@peritozu1057
|
Tesise gelir gelmez odama çıktım. Herkes kapımın önünde bekliyordu. İçeri girdiğimizde bana bilgisayar kayıtlarını gösterdiler. Kerem elinde bir ilaçla bir araca biniyor. Ardından bir otoparka giriyor. Ama oradan çıkış yok. Muhtemelen araç değiştirdi. " Elindeki ilaç ne ilacı tespit edin. En son görüldüğü konumdaki kameralar kontrol edilsin. O adamı canlı istiyorum." Dedim. Aralarından biri " Timur ilaç tespit edildi. Yoğun kullanıldığında hafıza kaybına yol açan bir ilaç. " Dedi. Hafıza kaybı mı. Kerem unutmak mı istiyor. Yada unutturmak. " Timur sana umut vermek istemem ama ya Peri hala yaşıyorsa. Yani bu imkansız değil. O ilaçları Peri' ye içiriyor olabilir." Dedi. Bu ihtimali o kadar çok isterdim ki. " Sanmıyorum. Peri gözlerimin önünde gömüldü." Dedim. " Evet ama sorun şu ki Peri' nin ameliyatını yapan kişi 3 saat sonra bir trafik kazasında öldürülmüş. O sırada hesabında yüklü miktarda bir para bulunmuş. Sencede bunlar biraz anormal değil mi?" Aslında bir bakıma haklılar. Tüm bunlar Peri' nin bir ihtimalde olsa yaşadığını gösteriyor. " Peri'nin mezarını araştırmalarını ve cesedin DNA ' sını bulmalarını istiyorum. Keremi hemen bana bulun" dedim. Ve tesisten çıktım. Lütfen dedim içimden. Lütfen yaşıyor olsun. Eve gidip odama girdim. Yatakta cenin pozisyonu alıp uyumaya çalıştım. Buna ne kadar uyku denirse. .......... Peri' nin anlatımıyla Neden Timur bana garip şeyler hissettiriyor. Babam bana kitap okumaktan nefret ettiğimi söyledi ama bir yanım beni hep kitaplara yönlendiriyor. Bugün Timur' un arabasından aldığım koku bana çok tanıdık gelmişti. Timurun arabasının simasınıda bir yerlerden hatırlıyor gibiyim. Babamsa nedense bana soğuk gelmeye başladı. Onu tanıyamıyor gibiyim. Gözlerindeki lensleri çıkardım. Gözlerimin gerçek rengi bana bir ormanı anımsatıyor. Neden bunu kapatıp mavi renk yapıyorum ki. Lens kutumu çöp kutusuna attım. Aklım çok bulanıktı. Timuru görmek istiyordum. Aynanın karşısına geçip saçımı taramaya başladım. Saçlarımın arasında dikkatimi çeken bir renk yakaladım. Kırmızı. Saçlarımın arasında neden kırmızı bir saç teli var. Kapımın çalmasıyla başımı o tarafa çevirdim. Gel dediğimde elinde bir tepsiyle babam içeriye girdi. " Kızım yemek yememişsin. ilaçlarını da içmemişsin." Fark ettiğim yeni şeyle aklım bulanmaya başladı. Bana ne ilacı içiriyorlardı. " Baba kullandığım ilacın adı nedir." "İlacının adını ne yapacaksın kızım." " Hiç. Bu aralar baş dönmem varda ilaçtanmı diye araştıracaktım." " Hafızanı kaybettin. Baş dönmeleri normal kızım endişhelenme." " Baba ben bugün ilaç içmek istemiyorum. " Kaşlarını çatması dikkatimden kaçmadı. "Ne demek içmeyeceğim. İyileşmek istemiyor musun" " Baba ben zaten iyileştim. Karnımda yaraya dair iz bile kalmadı. Artık ilaç kullanmak istemiyorum ." " Polen ilaç kullanmak zorundasın. Şimdi yemeğini ye ilacını iç sana zorla birşey yaptırmak istemiyorum." Aklıma gelen fikirle başımı salladım. Yemeğimi bitirirken elime telefonumu aldım. Hizmetçilerden biri benimle çok iyi ilgileniyor. Beni