@perdidoentisara
|
Saçımı toplayıp topuz yaptım. Pamir bana aşık. Topuzu beğenmeyip bozdum ve sıkı bir at kuyruğu yaptım. Pamir bana aşık. Bunu da beğenmeyip saçlarımı ördüm. Akşama düzleştireceğim için bundan da vazgeçtim. Pamir bana aşık. Akşam başka model yapacağım saçım için şu an bu kadar uğraşmak saçma olacaktı. Örgüyü açtım ve saçlarımı düzeltip aynadan salık saçlarıma baktım. Pamir bana aşık. Aynadan kendimi incelemeye başladım. Pamir bana aşık? Gerçekten aşık mı? Bilmiyorum. Aşık olmasa neden öyle söylesin ki, ne alaka? Gülümsedim. Pamir gerçekten bana karşı bir şeyler hissediyor olabilir mi? Gece bana o mesajı attığından beri kendime belki de bu soruyu bin kez sormuştum. Her seferinde birbirinden farklı cevaplar vermiştim garip bir şekilde. Kiminde onu onaylayıp bunun çok normal olduğunu söyerken diminde sonuna kadar inkar edip onunla kavga etmiştim, etmiştim de etmiştim saatlerce düşünmüş kendi kendime konuşmuştum ama hiçbir sonuca varamamıştım. Ona nasıl davranmam gerekiyor bilmiyorum. Tek bildiğim içimde artık bastıramadığım onu öpme dürtüsü. Karşıma çıktığı ilk yerde onu öpeceğime adım gibi emin olduğum için ondan olduğunca kaçmam lazım. Neden kaçtığımı da bilmiyorum. Onu dinlemek istiyorum, baştan sona, detaylıca her şeyi anlatsın hiç susmasın istiyorum. Dinledikçe ona haksızlık ettiğimi düşünüp pişman olmak istiyorum, özür dilerken öpmek ve bütün sorunları çözmek istiyorum. Çözelim ve aramızda hiçbir sorun olmasın istiyorum. İsteklerim tabii ki çok güzel ama ne yazık ki gerçekleşmesi istemek kadar kolay değil. Akşam giyeceğim elbiseyi askıdan çıkartıp üstüme tuttum. Aynadan kendime bakarken bunun üstüne nasıl bir makyaj yapabileceğimi düşünmeye başladım. Kırmızı ruj. Bu siyah elbise en güzel kırmızı rujla tamamlanır. Elbiseyi yeniden askıya geçirip astıktan sonra makyaj masama geçtim. Bugün hafif bir makyaj yapmak istiyordum aslında ama akşam süreceğim kırmızı ruj aklımı çelince yavaşça elimi uzattım. Kırmızı ruju elime alıp dikkatlice sürdüm. Egolu ya da kendini beğenmiş bir insan değilim, kendinin farkında olan ve açık sözlülükle kendini eleştiren birisiyim. Ve bu kırmızı ruj bana yakışıyor. Rujun düzgün olduğundan emin olduktan sonra siyah uzun kollu cropumu giydim. Aynada uzun süre oyalandığımı fark edince yavaşça uzaklaşıp evden çıktım. Bugün Teo'yla ortak dersimiz vardı. Dersten sonra birlikte bir arkadaşımızın doğum gününe gidecektik böylece ben hem evden uzak kalmış olacaktım hem de düşüncelerimden, her türlü kârdayım. *** "Neredesin Teo, göremiyorum seni." Sağ elimle kulağımdaki telefonu tutarken sol elimle de güneşi engellemek için siper yapmış, kısık gözlerle etrafta Teo'yu arıyordum. Pamir'le göz