Kırmızı arabasına binerken babasının ailenin geri kalanıyla beraber bir davette olmasının rahatlığındaydı. Artık yaşını başını almış kocaman bir adam olduğunu ve buna göre davranmasını isteyen babasıyla bir mücadeleye daha girecek enerjiyi kendinde bulamıyordu Murat.
Neredeyse her akşam geldikleri gece kulübüne geldiğinde arabayı valeye teslim edip arkadaşlarını aramak için telefonunu eline aldı.
"Alo neredesiniz oğlum ben geldim çoktan." Arkadan gülme sesleri geliyordu.
"İçerdeyiz gel hadi Yiğit gelemiyormuş." Murat içeri girerken cevap vermeden edemedi.
"Niye sütünü içip yatması mı gerekiyormuş? Annesi mi kızmış yoksa?" Bunu demesinin ardından kahkaha sesleri artmıştı. Arkadaşlarının masasına geldiğinde onların yalnız oturmayı tercih ettiğini gördü.
Emre her zamanki gibi özel konseptli gece etkinliklerini düzenlediği bu mekana dair planlarını anlatıyordu. Ancak Murat'ın pek de uslu durmaya niyeti olmadığı bir masa ilerdeki kız grubundaki kıza göz kırpmasından belliydi. Kısa bir süre sonra da iki masayı bir araya getirmişti zaten bu yakın tavrı. Emre'nin pek umurunda değildi kızlar.
"Caner Amca nasıl saldı senin ipini bu akşam. Bildiğim kadarıyla Günalan Holdingin kırkıncı yıl daveti var bu akşam seni de götürür diye düşünmüştüm." Emre bir reklamcıydı, babasının işlerini bir sene önce devralmıştı. Her akşam nerede ne olur ilk o bilir duyardı. Kulağı her zaman delik olduğundan da hiçbir etkinlik ondan kaçmazdı. Birçok şirketin reklam projelerinde onlarla çalıştığından herkesle ilişkileri sağlamdı.
"Gittiler zaten annemle. Ablamlar da onlara eşlik etti. Benim koluma takıp gideceğim bir karım yokmuş. Ayrıca şirket sorumluluğunu almaktan da uzakmışım. Senelerce veliahdı olduğumu söylüyordu şimdi ondan sürekli azar yiyorum." Arkadaşları gözlerini kaçırdı. Hepsi de bunun nedenini çok açık görebiliyordu.
Murat'ın ablası Meyra evleneli üç sene olmuştu. Eşi Ali her anlamda Caner Arısoy'un gözüne girecek niteliklerine sahipti. Akıllı ve hırslıydı, evine eşine bağlıydı üstelik çalışkandı da. Yani Murat da göremediği her şey ondaydı.
Orta sınıf bir aileden gelmesine rağmen babasının hiç tereddüt etmeden kızını vermesinin nedeni buydu. Caner bey damadıyla çalışmaya başladığından beri de oğlunun hareketleri daha çok gözüne batmaya başlamıştı.
Murat o güne dek önüne sunulan imkanların rahatlığı içinde olduğundan hırslı değildi, bir eşi olmak bir yana dursun adam akıllı bir ilişkiye girme niyetinde bulunmuyordu. Çalışkanlık konusunda ise o güne dek bunun ihtiyacını hiç duymamıştı. Ağzındaki gümüş kaşığın nasıl elde edildiğini hiç sorgulamamıştı.
Saatler geçtiğinde sohbet daha zevkli konulara dönmüştü. Gecenin de iyice ilerlemesiyle ışıklar iyice loş hale gelmişti. Göz gözü görmüyordu, bu karmaşa içinde arkadaşlarını seçmesi çok kolay değildi. Elindeki bir yudumluk içkiyi kafasına dikti. Arka fonda Athena'nın klasikleşmiş bir şarkısı vardı. Masadan uzaklaşırken eline uzanan kıza eliyle birazdan geleceğim işareti yapmıştı.
Kuralı yok, kuralı yok
Hayat senin gibi delisi yok
Yaşıyorum gelişine takılıyorum kafama göre
Kafama göre, kafama göre
Karışmasınlar, dokunmasınlar
Ben böyle keyfime bakıyorum
Bozuk düzen öylesine takılıyorum kafama göre
Kafama göre, kafama göre
Emre ve Kaan kısa bir zaman önce piste gitmek için yanından ayrılmışlardı şimdi ikisi de ortada yoktu. Mekanın müdavimi olduklarından onları tanıyan bir görevliye arkadaşlarını sorduğunda mekanın dışında olabileceklerini öğrendi.