arkadaşı olarak görüyordu. Ona mesaj atıp aşağıdan onu çağırmasını istedim. Onay mesajı gelince yemeğimi yemeye devam ettim. " Kiminle mesajlaştın" diye sorunca. " Bugün tesiste yeni biriyle tanıştım. Numarasını almıştım. Oda bana mir mesaj atarsın seni kaydederim demişti. İsmimi yazıp ona attım" dedim. Nasıl bu kadar kolay yalan uydurup gerçekmiş gibi anlatabiliyordum. Aşağıdan biri babamı çağırınca. Babam bana bakıp " Yemeğini ye ama ben gelmeden ilacını içme " dedi. Başımı sallayınca hemen odadan çıktı. Babam çıkınca hemen yatağın yanındaki ilaç çekmecemden bir vitamin alıp babamın bana getirdiği ilacın yerine koydum. Babamın bana getirdiği ilacıda naylon bir poşete koyup çantama koydum. Yarın tesiste ne ilacı olduğunu öğrenmek için tesis lavaratuvarına verdirtecektim. Hemen yerime oturup yemeğimi yemeye devam ettim. Babam geldiğinde yemeğimi bitirmiş ilaç içmek için onu bekler vaziyetteydim. " Hadi iç bakalım ilacını" dedi. Vitamini elime alıp içtim. Bardağı tepsiye geri koyup babama verdim. Uyumak istediğimi söyleyince beni yalnız bırakıp gitti. Bu ilaç her ne ilacıysa bunu yarın öğrenmeliydim. ........ Sabah nefes nefese uyandım. Zihninin bana oyunu muydu bilmiyorum ama karnımda bebek vardı. Ama o bebekler ölüyordu. Ben karnıma bir bıçak saplıyordum ve onları öldürüyordum. Kabus olduğu için çok üstünde durmadım. Yataktan çıkıp elimi yüzümü yıkadım. Hazırlanıp evden çıktığımda kapımın önünde beni bekleyen bir sürpriz vardı. Timur elinde silahla ve bir ekip ajanla kapımın önünde bekliyordu. Bana öyle bir baktıki sanki bir an beni Peri olarak gördü. Tam neler olduğunu soracaktım ki boğazımda hissettiğim bıçakla yerimde taş kesildim. Bu pozisyon zihnimde bazı görüntülerin canlanmasına sebep oldu. Karnımı tutarak bir merdivenden aşağıya inen kız kardeşim. Arkasındansa babam geliyordu. O an aklıma gelenlerle gözyaşına boğuldum. Hatırlıyordum. Herşeyi hatırlıyordum. Ben aslında Periyim. Şu an arkamda olansa çocuklarımın katili... ........... Timur'un anlatımıyla AKşam uyuyamayıp tesise gitmiştim. Mezardan alınan örnek sonucu birazdan çıkacaktı. İçimden dua ederek beklşyordum. Yarım saat sonra sonuçlar çıktı. " Efendim buradaki sonuçlara göre şu anda mezarda yatan kişi Peri Karaarslan değil" dedi. Bu sözler benim hıçkırarak ağlamama sebep oldu. Perim yaşıyordu. Benim perim ölmemişti. Yalnız büyük bir sorunumuz vardı. Peri nerede. Şu anda güvende mi. Yanıma tesisten Seher geldi bana yaklaşıp " Timur emin değilim ama sencede şu senin asistan Polen Peri' ye çok benzemiyor mu?" " Evet ama..." Zihnimde canlanan görüntülerle durdum. Arabada Peri' nin kokusu hakkında söyledikleri. Hafıza kaybı yaşaması. Ses benzerlikleri. Boy benzerlikleri. Hepsi aynıydı. " Hemen bana Polen Elçi'nin nerede yaşadığını bulun. Bir ekip hazırlayın operasyona gidiyoruz. Operasyon yöneticiliğini ben üstleniyorum. " Herkes hemen dediğimi yapıp işe koyuldu. Bende odama girip alltıma çelik yelek giydim. Silahımın şarjörünü doldurup dışarı çıktım. Tüm ekip hazırdı. Polenin adresini