göze gelince yutkundum. Kalbim yeniden hızlanmaya başlayınca yanına gitmemek için kendimi zorladım. Hayır, yanına gitmeyeceksin. Pamir'in gülümsediğini görünce iç çektim. Gülmek bu hayatta en çok sana yakışıyor Pamir Dinçer. "Miray? Sesim geliyor mu?" İrkilip başımı salladım. Teo, ben bir an dalmışım.. "E- evet, geliyor sesin. Ne demiştin?" "Pamir'i gördün değil mi Miray.." Gözlerimi kaçırdım. Burada olmadığı halde her şeyi bu kadar anlaması biraz sinir bozucu olsa da bozuntuya vermedim. "Yo, ne alaka? Hatlar şey olmuş. Neyse, sen neredeyim dedin?" "Arkanda." Kulağıma fısıldamasıyla korkuyla sıçradım. Elimi kalbime koydum panikle. "Öyle sessizce gelinir mi? Kalbime iniyordu.." Gülerek bana bakınca göz devirdim. Beni süzdükten sonra kaşlarını çattı. "Kızım, eve uğramayacak mıyız zaten neden buraya hazırlanıp geldin?" "Elbise giyeceğim akşam, böyle gelmeyeceğim tabii ki. Bu klasik okul kombinim, çok sıradan." Elimi tutup beni etrafımda çevirdi. Gülerek durup ona baktım. "Sıradan halinle bile bu kadar güzel olman biraz sinirimi bozuyor, sürekli birilerini kardeşimden korumak zorunda kalıyorum." Gülerek kollarımı ona sarınca o da bana sarıldı. Başımın üstünden öpüp alnını başıma yasladı. Öz abim olsaydın seni bu kadar sever miydim bilmiyorum ama iyi ki manevi abimsin Teoman Ege. "Seninki beni parçalayacak gibi bakıyor, ben emin oldum, aşık olmuş bu." Heyecanla başımı kaldırıp ona baktım. "Gerçekten mi?" Gülerek başını salladı. "Gerçekten." Beni taklit ederek aynı heyecanla konuşması utanmama sebep olmuştu. Bakışlarımı kaçırınca gülerek elini omzuma atıp beni kamelyalara ilerletti. Öyle bir yere oturtmuştu ki tam Pamir'le karşı karşıyaydık ve aramızda sadece birkaç metre vardı. Teo'yla konuşurken bakışlarım istemsizce ona kayıyordu. Ne zaman ona baksam dikkatlice beni incelediğini görüp geri Teo'ya dönüyordum. Bu kadar uzun süre incelemesi garibime gitmeye başlayınca duyamayacağından emin olarak Teo'ya yaklaştım. "Üzerimde garip duran ya da garip gözüken bir şey mi var?" Kaşlarını çatıp hızlıca beni süzdü. Olumsuz anlamda başını sallayıp gözlerime baktı. "Hayır, her şeyinle harika gözüküyorsun. Neden?" Nefes verdim rahatlayarak. "Ne zaman Pamir'e baksam dikkatle beni inceliyor. Acaba bir şey mi var diye düşündüm ben de." Sözümü bitirmemle Teo çok rahat bir şekilde karşı masaya bakıp gözlerini bana bakan Pamir'e dikti. "Ne yapıyorsun Teo? Önüne dön." "Nasıl bir hismiş anlasın istiyorum." "Lütfen tatsızlık çıkmasın, bana döner misin?" Bana dönmesi için elini tuttum. Bunun etki etmesini beklesem de hiçbir etki yaratmamıştı. Göz ucuyla Pamir'e baktığımda ellerimize baktığını fark ettim. Neden Teo'ya karşı bu kadar sert? Onu her defasında