Yeni Üyelik
3.
Bölüm

BEKLENMEDİK YAKINLAŞMA

@perilisayfa_1

Herkese merhaba yeni bir bölümle sizlerleyim umarım yazdıklarımı keyifle okuyorsunuzdur. Bölümleri okurken lütfen yorumlarınızı benimle paylaşın karşılıklı olarak interaktif bir yolculukta olalım isterim. Bu serüven benim ilk yolculuğum olduğu için yanlış yada hatalı bir kelimem/cümlem olduysa kusura bakmayın elimden geldiğince özenli bir metin yazmak istiyorum. Hepiniz kendinize iyi bakın. Daha nice yeni bölümlerde görüşmek üzere minik kuşlarım.

 

ESRA'NIN GÖZÜNDEN:

Birden bire kalkıp çadır kurmasına anlam verememiştim aslında, bu kişi Ilgaz değil de bir başkası olsaydı çoktan olay çıkartmış. Kendimi en yakın taksi durağına bıraktırmış sövüyordum ama nedendir bilinmez ona karşı bir şeyler olmuştu. Kendi kendime bunları düşünürken haberim oldu denizin içinde yüzerken Ilgaz'ı seyrediyordum. Bunlardan yani ona odaklanmış bir 15-20 dakikayı haberi var mıydı yok muydu bilinmez ama hala gözlerim onun çadırı bitirmek için son çiviyi ya da her neyse onu çakışındaydı. Çok saçma ve şapşal göründüğümü kabul edip denizden çıktım. Çıktığımı gördü elim ayağıma dolaşmıştı birden hemen havlumu aldım üstümü başımı kurutmaya başladım. "Neden çıktın bende geliyordum şimdi" dedi ilgileniyormuş görünmemek için kendime su ararken" sen çok şey yaptın ben yapıyım biraz" diye geldim. "Ne yapıcaksın" diye sordu gözlerini kısarak. "Bilmem" diye kekeleyerek" ne yapılıcak sen söyle ben yaparım elim beceriklidir korkma" dedim. Eliyle getirdiğimiz eşyaları gösterek" bak bunlar çadıra " derken bende dikkatlice oraya bakıyor can kulağıyla dinliyordum. "Bak bunlar çadıra derken" bir anda beni kucakladığı gibi denize koşmaya başladı. Ben daha ne olduğunu bile anlamadan denizin içine atmıştı beni. Hızlı bir şekilde kendimi suyun üstüne çıkardım beyefendi keyif içinde beni izliyor bide. Hınçla yanına doğru gittim elime sanki denizdeki tüm suyu onun üstüne boşalta bilecekmişim gibi su atmaya başladım. Oda durur mu diğer yandan su atıyordu derken en sonunda canımı acıdı ya da bu çocukça şeye son mu vermek istedi bilinmez göğsünü siper eden bir asker edasıyla üstüme doğru gelip bana sarıldı yani romantik bir değildi bence ama romantik olmadığı da söylenemez.

Bana sarıldı ama 1-2 saniye sonra üstüme yüklenen ağırlığa dayanamadım ve denize düştük. Biraz yüzdükten sonra denizden çıktık ve ben yemek için sandviç hazırlarken Ilgaz'da aldığı elektrikli sömineyi yakıyordu.

-Bu arada arkadaşlar konudan bağımsız olarak lütfen ormanlık alanlarda yangın tehlikesi oluştura bilecek her türlü eylemden uzak duralım bu gerek güneş ışığını yansıtacağı için çöp atmak gerekse de mangal yada ısınmak amaçlı ateş yakmak olsun lütfen bu sıcak günlerde ormanlarımız bize bir nefes olurken daha da dikkatli olalım -

