Berat Özçelik

Yağmur'un bacaklarını kendine çekmiş, başını dizlerine yaslamış halde parkta oynayan çocukları izleyerek oturduğunu görünce rahatsız olabileceğinden dolayı tereddüt etsem de en kötü kovar düşüncesiyle yanına ilerledim.

Sessizce yanına yaklaştığımda başını çevirip bana bakınca kaşları çatıldı. Bunu normal karşılarken yana kayıp bana yer açınca kovmayacağına emin olarak dershanede bıraktığı çantasını yana koydum. Telefonunu ona uzatarak yanına oturdum.

Telefonunu alıp yana koyarken bakışlarım kızarmış gözlerine kaydı. Hızlıca başını çevirip çocukları izlemeye devam etti.

Sessizce onu inceledim birkaç saniye ardından bunun rahatsız edici olabileceğini fark edince onun gibi çocukları izlemeye başladım. Sonuçta bir samimiyetimiz yoktu ve onu rahatsız etmek en son isteyeceğim şey bile değildi.

Bir süre sonra artık konuşma vaktinin geldiğini anlayınca hafifçe ona döndüm.

"Yağmur..."

İki saniye kadar bekledikten sonra devam ettim

"Konu ne bilmiyorum ama konuşmak iyi gelecekse eğer ben buradayım. Konuşmak istemezsen de olsun, otururuz böyle sessiz sessiz."

Sesli bir nefes alarak gökyüzüne baktıktan sonra sakince bana döndü. Göz göze geldiğimizde birkaç saniye duraksadıktan sonra dudağını ıslattı.

"Bu aralar biraz üst üste geliyor her şey, konuşulacak ya da anlatılacak bir şey yok aslında. Sadece..."

Merakla sessizce onu dinlerken istemsizce elimi uzatıp dalgalı saçlarına dolayarak yavaşça oynamaya başladım. Uzun ve dalgalı saçları hoşuma giderken yaptığımın yanlış olduğunu bilerek devam ettim saçlarıyla oynamaya. Ters bir tepki vermediği için rahatsız olmadığını düşünsem de yine de rahatsız olduğunu hissettiğim an geri çekilmek için tetikte bekledim.

"Birikir birikir bir anda taşar ya hani, bende de öyle oldu. Birikmişti bir şeyler daha fazla dayanamayınca taştı."

Gülümseyerek bana baktı. Başımı anladığımı belli ederek salladıktan sonra gülümsedim.

Bir anda bana uzanıp kollarını belime sarınca şaşkınca kaşlarım havalandı. Desteğe ihtiyacı olduğunu bildiğim için kollarımı ona sarıp hafifçe kendime çektim.

O geri çekilmeden çekilmeye niyetim yoktu çünkü sarılmak insana iyi gelirdi özellikle de böyle bir anda ve kendini iyi hissedene kadar sarılmaya devam edebilirdi.

Biraz daha durduktan sonra geri çekilince göz göze geldik. Utanarak bakışlarını kaçırınca bu halinin gözüme tatlı gelmesiyle gülerek çocuklara baktım daha fazla utanmaması için.

Oynayan çocukları izlerken gülümsemem buruk bir tebessüme bıraktı yerini. Benim de böyle yakın arkadaşlarım var mıydı? Hiç oynamış mıydım onlarla bu parka? Peki arkadaşlarım varsa şu an neredeydiler? Beni hatırlayan var mı mesela içlerinde, yoksa onların da geçmişi benim gibi silindi mi hafızalarından?

O kaza hiç olmasaydı yine gelir miydim buraya, geçmişimi hatırlamaya? Tüm geçmişimi, annemi benden alan o kazaydı. Peki bana geçmişimi geri verebilecek bir şey var mıydı?

Sanmıyorum.

Önemi var mıydı peki?

Tabii ki vardı.

O anıların içinde geçmişim vardı, sevdiklerim vardı, annem vardı, ben vardım.

Şimdi ne anılarım kaldı geride, ne sevdiklerim ne annem. Ben bile sadece fiziken vardım artık. Geri geleli kaç ay oldu bu şehre? Neden hala tek bir fark olmadı? Neden hala hiçbir şey hatırlamıyorum? Oysa doktor doğup büyüdüğüm yere gidersem daha kolay olacağını söylemişti.

