Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1. Katılımcı

@personofstories

Türkiye, Çanakkale

Hastane yatağında yatan kız bir kaç gün önce kendine gelmişti. Doktorlar neredeyse 3 yıldır komada olduğunu söylemişlerdi ama vücudu 3 yıl komada olan birisine göre çok güçlüydü hatta eskisinden daha fazla.

Gözlerini kapatıp hatırlamaya çalıştı abisinin ölüm haberini aldıktan 2 gün sonra evinde bir ağzında abisinin kolyesi olan bir kurt görmüştü. Hemşirelerin söylediğine göre kolye hastaneye geldiğinden beri boynundaymış. Aynı şeyi 3 gündür defalarca kez düşünüp mantıklı bir açıklama bulmaya çalışmıştı ama ortada mantık çerçevesinde hiç bir şey yoktu ve o sahne hariç her şey bulanıktı.

Bu şehirde yaşamadığına emindi ama bu şehirde ailesinin evi olduğunu hatırlıyordu fazlasıyla karmaşık problemlerin içerisindeydi ve işin içerisinden nasıl çıkacağı hakkında hiç bir fikri yoktu ve en garip şey onu uyandıran kargaydı.

Karga konuşmaya başlamış ve savaşın gelişi hakkında bir şeylerden bahsetmişti. Zihninde her şey darmadağındı bu yüzden kelimeleri tam manasıyla hatırlamıyordu ama o karganın ne kadar mantık dışı olsa bile gerçek olduğunu biliyordu. Odanın sinir bozucu beyaz ışığı titremeye başlamasıyla abisinden kalan tahtadan yapılmış çubuk ve üzerinde daha önce hiç görmediği bir taş olan garip kolye ısınmaya ve sanki kendisini takan kişiyi bir şeylere karşı uyarıyormuşcasına için titremeye başladı. Genç kız neden olduğunu bilmese bile kalkıp odadan çıkma ihtiyacı hissetti bir şeyler onun için geliyordu.

Odadan çıktı üzerinde hasta elbiseleri ile sanki 3 yıldır komada olan kişi kendisi değilmiş gibi hızlıca yürümeye başladı gece olduğu için kendi katında çok fazla insan olmasa bile olan insanlar garip ve kaba bakışlarla genç kızı süzüyorlardı ama bakışları kızın zerre umrunda değildi.

Kolyeyle beraber vücudun da anlayamadığı değişiklikler olmaya başlamıştı omuzunda tıpkı kolye gibi ısınan bir şey vardı. Karşıda kadınlar tuvaletini gördüğü gibi kendisini içeriye attı. Kıyafetini sıyırıp omzunda neyin o kadar acı verdiğine baktı. Omuzunda haraket eden bir dövme vardı. Dövme canlanıp dışarı çıkmaya başladı.

Ejderhaya benzeyen küçük bir canavar ortaya çıktı. Canavar etrafında uçarak

- Sen Masal olmalısın. Dedi küçük vücudundan çıkan güçlü bir sesle " abin beni senin vücuduna hapsetti ve kafesimi onun için en değerli şeyi kullanarak inşa etti." Canavarın sesi sinirli baskıcı ama biraz da meraklı geliyordu kısa bir aradan sonra aynı ses tonunda konuşmaya devam etti "ve hayatlarımızı birbirine bağladı. Bir insana göre çok yetenekli bir büyücüydü.

Bir çok insanın hayal bile edemeyeceği bir şeyi benim gibi bir ejderha soylusuna karşı başardı.

Küçük vücuduyla lavabonun içinde dolaşmaya başladı şansına lavaboda ondan başka kimse yoktu. " Tehlikede olduğun çok açık ve senin için gelen kişi gerçekten güçlü bir şeye sahip, tıpkı senin gibi."

Küçük canavar merakla kızın boynundaki kolyeye baktı kolye bir güç tarafından havaya kaldırıldı ve ejderhaya doğru çekildi. Kolyeden çıkan başka bir enerji ejderhadan gelen gücü engelledi ve kolye kendini yer çekimine bırakarak yerine döndü.

