Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Gökyüzü kurdu (2)

@personofstories

Devasa mavi asil kurt, amaçsızca savaşan iki güçlü yaratığı despotça durdurup yıldırım kafeslerine hapsettikten sonra, burnuyla önündeki dişi insanı koklamaya başladı.

Bu insandan gelen güzel koku onun için çok nostaljikti.

Mavi kurt şimşeklerin eşlik ettiği, zihninden gelen kudretli bir ses ile " Sen Alparslan'ın kardeşisin değil mi?" Diye sordu.

Evet derken gözlerinden yaş gelmeye başladı Masal'ın. Hafızası karman çorman olsa bile kendisini çok seven abisini unutmamıştı. Kendisini bir anda içinde bulduğu bu durumda sadece ağlamak istiyordu. Buraya bir şeyler bulmak için gelmişti. Fakat, şuan bu kurdun kalbinden geçenleri hissedince ne yapacağını bilemiyordu.

Abisi ölmüştü nasıl bilmiyordu ama emindi. Karşısındaki bu kudretli yaratığın kalbinden ve gözlerinden geçenleri görmüştü.

Buraya geldikleri zaman ki matem havasından anlamalıydı zaten. Belki de anlamış ama kabul etmemişti...

Mavi kurtta gözyaşlarıyla beraber karşısındaki insana eşlik etti. Kızın önüne çöktü. Mavi bir enerji Masal'ı kaldırarak kurdun sırtına bindirdi.

Kurt bir uluma ile iki güçlü yaratığı serbest bıraktı. Hırlayarak havada uçan doğanı ve ejderhayı uyardı. Bir daha savaşırlarsa eğer bu kadar kibar olmayacak, iki yaratığı yaralamaktan kaçınmayacaktı.

Gökyüzü kurdu heybetli bir şekilde arkasını döndü, havaya yükselip, gökyüzünde koşmaya başladı. Her adımda binlerce metre ilerliyordu.

Bir dakika içinde ormanın hatta bu alt dünyanın sonuna gelmişti. İlerisi gökyüzü görünse bile Masal orada bir duvar olduğunu hissedebiliyordu.

Görünmez duvarın kenarında mütevazı bir kulübe vardı. Ahşap duvarlarda bir çocuğun yaptığı saçma çizimler vardı.

O resimleri zamanında abisi ile birlikte yaptıklarını hatırladı. Burada neden bulunduklarını hatırlatmada bile, iki çocuğun oynarken beyaz ve mavi boyalar ile duvarlara küçük hayvan resimleri çizdiğini hayal meyal hatırlıyordu.

Mavi kurt bir adımla yere indi ve mavi bir enerji ile genç kızı kapının önüne bıraktı. Onu takip eden ejderha ve güneş doğanıda kulübeye varmışlardı.

Ejderha tekrardan küçük tombul formuna döndü ve masalın omzuna uzandı.

O kurt neden bizi buraya getirdi diye sordu.

Daha önce burada yaşamıştım dedi Masal kızıl gözlerle. " Abim ölmüş" dedi ejderhaya.

Küçük yaratık bir şey demekten kaçındı. Bir insanın nasıl teselli edileceğini bilmiyordu. Kızı acısını yaşasın diye rahat bıraktı.

Masal küçük ve yavaş adımlarla, kulübenin eski ve gıcırdıyan kapısını açarak içeri girdi.

Sanki binlerce yıllardır hiç değiştirilmemiş gibi duran, tahtadan yapılmış mobilyalar, insana huzur veriyordu.

Tahta bir masanın üzerinde bu yerin havasına uymayan kitaplar, defterler ve kalemler vardı. Kitap yığınlarının üzerine beyaz bir mektup bırakılmıştı.

Masal ahşap sandalyeye oturdu,metubu eline aldı. Mektubun üzerinde okumak istiyorsan "yatağının sahibini bul" diyen bir notun altında seni çok seven abim yazıyordu. Ne kadar açmaya ve yırtmaya çalışsa bile kağıttan yapılmış bir zarfı açamamıştı.