Belki de çevremde tanıdığım hiç kimse olmadığındandı bir iyileşme belirtisi gösterememem. Elini uzatan birisi olsaydı kalkabilirdim düştüğüm yerden, bir ışık yakılsaydı karanlığıma belki o zaman yolumu bulup devam edebilirdim yoluma.

"Ben artık gitsem iyi olur,"

Ayağa kalkarken düşüncelerimden sıyrılıp ben de onunla beraber kalktım.

"Kendini kötü hissedersen arayabilirsin beni ya da mesaj atabilirsin."

Gülümseyerek başını salladı.

"Teşekkür ederim, gerçekten."

Sarıldığımızdan beri bakışlarını kaçırdığı için ilk kez başını aldırıp gözlerime baktı.

"İyi ki varsın."

Afallayarak ona bakarken gülümsedim. Ağzımı açmama fırsat kalmadan hızlıca eşyalarını alıp yürümeye başlayınca yalnız kalmak istediğini düşünüp peşinden ilerlemedim. Hemen gitmeseydi evine bırakmayı teklif edecektim ama anlaşılan bunu istemiyordu.

Yağmur gittkten sonra geri oturup çocukları izlemeye devam ettim. Küçük bir kız yere düşerken takıldığı taşa aptal diye bağırınca aklıma gizli hayranım gelince güldüm. Kesin o da küçükken böyle birisiydi diye düşünürken hala mesaj atmadığını hatırlayınca telefonumu çıkarttım.

Sabah attığım mesajlar hala oldukları gibi duruyorlardı.

ozcelikberat: Günaydın mesajı yok mu bugün? (08.27)

ozcelikberat: Hey? (09.02)

ozcelikberat: Dünyadan sevgili D'ye, yaşıyor musun? (09.27)

ozcelikberat: Bu saatte ortalıkta olmadığına göre demek ki uyuyorsun... (10.32)

ozcelikberat: Yoklama listelerini bugün ben topladım, gelmeyen o kadar çok kişi var ki (10.47)

ozcelikberat: Bugün de bulamadım seni :( (10.50)

ozcelikberat: Ben de çıktım (11.00)

ozcelikberat: İyi misin? (11.27)

ozcelikberat: Artık bir şey yazacak mısın? İyi olduğunu bilmek istiyorum. (14.54)

Mesajlardan çıkıp telefonu cebime attım. Başına bir şey gelmiş olabileceğini düşünürken bildirim sesi gelince hızlıca telefonu açıp uygulamaya girdim.

yksyisktimoldu: çok mu merak ettin beni?

Evet, sonuç olarak ne zamandır her gündür mesaj atıyorsun ve bir şey oldu sandım. Başımı onaylamazca salladım nefes vererek.

ozcelikberat: Neredesin sen kaç saattir?

ozcelikberat: Bir mesaj bile atmadın.

yksyisktimoldu: belki de kızmışımdır sana, ondandır?

ozcelikberat: Neden kızdığını anlamadım ki, dün de bir anda gittin zaten

ozcelikberat: Sakinleşmeni bekleyip yazdım ben de geçmiştir sinirin diye

yksyisktimoldu: yara mıyım ben kendi haline bırakınca geçsin

yksyisktimoldu: hayır yarayı bırakınca bile iyileşmiyor ki

ozcelikberat: Güzelim ben cidden sana bir şey mi yaptım da bu kadar sinirlisin bana?

ozcelikberat: Tamam, normalde de sevgi sözcükleri yerine daha çok hakaret ve küfür ediyorsun ama dalgayla yapıyorsun onu

ozcelikberat: Şu an anlamadığım bir sinir var üzerinde.

yksyisktimoldu: bugün neden dersten erken çıktın, ders vardı

ozcelikberat: Konuyu değiştirme.

ozcelikberat: Ayrıca, sen nereden biliyorsun bugün dersin devam ettiğini?

yksyisktimoldu: tek tanıdığım sen değilsin ya hani Berat, başka konuştuğum kişiler de var.

