@perdidoentisara
|
Seni kaybetmek bu hayatta en son isteyeceğim şey bile değil Pamir. Kapıyı tamamen açıp ona baktım. Heyecanla bana bakınca gülümsedim. Sana hayır demem mümkün mü sence? İçeri geçince arkasından baktım birkaç saniye. Pamir şu an evimde ve oturma odama doğru gidiyor? Yatak odama da geçebilir aslında.. Ciddileş Miray, saçmalama. Hızlıca aynadan kendime bakıp üstümü düzelttim ve oturma odasına ilerledim. Neyse ki pijamalarımı henüz giymemiştim. Ayakta beni beklediğini görünce boynumu kaşıdım. Ne konuşacağız? Nereye oturmam gerekiyor? Susup full onu mu dinlemeliyim yoksa arada konuşsam olur mu? Konuşurken neresine bakmam lazım? Dudaklarına uzun süre bakarsam dayanamaz öperim.. "Otursana, ayakta kaldın." Üçlü koltuğun ucuna oturunca aynı koltuğun diğer ucuna da ben oturdum. Senden uzak durmak istemiyorum. Bir süre ikimiz de sessiz kalınca ellerimle oynamaya başladım. Asla şikayetçi değilim ama konuşmanı tercih ederim. "Nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum, direkt lafa gireceğim. Öncelikle Esila'yla aramızda sandığın gibi hiçbir şey olmadı ve olmaz da. Sadece onunla değil hiç kimseyle olmaz bu saatten sonra." Başımı kaldırıp ona baktığımda göz göze geldik. Sanırım şimdi başlıyoruz. "Senin yanından ayrıldıktan sonra arkadaşlarım bende toplandı. Ne kadar istemediğimi söylesem de zorla dışarı çıkarttılar beni." Durunca sanki konuşan benmişim de nefessiz kalmışım gibi nefes aldım. Söyleyeceklerinden bu kadar korkmam normal mi? Belki de geciktirmeliyim? Ya da yüzleşmeliyim? Bilmiyorum.. Sanırım biraz oyalayabilirim. "Bir şeyler içmek ister misin?" "Yok, teşekkür ederim. Fazla uzun kalmayacağım zaten." Kalsan olmaz mı? Hep kalsan, hiç gitmesen mesela.. Nefes alıp dikleşti. Anlatmaya devam edeceğini anlayınca çaresizce pes ettim. "Ben erkek erkeğe takılacağız sanarken bir anda üç kız geldi bizim masaya. Biz beş erkek olduğumuz için ben iyice kenara geçtim benden uzak dursunlar diye ama Esila bir türlü uzak durmadı benden. Kızı bir açık açık kovmadığım kaldı yani. Yer değiştirdim iki defa, uzak kalmak için dört kez lavaboya gittim gittim ama bana mısın demedi." Sonlara doğru ses tonu hafif sinirli çıkmıştı. Son cümlesinden sonra göz devirince hafifçe gülümsedim. Sen de benim gibisin şu an, saklayamıyorsun mimiklerini. Kendimi toparlayıp ciddi halime geri döndüm. Gerginliğim yine artınca yanağımı ısırmaya başladım. Esila'yı dövmek istemem normal miydi? "Bi ara baktım yok, dedim fırsat bu fırsat Pamir, kaç. Bizimkilerle vedalaşıp taksi çevirdim. Ama biliyorsun taksi çağırmak bu ülkede ehliyet almaktan daha zor.. Neyse. Taksiye bindim, kapıyı kapatırken kapı geri açıldı ve bir anda Esila bindi. İzin almadan, haber vermeden." Kaşlarımı çatarken yüzümü buruşturdum. Bu kızın yüzsüzlük gerçek mi? Bir insan bu kadar yüzsüz olamaz, olmamalı. Sakin kalmaya çalışarak Pamir'e baktım. Yeniden göz göze geldiğimizde konuşmaya devam etti. "Ben o binerken daha doğrusu kendim binerken hızlıca evi tarif etmeye başlamıştım. Kapı da kapanınca hızlıca yola çıktık." "Şu an ne anlatıyorsun Pamir? Onunla ne yaptığınızı duymak istemiyorum. Bunu anlatmak için geldiysen.." "Hayır tabii ki de. Senin yanına neden bunun için geleyim? Sadece olan biteni detaylıca anlatıyorum senden bir şey gizlediğimi düşünme diye." Cevap vermeden dinlemeye devam ettim. Pamir anlatmaya devam ettikçe içimdeki sokak serserisi ortaya çıkıyor, Esila'yı yolası geliyordu. "O 'neden taksiye bindin' kavgadan sonra taksiden inmesine izin vermedim zaten direkt evine yolladım. Ertesi günü biliyorsun zaten, bir anda kendi kendine saçma sapan hareketler etti. Benimle hiçbir alakası olmadığı halde. Bununla kalmayıp bilerek ima yaptı senin yanında." Gözlerimi kısıp ona baktım. Sanırım bana ayrılan sessizlik süresi bu kadardı. "Benim yanımda olması neyi değiştiriyor Pamir? Normalde nasılsa benim yanımda da öyle davrandı." "Bilerek senin yanında öyle davrandı Miray." Sinirlenmeye başladığımı hissedince sakinleşmek için nefes verdim. Yok, sakin kalamayacağım. "Neden bilerek