@perdidoentisara
|
Biraz daha kendimi iyi hissetmeye başlayınca başımı kaldırıp Teo'ya baktım. Ne kadar birilerinin beni bu halde görmesini sevmesem de abimdi o benim, küçük kız kardeşinin her halime alışkındı. Elini yanağıma yerleştirdi ve cebinden çıkarttığı peçeteyle gözlerimden akan yaşları sildi. "Konu ne olursa olsun.." Durunca yutkunarak ona baktım. İki elinin avuçlarını yanaklarıma yaslayıp başımı hafif yukarı kaldırdı. "O bile olsa artık ağlamanı istemiyorum. Seni böyle görmek canımı çok yakıyor ve elimden hiçbir şey gelmiyor. Üzülmeyeceğini bilsem şimdiye kadar çoktan ona haddini bildirmiştim ama işte sen varsın." Ne diyeceğimi düşünürken kapı açılınca ikimizin bakışları da kapıya döndü. Gelen Pamir'di. Sanırım ilk kez onu gerçekten görmek istemiyordum. Bakışları ilk önce Teo'yu buldu. Bunun sebebi muhtemelen kapıya daha yakın olmasıydı. Bakışları yanaklarımdaki ellerine kayınca kaşları çatıldı. Yanaklarımdaki bakışları bu kez yüzüme çıktığında göz göze geldik. Yüzümün ne halde olduğunu bilmesem de o dehşet dolu ifadesinden çok da iyi olmadığını anlayabiliyordum. Bana doğru adım atarken başımı diğer tarafa doğru çevirince Teoman yanaklarımdaki ellerini çekerek önüme geçti. Başımı tamamen arkaya çevirmediğim için ikisini de rahatça görebiliyordum. Teoman'ın önüme geçmesiyle Pamir duraksadı. Birkaç saniye anlam vermeye çalışarak Teoman'a baktıktan sonra bakışları bana döndü. Ne kadar onu görmek istemesem de - ki bunun tek sebebi içimde yarattığı o büyük yangındı- göz ucuyla ona baktım. Bakışları yumuşarken yutkundu. Gözlerinde o pişmanlığı görünce içim sızlasa da bana doğru adım atmaya başladığında konuşmak yerine başımı bu kez tamamen çevirip ona arkamı döndüm. Bu onunla konuşmak istemediğimi gayet açık bir şekilde belli ediyordu. "Miray, beni dinler misin?" İçimden bir ses onu dinlemek, gerçekleri -belki de bildiklerimi- öğrenmek için can atarken zorla da olsa onu bastırarak sessiz kaldım. Seninle konuşacaksam bile bu şimdi olmayacak Pamir. Kendimi daha iyi hissettiğimde, duyabileceğim her şeye kendimi hazır hissettiğimde olacak. "Seninle konuşmak istediğini sanmıyorum, yanlış bir zaman şu an. Konuşmanız iyi değil aksine ikiniz için de daha kötü olacak." "Miray?" Nefes verdim. Biraz daha ısrar ederse dayanamaz kabul ederdim ve bunu Teoman çok iyi biliyordu. "Israrların bir şeyi değiştirmeyecek, zamana ihtiyacı var." Pamir'in ne yaptığını göremediğim için nasıl bir tepki verdiğini deli gibi merak etsem de duruşumu bozmadım. Bu kez yapamazdım çünkü. "Konuşacağız Miray, konuşmak istemezsen de dinle beni. Sana kendimi açıklamama izin ver. Şimdi değilse bile.." Gözlerim yeniden dolmaya başladığında tavana çevirdim gözlerimi. Her zaman bu kadar sulugöz müydüm yoksa bu sadece bugüne mi özeldi? Benden cevap alamayınca kapıya doğru ilerledi. Kapının sesini duyduğumda çıktığını anladım. Derin nefes vererek gözlerimi kapattım. Neden hiçbir şey planladığım gibi gitmiyordu? *** Ders boyu önümdeki kağıdı karalamıştım. Sınıfın çalışkan öğrencilerinden olmasam da bu dersi sevdiğim için en çok katılım gösterenlerden birisi ben olurdum. Hocanın sorduğu çoğu soruyu cevaplamaya çalışır, anlamadığım bir şeyi mutlaka sorar ve notlar çıkartarak araştırma yapardım. Bugünkü ders bir istisnaydı. "Senin bu konuda belirtmek istediğin bir şey var mı Miraycığım?" Başımı kağıttan kaldırıp hocaya baktım. Ne anlattığınızı bile bilmiyorum. Başımı olumsuz anlamda sallayıp yorgunca hocaya