Kaşlarım havalandı şaşkınlıkla. Başka konuştuğum kişiler de var? Arkadaşça olan konuşmalar mı bunlar yoksa bana yaptığı gibi zorbalama mesajları mı? Ben de sanmıştım ki yalnızca bana olan öfkesinden böyle davranıyor.

ozcelikberat: Yani ben tek sövdüğün kişi değil miyim?

yksyisktimoldu: hayırdır, başkalarına da sövmemi kıskandın mı?

ozcelikberat: Ne alakası var?

yksyisktimoldu: aşıksın bana diyorum, inkar ediyorsun.

ozcelikberat: Nasıl anladın ya?

ozcelikberat: Baya iyi saklıyordum oysa, bana yazan anonim birine aşık olduğumu.

ozcelikberat: Fazla zekisin sevgili D.

ozcelikberat: Ya D ne? Bana doğru düzgün bir isim ya da lakap bir şey de o şekilde sesleneyim sana.

yksyisktimoldu: deva

ozcelikberat: Ne deva?

yksyisktimoldu: dertlerine deva Berat.

ozcelikberat: Ne?

yksykisktimoldu: ya bazen cidden o deneme sonuçları senin mi diye sorguluyorum Berat.

yksyisktimoldu: git telefonu daha zeki birine ver.

ozcelikberat: Sen ve senin 2014 cümlelerin...

ozcelikberat: Adın mı Deva lakabımız mı deva?

yksyisktimoldu: fark eder mi? sen bana dedin ki bir kelime söyle ben de söyledim.

ozcelikberat: Tamam, gerçek adını öğrenene kadar Deva olsun adın.

yksyisktimoldu: öğreneceğinden fazla eminsin?

ozcelikberat: Öğreneceğim çünkü.

yksyisktimoldu: nasıl olacakmış o?

ozcelikberat: Bizzat sen söyleyeceksin :)

yksyisktimoldu: okay grandma, it's time for bed. the nurses are waiting for you to take your pills again.

ozcelikberat: Sen cidden 2014 insanısın ya ileri geçememişsin.

ozcelikberat: Ayrıca grandma ne ya? Grandpa olacak o.

yksyisktimoldu: kalıplaşmış memeler değiştirilmez cahil.

ozcelikberat: Göz devirdim, gördün mü?

yksyisktimoldu: sen bana benzemeye başladın iyice, sevdim

Kaşlarım şaşkınca havalanırken alayla güldüm. Sevindin öyle mi Deva? Kendini böyle yavaş yavaş ele vermen çok hoş.

ozcelikberat: Sevdin?

yksyisktimoldu: bana benzemeni yani

yksyisktimoldu: hemen farklı yerinden anlama

ozcelikberat: :)

Çevrimdışı olunca gülerek telefonu cebime atıp eve yürümeye devam ettim. Oyalanmadan eve varıp içeri girdim.

Kısa bir duşa girme niyetinde olsam da bugün olanlar zihnimde dönerken duş saatleri buldu. Düşüncelerimin bir kısmından, köpüklerinse tamamından arındıktan sonra duştan çıktım.

Altıma bir eşofman geçirip aklıma takılan düşünceyle mesajlara girdim.

ozcelikberat: Gerçekten benden başka kişilere de yazıyor musun? (02.27)

Mesaj ekranı açık dururken telefonu yatağa bırakıp saçlarımı kuruladım havluyla. İkinci mesajı atıp atmamak arasında giderken saçlarımı tamamen kurulayıp ıslak havluyu kenara astım.

ozcelikberat: Yani bana yazdığın gibi? (02.32)

Bakışlarım saate kaydığında çok geç olduğu için yüzümü buruştudum. Muhtemelen uyuyor ve sen ona bu saatte yazıyorsun. Eğer uyanırsa seni fena haşlayacak bu kez Berat.

