@perdidoentisara
|
"Mısra ben..." Birkaç saniye duraksayarak eline baktım. Şu an söylediğim tek bir kelime ya da tek bir hareket bile beni anlamanı sağlayabilir. Beni öğrenmeni çok istiyorum ama bundan saha çok istediğim şey kesinlikle seni kaybetmemek. Gülümseyerek gözlerine bakarken hafifçe tuttuğu elini sıktım. "Tanıştığımıza memnun oldum Mısra, ben de Çınar..." Mısra'nın kaşları hafifçe çatılırken telefonumun çalmasıyla istemeye istemeye yavaşça elimi çektim. Pamir'in aradığını görünce nefes verdim. Ben seni unuttum tamamen. Mısra akıl bırakmıyor ki bende... Mahçup olarak ayağa kalkıp Mısra'ya baktım. "Arkadaşım beni bekliyor, şimdi gitmeliyim. Sen iyi olduğuna eminsin değil mi? Mısra başını sallayarak bana onay verince ben de başımı salladım. İçimden bir ses kalmam için yalvarırken nefes verip telefona baktım. Biraz daha bekleseydin olmaz mıydı Pamir? "Dikkat et kendine, yürürken de önüne bakmayı unutma." Gülerek kurduğum cümlenin tepkisini değiştirmesini beklerken dalgınca bana bakmaya devam edince ben olduğumu anladığını anladım. Bozuntuya vermeden dudaklarımı ıslattım hiçbir şey olmamış gibi. "Görüşürüz o zaman." Gözlerime bakıp yutkundu. Birkaç saniye süren sessizliği nihayet o güzel sesiyle bozdu. "Görüşürüz." Ayaklarım bana direnirken zorla gülümseyip kapıya yöneldim. Pamir yeniden aramaya başlayınca kantinin kapısını açarken aramayı cevapladım. "Geliyorum, kantindeyim." "Beş dakika dedin yarım saati geçti, iyi misin?" Kantinden uzaklaşırken dalgınca buza bakan Mısra'ya kaydı bakışlarım. "Bilmiyorum." Adımlarım yavaşlarken korkuyla nefes verdim. Ya beni bir daha istemezse? Ona yazmamı ya da çevresinde olmamı istemezse? O zaman ne yapacağım? Onun kantinde olduğunu bile bilmiyordum. Ödev teslim etmek için uğramıştım okula sadece, nereden bilebilirdim ki az kalsın ifşa olacağımı? Mısra ayağa kalkınca adımlarımı hızlandırıp okuldan çıktım. Pamir'in görüş açısına girince telefonu kapatıp arabaya ilerledim. Hiçbir şey demeden hızlıca arabaya binip kemerimi taktım ve arkama yaslandım. Pamir bir şeylerin yolunda gitmediğini fark etse de sorgulamadı. Daha ben bile ne olduğunun farkında değilken bir de ona anlatamazdım zaten. *** "Anladı mı yani sen olduğunu?" Miray'a baktım çaresizce. Bunun cevabını en az senin kadar ben de merak ediyorum. "Çok fazla açık verdim. Maça gideceğimi söyledim sonrasında sahada karşılaştık, adını vermeden senden bahsettim. Anlamasın diye yalan söylemek zorunda kaldım üstelik. Tam belki karşındayımdır dediğim anda çarpıştık. İşin en saçma tarafıysa kullanıcı adım çınar ağacı. Kıza adım Çınar dediğimde bana bakışını görmeniz lazımdı. Bu iş bitti, buraya kadarmış. Çınar ağacının ben olduğumu kesin anladı." "Belki anlamamıştır? Sonuçta tamam parçaları birleştirince uyuyor ama birleştirdiğinden emin değiliz ki?" Bakışlarımı Miray'dan Pamir'e çevirdim. Böyle bir ihtimal var mıydı? Muhtemelen yoktu. "Sanmıyorum Pamir, Mısra aptal biri değil. Kaldı ki aptal bile olsa Çınar o kadar çok açık vermiş ki bunu anlamaması çok zor." Yorgunca nefesimi verip başımı koltuğa yaslayıp gözlerimi kapattım. Evet, Mısra'nın beni öğrenmesini elbette çok istiyorum ama bu şekilde değil. Şu an kim olduğumu öğrenmesi beni hayatına alma ihtimalini azaltacak gibi hissettiriyor çünkü. En azından bir süre daha kim olduğumu bilmezse belki bana biraz daha ısınabilir. Biraz daha vaktim olsaydı belki beni biraz daha kabul edebilirdi. "Çınar, duyuyor musun?" Gözlerimi açıp Miray'a baktım. Düşüncelere öylesine dalmıştım ki hiçbir şeyi duyamamıştım dediklerinden. "Efendim?" "Tamam bugün değildi amacın ama nihayetinde bir gün karşısına çıkmayacak mıydın bu kızın? Ya bu gün ya da yarın ne fark eder ki?" Olumsuz anlamda başımı salladım. Tabii ki karşısına çıkacağım ama zamanı çok fark eder. "Çok şey fark eder Miray. Tamam bana alışmaya başlamıştı ama yine de..." Duraksayarak nefes verdim. Gerçekten fark eder miydi? Mesela şu an karşısına çıksam, desem ki Mısra, ben Çınar. Çınar ağacı yani, sen genelde odun kafa demeyi tercih ediyorsun olur, ona da kabulüm. Ben buyum ve hayatında olmak istiyorum. Beni tanımıyorsun, belki de hayatına birini almak da istemiyorsun ama ben senden bir şans istiyorum. Bütün içtenliğimle sadece bir şans istiyorum. Başımı sallayarak ayağa kalktım. Evet, Mısra'yla konuşacağım. Karşısına çıkıp açık açık konuşacağım. Bana bir şans vermesini isteyip cevabı ne olursa olsun saygı duyacağım. Kapıya doğru ilerlerken koltuğa attığım hırkamı aldım. Daha fazla zaman kaybetmek istemiyorum. Şimdi Mısra'nın yanına gidip onunla konuşmak, her şeyi bir sonuca bağlamak istiyorum. "Nereye Çınar?" Bir elim kapının kulpundayken durdum. Yavaşça dönüp Pamir'e baktım omzumun üzerinden. "Ne olacaksa olsun artık. Ondan kaçmak değil karşısına çıkmak istiyorum. Şansımı deneyip yanında olmak için çabalamak istiyorum." Derin bir nefes alıp kapıyı açtım. "Ben Mısra'yla konuşmaya gidiyorum. her şeyi anlatacağım ona." ***
Vaktim oldukça bölüm yazıyor, bölümlerin arasını açmamaya çalışıyorum ama stokta hiç bölüm yok ve iki kitabı aynı anda yürütüyorum bu yüzden bazen sadece birine bölüm geldiği için diğerine bölüm gelemeyebilir ya da ikisine de gelebilir bilemiyorum ama olabildiğince her gün en az bir hikayeye bölüm atmak için elimden geleni yapacağım. Hikaye gidişatı nasıl sizce? Çınar her şeyi açıklayabilecek mi? Mısra anlamış mıdır sizce? Diğer bölümü kimin ağzından okuyacağız acabaa :33 Cevaplanmasını en çok beklediğiniz soru hangisi? Belki ilerideki bölümlerde bazı sorulara cevaplar bulabiliriz..
Profilimden diğer kurgularıma da göz atmayı unutmayın :33 Beni diğer sosyal medya hesaplarımda da takip etmek isterseniz şu şekilde; tiktok/instagram: asraninzihni twitter/inkspired/wattpad/cizgistudio/kitappad: perdidoentisara |
0% |