Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@periiscy

 

“Çok acıdı aslında.

Ama bilirsin,

Bazı şeyler hakkında

Tek kelime bile edilmez.”

-Cemal Süreya

Hayat bıraktığın yerden başlamak mıydı yoksa yeni bir başlangıç mı yapmak gerekti?

 

Hayat neyi gerektirir di , kimi getirirdi bilemem fakat bildiğim tek bir şey vardı, hiç birşeyin eskisi gibi olmayacağıdı.

 

Ben bunları söylüyordum da içimde ki o kırgın,küçük kız aslında tam tersiydi.

Güçlü görünmek istiyordum ama gelecek her hangi bir darbeye karşı savunmasız bir kız çocuğuydum.

 

Yağmur hafif çişeliyordu bulutlar çökmüştü sanki üzgün gibilerdi .

Küçükken yağmur yağmasından çok korkardım.

Bana bakan beni yetiştiren dadı derdi ki “bulutlarda bazen üzülebilir,kırılabilir.. Yağmur yağıyorsa bil ki onlar içini döküyordur”

 

Oturduğum kamelya da elimde ki kitabı okuyordum.

Şiir kitabıydı, son aylarda bu tür kitaplara merak salmıştım.

Ani gelen şimşek gürlemesiyle yüzüm de bir gülümseme belirdi.

 

Kamelya’yı zamanında camlarla kapatmamın bi gün işime yarayacağını biliyordum!

 

Şiir kitabını dikkatlice bir köşeye bırakıp kenarda duran, tozlanmış gitarı elime aldım.

 

Oturduğum salıncakta gitarın akorların ayarlamaya başladım.

 

Akorları ayarladıktan sonra çalıcağım parçaya hafif göz atıp,telefonumu da masaya sabitleyip video kaydını başlattım.

 

Bir ince pusudayım

Yolumun üstü engerek

Bir garip akşamdayım

Sırtımı gözler tüfek

 

Ben senin sokağına

Ulaşamam, dardayım

O masum gözlerine

Bakamam, firardayım

 

Oysa ben bu gece yüreğim elimde

Sana bir sırrımı söyleyecek idim

Şu mermi içimi delmeseydi eğer

Seni alıp götürecektim

 

Beni vur, beni onlara verme

Külümü al, uzak yollara savur

Dağılsın dağlara, dağılsın bu sevdamız Ama sen ağlama, dur

 

Yağmur şiddetlice yağmaya başlamıştı an bende ona eşlik etmeye başlamıştım.

 

Beni vur, beni onlara verme

Külümü al, uzak yollara savur

Dağılsın dağlara, dağılsın bu sevdamız Ama sen ağlama, dur

 

Bir ince pusudayım

Bu gece zehir zemberek

Bir yolun sonundayım

Sessizce tükenerek

 

Ah, senin ellerine

Uzanamam, yerdeyim

O masum hayallere

Varamam, ölmekteyim

 

Oysa ben bu gece yüreğim elimde

Sana bir sırrımı söyleyecek idim

Şu mermi içimi delmeseydi eğer

Seni alıp götürecektim

 

 

 

Her sabahın bir gecesi vardı.

Her Leyla’nın mecnun’u olduğu gibi.

 

Peki ya benim gibilerinin kimi vardı?

Bir kedi ve ya bir köpek?

 

Hayata karşı olan kırgın bakışlarımın sorumlusu kimdi peki?

Anne ya da baba mıydı?

Hayır.

Bu sorunun cevabını en çok ben ve sen bilirken ben yine de bu soruyu soruyorsam merakımdan değil acımdandır.

 

Belki de onlara artık ihtiyacım yoktur.

Belki yoklukları varlıklarından daha iyidir.

 

Çalışma masamın üstünde ki sürahiden bardağıma su doldururken kafamda ki derin düşünceleri bir kenara kaldırarak suyumu içmeye başlamıştım.

 

Saat on ikiyi çeyrek(00.15) geçiyordu.

Hayatım gibi uyku düzenimde bozuk olduğundan zaman anlamını yitirmiştim.

 

Genellikle sabaha karşı uyuyup akşam kalkan bir tiptim ve şimdi aniden üstüme çöken uykum yüzünden kendimi yatağa atmıştım.

 

Bir süre gözlerim kapalı bekledim.

Yine aynı şey oluyordu ben yine uyuyamıyordum!

Huzursuzca sağıma soluma dönerek rahat bi alan arıyordum.

 

En sonunda uykunun kollarına kendimi bıraktığım an aşağıdan gelen tıkırtı seslerine aldırış etmedim , edemedim.

 

Her ne kadar müstakil bir villada da kalsam bu villa merkezin tam ortasındadaydı.

Bazı geceler sesten uyuyamadım bile oluyordu.

Ki uyuyamam yüksek sesten miydi o tartışılır.

 

Bilinçaltım tam anlamıyla kapandığı zaman odamın kapısının yavaşça aralandığını hissettim.

“Kızı sessizce kucağına al.”

“Sessiz olun, o kız uyanırsa baba belanızı siker.”

 

Birilerinin tarafından kucağa alındığım zaman bu sesin dışardan değil benim evimden geldiğini fark etmiştim!

 

Anında çığlık atarak kendimi yere atmaya başladım.

 

“Bırakın beni!”

“Kızı bayıltın!”

“Geberteceğim sizi, bırakın beni serefsiz pezevenkler. Yardım edin!” Rastgele önüme gelen vuruyordum.

Olduğum kucaktan kendimi her defasında yere atmaya çalışıyordum ve her defasında da başarısız oluyordu..

Sonra sağ kolum iki kişi tarafından tutuldu gözlerim tedirgince onlara döndüğünde bu bakışımdan faydalanıp diğer kolumdan da tutulduğum zaman korkudan öleceğimi hissetmiştim.

Sol kolumdan ince bir sızı hissettiğim zaman ağzımı açıp çığlık atmaya bile vaktim olmadan kasılmalarım başladığını hissettim.

 

Başım dönüyor , ellerim uyuşuyor fakat kimse bana yardım etmiyordu.

Aklıma bir kaç anı geliyordu içinde benim yerim olmayan anılar.

Etrafımda konuşma sesleri yayıldığı zaman sanki ses çok uzaktan geliyordu.

Bi o kadar yakınımdan.

Bilincim kapandı,ilk ellerim saldı kendini sonra başım bir omuza düştü.

Sonrasını ne ben hatırlıyordum ne de seslerini duyuyordum.

Loading...
0%