gözleriyle yiyecek gibi bakıyor. "Teo lütf-" "Hayırdır, bir sorun mu var?" Sözümü kesen Pamir'in yanında oturan Fırat'ın sesiydi. Korktuğum olmuştu ve ortam iyice gerilmişti. Teo bakışlarını birkaç saniye Fırat'a kaydırıp geri Pamir'e dönmüştü. "Arkadaşınıza sormak daha doğru olur." Fırat yeniden ağzını açacağı anda hızlıca ayağa kalktım. "Teo, ders saati geldi. Derse geç kalacağız, kalk hemen." Aceleyle tuttuğum elinden sıkıca tutarak çektim ve onu kaldırdım. Birkaç saniye daha Pamir'e baktıktan sonra kolunu omzuma atarak beni kendisine çekti ve beraber okula doğru ilerledik. Nefes verdim bilerek sesli bir şekilde. "Abilik içgüdülerini acaba başka zamanlara mı saklasan Teo'cuğum? Sevdiğim çocuğa dik dik bakmasan mesela?" Başını eğip bana baktı. "Sevdiğin adam akşama kadar seni süzerken sorun yok, abin ona bakınca mı sorun oldu kızım?" Başımı salladım umutsuzca. "Aldığım en iyi karar seninle aynı evde yaşamak istememekti Teo. Sen bu kıskançlıklarla dar ederdin bize o evi." "Annene güveniyorsan hiç güvenme, babam da en az benim kadar kıskançtır ve o eve taşınmam 2 günümü alır Miray." Bana doğru eğildi. "Sana büyüyene kadar yapmadığım o abiliği bu yaştan sonra yaptırma bana." Burnumun ucuna hafifçe vurdu ve gülerek sınıfa doğru ilerledi. Kaşlarımı çatıp peşinden ilerledim. "Anneme derim seni. Kocanın oğlu beni sürekli kısıtlıyor, hiç rahat bırakmıyor derim. Biliyorsun ki annem özgürlüğüne çok düşkün birisi ve senin baban da anneme çok aşık." Durup gözlerini kısarak bana bakınca gülerek kapının pervazına yaslandım. "Sence sevgili babacığın seni mi dinler yoksa yıllardır aşık olduğu annemi mi?" Mağlup olduğunu anlayınca küçümseyerek bana bakınca kahkaha attım. Zaferle gülerek ona baktım. "Canım Zafer amcam, iyi ki anneme aşık." Teo göz devirince gülerek öpücük attım ona. Sınıfa dönecekken Pamir'le göz göze gelince gülüşüm gülümsemeye dönüşürken hafifçe başımı eğip selam verdim ve içeri girdim. Gönül isterdi ki yanına gelip seni öpeyim ama şartlar.. Hocanın gelmesini beklerken telefonumu çıkartıp birkaç fotoğraf çekildim. Fotoğrafları incelerken hoca gelince somurtarak telefonu kapattım. *** Makyajımı silip duşa girdim. Kendimi iyi hissedene kadar suyun altında kaldıktan sonra durulanıp çıktım. Havluyu vücuduma sarıp saçlarımı da daha küçük bir havluyla sarıp banyodan çıktım. Teo'nun gelmesine daha olduğu için rahatça hazırlanabilirdim. Havlulardan kurtulup üzerimi giyindim. Saçlarımı kuruması için açık bırakarak makyaj masama oturdum. Sabahki makyajıma nazaran daha koyu bir göz makyajı yaptım. Aynı ruju sürecekken gözüm birkaç ton koyusuna kaydı. Sanırım bu kez seni süreceğim. Ruju dikkatlice sürüp ayağa kalkıp boy aynasının karşısına