Kafasının pek ayık olduğunu söyleyemezdi ancak kör kütük sarhoş da sayılmazdı. Demir tırabzanlara tutunarak kulübün dışına çıktığında arkadaşlarının üç dört kişilik bir grupla hararetle tartıştığını gördü.
"Ne oluyor burada?" sorusuna yanıtı arkadaşları değil de karşıdaki adamlar yanıt vermişti.
"Lavukların bir arkadaşı daha mı varmış? Bu it..." dedi Kaan'ı göstererek.
"Benim yanımdaki kıza bakış atacak herif misin lan sen?"
Bundan sonrasında hararetli tartışma yerini fiziksel bir kavgaya bırakmıştı. Kapının biraz ötesinde olduklarından korumalar yetişemeden polis sirenleri duyulmaya başlamıştı. O sırada kendisine yumruk atmaya hazırlanan karşı taraftaki esmer çocuğun yüzüne kafa atmakla meşguldü Murat ve bu kafa aralarındaki kavgadaki son temas olmuştu.
Polisler hepsini kollarından tutup götürürken Emre bu durumun sonuçlarını kafasında hesaplamaya çalışıyordu. Bu durum eğer magazine ve basına yayılırsa üçü için de hiç iyi sonuçlar doğurmazdı.
"Karakolda bizim Mertcan'ı ararız o avukat değil mi gelsin kurtarsın. Bu konu basına düşerse hiç iyi olmaz." Kaan daha umutsuzdu.
"İstanbul'un en popüler mekanlarından birinin önündeyiz. Tanınan ailelerin çocuklarıyız özellikle Muratla ikimizin hakkında dillerde onlarca dedikodu var ve basına düşmeyecek miyiz sence? Hiç sanmıyorum biz var ya biz mahvolduk. Ulan bir de bir halt da yemedim. O kıza da bakmadım ki tipim olacak biri değil." Murat adrenalinin ve damarlarında gezinen içkinin de etkisiyle gülmeye başlamıştı.
"Senin tipine sıçayım Kaan." dediğinde ön koltukta oturan polisin sesini duydular.
"Kesin sesinizi sizi mi dinleyeceğiz? Gecenin köründe sarhoş kavgası ayırıyoruz sanki onca eğitimi bunun için aldık." Üçü birbirine bakıp gülmemek için kendilerini tutmuşlardı. Gece saat çoktan 12'ye yaklaşırken bir polis otosunda karakola götürüyorlardı ve bunun sonuçlarının ne olacağını üçü de bilmiyordu.
Karakola götürüldüklerinde Emre telefonla avukat arkadaşlarını aramıştı. Bu haberin basına düşmemesi gerektiğini düşünürken bilmedikleri olayın çoktan duyulduğu ve en azından sosyal medyaya yayıldığıydı.
***
"Seni şehrin en güzel el yapımı makarna yapan restoranlarından birine getirdim kıymetini bil Tuğçe. Kimseye yapmam bunu." Akasya'nın şakayla karışık söylemine yüzünü buruşturmuştu arkadaşı. Onun sevdiği herkes için elinden geleni yaptığını bilecek kadar yakından tanıyordu. Sevdiği insanlara karşı sınırsız bir ilgisi vardı Akasya'nın. Birkaç günlüğüne onu görmeye Roma'ya gelen arkadaşına gerçekten de en güzel yerleri gezdirmişti. Yarın öğlen uçağıyla Tuğçe İstanbul'a döneceği için son akşam yemekleriydi. Tuğçe muhteşem lezzetli soslu makarnasından bir çatal daha aldı. Bitirdikten sonra bakışlarını arkadaşına çevirdi.
"En sevdiğin arkadaşın olduğum için yapacaksın tabi ki. Ne zaman kendi restoranınızı açacaksınız peki Akasya Hanım? Sizin o lezzetli ellerinizden ne zaman yemek yiyeceğiz?" Akasya bu soruyla yanaklarının kızardığını hissetti. Son altı senesini mutfakta geçirmişti. Gastronomi ve mutfak sanatları eğitiminden sonra kendini farklı mutfaklarda geliştirmek için elinden geleni yapmıştı.
"Galiba bir kafe açacağım Tuğçe ya. Basit atıştırmalıkların, kaliteli makarnaların olduğu ama daha çok pasta ve kahve üzerine odaklanacağım bir yer istiyorum. Çok büyük de olmasın tatlı sevimli bir yer olsun. "
Akasya'nın hayallerini anlatış şekli Tuğçe'nin de heyecanlanmasına neden olmuştu. Arkadaşının gözlerinin içi gülüyordu.
