@peteichor_
|
"Sanki bizim beraberliğimiz tüm düzeni bozuyordu, sanki biz beraber olduğumuzda; domino taşları birer birer yıkılıyordu. Bizim beraber olmamız yasaktı." 24. BÖLÜM: "ANNEN GİBİ..." Nereden nereye getirmişti hayat bizi? Beyaz hastane duvarlarından alıp, beyaz karakol duvarlarına sürüklemişti... Ellerim hiç olmadığı kadar titriyor, bedenim dizlerime ağır geliyordu. Oturduğum yerden usulca kalktım ve karşımda duran polis masasına ilerledim. "B-Barlas'ı görebilir miyim?" Karşımdaki polisin bakışları bana dönerken anlayışla başını salladı. "Çok kısa olmak şartıyla görebilirsiniz." Hızla kafamı sallayıp, önümden yürüyen polisin arkasından ilerledim. Nezarethanenin önüne geldiğimizde derin bir nefes aldım. Kapıdan girdiğimizde, sıra sıra nezarethaneden bakışlarım Barlas'ı arıyordu. Sonunda gözlerim onun koyu yeşillerini buldu. Her zamankinden daha koyu yeşillerini... Gözleri beni bulduğunda hızla ayağa kalktı ve demirliklere yaklaştı. Ellerini önündeki demirliklere koyup bana baktığında, bende ona daha fazla yaklaşıp ellerimi usulca Barlas'ın ellerinin üstüne koydum. Barlas buruk bir gülümsemeyle gözlerime bakarken bakışlarım ellerini sarmış sargı bezlerini buldu. "İyi misin?" Barlas gülümseyerek kafasını salladı. "İyiyim, şimdi çok iyiyim." "Seni buradan çıkartacağız Barlas. Batuhan'ı aradım yolda geliyor... Polisler Uraz'ın ifadesi olmadan bir şey yapamayacağımızı söyledi. Birazdan hastaneye Uraz'ın yanına gideceğiz-" "Hayır Adel! Asla! Uraz'ın yanına falan gitmeyeceksiniz." Barlas ellerini çekip bağırdığında bende onun gibi sesimi yükseltmiştim. "Ne istiyorsun Barlas! Burada kalmak mı? Sabahtan beri buradasın! Ne istiyorsun ne?!" "Güvende olmanı! İyi olmanı!" Kafamı iki yana sallayarak bir adım geriye gittim. "Başa döndük demek... Yine kafanda sensiz iyi olacağıma inanmaya başlıyorsun! Ama hayır yanılıyorsun. Seni buradan çıkartmadan durmayacağım Barlas." Barlas'ın cevap vermesine izin vermeden hızla oradan ayrıldım. Kapıdan çıktığımda, çıktığım kapıya yaslanarak derin bir nefes aldım. 'Başaracaksın Adel...' Telefonum çaldığında gözlerim çalan telefonumu buldu. Arayan Batuhan'dı. "Alo?" "Adel! Neredesin?" "Kapıya çıkıyorum Batu. Beni orada bekle olur mu?" "Bekliyorum Adel sakin ol tamam mı? halleceğiz." Batuhan görmese de gülümseyerek kafamı salladım. "Geliyorum." Hızla telefonu cebime koyup kapıya doğru ilerlemeye başladım. Sonunda kapıya ulaştığımda ciğerlerime dolan temiz havayla gülümsedim ve arabasına yaslanmış endişeyle bana bakan Batuhan'a doğru ilerledim. "Adel!" Batuhan'ın yanına yanaştığımda, Batuhan bana dostça sarıldı. Güneş'in ölümünden sonra Batuhan bana karşı çok korumacı olmuştu. "İyisin değil mi?" "Barlas'ı kurtardığımızda daha iyi olacağım..." Batuhan hızla benden ayrılıp arabanın diğer kapısına ilerlemeye başladı. "Hadi o zaman gidiyoruz!" Kafa sallayıp ön koltuğa oturduğumda çok geçmeden Batuhan arabayı çalıştırmıştı. "Adel biliyorum sırası değil ama sen okul kaydını yeniledin mi?" Buruk bir gülümsemeyle başımı salladım. "Güneş yenilerdi her sene onlineden... Bu sene de yenilemişti." Batuhan cevap vermedi. Son