" Anladığım kadarıyla bizi tehdit eden kişiye kıyasla senin kolye hakkında hiçbir fikrin yok, tıpkı benim gibi....

Ejderha aniden kızın önüne geçip vücuduyla duvarı delip geçen mermileri engelledi. Gittikçe büyüyen ejderha tüm gücüyle mermilerin geldiği yere doğru kükredi. Kükreme tüm binada bir deprem gibi hissedildi ejderhaya tutunan genç kız ayakta durmakta zorlanıyordu. Ejderha artık lavaboya sığmamaya başlamıştı ve mermiler gelmeye devam ediyordu. Kıza bakarak anlamsız ama kulağa güzel gelen bir şeyler söylemeye başladı. Kız buna benzer kelimeleri daha önce duyduğuna emindi ama nerede olduğunu hatırlamıyordu.

Ejderhanın sözleri bittiğinde tıpkı vücudu değişmeye başladı çevresindeki her şeyin farkındaydı ama artık haraket ettirebileceği bir vücuda sahip değildi bir mürekkep gibi ejderhanın vucuduna yapışıp az önce aynada gördüğü garip şekli aldı sahip olduğu bu bakış açısı onu gittikçe kötü etkilemeye başlamıştı özellikle aynadaki şekli görünce az önce yaratığın söylediklerini düşünce kafesken mahkum oluşuna güldü.

Ejdehanın ağzından çıkan kısa bir kelime onu hastanenin dışına ışınladı. Tüm bu olanların onu yorduğunu hissetti. Irkı evren genelinde bilgelikleri ve savaş ve güçleri ile tanınırdı ama ne yazık ki kendisi her ne kadar ejderha kralının çocuğu olsa bile genç ve deneyimsiz bir çocuktu saf bir güce sahipti ama bu gücü nasıl kullanması gerektiği hakkında çok az tecrübesi vardı. Tüm bu endişelerle beraber koruması gereken lanet olası insanı düşündü.

Sakinleşti hayatta kalmak istiyorsa herşeyden önce onu tehdit eden rakibi tanıması gerekiyordu. Her ne kadar çok güçlü olduğunu bilse bile bir ejderha bilgesi ona "kendin hariç hiç bir savaşçıyı küçümseme" demişti kibirlenme demenin çok uzun bir yoluydu bu ama yaşlı ejderha haklıydı. Binanın dışına çıktığında yavaş yavaş gerçek boyutlarına ulaşmaya başlamıştı. Dışarıda onu hedef almış bir çok insan vardı ama bir kişi hariç hepsi büyülü boncuklar atan veletlerdi.

Asıl düşman ile yalnız kalmak istiyordu. Devasa kanatları iyice açıldı kırmızı ve mor kristallerle süslenmiş devasa bedeni az önce çıktığı binanın etrafında ağzından çıkan ateşvari bir şey ile bir çember çizmeye başladı. O gece şehirde gökyüzüne bakan herkes ateş çemberini hayranlık ve korku ile izledi.

Çemberin ortasına geçen ejderha eliyle semboller çizmeye başladı, sembollerden çıkan bağlantılar çemberle birleşip komplike bir şekil oluşturmaya başladılar. Şehri tamamıyla yok edebilecek bir büyüyü hazırlaması insan vaktiyle bir dakikasını bile almamıştı.

Az da olsa bir anlığına büyü yeteneğiyle gurur duyan ejderhanın ağzından çıkan küçük bir kelime çember yükselmeye başladı ve çemberden ışınlar çıkmaya başladı. Işınlar asıl rakibi hariç kendisine zarar vermeye çalışmış herkesi hedefliyordu. Uzaktan harika bir manzara gibi görünse bile saniyeler içinde binanın etrafında yüzlerce kişi aniden hayata veda etti.

Ejderha büyüsünü kontrol ederken, aniden tüm hisleri onu bir tehlike hakkında uyarmaya başladı. Işıktan oluşan bir mızrak karanlığı parçalayarak, ejdehanın kanadını delip geçerek gökyüzündeki çemberi parçaladı.