"Ne zaman döneceksin İstanbul'a? Okulun bitti gelecek ay filan mı?"
Akasya da bunu düşünüyordu ancak son bir İtalya turu yapıp sonra İstanbul'a temelli dönecekti.
"Güneyden kuzeye bir İtalya turu yapıp kendime bir menü hazırlamak istiyorum. Yaz sonu dönerim diye düşündüm ya İstanbul'a hem yazın İtalya kıyıları çok güzel oluyor. " Tuğçe ona hak verdi. Sardinya, Sicilya, Amalfi gezilecek onca güzel yer vardı bu ülkede.
Tuğçe'nin telefonu çaldığında genç kız arayana baktı. İstanbul'da saat çoktan gece yarısına gelmiş olmalıydı ortağı da olan arkadaşının bu saatte boşa aramadığını düşünüyordu.
"Efendim Mertcan." derken telaşlanmıştı.
"Tuğçe bak şimdi ben Beşiktaş ilçe emniyetteyim. Bir arkadaşım aradı kavgaya karışmışlar." Genç kız duyduklarıyla gözünü devirdi.
"Ee Mertcan bu konuda hukuki prosedürleri senin de bildiğini varsayıyordum." Genç çocuk telefonda konuşmaya devam etti.
"Sorun o değil zaten ben hukuki kısmı halledeceğim. İfade verecekler ama sorun şu ki bu kavga görüntüleri sosyal medyada yayılmaya başladı bile. Sana linki göndereceğim. Ezgi vardı ya şu senin basından arkadaşın bir şey yapamaz mı?"
Tuğçe bu konuda hiçbir şey yapmamayı tercih edebilirdi ancak Mertcan üniversiteden en yakın arkadaşlarından biriydi. İyi niyetli ve fazla heyecanlı bir çocuktu.
"İyi bakayım denerim şansımı ama söz veremiyorum. Hem kimmiş bu kavgaya karışanlar?" Akasya muhabbeti dinlemek yerine makarnasını yemekle meşguldü. Şarabından bir yudum aldı.
"Emre Tarhun, Kaan Selçuk ve Murat Arısoy..."
Akasya son ismi duyduğunda çatalı yana bırakıp daha dikkatli dinlemeye başlamıştı.
"Tamam Mertcan sen kapat ben Ezgi'ye ulaşmaya çalışacağım tabi uyumuyorsa." Telefon kapandığında Tuğçe telefonla arkadaşlarına ulaşmaya çalışmıştı.
"Ezo'm uyanık mıydın? Kavga haberi düşmüş sosyal medyaya da..." Tuğçe bundan sonrasını dinlerken bir yandan da dudaklarını kemiriyordu.
"Video çoktan milyon izlenmeye mi yaklaştı yani düşmüştür magazine çoktan yarına baskı girer. Anladım canım sağ ol."
Mertcan'a mesaj yazdıktan sonra arkadaşına döndü.
"Erkeklerin cidden beka sorunu olduğunu düşünüyorum." Akasya başını salladı.
"Bu Emre birkaç haftadır sana yürüyen çocuk değil mi? Seninle flörtleşmeye çalışan hani." Tuğçe başını salladı.
"Evet o. Benim ne işim olur hem o serseri ile koşuyordu işte peşimde. Seninki de oradaymış." Duyduğu seninki kelimesiyle kaşları çatıldı.
"Seninki derken Murat'tan bahsediyorsan onunla aramda hiçbir zaman seninki denecek bir durum olmadı olmaz da. Ne yaparsa yapsın bana ne ondan. " Tuğçe inanmamış gibi yapsa da bir şey demedi. Hesabı ödedikten sonra Akasya'nın sevimli küçük evine dönmüşlerdi.
"Sabah seni ben bırakacağım havaalanına şimdi taksiyle filan uğraşma oraya kadar." Tuğçe başını salladı itiraz edesi yoktu. Tüm gün gezdiklerinden ayaklarının ağrıdığını hissediyordu.
"Yarın sabah tüm basın bu akşamki olayı konuşacak. Şu anda bile sosyal medya yıkılıyormuş. Döndüğümde Mertcan'dan detayları öğrenirim artık." Akasya umursamıyormuş gibi yaptı.