bir aydır okulla alakalı sorular sormayı ihmal etmiyordu. Aklıma derslerimin haftaya başlayacak olması geldiğinde, hiç derdim yokmuş gibi birde bu çıktı diye düşünmeden edemedim. "Uraz'ı nasıl ikna edeceğiz? Barlas'ın yaptığı hiç iyi olmadı..." Bakışlarım Batuhan'ı buldu. "Bilmiyorum Batu... Ama sanırım Uraz'ı ikna edebilecek kişi benim.sanırım bana ilgisi var." "Bu durum Barlas'ın hoşuna gitmeyecek Adel." Sinirle önüme döndüm. "Lütfen Barlas gibi konuşma Batu. Başka çaremiz var mı?" Batuhan pes ederek kafasını iki yana salladığında hastaneye gelene kadar ikimizde bir daha konuşmamıştık. Sessiz bir yolun ardından hastaneye ulaştığımızda Batuhan güven vermek ister gibi gözlerime baktı. "Barlas'ı kurtaracağız Adel. Ben yanındayım..." Gülümseyerek Arabadan indiğimde Batuhan'da arkamdan inmişti. Hastane kapısına ilerlediğimizde aklımdaki tek düşünce Barlas'dı... Onun için her şeyi yapabilirdim bunu farkındaydım. Tek korkum onu üzebilecek bir şey yapmak zorunda kalmaktı. "Uraz Aymaz hangi odada kalıyor?" Batuhan'ın danışmaya sorduğu soruyla dikkatimi onlara vermiştim. "Üçüncü kat, sağdan dördüncü oda." Batuhan hızla kafasını sallayıp asansöre yöneldiğinde, bende arkasından ilerlemiştim. Asansöre binip üçüncü kata ulaştığımızda, hızla asansörden inip danışmadaki kadının tarif ettiği odaya ilerlemiştik. Odanın önüne ulaştığımızda Batuhan beni durdurdu. "Ne oldu Batuhan?" "Lütfen dikkat et Adel. İstemediğin, Barlas'ı üzeceğini düşündüğüm hiç bir şeyi kabul etme. Başka yolunu buluruz..." Gözlerimi kaçırarak kafa salladım ve bir anda içeri girdim. Uraz'ın gözleri beni bulduğunda ne kadar dağıldığını yeni fark etmiş gibiydim. Başında ufak bir bant, dudağı ve kaşı patlamış, gözü de morarmıştı. Sıkıntıyla yanına ilerledim. "Geçmiş olsun..." Uraz'ın gözleri beni bulduğunda hızla yerinde doğruldu. "H-Hoş geldin Adel. Beklemiyordum." Uraz'ın yüzündeki tebessüm midemi bulandırıyor olsada bozuntuya vermeden, zoraki bir tebessümle Uraz'ın gözlerine baktım. "Uraz... Barlas şu an-" Uraz'ın Gülen yüzü solarken, sinirle gözlerini kaçırdı. "Demek onun için geldin öyle mi?" Pes ederek Uraz'a döndüm. "Sana yalan söyleyecek değilim. Buraya Barlas'ı çıkartman için geldim. O senin abin-" "Yanlıyorsun. Barlas'ın da dediği gibi onun benim gibi bi kardeşi yok." Sıkıntıyla iç çektim. "Ne istiyorsun Uraz. Şikayetini geri almak için ne istiyorsun?" Uraz zaferle bana döndü. "Seni Adel. Seni istiyorum." Bir anda gülmeye başladım. Hayal dünyasında yaşıyordu. "Uraz, gerçekçi bir isteğin varsa söyle yoksa da beni oyalama." Uraz kafasını sallayıp bir süre sessiz kaldı. "Pekala demek gerçekçi bir istek ha? Öyleyse üzgünüm Adel. Barlas orada bir süre daha kalacak maalesef." Sinirle sesim olabildiğince yükselmeye başladı. "Uraz yapma! Bu kadar acımasız olamazsın!" "Adel, Barlas'a Ondan ayrılmak istediğini, beni sevdiğini söyleyeceksin ve buna inanmasını sağlayacaksın. Yoksa üzgünüm güzellik ama Barlas orada kalacak." Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde sinirle ellerimi sıkmaya başladım. "T-Tamam... Ama Barlas bugün oradan çıkacak Uraz!" "Sözüm söz güzelim." Bana güzelim demesi midemde kusma isteği yaratırken, cevap vermeden odadan çıktım. Barlas'a nasıl onu sevmediğimi söylerdim? Nasıl ona Uraz'ı sevdiğimi söylerdim? Kalbi kırılacaktı, kalbi hiç olmadığı kadar kırılacaktı... "Adel! Neden ağlıyorsun? ne oldu?!" "B-Batu..." Batuhan bana sarıldığında ihtiyacım olan buymuş gibi ağlamaya başlamıştım. "Şşş geçti tamam halledeceğiz..." Batuhan'dan ayrılıp bana merakla, endişeyle bakan Batuhan'a döndüm yeniden. "Benden; Barlas'a onu sevmediğimi söyleyip onu sevdiğimi söylememi istedi." "Saçmalama Adel! Böyle bir şey olmayacak. Barlas ne kadar üzülür farkında mısın?" Kafamı çaresizce iki yana salladım. "Onu orada bırakamam Batu! Anla beni lütfen anla. Barlas bunu bilmeyecek Batu. Lütfen..." Batuhan bir süre sessizce beyaz hastane duvarlarını izledikten sonra sonunda usulca kafasını salladı. "Pekala Adel..." Ne Batuhan, ne ben bir daha konuşmamıştık. Karakola geldiğimizde, sakince arabadan inip göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim. Karakolun kapısına geldiğimde derin bir nefes alıp hızla içeri girdim. "Barlas Korhan'ı görebilir miyim?" Karşımda gözleri bana dönen polis, anlayışla başını sallayıp önden ilerlediğinde duruşumu bozmadan arkasından ilerledim. Güçlü olmalıydım. İçeri girdiğimizde Barlas'ın bakışları beni bulurken, gözlerimi kaçırdım. "Güzelim iyi misin?" Mesafeli duruşumu bozmadan demirliklere ellerini yaslayıp bana bakan Barlas'a döndüm. "Barlas, ben ayrılmak istiyorum." "N-Ne?" Barlas kaşlarını çattığında gözlerine bakabilecek gücüm yoktu. "Duydun. Ben gidiyorum Barlas." "Sen ne diyorsun Adel!" Barlas bağırdığında bir adım geriye gittim. "Barlas bitti! Anladın mı bitti! Sevmiyorum seni!" "Ne saçmalıyorsun sen! Daha bir kaç saat önce bana söylediklerine ne oldu! İnanmıyorum Adel! Benden bir şey gizliyorsun! İnanmıyorum!" "Hoşça kal Barlas!" Barlas inanmayan bakışlarla gözlerime bakarken arkamı dönüp gidecekken, bir anda Arkamdan seslenmesiyle yerimde durdum. "Annem gibi sende mi gideceksin Adel!" Arkamı dönmeden olduğum yerde Barlas'ın kalbini paramparça edecek sözcükler döküldü dudaklarımdan. "Annen gibi gidiyorum ve annen gibi dönmeyeceğim Barlas." Barlas'ın cevap vermesine izin vermeden hızla oradan ayrıldım. Göz yaşlarım gözlerime ağır gelirken usul usul bıraktım gözlerimden. Göz yaşları içinde oradan ayrıldığımda Batuhan arabasına yaslanmış beni bekliyordu. "Tamam geçecek..." Batuhan bana sarılırken dur durak bilmeden ağlıyordum. Bir süre o şekilde ağladıktan sonra Batuhan'la açtığımız kafeye doğru ilerlemeye başlamıştık. Cafe'ye ulaştığımızda beni zar zor taşıyan dizlerimle, ilk gördüğüm masaya bedenimi bıraktım. "Adel bugün çok uzatmayacağım ama bir kaç şarkıda olsa söylemek zorundayım, biliyorsun..." Anlayışla kafamı salladım. Ve sahneye çıkan Batuhan'ı izlemeye başladım. "Hepiniz hoş geldiniz! İyi eğlenceler." Kaç tane içmiştim? Saymamıştım bile. Artık başım ağrıyarak dönüyor, gözlerim kapanmaya başlıyordu. Sızmadan önce gördüğüm son görüntü kapıdan giren Barlas'ın bedeniydi. Gözlerimi baş ağrısıyla açtığımda, gözlerim çok geçmeden camdan dışarıyı seyreden