baktım. Dün gece sabaha kadar uyuyamayıp yatakta döndüğüm için şu an her yere bayılabilirdim uykusuzluktan. Yani bu demek oluyordu ki konuyu dinlemiş olsam bile mantıklı bir cevap verebilecek kadar kafam yerinde değil. Hoca başını sallayıp sınıfa döndü ve gülümsedi. "Dersimiz bitmiştir arkadaşlar, haftaya dersimiz aynı saatte olacak. Çıkabilirsiniz." Sınıfta bir anda şiddetli bir uğultu oluşunca onları duymazlıktan gelmeye çalıştım. Diğerlerinin aksine yavaşça toparlanırken karaladığım sayfaya ne yazıp çizdiğimi umursamadan buruşturup çantama attım. Sınıf neredeyse tamamen boşaldığında sıradan kalkıp kapıya doğru ilerlemeye başladım. "Miray, bir bakar mısın?" Hocanın sesiyle başımı sallayarak yönümü değiştirip hocaya doğru ilerledim. Yanına vardığımda masada kendisine yer açtı ve tek bacağını masanın yanına yerleştirerek yan şekilde masaya oturup etrafa bakındı. Sınıfta kimsenin kalmadığından emin olduktan sonra bana döndü. "Konuşmak ya da anlatmak istediğin bir şeyler var mı?" Bakışlarımı kaçırdım. En sevdiğim ve her şeyine saygı duyduğum hocama saçma aşk hayatımı anlatmam ne kadar doğru olurdu? "Önemli bir şey değil hocam, gerçekten." Başını hafif yana eğerek gülümsedi. Bu inanmadım demek oluyordu. "Bugün hangi konuyu işledik derste?" Utanarak tekrar bakışlarımı kaçırdım. Tek bir kelime bile hatırlamıyorum diyemedim.. "Senin hakkında sürekli soru sorduğun, ne zaman derste işleyeceğiz dediğin bir konu vardı, hatırlıyor musun?" Hangi konudan bahsettiğini anlayınca başımı salladım. "Bugün biz o konuyu işledik Miray ama sen ne yazık ki aramızda yoktun üstelik bunun önemli bir şey olmadığını söylüyorsun." Yeniden genzim yanmaya başlayınca tırnaklarımı avuç içime batırdım. Hayır, şu an ağlayamazsın. Saçmalama! "Dün gece pek uyuyamadım hocam, kusura bakmayın. Bir daha böyle bir şey olmayacak ve bugünü de telafi edeceğim, söz." Gülümseyerek ayağa kalktığında beni anladığını hissettim. Gerçekten size boşuna saygı duymuyorum. "Bu hayatta her şey gelir geçer Miray. İnsanlar, duygular, hisler.. Ama bu demek değil ki geçer deyip bunları yok sayalım. Birisini seviyorsan peşinden git, bir işi seviyorsan daha sıkı sarıl. Pes etme hiçbir şey için. Bu yaşların geri gelmeyecek. Sonra benim yaşıma geldiğinde gençlere pişmanlıkla tavsiye veren bir bunak olursun." Gülerek sonlandırdığı cümlesi benim de gülmeme sebep olmuştu. Bakmayın kendisine bunak dediğine, taş çatlasın kırklı yaşlardaydı. Çantasını alıp kapıya ilerleyince ben de onunla birlikte ilerlemeye başladım. "Teşekkür ederim Tarık Hocam, yine konuşmasam da beni anlayıp yardımcı oldunuz." Gülümseyerek başını hafifçe eğdi. Rica etmezdi. Hafifçe gülümser, gözlerini yavaşça kapatarak başını eğerdi. Bu da onun kendine özgü rica biçimiydi. Yollarımız ayrıldığında kulaklığımı taktım. Kulağımı Abel'in sesi doldurduğunda nefesimi verdim. Bu, The Weekend'in en sevdiğim şarkılarından biriydi. I just pretend that I'm in the dark Müziğe kendi içimden eşlik ederken fakültenin çıkışına doğru ilerledim. Havanın güzel olması hoşuma giderken yavaş adımlarla ilerlemeye devam ettim. Bana doğru yaklaşan bir kızı fark edince başımı çevirip ona baktım. Yanıma gelip bana kucağındaki büyük buketi verince kaşlarımı çatarak buketi tuttum. Ayakkabısını falan mı bağlayacaktı acaba? Kız bir anda koşarak benden uzaklaşmaya başlayınca şaşkınca peşinden baktım. Bu da neydi şimdi? Kulaklığımın tekini çıkartıp cebime koydum. Kıza doğru ilerleyecekken sol kolunu