"Bomboş bir sarhoş kavgası işte Tuğçe ne olacak. Tam da Murat Arısoy'dan beklenen bir skandal daha." Tuğçe onun bahsettiği şeyi anlamıştı.
"Sen o sırada Paris'te değil miydin?" Akasya başını salladı.
"Dünyanın öte ucunda da olsam skandalı duymama ihtimalim yoktu Tuğçe. Adam resmen evli bir kadınla basıldı." Tuğçe detay kadınıydı ve detay vermeden duramadı.
"Boşanmak üzereydi kadın ve annemin müvekkiliydi. Sonrasında dava baya sarpa sarmıştı. Üstelik de Murat bizden sadece üç yaş büyük kadınsa otuzlarındaydı."
Akasya gözlerini devirdi.
"Sonra zaten çok sürmedi o kadınla ayrıldı ama babası hemen Amerika'ya yolladı üç beş ay gözden uzak olsun diye."
"Neyse ya bize ne o arsızdan. Hadi sen geç odana dinlenelim sabah erken kalkarız." Genç kız arkadaşının bu konuyu kapatmak için böyle davrandığının farkındaydı. Akasyayı yanaklarından öpüp iyi geceler diledi ve kızın misafirleri için hazır tuttuğu odaya geçti. Tuğçe'nin ardından Akasya da kendi odasına geçmişti. Uyku tutmayacağını bilse de uyumayı deneyecekti.
***
Orta yaşlarının içindeki adam çalışma odasının kapısının hızlı hızlı tıklatılmasıyla başını kaldırdı. Duvardaki saate çatık kaşlarıyla baktı. Saat gece yarısını geçmişti çoktan. Gittikleri davetten döndüklerinde kızı ve damadı odalarına çekilmişti. Karısı da çoktan odalarında uyumuş olmalıydı ancak kapıyı bu saatte başkası da tıklatmazdı.
"Gir..." dediğinde Meyra başını kapı aralığından uzattı.
"Siz odanıza çıkmadınız mı? Meyra bir sorun mu var?" Babasının tok sesiyle Meyra bir anlık geri çekilse de arkasındaki Ali tarafından içeri doğru ittirilmiş ikisi de içeri girmişti. Caner Bey gözlüğünü çıkarıp karşısındaki bir şey söyleyecekleri belli olan karı kocaya baktı.
"Gecenin bir yarısında karşıma bu şekilde titreyerek çıkmanızın mantıklı bir açıklaması olduğunu düşünüyorum. Ali sen anlat oğlum ne oluyor? Meyra düşüp bayılacak yoksa." Ali kayınbabasının haklı olduğunun farkındaydı.
"Baba şey, bir video yayılmaya başlamış. Murat'la ilgili..." Caner Bey son kelimeleri duyunca yüzü kararmıştı.
"Yine ne yaptı o serseri?" Meyra babasının gürleyen sesiyle yerinde sıçramıştı. Ali karısını sakinleştirmek istese de öncelikle durumu açıklamaya çalıştı.
"Kavga çıkmış. Yani gece kulübünün çıkışında bir kavga etmişler. Polis alıp karakola götürmüş." Oğlunun çıkardığı kaçıncı skandal olduğunu sayamıyordu artık adam.
"Sizi mi aradı gelin kurtarın diye."
Meyra başını iki yana salladı kardeşi onları aramamıştı bile.
"Hayır baba, bir arkadaşım videoyu göndermiş biz de oradan gördük. Haber vermedi bize. Kimi aramıştır bilmiyorum ama..."
Caner Bey kızının korkmasından dolayı kendini sakinleştirmeye çalıştı. Masanın başından kalkıp kızının yanına ilerledi. Ona sarılırken genç kadın soğukta kalmış kuş yavrusu gibi titriyordu.
"Güzel kızım benim. Keşke kardeşinde de senin şu akıllı uslu halinin yarısı olsaydı. Ali'yle ikiniz olmasanız tutunacak bir dalım kalmazdı. Ali sen bir öğrenmeye çalış bakalım hangi karakola götürülmüşler. Gidip alalım serseriyi daha fazla rezillik çıkmadan." Ali odadan çıkarken Meyra babasının söylediklerine vereceği tepkiyi de hesaplayarak söylemesi gerekeni söyledi.
"Baba şey çoktan herkes öğrenmiştir bu olayı. Otel skandalından daha büyük olabilir bu skandal. Video çok izlenmiş yarın bütün basında olur haber." Kızının sözleriyle biraz dinen öfkesi yeniden yükselmişti.
