@peteichor_
|
"Bu uyuz adamın yeşil gözleri kalbimi hızlandırmıştı. Bir rengin kalbimi hızlandırabilecek güçte olması beni korkutuyordu. Bir renk neden kalbimizi hızlandırırdı? Renkler kalbimizi hızlandıracak kadar güçlü müydü?" 1. BÖLÜM: İLK KARŞILAŞMA "Adel! Uyansana kızım ya geç kalıyorsun bak." Yine gözlerimi Güneş'in kulağımın dibinde bağırması, pardon cırlaması ile açmıştım. Bu kız her sabah düzenli olarak beni bu şekilde uyandırmayı kendine görev bilmiş gibiydi. Güneş sayesinde bir alarma ihtiyacım yoktu. Güneş, bir alarmın yapabileceği tüm işlevlere sahipti. "Tamam Güneş! kalkacağım biraz daha yatayım. Yalnızca beş dakika!" Güneş’in elindeki yastık kafama inmeden önce yeniden öfkeli, bir o kadarda heyecanlı sesi kulaklarıma dolmuştu. "Yat yat! sonra geç kalınca ağlama ama." Tekrardan Uyuma umudumu kaybettiğimde pes etmiştim. Eğer sizin uyanmanızı mesele haline getirmiş bir arkadaşınız varsa ne yapar eder sizi o yataktan kaldırırdı. Bu gerçekle yüzleşmenin vakti gelmişti. "Of tamam ya kalkıyorum." Yastıktan kafamı güç bela kaldırdığımda karşımda düğüne gidercesine süslenmiş bir Güneş "Oha!" Güneş, telaşla bana döndü. "Ya ne oldu? Olmamış mı? Adel konuşsana kötü mü olmuşum?" "Çok güzel olmuş da-" Güneş sabırsızca sözümü kesmişti. "da?" Hala ona sorgulayıcı bakışlar atarken, şaşkınlıktan iki karış açılan ağzımı kapatmak için insan "Nereye gidiyorsun sabah sabah bu ne hal?" Güneş bana göz devirdiğinde, şaşkın bakışlarım Güneş'in üstünde gezmeye devam ediyordu. "İş görüşmesine gidiyorum dün söyledim ya!" Tekrar Güneş'i baştan aşağı süzdüğümde; ne kadar abartılı giyindiğini bir kez daha fark ettim. "Tamam da nasıl bir iş bu böyle?" Güneş eliyle saçlarını düzeltirken gülümseyerek yeniden bana döndü. "Bir holding işte! Söyledim ya asistanlık başvurusu yaptım. Bakalım ne olacak? Neyse ya Güneş susmak bilmediğinde; artık konuşmam gerektiğini düşünerek araya girdim. Bu kızın "Sabah sabah ne konuştun! tamam kalktım. Hadi başarılar, habersiz bırakma beni." Kalktım ve Güneş'in yanaklarını sulu sulu öptüm. "Ya kızım makyajımı bozacaksın hadi görüşürüz öpüldün." Gülümseyerek Güneş'in evden çıkışını izledim, nihayet çıkmıştı. Güneş’in gidişinin ardından Otobüs durağına geldiğimde, gözüm "Hoş geldiniz!" Çocuklar gelip belime sarıldığında karşımda gördüğüm iki anne, çocuklarına gülümseyerek "Merhaba bir sorun olursa ararsınız değil mi? yine gelip ben alacağım oğlumu, bilginiz olsun. Adı Eymen olan çocuğun annesinin sesiyle, bakışlarım karşımdaki esmer, kısa saçlı kadını "Tabi merak etmeyin." Kadın başını sallayıp bahçe kapısından çıktıktan sonra dönüp el sallayarak arabasına binip “Görüşürüz güzelim!" Nehir annesine gülümseyerek el salladı. "Görüşürüz anne!" Nehir'in annesinin sesiyle bu kez de bakışlarım kumral, uzun saçlı kadını buldu. Başımı sallayarak gülümsedim. "Tabi aklınız kalmasın." Kadın başını salladı ve yürüyerek okuldan uzaklaştı. E tabi kiminin arabası vardı, kimi ise bizim gibi yürüyordu! Hayat işte... "Hadi bakalım ballarım içeriye gidelim ve diğer arkadaşlarınızı bekleyelim!" Bana cevap vermeden içeri geçip dolaplarından okul terliklerini alıp giymeye başladılar. İkisi de çok akıllıydı ve beni pek yormazlardı. Tam içeri geçeceğim sırada kapı sesi yeniden kulaklarıma doldu. Birkaç öğrenciyi de bu şekilde karşıladıktan sonra tamamen sınıfa "Çocuklar bekleyin gelen arkadaşınızı da alıp geleyim olur mu?" Çocukların dikkati bana döndüğünde her biri gülümsüyordu. "Olur!" Hep bir ağızdan bağırmalarıyla onlara gülümseyip kapıya doğru ilerledim. Bu kez gelen Deniz ve babası Demir Beydi biraz değişik ve sert bir adamdı. Gergin "Hoş geldiniz." Demir Bey, her zamanki soğuk ifadesiyle beni izlemeye devam ediyordu. "Merhaba Deniz'i bugün ben alacağım. Ne olursa olsun, lütfen benden başkasına teslim Başımı sallamakla yetindim. Demir Bey, Deniz'in başını okşadı ve bahçe kapısından çıkıp "Gel bakalım canım terliklerimizi giyip içeri geçelim." Deniz bana öpücük attığında gülümsedim. "Olur