geçtim. Evet, gerçekten de bu ruj bu elbiseyi tamamladı. Keşke Pamir de görseydi beni böyle. Saçımı yapmak için masaya geçerken kapı çalınca kaşlarımı çattım. Teo'nun gelmesine daha yaklaşık olarak bir saat var? Pamir.. Heyecanla ayağa kalktım. Düşmemek için özen göstererek kapının yanındaki aynaya geçtim. Üstümü düzeltip saçlarıma hızlıca ellerimle şekil verdim. Derin nefes alıp kapıyı açtım heyecanla. Karşımda Ahmet Abi'yi görünce heyecanım minicik iğneyle patlayan kocaman bir balonmuş gibi hissettim. Tabii ki buradaki iğne Ahmet Abi oluyordu. "Efendim Ahmet Abi?" "Bir şeye ihtiyacın var mı diye sormak için geldim kızım." Gülümsedim. Pamir.. Yine senin işin değil mi? "Yok abi, sağ ol. Birazdan çıkacağım zaten ben." "Nereye kızım?" Merakla bana bakmasına kaşlarımı çattım. Ne bu merak? Pamir'e mi yetiştireceksin? "Arkadaşlarımla dışarı çıkacağız abi, izin mi almam gerekiyordu?" Aslında iğnelemek için söylemiştim ama gülümseyerek, tatlı bir ses tonuyla söylediğim için çok da anlaşılmıyordu. "Yok kızım, ondan demedim. Bir an dalgınlığıma geldi, iyi eğlenceler size." Teşekkür ederek Ahmet Abi'yi yolladım. Kapıyı kapatıp sırtımı yasladım. Bakışlarım aynaya kayarken nefes verdim. Ölürsün çünkü Ahmet Abi'yi yollamak yerine kendin gelsen değil mi? Saçlarıma şekil vermek için odama ilerlerken geç kalmamak için dua etmeye başladım. *** "Bu gidişle sana kırmızı ruju yasaklayacağım." Gülmemek için dudağımı ısırdım. Kıskanç Teoman Ege gerçekten çekilmez birisi oluyor. "Ne alaka ya?" Ve bu durumu en çekilebilir hale getirmek onu sinirlendirmek için üzerine gitmektir. "Kırmızı ruj günlük kullanılacak bir ruj da değil zaten, sen neden sürekli kırmızı ruj sürüyorsun?" Bu kez kaşlarını çatan ben oldum. Anlam veremeyerek ona baktım. "Ne alaka ya?" "Kelime haznen bu kadar mı Miray?" Göz devirip ilerlemeye devam ettim. "Kırmızı rujun zamanı yoktur Teo, sürmek istersin ve sürersin. Her zaman her yerde sürülebilecek bir şey. Önemli olan kendine yakıştırman eğer kendine yakıştırıyorsan istediğin koşulda sürebilirsin. Kimseyi de ilgilendirmez." Gülerek başını olumsuz anlamda sallayarak başını çevirdi. Elini belime yerleştirip beni mekana soktu. Korktuğum gibi kalabalık bir parti olmadığı için rahattım, en azından rahatça kenara geçip oturabileceğim boş verler vardı. Keşke Pamir de burada olsaydı. *** Birkaç dansa davet edilme, birkaç zorla bir şeyler içmem için ısrar etme sonunda nihayet bugünü atlatmıştım. Hiçbir şey yapmayıp sadece köşede oturup dans eden ve içen milleti izlemiştim ama olsun yine de kombinim çok güzeldi. Kombin demişken.. Teo'nun çektiği fotoğraflardan 2 tanesini favorilerime eklemiştim ve şimdi birini seçip paylaşma vaktiydi.