"O halde ne yapalım yeniden yurtdışına mı göndereyim Meyra? Daha kaç kere göndereceğiz. 27 yaşına geldi artık bunun uslanmasının zamanı geldi."
Meyra babasına şaşkınlıkla baktı.
"Ne yapmayı düşünüyorsun baba? Aklında bir şey var belli." Kızının saçlarını okşadı.
"Var güzel kızım var. Hele şu hergeleyi bir bulalım, alıp gelelim de yarın sabah bu konuda en çok senin desteğine ihtiyacım olacak. Annenin bu konuda beni değil de yine biricik oğlunu tutacağına şüphem yok çünkü."
Ali odaya geri döndüğünde Caner Bey'le beraber çıkmaya hazırlandılar. Onlar çıkarken Meyra da kendini salondaki koltuklara bırakmış. Kardeşinin bu yeni skandalından dönüşünü beklemeye başlamıştı.
***
Bütün prosedürler hiçbir ayrıcalık yapılmadan uygulandığından Murat aklını kaçırmak üzereydi. Bir saate yakındır karakoldaydılar.
"Bu Mertcan bir şey yapamadı mı? Oğlum bu hergele sahte avukat filan mı?" Murat'ın çıkışı Kaan'ı güldürmüştü. Emre arkadaşına göz devirdi.
"Götümüzü kurtarmaya çalışıyor çocuk işte. Murat bunu ailelerimiz duyarsa sıçtık biliyorsunuz değil mi?" Kaan başını salladı. Emre'nin bu konudan yırtması daha kolaydı ancak Kaan ve Murat bu olaydan sonra babalarıyla girecekleri kavgaları düşünmek bile istemiyorlardı.
"Çıkın hadi... Aileleriniz geldi. Kavga ettiğiniz kişiler şikayetçi olmayacak siz de olmazsanız çıkar gidersiniz."
Murat o an hayatının sonuna dek olduğu yerde kalabilmeyi dilemişti. Babasının karşısına geçip çocuk gibi azarlanmaktan bunalmıştı. Belki onu yeniden yurtdışına gönderirdi sırf gözlerden uzak olsun diye. Ya da eve kapatırdı beklemediği şey değildi.
Polisin sert bakışlarından sonra oturduğu yerden kalkıp arkadaşlarının peşinden yürüdü. Komiserin odasında ifadelerini imzalayıp şikayetçi olmadıklarını söyledikten sonra o ana dek konuşmayan babasının peşi sıra arabaya ilerledi. Kaan ve Emre'nin de durumu pek farklı sayılmazdı. Mertcan ben aramadım dese de ailelerinin nereden haberdar olduklarını üçü de anlamamıştı.
"Her seferinde daha büyük ve daha çok duyulan bir skandal çıkarmayı nasıl başarıyorsun Murat? Beni gecenin yarısında karakollardan seni toplayacak hale de getirdin ya bundan sonra ne olacak? Adam mı öldüreceksin yoksa bomba filan mı patlatacaksın? Sırada ne var?" Babasının ön koltuktan yüksek sesli sorularına bir cevap veremedi Murat.
"Baba onlar saldırmış Kaan'a. Ben de arkadaşlarımı korumak istedim sadece. Bir suçumuz yok adamlar manyak çıktı."
"Senden daha manyak biri olduğunu sanmıyorum Murat. Zaten her olayda en masum sensin hep başkaları suçlu. Yetti artık bu sorumsuzluğun. Artık seni dizgine çekmenin zamanı geldi... Yarın sabah söyleyecektim ama beklemiyorum. En kısa zamanda evleneceksin." Murat ağzını şaşkınlıkla açtı. Evlenecek miydi?
"Kimle?" Ağzından çıkan soruyu duyduğunda kendini tokatlamak istedi.
"Bulabileceğimiz en doğru kişiyle şu an bilmiyorum ama bundan sonra bu serserilikler devam etmeyecek. Ya beni ve aileni siler her şeyden vazgeçip gidersin ya da kendini düzeltir bir aile babası gerçek bir adam olursun. Bundan sonra başka bir rezillik görmek istemiyorum. Arısoy adını daha fazla kirletmene izin vermeyeceğim." Murat başını öne eğdi. Babasının ciddi olduğunun farkındaydı ve bu gece hayatının en karanlık gecesiydi.
***
BÖLÜM SONU... Bir sonraki bölüm Çarşamba yayında olacak... Burada elimdeki bölümleri Çarşamba ve Pazar günleri yayınlayacağım.