@personofstories
|
Masal günler boyunca tahta kulübede abisinin notlarını okumuştu. Şamanlık haricinde defterlerde sadece bir kaç plana dair küçük notlar yazıyordu. Masal bu defterleri okurken abisinin şamanlığa ne kadar emek verdiğini görmüştü. Notlarından emeğin ve zevkin kokusunu alabiliyordu. " Neden bu şeyi bu kadar sevmişti? Canını da bununla alakalı bir şey için mi vermişti?" Masal'ın aklında yüzlerce soru vardı ve cevaplayacak kimse yoktu. Devasa kurt tahta kulübenin önünde üzüntülü ve düşünceli bir şekilde bekliyordu. Masal bir kaç konuşmak istese bile tek kelime etmemişti. Güneş doğanı ise bir gün boyunca çığlıklar attıktan sonra çekip gitmiş ve gelmemişti. Abisinin son defterini okudukten sonra masanın üzerinden rastgele bir kitap aldı. Kitabın sayfalarını karıştırırken bir sembolün olduğu sayfaya denk gelince aniden kanının çekildiğini hissetti. Daha fazla haraket edemez hale geldi.Bu sembole karşı anlaşılamaz bir nefret duyuyordu. Odada rastgele uçan ve bulduğu bir kaç büyülü bıçağı inceleyen küçük ejderha, genç kızdaki değişimi hissetmiş ve kızın yanına uçmuştu. Kitaptaki sembolü görünce kuyruğu uzayarak kitabı kapattı. Bu bir arındırma sembolleri içeren karmaşık bir büyü dedi bilmiş bir tavırla. Şu uyku şeysini yapmakla alâkalı muhtemelen diye sözlerini tamamladı. Masal sessizce kapatılmış kitabı süzerken, aniden mırıldanarak "Bu töreni yapmama yardım edebilir misin?"diye sordu Şu son bir kaç günde neredeyse 3 kez ölmenin eşiğine gelmi ve her seferinde bir başkası tarafından kurtarılmıştı. Sonsuza kadar birilerinin koruması altında kalamazdı. "Birileri tarafından korunmak" bu karakterine uymuyordu. Ayrıca intikam almak için güce ihtiyacı vardı... Ejderha kıza baktı, insanlardan zeka olarak daha üstün bir yaratık olarak karşısındaki kişinin ne düşündüğünü biliyordu. Fakat intikam gibi şeyler ona saçma geliyordu. Evrende ölümden kaçacak bir canlı yoktu sonuçta. Ha bugün ha yarın ölmüşsün bir şey değişmezdi. Ejderhalar bunu bilerek yaşarlardı. "Bu töreni yapmak konusunda emin misin?" diye sordu. Şaman olmak demek kanlı bir nehirde yaşamaktır. Senin kanın etrafındakilerin kanı ve düşmanlarının kanı hepsi bu nehire karışıp kaybolacak. Masal bir şey dememişti. Kızarmış gözlerinden kararlılık akıyordu. Verdiği karar gözlerinden okunuyordu. Düşmanlarının kanında yıkanmak istiyordu... Masal'ın kafası çok karışıktı ama acı haberi aldığından beri bedenine ve ruhuna kazınmış bir şey harakete geçmiş ve onu yönlendirmeye başlamıştı. Bu şey, bu his ne olduğunu bilmese bile öyle bir durumda net bir şekilde düşünmesini ve anlamasını sağlamış ve hafızasının bir kısmını onarmış hatta binlerce yıl öncesine ait bölük pörçük görüntüler görmüştü. Tek bir kötü tarafı vardı muhtemelen "öldürme isteği" Önüne gelen her şeyi öldürmek istiyordu. Defalarca hayatını kurtarmış olan ejderhaya bile defalarca kez saldırmak istemişti. Masal kararını tam olarak böyle bir mentalite ile almıştı. Ejderha bir süre sessiz kaldı. Ejderhalar ile şamanların arasında savaşmak dışında hiç bir zaman bir etkileşim olmamıştı. Dışarıda ki kurda sor o bir şamanın kan kardeşi. Doğal olarak yapmasını biliyordur. Daha fazla konuşmadı ejderha, ejderhalar ile şamanlar nesiller boyunca sürmüş bir kan davasına sahipti. Normalde bu kızı hemen burda öldürmesi gerekirdi ama üzerindeki büyü bunu yapmasını engelliyordu. Öldürme niyeti ile baktığı kız tahta kulübenin gıcırdıyan kapısından çıkarken. Ejderha içinde muhtemelen kaybedeceği bir savaş veriyordu... Masal tören simgesinin olduğu kitapla dışarı çıkmış, kulübenin önünde uzanmış kurdun önünde diz çökmüştü. Kurt yavaşça gözlerini araladığında kitabı önüne koydu, sessizliğini korurken kurdu izliyordu. Şaun konuşmak istemiyordu. Sadece her şey olup bitsin istiyordu. Bütün bunlar çok fazlaydı. Kurt ayağa kalkıp silkindi. Mavi bir enerji tekrardan Masal'ı havaya kaldırıp, kurdun sırtına koydu. Gökyüzünde büyük bir kapı belirdi. Kurt bir şey demek istiyormuş gibi bir kez uludu ve bekledi. Ejderha küçük boyutu ile tahta kulübeden çıkıp, uçarak kurdun sırtına kondu. Ejderha ile aralarına koyacakları mesafenin belirli bir sınır vardı. Sınır aşılımca ikisi de acı çekmeye başlıyordu. Devasa mavi kurt bunu biliyormuşcasına gitmeden önce ejderhayıda çağırmıştı. Mavi kurt gökyüzüne yükselerek kapıdan geçti ve tüm hızı ile koşmaya başladı. Normal dünyaya dönmüşlerdi ama girdikleri yerde değilde bir denizin üstünde bulmuşlardı kendilerini. Kurt tüm hızıyla koşuyordu, her adımında onlarca kilometre mesafe kat ediyordu. Koşarken vücuduna sürtünen bulutlardan şimşekler çıkmasına rağmen mavi uzun tüyler şimşekleri engelliyordu. Mavi kurt büyük bir adanın önünde durduğunda masalın olduğu kısım hariç tüylerinin her biri ölümcül yıldırımlar saçıyordu. Masal devasa kurdun üzerinde adaya baktığında şok olmuştu. Adanın şekli kitapta gördüğü sembol ile bire bir aynıydı. Kızıl yapraklı ağaç kümeleri gökyüzünden bakınca, korku verici simgeler oluşturmuştu. |
0% |