Şöminenin başında oturmuş sandviçlerimizi yedik Ilgaz bana doğru bakıp "kusura bakma seni bugün zor durumda bıraktım. Sana haber vermeden tatilini yarım bıraktığım için böyle bir şey yaptım yanlış anlama otel aradım ama sezon olduğu için hepsi doluydu. "Ben teşekkür ederim bayadır böyle güzel bir koya gelmemiştim zaten" deyince Ilgaz birden şaşırdı "nasıl yani sen kampa mı geliyorsun" dedi. "niye şaşırdın mı" dedim. "Evet şaşırdım açıkcası yani sen genellikle yıllık izinlerinde popüler beachlerde takılan akşam clubların aranan yüzü gibi duruyorsun "dedi Çok şaşırmıştım "yanılıyorsunuz Ilgaz bey çok az giderim o beachlere falan genellikle kampa giderim ama çok ön yargılısın açıkcası" dememle pişman olamam bir olmuştu resmen iç sesimi ayaklandırmıştım. Her neyse buna çok takılmadı ve o tatlı gülüşüyle benim utancımı aldı. İkimizde bir müddet susmuştuk sadece denizi ve yıldızları izliyor bir yandan da Ilgaz'ın az önce koyduğu şarap kadehleri elimizde yudumluyorduk.