Telefonu kapatıp dolaba yöneldim üzerime bir tişört almak için. Seçtiğim tişörtü giyerken mesaj gelince hızlca yatağa ilerledim. Telefonumu alıp yatağa uzandım.

yksyisktimoldu: tek sövdüğüm sensin (02.34)

yksyisktimoldu: eğer merak ettiğin buysa

ozcelikberat: Evet, buydu.

ozcelikberat: Başka ne olacaktı ki?

yksyisktimoldu: tamam o zaman

yksyisktimoldu: cevabını aldıysan ben artık uyuyabilir miyim?

yksyisktimoldu: yine uykumu böldü de bir pis porsuk

ozcelikberat: Pis porsuk mu?

ozcelikberat: Aşk olsun ya, sen Deva ol ben pis porsuk.

ozcelikberat: Bari bal porsuğu olsam?

ozcelikberat: Olmaz mı?

Görüldü olduktan sonra mesaj yazmasını beklerken bir anda çevrimdışı olunca kaşlarımı çattım. Yine mi yanlış bir şey söyledim? Ya yemin ederim ben anlamıyorum bu kızı. Kötü bir şey desem suç, iyi bir şey desem o da suç. Ne yapmamı istiyor?

Telefonu yana atıp gözlerimi kapattım. Pis porsuk deyince aklıma ilk gelen şey bal porsuğu olduğu için demiştim.

Kaşlarımı çatarak gözlerimi açtım. Bunun bilmediğim bir anlamı mı vardı yoksa?

Yan tarafta duran telefonumu elime alıp internete girdim hızlıca. Arama motoruna girip birkaç saniye bekledim. Ne olarak aratmam lazım? Bal porsuğu nedir?

Aklıma gelen ilk soruyu yazıp sonuçlardan en üsttekini okumaya başadım. Dikkatimi çeken pek bir şey olmadığı için sitelerde dolaşmaya devam ettim.

Adı bala düşkünlüğünden gelir.

Başımı salladım. Bal severim ama adını alacak kadar düşkünü olduğum söylenemez.

Bir çok yere uyum sağlayabilir.

Evet, uyum sağlamakta iyiyimdir. Yeni girdiğim bir ortama bile kısa sürede ayak uydurabilirim.

Bal porsuğu evcilleştirilemez.

Bal porsuğu evcilleştirilemez.. Cümleyi içimde defalarca tekrar ederken gözümde canlanan anılar duraksamama sebep olurken kaşlarım çatıldı.

Bir anda zihnimde yankılanan sesle elimde sık sıkı tuttuğum telefonum yavaşça kayarak yere düştü.

Bal prensesin tatlı bal porsuğu...

*********
EVET BEN GELDİM. BİZ GELDİK. ÇOK UZUN ZAMAN OLDU AMA GELDİK.

Amacım bu kadar bekletmek değildi biliyorsunuz değil mi.. Lütfen kızmayın fhbdjns

Şu bölümü yazmak için kaç kez niyetlendim ama hep işim çıktı en sonunda bölümde ne yazacağımı unutunca kaldım öylece.

Neyse, şimdi geldim ve buradayım. Bir daha bu kadar arayı açmak istemiyorum ama ne yazık ki o kadar yoğunum ki bazen uyumaya bile vaktim olmuyor. Yine de elimden geldiğince size devamlı bölüm yetiştireceğim. Bu hikayeyi bir an önce bitirmek istiyorum çünkü bildiğiniz gibi Sara asla rahat durmaz ve yine aklımda dönen kurgular varrr.

Bu son texting dedikçe aklıma yeni kurgular geliyor.. Hayatıma texting yazarı olarak devam edeceğim sanırım fcgdbhjnmfd (ay şaka ben kitap yazmak istiyorum artık yeterrrr.)

Tamamdır yeterince kafanızı şişirdiğime göre gidebilirim...

Bölümü beğendiniz mi?

Lütfen artık Berat'a sövmeyin artık azıcık bile olsa bir şeyler biliyorsunuz :33

Bu arada kitapta sizin aklınıza yatmayan ya da mantık hatası olduğunu düşündüğünüz şeyler olabilir ve bu çok normal am lütfen bu konuda uyarı yaparken dilimize ve kullandığımız sözcüklere dikkat edelim <3

Yeni bölümlerde görüşmek üzeree

Profilimden diğer kurgularıma da göz atmayı unutmayın :33

Beni diğer sosyal medya hesaplarımda da takip etmek isterseniz şu şekilde;

tiktok/instagram: asraninzihni

twitter/inkspired/wattpad/cizgistudio: perdidoentisara