rojaredd bir gönderi paylaştı (henüz uygulamada görsel ekleme olmadığı için buraya ekleyemiyorum) dincerpamir ve diğer kişiler tarafından beğenildi rojaredd: harika bir gece.. by egeteo egeteo: Harika olan gece değil, sensin. Yorumlar sınırlandırıldı
egeteo bir gönderi paylaştı (henüz uygulamada görsel ekleme olmadığı için buraya ekleyemiyorum) 729 beğeni egeteo: Miniciktin, ne zaman bu kadar büyüyüp güzelleştin? rojaredd: sen bunu ne zaman çektin, bundan benim haberim yoktu.. rojaredd: bir dakika ya güzelleştin derken?? küçükken çirkindin mi dedin sen az önce?? Yorumlar sınırlandırıldı
Teo'ya bende kalmasını teklif etsem de işi olduğu için gitmek zorunda kalmıştı. Yorgunca kendimi koltuğa attım. Şimdi kim bu makyajı çıkartıp üstünü değiştirecek? Böyle uyusam, şuracıkta? Saçmalama Miray. Başımı koltuğa yaslayıp gözlerimi kapattım. Neden bu kadar uykum var? Hiçbir şey içmedim bile.. Kapı çalınca ayağa kalktım. Kim bilir neyi unuttun Teo? Saçlarımın hafif dağılmasını umursamadan kapıyı açtım. Ahmet Abi? Kendi evin yerine koydun iyice burayı. "Efendim abi?" "Dışarıda siyah bir arabanın alarmı ötüyor kızım, senin mi?" Kaşlarımı çattım. "Ahmet Abi." "Efendim kızım?" "Benim arabam mı var abi?" "Yok mu kızım?" "Yok abi." "Evet, yok haklısın. Dalgınlığıma gelmiş kızım kusura bakma. İyi akşamlar." "İyi akşamlar abi." Kapıyı kapatarak koltuğa ilerledim. Tam oturacağım anda kapı çalınca oflayarak kapıya gittim. "Efendim Ahmet Abi?" "İyi akşamlar kızım, nasılsın?" "İyiyim abi, sen nasılsın?" "Ben de iyiyim abi sağ ol." "Bir şeye ihtiyacın var mı diye soracaktım da ben.." Nefes verdim. Sakin kal Miray, adamın bir suçu yok. "Yok abi, sağ ol. Bir şeye ihtiyacım yok. Sen ne zamandan beri bu saatte sipariş alıyorsun? Önceden yoktu böyle bir şey." "Şimdi tek yaşıyorsun ya kızım, sorun yaşama diye şey yapıyorum ben." Başımı salladım. Pamir'in yaptırdığına yemin edebilirim. "Sağ ol abi ama ben kendi işimi hallederim hiç zahmet etme sen benim için. İyi akşamlar." Başını sallayınca gülümsedim. Asansöre binince kapıyı kapattım. Aynaya baktım tekrar. Rujuma hafifçe parmağımla dokundum. Gerçekten beni böyle görmeni çok isterdim Pamir, belki de bu ruju bozmanı.. Dudaklarımı büzerek odama ilerledim. Daha odama varamadan kapı çalınca çığlık atmamak için dişlerimi sıktım. Başlayacağım artık Ahmet Abisine de Pamir'ine de ya yeter. Sinirle kapıya ilerledim. Kapıyı hızlıca açtım o sinirle. "Abi o Pamir'e söyle çok merak ediyorsa kendisi gels- Pamir?" Sinirden çatılmış kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkarken gözlerim de aynı şekilde şaşkınlıkla kocaman oldu. Panikle ne yapacağımı bilemeyip kapıyı kapatmak için hamle yaptığımda hızlıca ayağını araya koyup kapıyı kapatmamı engelledi. "Sadece konuşmak istiyorum Miray, başka hiçbir şey istemiyorum senden. Ya beni şimdi dinle ve ona göre istediğini yap ya da yüzüme karşı, gözlerime bakarak beni istemediğini söyle, bana git de ve tamamen gideyim buradan. Ne bir daha sana adım atayım ne de adını anayım." Onu kaybetme düşüncesi içimi yakarken nefes almaya çalıştım. Onu kaybetmeyi göze alabilir miydim? *** Miray, sence de yeterince çekmedi mi çocuk? Köpek oldu (hak etti) bi şans mı versen acabaa.. Finale son 3 bölüm.. Bebeklerime veda edecek olmak beni çok üzüyor.. Ayrıca şimdiye kadar yazdığım en uzun l.o.y. bölümü oldu bakalım kitabın en uzun bölümü hangisi olacak.. Profilimden diğer kurgularıma da göz atmayı unutmayın :33 Beni diğer sosyal medya hesaplarımda da takip etmek isterseniz şu şekilde; tiktok/instagram: asraninzihni twitter/inkspired/wattpad/cizgistudio: perdidoentisara
|
0% |