Sessizliği ilk bozan bu sefer ben olmuştum "beni buraya getirdin ama ağzını bıçak açmıyor doğrusu" "Ne konuşayım sen sor ben cevap veriyim madem" bu fikir bana çok uygundu. "O zaman nerelisin nerde yaşıyorsun ilk sorum bu". "Peki İstanbul'da doğdum İstanbul'da yaşıyorum peki sen?" "Ben Muğlalıyım iş dolaysıyla 2 yıldan beri İstanbul'da yaşıyorum" dedim ama içimde geçen fırtınaları bir bilsen keşke." Bu durumdan pek memnun değişin galiba" dedi ağzımı tutsam bile yüz ifadelerimi tutamıyorum doğrusu "Evet doğrusu benim korkularım vardı saçma gelebilir ama büyük şehrin içinde kaybolurum diye çok korkuyordum hayatım boyunca oraya karşı ön yargılarım vardı hangi işimin ucu oraya çıksa yönümü çevirdim korkunum ecele faydası yok dedim yeni bir sayfaya korkularımla başladım doğrusu" bunları söylerken yüzüm yıldızlara dönüktü acaba yine o sinir olduğum gülüşünü yapıyormu diye kafamı döndürdüm bana dikkat kesilmiş bakıyordu gözlerimin içine bakarak "pekte kaybolmamışsın açıkcası" dedi. Ne yapacağımı bilemedim doğrusu ne mutlu bana dedim kısık bir sesle sonra "yatalım mı artık geç oldu hem". "Sen çadırda yat ben burada yatarım daha durucam hem" dedi. "Saçmalama gece hava soğur çiğ yağar hem burada ne var çadır geniş hem birer kenara yatarız ne olacak" dedim. Buna da şaşırmış olmalıydı" yani sen rahatsız olursan gerek yok burada da yatarım demesini beklemeden of saçmalama elimizde bu imkanlar var sonuçta bir şey olmaz" dedim. Kalkarken "ama önce ben üstümü değiştireyim" dedim. Kafasını salladı çadıra girip altıma gri şortumu üstüne de bordo sweatshirt giyip ayaklarıma bordo uzun çoraplarımı giyip saçlarımı balıksırtı örmeye başladım. Tüm işim bitince diş fırçamı alıp dışarı çıktım "benim işim bitti" dedim sesli bir şekilde dişlerimi fırçalamaya koyuldum. Aklıma birden onun yüzü geldi yahu dişlerimi fırçalıyorum adam arkamda niye aklıma düşüyorsun ben sinirli biri değilim ama kendi içimde sinirlenirim. Ağzımı da suyla çalkalayıp işimi bitirdim Allah'tan çadır büyüktü 6-8 kişi rahat sığardık çadırın sinekliğini açıp içeri girdim bir kenara geçmiş ama geniş omuzları ben buradayım diyordu resmen "iyi geceler" "İyi geceler tatlı rüyalar" dedi gülüşerek sinirlerimi bozmakta bunun gibi olun ya. Neyse biraz uydum ama belli bir süre sonra klostrofobim ayaklandı koskoca çadırda duramıyorum oturdum biraz telefon baktım ama geçmiyor yatınca bastırıyor o çirkin karanlık his çadırdan çıktım en iyisi biraz dışarda durmaktı. Kamp sandalyesini aldım kurdum oturdum yıldızları seyretmeye cidden kalabalık yerlerde yıldızlar görünmüyor buralara gelince kıymetini anlıyorsun. Biraz sonra omzumdan biri pike bıraktı aklım çıktı biran çığlık attım kocaman." sakin sakin" diye Ilgaz geldi "ben geldim seni göremeyince geldim" diye ekledi "ay aklım çıktı ya insan bir seslenir" "duyarsın geldiğimi diye bir şey söylemedim" dedi. "Ne oldu niye çıktın çadırdan hani bir şey olmazdı" dedi kikirdeyerek "of saçmalama ben kötü oldum biraz da ondan çıktım" dedim "ne oldu iyi misin acile gidelim mi ambulansı arıyım mı " diye telaşla konuşmaya çalışıyordu ama yarım yamalak "hayır hayır klostrofobim var arada beni kötü yapıyor "dedim. Derin bir oh çekti yapabileceğim bir şey var mı dedi kafamı salladım "sen geç uyu istersen ben gelirim birazdan". "yok yok bende kalayım" dedi. Biraz daha oturup sohbet ettik. Sıcak basmış ortalığı gözlerim kapalı herhalde öğlene kadar uyumuşum çadırda diye düşündüm açamıyorum gözlerimi deniz sesi de oldukça yakından geliyor oda ne biri bana sarılıyor lütfen çadıra rüyamda girmiş olmayım diye dua ederek gözlerimi açtım deniz kenarında kamp sandalyesinin üstünde uyuya kalmışız benim kafam Ilgaz'ın omzunda o bana sarılıyor. Sakince Ilgaz'ın bana attığı kolunda kaldırıp çadıra doğru gittik. Evet çok zor oldu ama benim yüzümden uykusuz kaldı yani. Çadıra yatırdıktan sonra ahşap katlanır kamp masasını alıp açtım üstüne Ilgaz'ın getirdiği kareli kırmızı sofra bezini serdim ve kahvaltı hazırlamaya başladım sever mi ? bilinmez ama 2 paket aldığı makarnaların birinden börek yaptım inşallah sever yani yada sevmiş gibi yapsın o kadar uğraştım en son olmazsa olmaz çayı da demledim. Bizimkinin uyanacağı yok gözüme poşetten intihar etmiş olan su tabancası ilişti bu nasıl adam bilmediği bir kızla geldiği kampa su tabancası getiriyor. Su tabancasını soğuk suyla doldurup nişan aldım ve ateşledim neye uğradığını şaşırdı birden kendini dışarı attı tabi benim sabah enerjime alışık değildi. Masayı görünce gözleri açıldı birden "şaka mı yapıyorsun" kaşlarımla hayır işareti yapıp oturması için ellerimle kamp sandalyesini gösterdim. Büyük bir iştahla oturdu masaya hepsini hapur hupur yedi makarnalı böreğinde çok güzel olmuş demeyi de ihmal etmedi tabi. Tamam bazı yerlerde gülmesi ve kıkırdaması hariç gayet iyi biri gibi duruyor ama daha bilemeyiz tabii. Kahvaltımız bittikten sonra o gerekli soruyu sordum "beni havaalanına bıraka bilir misin bugün için biletim var da?". "Tabi bırakırım kaçta uçuşun?". "öğleden sonra 16.30'da"dedim. Tamam on bir çeyrek zaten şimdi iki gibi çıksak yakın zaten buraya dedi. Olur tabi dedim ama burada onunla kalmak bana da iyi gelmişti özlemiştim kendimi her neyse son bir denize girip eşyaları toparlamaya koyulduk. Gelirken bu kadar eşya yoktu sanki ama olsun bu sefer bende bir şeyler almıştım zorla da olsa alabilmiştim yani. Alabildiğim o kıymetli eşya ise çöpler yalnızca çöplerimizi taşıdım ve Ilgaz sanırım 2 tur attı eşyaları taşımak için. Artık arabadaydık bu güzel tatil bitmişti. Yine o koyu sessizliği ben bozdum "şey için çok teşekkür ederim uzun zaman sonra sakin bir tatil yaptım çok sağol ." "Rica ederim benim içinde zevkti beğenmene sevindim. Bu arada sabah beni çadıra sen mi götürdün çünkü ben sabaha karşı uyandığımda dışarıdaydık sanki." "Evet ben götürdüm benim yüzümden uykusuz kaldın diye." "Niye çok güzel uyumuştuk sabaha kadar aslında deyince şok geçirdim resmen biliyormuş öyle uyuduğumuzu ve birden o saçma şey ağzımdan fırladı "Evet" o sırıtışı hala gözümün önünde asla gitmiyor. " "Evet geldik Esra Hanım buyrun" dedi" teşekkürler Ilgaz Bey" dedim." Bu arada istersen numaramı veriyim arada bu güzel makarnalı böreğinden yaparsın belki" dedi çok mutlu olmuştum tabi ki makarnalı böreğe "Tabi olur dedim" ve beni çaldırdı bende kaydettim numarasını ve bavulumu indirmeye gittik. Ben işlemlerimi yatırıp uçağa geçtim ve pencere kenarı boş tabi ki oraya oturdum çünkü herkes gelmişti kalkmaya çok az kalmıştı