bulmuşlardı. Hemen yola çıktık. Eğer Peri yaşıyorsa onu er yada geç bulacaktım. Polenin evine geldiğimizde Polen bahçeye çıkıyordu. Onu gördüğüm an aklıma Peri' nin kapı açışı geldi. Aynı şekilde açıyordu. Bu beni biraz daha umutlandırdı. Biz arabadan indiğimizde şaşkın gözlerle bize bakıyordu. Arkadan gelen Kerem ile herşeyden emin oldum. Peri Aslında Polen di. Ona silahımı çektim. Peri' nin zihninde her ne canlandıysa gözleri doldu. Bana öyle bir baktıki. O bakıştan bile herşeyi hatırladıpı anlaşılıyordu... .......... Peri' nin anlatımıyla Hatırlıyorum. Allah kahretsin hatırlıyordum. Arkamdaki cani adam benim çocuklarımı öldürdü. Timur'a bakıp " Eğer onu öldğrürsen seni asla efdetmem" dedim. Ne için böyle dediğimi bildiği için. " Merak etme seninde silahını getirmiştim." Dedi. Kerem " Beni öldürmeyi mi planlıyorsun Pericik. Sana hatırlatırım şu anda hayatın benim ellerimde" dedi. " Bırak beni adi adam . Hatırlamayacağımımı sandın. Çocuklarımın kanını yerde bırakır mıyım sanıyorsun. Arkadan ayağımla baldırına vurduğunda Timur bıçak tutan eline sıktı. Bıçak yere düşünce Keremin üstüne çıkıp suratını yumruklamaya başladım. Ne kadar acı çektiğimi herkes gördüğü için kimse veni durdurmadı. " Bu beni bıçakladığın için. Bu çocuklarım için. Bu kocam için. Bu bana söylediğin yalanlar için." Sağ tarafımdaki bışağı alıp havaya kaldırdım. " Buda annem için " diyerek bıçağı kalbine sapladım. Ağzından kan çıktığında herkes onun öldüğünü anlamıştı. Yanında oturup çocuklarım için ağlamaya başladım. Timur beni kucağına alıp arabamıza bindirdi. Bağırarak ağlıyordum. Bir annenin feryadı ne kadar anlatılabilir bilmiyorum ama çok kötü. Ciğerim parçalanıyor gibi hissediyordum. Timur telefonda bir doktorla konuşuyordu. Hastaneye geldiğimizde hemen sedye getirdiler. Beni acil hastalar bölümüne aldılar. Hala bağırıyordum. Bana sakinleştirici yaptıklarında biraz sakinleştim. Timur elimi tutarken gözlerim yavaşça kapandı ve uykuya daldım. ......... Gözlerimi açtığımda Timur'un yanımda oturduğunu gördüm. Bana bakıyordu. Sanki kaybetmekten korkar gibi gözünü bile kırpmadan bana bakıyordu. Dudağımı oynatıp " Üzgünüm sevgilim. Bebeklerimizi koruyamadım." Dedim. Elimi daha sıkı tutup " Affet beni sevgilim sizi koruyamadım" dedi. Gözümden akan yaşa bakıp elini yüzüme getirip gözyaşımı sildi. " Geçti sevgilim. Bunuda atlatacağız. " Alnıma bir öpücük kondurup geri çekildi. Gözleriyle her yerimi taradı. Birkaç saat sonra odaya doktor geldi. İyi olduğumu yalnız kendimi hiç yormamam gerektiğini söyledi. Birkaç tanede ilaç yazıp odadan ayrıldı. Timur beni kucağına alıp arabaya kadar taşıdı. Arabanın ön koltuğunu açınca " Buraya Peri dışında kimseyi almıyorsun sanıyordum." " Peri' ye ihanet gibi olacak ama sanırım ben Polene aşık oldum. " Dedi. Sonrada beni oturttu. Eve gidince beni derekt banyoya soktu. Üstümü kendi elleriyle çıkarıp beni yıkadı. Sonra beni bir havluya sarıp yatağa bıraktı. Dolaptan benim için iç çamaşırları ve gecelik getirdikten sonra beni gitdirmeye başladı. Beni giydirdikten