Barlas'ı buldu. Hızla yerimden doğruldum. "B-Barlas?" Barlas'ın gözleri beni bulduğunda gördüğüm şey kocaman bir boşluktu. Soğuk bir bakış beklemiştim Ya da nefret dolu, üzgün, kırgın, kızgın ama beklediğim şey bomboş gözler değildi. "Nasılsın?" Barlas'ın sorduğu soru beni şaşırtırken bozuntuya vermeden sakince Barlas'a döndüm. "İyiyim sen? Sen iyi misin?" "İyiyim teşekkür ederim." Barlas'ın buz gibi cevabı kalbimi titretmeye yetmişti. "İyi hissettiğinde gidebilirsin. Batuhan aşağıda bekliyor." Kırgınlıkla Barlas'a döndüm. "Neden Barlas? Her şey normal gibi davranmayı ne zaman bırakacaksın?" Barlas omuz silkerek gülümsemeye başladı. Gülümsemesi hiç hoş değildi, bir anda bana düşmanı gibi bakmaya başlamıştı. "Nasıl davranmalıyım? Sevmiyorsan kapı orada Adel. Git ve sana tavsiyem bir daha karşıma çıkmaman." Barlas bana bir iki adım daha yaklaştığında gözlerimin içine bakmaya başladı. "Hani sana demiştim Ya varsın yada yoksun diye. Artık tamamen yoksun Adel ve olmayacaksın. Şimdi git buradan." Barlas'dan gözlerimi kaçırıp uzaklaştığımda söyleyecek hiç bir şeyimin olmadığını fark ederek yatağın kenarında duran çantamı aldım ve kapıya ilerledim. İlk önce Güneş şimdi ise Barlas gitmişti ve ben yavaş yavaş hayatın anlamını kaybediyordum. Aşağı indiğimde Görkem'i ve Batuhan'ı birlikte görmek beni şaşırtsa da göz yaşlarımı elimin tersiyle silip, yüzüme zoraki bir tebessüm yerleştirerek yanlarına ilerledim. "Abya!" "Miniğim..." Görkem belime sarıldığında, bende başını okşamaya başladım. "Adel, oturduğum dairenin yan dairesi yeni ilana açıldı. Bende senin için kiraladım. Sen merak etme senin okulun bitene kadar ben sana yardımcı olacağım. Haydi çıkalım eşyaları aldırırız sonra." Minnetle Batuhan'a gülümsedim. Güneş bana çok güzel bir miras bırakmıştı; Batuhan'ı bırakmıştı ve Batuhan banim için hiç olmayan Abim gibi olmuştu. "İyi ki varsın Batu..." Batuhan gülümsediğinde benimde gözlerim Görkem'i buldu. "Hadi miniğim gidiyoruz." Görkem elimden tutmakla yetindiğinde, Görkem ve Batuhan'la birlikte kapıya ilerlemeye başladık. Arabaya binmeden önce son kez bakışlarım Barlas'ın penceresini bulduğunda, Barlas'la göz göze gelmiştik. Barlas bir süre gözlerime baktıktan sonra perdeyi çekti ve gitti. Arabaya bindiğimizde yolu seyrederek bir an önce buradan uzaklaşmayı diledim. "Geldik canım inelim hadi. Ufaklık hadi bakalım!" Görkem ve Batuhan arabadan indiğinde bende arkalarından inmiştim. Önünde durduğumuz apartmana baktığımda aklıma Güneş'le ilk taşındığımız zaman gelmişti. "Burası." "Güneş bu şehir çok büyük değil mi? Nasıl yaşayacağız?" "Birlikte güzelim. Birlikte üstesinden gelemeyeceğimiz hiç bir yer, hiç bir şey yok bizim." "Adel iyi misin?" Batuhan'ın endişeli sesiyle usulca kafamı salladım. "Hadi geçelim öyleyse." Batuhan'ın arkasından apartmana ilerlediğimizde önceki apartmanımdan daha lüks olduğunu fark etmem çok uzun sürmemişti. Asansörle üçüncü kata ulaştığımızda, Batuhan karşımızdaki daireyi gösterdi. "Yeni eviniz orası Adel. Ben karşı dairende olacağım. Gece saat kaç olursa olsun, konu her ne olursa olsun bir adım uzağındayım her zaman