiç sorma der gibisinden kafasını iki yana sallıyordu. Tekrar erkeklerin olduğu kısma döndüğümde Bawer beyin karşısındaki sert bakışlı adamın bana bakarak güldüğünü gördüm.

Ne bakıyordu bu yaşlı moruk?

Bawer bey'i hiç görmediğim kadar sinirli gördüm bakışları bana döndüğünde. Gerginlikle yerimde kıpırdandığımda Bawer bey adamın yakasına yapışınca hızla ayağa kalktım.

Tam yanlarına gidecektim ki Şimal hanım beni durdurdu. Neyse ki araya girenler sayesinde kavga etmeye hazır olan ikili de ayrılmıştı birbirinden.

Birden bir şey oldu. Üzerimde yoğun bakışlar hissediyordum. Anlık bir ürpertiyle savunmasız bakışlarımı konağın ikinci katındaki terasına çevirdiğimde onu gördüm..

Siyah takım elbisesinin içine giydiği siyah gömleğin iki düğmesi açıktı. Surat ifadesi çelik zırhtan farksız, dümdüzdü. Gözlerim irice açılırken etrafıma baktım başkasına mı bakıyor acaba diye ama hayır.. Direk olarak bana bakıyordu.

Bana araba çarpmaktan son anda kurtaran mendebur suratlıydı bu.

Neden böyle gergin hissettiğimi de anlamamıştım.

Dudaklarının hafifçe kıvrıldığını gördüğümde kaşlarımı çatarak "Ne bakıyon yapram?" diye ağzımın içinden konuşarak el kol yaptım.

"Bir şey mi dedin Badeciğim?" diyen kadınla hemen duruşumu düzeltip "Yok.. mırıldanıyorum öyle." diyerek cevapladım.

Tekrar terasa döndüğümde adam yine olduğu yerden kaybolmuştu. Fantastik dizileri oldum olası sevmezdim ama bu adam vampir veya ışınlanmayı bulan biri falan olabilir miydi anasını satayım? Başka bir açıklaması yoktu.

"Bademcik?"

Kulağıma dolan o saçma hitap şekliyle gözlerimin içine gülerek bakan genç adama döndüm.

Şaşkınlıktan bir kaç saniye konuşamazken "Vallahi de billahi de sensin!" diye şakıdığında aklımdan geçeni söyleyiverdim.

"Sıçtı Cafer?"

Kaşları çatılırken "Efendim?" dedi.

Dudaklarımı birbirine bastırıp "Tuvaletim geldi de onu şey ettim." diye iyice içine sıçtım mevzunun.

Neyse ki normal bir bakış atarak "Hee anladım." dedi. Bunun kafa da benim gibi biraz kırıktı ama ısınmıştım.

"Senin burada ne işin var?" diye sorduğumda Şimal hanım "Tanışıyor musunuz oğlum siz?" dedi şaşkınca.

Cafer yanımdaki kadının elini öpüp "Nasılsın teyzem? Evet tesadüfen tanıştık." dediğinde ben teyze demesine takılmıştım.

Daha sonradan öğrendim ki Sıçtı Cafer Şimal hanımın öz yeğeniymiş. Bu arada benim fenomen olduğumu da sonradan hesabıma girip anlamış. Niye söylemediğimi sorguladığında geçiştirecek cevaplar vermiştim.

Bizim konuştuğumuzu gören Aram yanımıza sinirle gelip bir ton soru sormuştu.

Cafer tanışma hikayemizi anlatınca "O şerefsiz sen miydin ulan?" diye ensesine yapıştı çocuğun. Elinden zor almıştım..

Kuzeni olduğu için biraz medeniyet gösterip konuşmamızı sorun etmemişti. Cafer artık sürekli görüşeceğimiz için mutlu olduğunu söylerken sonsuza kadar burada olmayacağımı bilmiyordu tabi.

Çok sıkıştığım için yerini öğrendiğim tuvalete gitmek üzere merdivenlerden çıkarken erkeklerin bakışlarını üzerimde hissetsem de o tarafa dönmedim.

Tuvalete girip işimi hallettikten sonra ellerimi yıkayıp çıktım. Hem etrafı inceliyor hem de kendi kendime evin büyüklüğünü konuşuyordum.

Birden koluma asılan ellerle ne olduğunu şaşırırken iki adam kolumdan tutup beni sürüklemeye başladı. Ayaklarımı yerden kaldırıp adamlara tekme atmaya çalışırken aynı zamanda telaşla bağırıyordum.

"Kimsiniz lan siz?!"