sonra banyoya gitti. Saç kurutma makinesi ve tarak getirmişti. Saçımı kuruttuktan sonra tarafı ve ördü. Çekmeceden çıkardığı tokayla bağladıktan sonra beni yatırdı. Dudağıma küçük bir buse kondurduktan sonra " Ben duş alıp geleceğim" dedi. Timur duş almaya gidince tavanı izlemeye başladım. Aklıma Timur' un mezarlıkta söyledikleri gelince içim buruklaştı. Bensiz çok acı çekmişti. Ama artık ağlamayacaktım. Ben ağlayınca oda üzülüyordu. Ben artık onun üzülmesini istemiyordum. Duştan çıkınca saçını kuruttu ve hemen yatakta yanıma uzanıp bana sarıldı. Kokunu içine çekip " Çok özledim masal perisi. Kokunu, tenini, sıcaklığını, nefes alışverişini hepsini çok özledim. Başını kaldırıp bana baktı. " Yalvarırım beni birdaha yokluğunla sınama . Sensiz ne haldeyim gördün." Saçlarını okşağım iyice bana sokulmasını sağladım. " Merak etme . Kendimi bırakırım ama seni asla bırakmam" dedim. " Hem hangi kadın kaslı kocasını bırakıp giderki" dedim gülerek. Gülümsediğini hissedince " Günlüğümü okuma mesekesini daha sonra konuşacağız ama öncesinde" deyip kafasını kaldırdım. " Beni iki dakika beklede şu gözümdeki lensleri çıkarayım" dedim. Gözlerindeki lensleri çıkarıp çöpe attım. Timur'a dönerek " Yarın eve kuaför çağırsana saçlarımı eski rengine boyamak istiyorum" dedim. " Haklısın. Bir gün daha seni sarışın görsem sanırım senden ayrılacağım. " Saçlarıma bakıp " Niye yakışmamışmı" dedim. Kafasını sallayıp " Hayır . Yakışmış. Sadece Peri benim bir sarışına baktığımı görürse beni boşarda onun için dedim" Gülümseyip yanına gittim. Kucağında kendime yer bulup kollarımı boynuna sardım. " Merak etme. Peri kızın seninle gurur duyuyor" dedim. Dudağına uzanıp tüy gibi bir öpücük bıraktım. Ellerimi yanaklarına çıkarıp kirli sakallarını okşadım. Gözlerini bir an olsun benden ayırmıyordu . Dudağını oynatıp " Peri yine rüya değilsin değilmi" dedi. Başımı sallayıp " Hayır. Unuttun mu. Ben senin küşük Perinim. Seni hiç bırakırmıyım" Emin olmak ister gibi " Bilmem bıtakır mısın" dedi. Tişortünün ucından tutup onu üzerinden çıkardım. Kaslarına dokunup " Bu kasları bırakıp hiçbir yere gitmem . Benden başka kimsenin olamaz bunlar " dedim. Gülerek başını salladı " Bazen benden çok kaslarımı sevdiğini düşünüyorum" " Bazen bende bunu düşünmüyor değilim." Beni kucağına iyice oturtup alnını alnıma yasladı. Boğuk bir sesle " Seni özledim Peri kızı" dedi. " Bende seni Timur seni çok özledim." Dudaklarıma uzanıp beni öpmeye başladı. Yavaşça üzerimdekileri çıkarıp beni yatağa yatırdı. Gözleri vücudumun her yerinde gezindi. Sanki bir yara varmı diye bakmak istiyordu. Sabrım taştığı için onu üstüme çektim. Dudağımı kışkırtıcı bir şekilde dudaklarında gezindirdim. " Timur " dedim. Çatallayan sesimle. " Efendim " dedi aynı dalgınlıkla. " Beni hiç bırakma olur mu" " Asla peri kızı . Seni asla bırakmam" dedi ve dudağımı öptü. Dudağı vücğdümun her noktasında gezindi. O gece benim Timur' un kollarında yeniden doğduğum gündü. Birbirimize tekrar kavuştuğumuz. Bir daha ayrılmamaya söz verdiğimiz gündü... |
0% |