Yara aldığı için sinirlenen ejderha öfkeli şekilde kükremeye başladı. Göğsündeki kristalden çıkan mor ateş ejderhayı bir koza gibi sarmaya başladı, koza tamamlandığında bir bina kadar büyük olan ateş kozası 3 metrelik bir boyuta kadar küçüldü ve mor ateş kaybolmaya başladı. Ejderha daha çok insana benseyen bir bedene sahip bir şekilde ateşin ortadında dikiliyordu.

Daha insansı bir vücuda sahip olan ejderha güçlü rakibin açık hedefi olmak yerine, boyutundan feda ederek hız ve çeviklik kazanmıştı. Eliyle boynunu kavrayan ejderha, elini sertçe çekerek boynunda 3 pençe yarası bıraktı. Yara iyileşmeden önce akan kanlar, ejderhanın avucuna düştü ve yerçekimine meydan okuyarak havada mükemmel bir daire şeklinde avucun üzerinde süzülmeye başladı.

Ejderha kan topunu ağzına yaklaştırdı ve birşeyler fısıldamaya başladı, kan topu neredeyse sahibi kadar uzun iki tarafı keskin simsiyah bir mızrağa dönüştü. Yaratık tüm hızıyla gözlerini kibirli bir şekilde ona doğru diken rakibine karşı uçmaya başladı.

Adamın elinde iki kısa kılıç oluştu ve havaya yükselmeye başladı. Gizemli adam karşısındaki yaratık kadar hızlı olamayacağının farkında olarak tüm duyularıyla rakibini engellemeyi amaçlıyordu, kılıçlardan birisiyle hızlı bir haraketle kafasını hedefleyen sanki kendi iradesi varmış gibi hareket eden mızrak parçasını engelledi.

Ejderha yüksek hızla haraket ederken bu mızrak parçasını havaya bırakmış, rakibini gafil avlayacağını düşünmüştü.

Başka bir haraketle iki kılıcı kullanarak ejderhanın kendi kullandığı mızrağı engelledi. Yaptığı hareketler çok ustaca olsa bile mızrağı tutarken ellerinin titremesi yeterince güçlü olmadığını gösteriyordu. Ejderha daha hızlı darbeler yaparak rakibinin açığını aramaya başladı, ama karşı taraf herhangi bir zafiyet göstermiyordu.

Adamın ellerindeki silahlar ışık hızında değişiyor ve dövüşün kontrolünü elinde tutuyordu. Bir an büyük mızrağı devasa bir kalkanla engelerken diğer an elinde oluşan hançerleri fırlatarak küçük mızrak parçasını kendisinden uzakta tutuyor arada sırada oluşan mızrak, kargı gibi silahlarla saldırı yapmaya çalışıyordu.

Güç ve hız konusunda eksik olsa bile rakibi bundan faydalanamıyordu. İkiside rakibinin kozlarını kullanmak istemediğinin farkındaydı. Ejderha saldırmayı kesti "Bu kadar yeter sabaha kadar seninle savaşmak istemiyorum." Dedi " Haklısın bundan sonrası gereksiz seni şuan da yenemem." Adam sanki hayatında konuşmaya çok az ihtiyaç duymuş gibi ağır ağır ve hatalarla konuşuyordu. Ama dedi ağır ağır "o parça için geri döneceğim, o zaman seni ne pahasına olursa olsun öldüreceğim."

Adam gözlerini ejderhanın boynundaki dövmeye dikmiş, nefret ve öfkeyle izliyordu. Yüzüğü parlamaya başladı bir sonraki saniye artık tamamen kaybolmuştu. Ejderha tüm hızıyla kimsenin olmadığı ormanlık bir alana gitti ve hastanede yaptığı büyüyü daha fazla tutmak kendini yoruyordu, etrafta kimseyi hissedemeyince, genç kız boynundaki dövmeden atılarak yere düştü. Öksürüp kusmaya başlayan kız bir kaç dakika boyunca kendine gelemedi kendine geldiğinde ejderhanın o korkulası bedeninden geriye hiç bir şey kalmamış. Uzun bir kuyruğa ve kanatlara sahip olan göğsünde kırmızı bir parlaklık olan filmlerdeki ejderhalara benzeyen bir şeye dönüştü. Bir süre kızın kendisine gelmesine bekledi.

Loading...
0%