 

 

ama biri omzuma dokunana kadar "pardon hanımefendi yerime oturmuşsunuz" dedi ses tanıdık geldi aslında ve yavaşça döndüm ILGAZ karşımda şaşkınlığımla beraber bir "Nee!" diye hafif bağırmış olabilirim doğrusu. "Sakin sakin senin yüzünden uçuşu iptal edicekler bak sessiz ol" dedi laubali bir tavırla. "Hani sen arabayla gelicektin yalan mı söyledin bana" dedim şaşkınca hala geçmemişti şok oluşum. "O araba kiralıktı Esra fark edersin sanmıştım ama pek dikkatli değilmişsin doğrusu" pişkin pişkin anlatıyordu bide. "Cidden anlamıyorum ya niye gelirken söylemedin bana " ne de olsa bu benden sakladığı 2. şeydi.. Rahatsız olmuştum biraz ama Ilgaz'ın rahat ve samimi tavırları rahatlatmıştı sanki. Uçuş esnasında birçok şey konuştuk. Mesela Ilgaz'ın tabi ki de en çok sevdiği renk siyah en sevdiği çorba mercimek burcu aslanmış bunun gibi nicesini konuştuk ama uçuşumuzun sonuna geldiğimizi verilen anonsla işittik. "İstersen seni evine bırakıyım yani arabanı buraya bırakmadıysan" dedi bana. "Teşekkür ederim ama dediğin gibi arabam burada kalmıştı kendim dönücem". "Peki madem" dedi. Uçaktan indik bavullarımızı aldık otoparka doğru gittik artık gerçek veda zamanıydı. "Teşekkür ederim her şey için dedi Ilgaz. bende teşekkür ettim ve ayrıldık. Bavullarımı arabaya yerleştirirken göz ucuyla Ilgaz'ı süzdüm arada zorla yerleştirdiğim bavullarımdan sonra Ilgaz'ın hala gitmemiş olduğunu fark ettim çünkü ben hayli vakit kaybetmiştim. Dikkatlice bakınca arabanın kaputunu açmış bir şeyler kurcalıyordu arabadan inip yanına gittim. "Ne oldu çalışmıyor mu dedim" "Yok bir şey olmuş çalışmıyor çekici çağırdım şimdi" dedi. "Gel ben bırakıyım seni o zaman" dedim. kafasını olur şeklinde sallayıp çekici alsın arabayı sonra gidelim dedi 10-15 dakikaya çekici geldi arabayı teslim edip. Yola çıktık. Yine eğlenceli bir yolculuğun sonucunda Ilgaz Beyin evine gelmiştik son kez vedalaşıp ayrıldık ki camımı tıklattı yavaşça açtım camı " Sen beni gerçekten tanımadın mı ?" dedi ve hafızamı yokladım "anlamadım nerden tanıyorum "dedim. "Sonra konuşurız ya bende karıştırmış olabilirim"dedi ve evine doğru uzaklaştı. Arabanın içinde 5-10 dakika öylece düşündüm ben bu adamı nerden tanıyorum diye ama hatırlayamadım ve yoluma devam ettim.

 

Evet bu bölümü burada bitiriyorum lütfen düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın sizlerin yorumları benim için çok kıymetli. Umarım keyifle okuduğunuz bir bölüm olur.

Loading...
0%