Masaya ve kitaplara Masal'ın gözyaşları döküldü. Böyle bir mektup bulacağını bilde buraya hiç gelmezdi. Hastanede onun hayatını almak isteyen kişiye teslim olurdu, en azından hiç bir şeyi bilmeden göçüp giderdi. Ama, artık bu mektubu aldığına göre dayanmalıydı. Neler olduğunu az çok tahmin edebiliyordu. İçinde dizginlenemez bir öfke vardı, bir susuzluk hissetti. Abisini öldüren, muhtemelen hastaneye onu da öldürmeye gelmiş adamın kanını içmek istiyordu.

Bir ipucu bulmak için elini attığı her kitap şaman büyüleri ile alakalıydı. Garip bir şekilde kitapta yazan şeyleri, hiç görmediği bir dilde olsa bile anlayabiliyordu.

Defterde ise abisinin büyü notları vardı. Defterlerde birisinin başında küçük kardeşime ebedi uyku töreni hediyesi yazıyordu.

Şamanlıkla alakalı Türkçe ve diğer dilde yazılan notlar ve nasıl büyü yapılacağını anlatan yönlendirmeler bulunuyordu.

Kitapların hepsini ejderhayı koyduğu çantaya tokuşturmaya başladı. Ejderha görünmez olabildiğine göre dışarıda kalması sorun olmazdı. Kendini korumayı öğrenmeye yani bu kitaplara ihtiyacı vardı.

Kitapları koyduktan masanın çekmeclerini kontrol etmeye başladı. Çekmecelerde dışında güzel oymaların bulunduğu büyük bir kutu vardı.

Kutuyu açtığında tahtadan yapılmış bir kolye ve eski siyah bir hançer vardı. Masal hançeri eline aldığında, metalin çok garip olduğunu hissetti sanki taştan yapılmıştı. Üzerinden gelen garip bir koku vardı ama bu Masal'ı rahatlatmıştı.

Hançeri havaya kaldırığında ejderha aniden omzundan sıçradı ve uçmaya başladı. Sanki her an savaşmaya hazırdı ve hançere düşmanlıkla bakıyordu. O hançeri yerine koy dedi sesi çok öfkeli geliyordu. Masal'ın ne olduğu hakkında hiç bir fikri yoktu. Fakat, hançeri yerine bıraktı. Ejderha onu birden çok kez korumuştu. Ona karşı minnettar hissediyordu. Bu yüzden böyle bir isteği reddecek değildi.

Hançeri yerine koyarken kutunun altında katlanmış bir kağıt gördü açıp okumaya başladı. Kağıtta " Kızım için Ebedi uyku hediyesi yazıyordu."

Masal bu notun hangi ebeveyninden olduğunu yada ebedi uyku töreninin ne olduğunu bilmiyordu. Masaya konmuş burnundan soluyan ejderhaya baktı.

Ebedi uyku töreni ne biliyor musun? Diye sordu yavaş yavaş sakinleşemeye başlayan ejderhaya.

Ejderha bir süre düşündü ve açıklamaya başladı. " Ebedi uyku töreni şaman çocukları için hayati önem taşıyan bir ritüeldir. Şamanların soyu kanlarından yani atalarından gelir. bir çocuk ritüelden önce güçlerini kullanırsa atalardan birisi çocuğu ele geçirebilir. Yaşlı şamanlar bunu engellemek ve atlarına saygı göstermek için bu ritüelleri düzenlerler.

Masal meraklı bir şekilde küçük siyah ejderhaya baktı peki tören gerçekleşmez ve ata şamanı ele geçirirse ne olur ?

Küçük ejderhanın gözlerinde bir korku belirdi. Bir şaman atası ortaya çıkarsa evrene ölüm saçar...

Loading...
0%