Ancak müzik sesi öyle yüksekti ki beni kimsenin duymayacağından emindim.

Elbisem hareket ettiği için daha da yukarı çıkıyordu ve çok rahatsız olmuştum. Kalbim son hızda atarken var gücümle bağırıp adamlara saldırmaya çalışsam da hiç konuşmadan beni karanlık bir odaya sokup kapıyı kapattılar.

Elimi kalbime koyarak "Ne oldu lan az önce?" diye söylendim sakinleşmeye çalışırken.

O an, karanlığa alışan gözlerim yatakta rahatça ellerini geriye yaslamış olan adamı gördü.

"Sen kimsin?" diyerek kapıya yavaşça yaklaşırken aklımdan bir ton şey geçiyordu. Birden ayağa kalkıp hızla yanıma geldi ve beni kapıdan uzaklaştırıp duvara yasladı.

Ellerini iki yanıma koyduğunda pis nefesini suratımda hissederken, kafamı yana çevirerek hızla bacağımı kaldırdım ve erkekliğine sert bir tekme geçirdim.

"AH! GİTTİ ULAN HAŞMETLİM!"

"Haşmetlini kopartmadığıma dua et şerefsiz aşiretimsi seni."

Koşarak kapıdan çıkacağım sırada saçıma asılan eller çığlık atmamı sağladı.

"BIRAK!"

"Yok öyle kaçmak güzel ceylan.."

Arkadan beni kendine yaslarken bütün hareketlerimi kısıtlamıştı. Ne bacaklarımı ne ellerimi oynatabiliyordum.

Saçımı çenesiyle kenara çektiğinde nefesi yanağıma vuruyordu. Midem bulanırken kaskatı kesildim. Kaygı hissi bütün bedenimi kuşatmıştı.

"Çekil.." dedim son gücümle.

Gözlerimin önüne gelen geçmişin yankıları bana yardımcı olmuyordu.

Pis nefesi saçlarıma vururken "Tanışacağız." dedi fısıltıyla.

"Ben Cihatlı aşiretinden, Adil.. Bu ismi çok duyacaksın. Ondan önce ben görmek istedim seni."

Gözlerimi kapatırken kollarımı oynatmaya çalıştım. O kimdi, ne oluyordu anlamıyordum!

"Siktir git! Bırak beni hemen yoksa çok fena olacak."

Alayla gülümserken "Ne kadar korktum bilemezsin.. Bawer ağanın bir kızı olduğunu duyduğumda bu kadar güzel olacağını tahmin etmemiştim." dedi nefret dolu sesiyle.

Bütün gücüm üzerimden çekilmiş gibi hissediyordum. Midem bulandığında dudaklarımı birbirine bastırdım.

Tam beni kendine daha çok çekerken kapı sertçe açıldı.

Berzan'ı göreceğim için bu kadar mutlu olacağımı söyleseler inanmazdım. Önce bana sonra arkamdaki şerefsize bakarken sinirden alnındaki damar yerinden fırlayacak gibi atıyordu.

Adam arkamdan geri çekildiğinde bir şey demesine kalmadan Berzan yumruğu suratına geçirdi.

"Ulan!" dedi yumruk atarken.

"Sen benim kardeşime!" Bir yumruk daha attığında kemik çatırdama sesi geldi.

"Nasıl dokunursun orospu çocuğu?"

Arka arkaya yumruk atarken donup kalmış bir vaziyette onları izliyordum. Eğer kendimde olsaydım yaptığı şey için Berzan'dan önce ben mahvederdim o pisliği.

Adamın bir ara karşılık vermeye çalışarak "Söylemediniz değil mi?!" diye bağırdığını duyarken anlam verememiştim. Transa girmiş gibi, bütün bedenim buz kesmişti.

"Kes lan sesini! Sikeceğim oğlum senin o ağzını!"

Gözlerimi yavaşça kapattığımda, gece kabusunu göreceğim görüntüler gözümün önüne gelirken Ferzan'ın bağırmasıyla gözlerimi açtım.

"Bade?!" dedi endişeyle.

Ona doğru bir attığımda hiç beklemediğim bir şey yaptı.. Beni kollarının arasına alıp sımsıkı sarılırken titrediğimi hissediyordum. Belki de ilk kez karşılarında bu kadar çaresizken, onun elleri saçlarımda geziyordu.

"Geçti güzelim.. Geçti, iyisin.. Bulduk seni."

🦋

Bölümü nasıl buldunuz?

Şimalciğim peki.. ♥️

İnstagram: Pembikhayallerr

 

Loading...
0%