havaya kaldırıp bir yeri gösterince çatık kaşlarımla gösterdiği yere döndüm. Havada süzülen kırmızı uçurtmaları görünce şaşkınca kaşlarım havalandı. Kırmızı olmaları tamamen tesadüftü değil mi? Herkes kırmızıyı sever sonuçta. Uçurtmalara biraz daha dikkatli bakınca aslında kocaman bir kalp oluşturduklarını fark ettim. Hepsi farklı uçlardan yavaşça gelip büyük bir kalp oluşturmuşlardı gözümün önünde. Kulağımdaki şarkı çalmaya devam ederken sesin kesilmesine sebep olan bildirim sesleriydi. Bakışlarımı uçurtmalardan zorla çekerek buketi tek elime aldım. Telefonu çıkartacağım sırada buketi hiç incelemediğimi fark edince gözlerimi gezdirdim. İçi kırmızı lalelerle kolu çok güzel bir buketti. Kırmızı olan her şey mi bu kadar güzeldi yoksa güzel olan her şey mi kırmızıydı? Telefonum titremeye devam edince buketi sağlamca tutarak telefonumu çıkarttım. Mesajların Pamir'den olduğunu görünce derin nefes verdim. Mesajı açıp açmamak arasında kalsam da merakıma yenik düşüp açtım.
dincerpamir: Miray. dincerpamir: Sadece bir kez dinle beni. dincerpamir: Lütfen.. dincerpamir: Kendimi açıklamama izin ver. dincerpamir: Dinledikten sonra istemezsen söz veriyorum bir daha rahatsız etmem seni. dincerpamir: Ama bir kez dinle beni, yanlış anladın her şeyi. dincerpamir: Sandığın gibi bir durum söz konusu değil.
rojaredd: o gece beraber miydiniz?
dincerpamir: Evet beraberdik ama dincerpamir: Sandığın gibi değildi. dincerpamir: Gerçekten.
Nefes vererek başımı kaldırdım. Çiçeklere bakarken iç çektim. Şimdi size nasıl kıyacağım ben? Mutsuzca etrafa bakınırken Pamir'le göz göze geldik. Uzakta durmuş, bana bakıyordu. Bakışlarını üzerimden bir saniye bile çekmiyor oluşu kötü hissetmeme sebep olunca bir şey demeyip telefonu cebime koydum ve arkamı döndüm. Elimdeki dünyalar güzeli buketimle beraber eve doğru yürümeye başladım. Kırmızı lale büyük aşkın simgesiydi. Hislerinden emin olduğunu ve sevdiğini anlatan çiçeklerdi. Ve ben Pamir Dinçer, seni biraz daha uğraştırıp bütün duygularından emin olmadan sana bir adım daha gelmeyeceğim. Duygularından emin olana kadarsa bütün her şeyi yapacağım.
rojaredd bir gönderi paylaştı (henüz uygulamada görsel ekleme olmadığı için buraya ekleyemiyorum) 927 beğeni rojaredd: I don't want this feelin', I can't afford love. I try to find a reason to pull us apart dincerpamir: It ain't workin', 'cause you're perfect and I know that you're worth it Yorumlar sınırlandırıldı. dincerpamir: I can't walk away,** dincerpamir: Even though we're goin' through it dincerpamir: And it makes you feel alone dincerpamir: Just know that I would die for you dincerpamir: Baby, I would die for you, dincerpamir: The distance and the time between us dincerpamir: It'll never change my mind dincerpamir: Cause baby, I would die for you
rojaredd: Just don't blame me rojaredd: Cause I can't take this pain forever
dincerpamir: Benden daha iyisini bulabilirsin Miray, dincerpamir: Hatta en iyilerini bulabilirsin dincerpamir: Ama lütfen bulma. dincerpamir: Çünkü..
rojaredd: çünkü?
dincerpamir: Ben sana aşık oldum. *** *Miray'ın dinlediği şarkı The Weekend - In Your Eyes **Mesajlaşmada geçen şarkı The Weekend - Die For You Pamir.. Seni yiyebilir miyim? Ya da önce Miray'ı mı yesem.. Profilimden diğer kurgularıma da göz atmayı unutmayın :33 Beni diğer sosyal medya hesaplarımda da takip etmek isterseniz şu şekilde; tiktok/instagram: asraninzihni twitter/inkspired/wattpad/cizgistudio: perdidoentisara |
0% |