benim yanımda yapsın Pamir? Ne alakası var benimle?" "Çünkü sana aşığım Miray, seni seviyorum. Bunu hepsi biliyor. Esila da öyle diğerleri de. Seni sevdiğimi bile bile gelip senin yanında bana öyle davrandı. Neden yaptı bilmiyorum ama öğreneceğim bunu, böyle bırakmayacağım. O gün, senin dizin yaralıyken, benden destek alarak bile zorla yürüyordun acıdan Miray. Fark etmediğimi mi sanıyorsun? O kız ve yaptığı saçma sapan çocukluk yüzünden sen doğru düzgün yürüyemezken koşarak gittin oradan. O dizinin acısının hesabını da soracağım ondan seni o şekilde ağlatmasının da." Şaşkınlıkla onu dinlerken yutkundum. Karşımda oturup gözlerimin içine bakarken beni sevdiğini söylemen. Kendime itiraf edemesem de senelerce hayalini kurduğum o an. Hiçbir zaman gerçekleşeceğine inanmadığım ama hep olsun diye dua ettiğim o an. Ne yapmam gerekiyor, ne söylemem gerekiyor bilmiyorum. Sarılmak istiyorum, sıkı sıkı sarılıp öpmek istiyorum. Öperken göğsünde uyuyup seninle uyanmak istiyorum ama ne yapmam gerekiyor bilmiyorum. Yüzüne bakmaya devam ederken koltukta bana doğru kayıp ellerimi tuttu. Başımı eğip önce ellerimi tutan ellerine ardından da gözlerimin içine umutla bakan gözlerine baktım. İçim yine kıpır kıpır olunca sakinleşmek için nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Nefes al, ver. Sakince devam et. "Hepsinin hesabını soracağım, herkesden. Kim varsa seni üzen gelip senden özür dileyecek söz, sana söz veriyorum hepsi dizine kapanacak ama önce bir şey duymam gerekiyor Miray.." Başımı hafifçe yana eğdim. Ne duyman gerekiyor? Yoksa.. "Miray, bana bir şans ver. Seni üzmeyeceğime söz veremem çünkü hayat neler getirir bilmiyorum ve ben sana tutamayacağım sözler vermek istemiyorum. Seni üzmemek için elimden gelen her şeyi yapacağıma söz verebilirim. Seni üzmelerine de izin vermeyeceğime de. Sadece bir şans istiyorum Miray, bir şans." Şu an evlenme teklifi bile etsen hiç düşünmeden kabul edecek kadar aşığım sana ve sen benden bir şans istiyorsun.. Hafifçe gülümsedim. Bu o kadar hafifti ki muhtemelen fark etmemişti bile. "Bana şu an hemen cevap vermek zorunda değilsin, şu an cevap verme ve birazcık düşün tamam mı?" Ellerimi tek eliyle tutup boşa çıkarttığı elini yüzüme yaklaştırdı. Yüzüme dökülen saçlarımı hafifçe yana itip aynı benim gibi başını eğerek bana baktı. "İstediğin kadar vaktin var, acele etme." Gülümsedi. Bakışlarım gülüşüne kayınca sessizce iç çektim. Gülüşünü bu kadar yakından göreceğimi asla tahmin edemezdim. "Sen de beni seviyorsun, o mesajları da bunun için atmadın mı?" Gülümseyerek başımı çevirdim. Utandığımı anlayınca gülerek elimi öpüp ayağa kalktı. "Sabaha kadar seninle oturmak isterdim ama yorgunsun. Güzelce dinlen ve iyice düşün." Başımı sallayıp ayağa kalktım. Kapıya doğru ilerleyince peşinden ilerledim ben de. Kapıdan çıkınca pervaza yaslanıp onu izlemeye başladım. Seni seviyorum Pamir Dinçer. Asansöre binmeden önce son kez bana baktı. Hafifçe gülümseyince aynı şekilde karşılık verdim. İçeri girdiğinde kapı kapanınca ben de içeri girip kapıyı kapattım. Sırtımı kapıya yasladım. Başımı da kapıya yaslayıp gözlerimi kapattım. Hemen şu an bir cevap isteseydin ben zaten seni sevdiğimi söyleyecektim Pamir, bunun için düşünmeme gerek yoktu ki. Gözlerimi açtım. Başımı sağa doğru eğip aynadaki yansımamı inceledim. Bakışlarım dudaklarıma kayınca sessizce güldüm. Rujun bozulmadı evet ama en azından kombinini gördü değil mi? Bugün çok güzel olmuştun. Gülerek yaslandığım yerden ayrılıp diklendim ve odama doğru ilerlemeye başladım. Bu arada unutmadan, Pamir Dinçer bana aşık.
*** Güzel günler yakın, çok yakın.. Finale 2 bölüm kaldı gel de ağlama sara.. Yeniden hatırlatmak istiyorum, "Lost On You" 20. bölümde final verdikten sonra yeni bir kitaba başlayacağım. Umarım ona da bir şans verirsiniz.. sizleri seviyorum <33
Profilimden diğer kurgularıma da göz atmayı unutmayın :33 Beni diğer sosyal medya hesaplarımda da takip etmek isterseniz şu şekilde; tiktok/instagram: asraninzihni twitter/inkspired/wattpad/cizgistudio: perdidoentisara
|
0% |