bebeğim!" Deniz bana hep böyle şeyler söylerdi. Büyümüşte küçülmüş! hep bana böyle laflar eder, "Deniz!" Gülerek yalandan bir kızgınlıkla söylenmeye başladım. "Tamam tamam evlenince söylerim. Zaten evleneceğim ben seninle." Gülerek Terliklerini giymiş Deniz’le birlikte sınıfa doğru ilerledik. "Ballarım ne yapmak istersiniz? günümüze nasıl başlayalım?" Çocuklar heyecanla bana baktığında istemsizce gülümsedim. "Çizgi film!" Hep bir ağızdan söyledikleri şey ile onlara döndüm. "Tamam o zaman gelin bakalım film seçelim." Bugün dokuz çocuk gelmişti genelde cumartesi az kişi olurdu. Çizgi filmle başlayan "Canım sen bekle ben kim gelmiş bir bakayım." Deniz başını sallamakla yetindi. "Olur!" Deniz'e gülümsedim ve kapıya doğru ilerlemeye başladım. Gelen kişiyi daha önce "Buyurun?" Karşımdaki adam bana garip bir bakış attıktan sonra içeriye adımladı. "Barlas Korhan. Deniz'in amcasıyım." Ben daha karşımdaki adama cevap bile vermeden Deniz, amca diye bağırarak karşımdaki "Ufaklık! Hadi gidiyoruz veda et öğretmenine." Karşımdaki adama anlayışla baktım. "Üzgünüm ama size teslim edemem." Karşımdaki adamın dikkati bana dönerken; bir kaşını havaya kaldırarak beni adeta süzmeye başlamıştı. "Adımı tam duymadınız galiba öğretmen hanım. Ben Deniz'in amcasıyım. Yeğenimi alırken sizden izin alacak değilim." Bu adam sinirlerimi bozmuştu. Babası kesin olarak ben geleceğim demişti ve çocuğu ona "Denizciğim sen şimdi sınıfa git ben geleceğim balım olur mu?" Deniz başını sallayıp amcası olacak kaba adama el sakladıktan sonra sınıfa gitti. Bunu fırsat "Sen ne yaptığını sanıyorsun! Çocuğu almaya geldim dedim!" Sabır dilercesine karşımda duran adama baktım. "Kusura bakmayın Deniz'in babası gelmezse asla size teslim etmem." Bir anda üstüme doğru gelmeye başladı. Ben geri gittikçe o geliyordu. Hem utanmış hem "N-ne yapıyorsunuz?" Adam burnumun dibinde gözlerime bakmaya başladı. "Ben Deniz'i alacağım ve buradan gideceğim öğretmen hanım. Şimdi Deniz'i hazırla ve Kendimi toparladım ve Barlas denen adamdan olabildiğince uzaklaşıp konuşmaya başladım. "Bakın Barlas Bey; birincisi lütfen mesafenizi koruyun. İkincisi Deniz'i Babası gelmeden ne Barlas denen adam benden uzaklaşıp parmaklarını başına koydu ve başını ovarak sabır "Ya sabır çattık ya! bak öğretmen, tüm gecemi seni ikna ederek geçirmeyeceğim. İşim gücüm Giderek sinirleniyordum. Bu adamın laftan anlayacağı yoktu. "Veremem diyorum ya ne laftan anlamaz adamsın sen." Barlas denen adam mümkünmüş gibi daha da sinirlenmişti. "Düzgün konuş!" Bende onun gibi sinirle ona baktım. "Konuşmazsam ne yaparsın!?" Barlas denen adam bana bir adım yaklaşıp tekrar sinirle beni süzmeye başladığında "Görürsün ne yap-" Barlas, lafını bitiremeden sonunda tartışmamızı bitirecek bir ses duymuştum. "Barlas!" Demir Bey gelmişti. Sonunda! "Abi iyi ki geldin." Demir bey soran gözlerle bize doğru yaklaşmaya başladığında bakışlarım sinirle Barlas'a "Ne oluyor burada?" Barlas, bir bana bir abisine bakarken sinirle tekrar abisine döndü. "Bu öğretmen olacak Kadın yeğenimi bana vermiyor." Anlayışla ve sakin kalmaya çalışarak Demir Beye döndüm. Tabii sakin kalmak ne kadar "Demir Bey sonunda geldiniz! Siz kesin olarak ben alacağım dediğiniz için Deniz'i bu adama Demir bey başını salladığında, beni anladığını hissederek gülümsedim. Biraz olsun rahatlamış "Teşekkür ederim Adel Hanım. Oğlumun sevdiği kadar varmışsınız." Barlas sinirle abisine döndü. "Ne diyorsun sen abi!" Demir Bey sakince Barlas'a döndü. "Barlas ben dedim benden başkasına teslim etmeyin diye. Kadın görevini yapmış, şimdi geç Ben Barlas'a 'ne oldu şiştin mi' gülümsemesini atarken o da bana 'görüşeceğiz' bakışları Otobüs durağına geldiğimde, otobüsün gelmesini BÖLÜM SONU selam! Sizlerle Wattpad üzerinden 340K okunmaya ulaşan kurgumu paylaşmak için geldim! Umarım severek okursunuz. Sosyal medya hesaplarımı profilimin açıklama bölümüne yazdım oradan İnstagram Wattpad ve Tiktok hesaplarıma erişim sağlayabilirsiniz 💖 |
0% |