gelebilirsin. Unutma sen benim kız kardeşimsin. Her zaman yanındayım..." Minnetle gülümseyerek Batuhan'a sarıldım. "İyiki varsın Batu. İyiki..." Batuhan'da bana sarıldığında kendimi gerçekten güvende hissediyordum. Batuhan'dan ayrıldığımda karşımda duran daireye baktım. "Al bakalım." Batuhan'ın uzattığı anahtarı alarak Görkem'le birlikte kapıya ilerledik. "Unutma Adel her zaman burada, yanındayım." Tekrar Batuhan'a dönüp gülümsediğimde, kapıyı açıp içeri girmiştik. Ev güzel bir evdi. İki artı bir ve eşyaları vardı. Çok güzel döşenmiş bir evdi. Benim evimdi... "Abya! Çok güzelmiş." Gülümseyerek etrafa bakan Görkem'e döndüm. "Evet birtanem çok güzel." Aklıma Barlas geldiğinde dolan gözlerime engel olamıyordum. Artık Barlas yoktu, alışmalıydım. Alışacaktım. Görkem'le evi gezdikten sonra kısa bir duşun ardından Batuhan'ın benim için getirdiğini düşündüğüm kıyafetleri üstüme giydim. Görkem erkenden uyuya kaldığında kahve yapıp camın önündeki koltuğa geçmiştim. Saat on olmak üzereydi. Telefondan gelen bildirim sesiyle gözlerim telefonumu buldu. "Selam Adel. Barlas'dan ayrıldın, bende sözümü tuttum ama yeterli değil maalesef. Senden asıl istediğim benim olmandı. İlk aşama olarak yarın akşam seni yemeğe davet ediyorum. Sekizde seni yeni evinden alırım. İyi geceler..." Şaşkınlıkla gözlerim büyümüştü. Her şeyi biliyordu. Yeni evimi bile... sıkıntıyla ofladım. Artık bu yaşadıklarım ağır geliyordu. Barlas'la tanıştıktan sonra hayatım çok değişmişti, önce hayatıma girmek istemedi sonra da çıkmak istememişti ama hayat bir şekilde bizim beraberliğimize engel olmuştu. Sanki bizim beraberliğimiz tüm düzeni bozuyordu, sanki biz beraber olduğumuzda; domino taşları birer birer yıkılıyordu. Bizim beraber olmamız yasaktı. Önce Güneş'i; en yakın arkadaşımı kaybetmiştim şimdi ise ilk aşkımı, sevgilimi kaybetmiştim. Hayatımda tek kalan bana bir kardeş olan, Batuhan ve küçük kardeşim Görkem'di... Hayat bir tek onları bana sunmuştu. Usulca yerimde kalkıp yeni odama, yeni yatağıma ilerledim. Yatağa uzanıp gözlerimi kapattığımda gözlerimin önüne gelen görüntü, gözlerimi tekrardan açmama sebep oldu. Barlas'ın gözleri gözlerimin önüne gelmişti, koyu yeşil gözleri... Gözlerim dolarken tekrar gözlerimi kapatıp rüyalarla boğulmayacağım bir uyku diledim... "Barlas gidiyor musun?" Barlas önümden yürüyerek ileride duran kızın yanına ulaştı ve onun elini tuttu. Gözlerim dolarken Barlas'a seslenmeye devam ediyordum. Bir anda Barlas ve yanındaki kadın gözden kaybolduğunda, Güneş'in sesini duymuştum. "Adel." "Güneş! Güneş sende mi gidiyorsun?!" Güneş bana cevap bile vermeden gözden kaybolduğunda ağlamam şiddetleniyordu. "Güneş! Gitme Güneş!" "Güzel kızım." Annemin sesi kulaklarıma dolduğunda, arkamı dönerek ayaklarına kadar uzanan beyaz elbisesiyle bana gülümseyen anneme döndü bakışlarım. "Anne!" "Kızım..." Göz yaşlarımın arasında elimi anneme uzattım. "Anne sende gitmeyeceksin değil mi?" Annem buruk bir gülümsemeyle Güneş ve Barlas'ın gittiği yoldan giderken peşinden gitmeye çalışmıştım ama olmadı. "Anne! Gitme nolur bırakma beni! Herkes gitti sende gitme!" "Anne!" Gözlerimi açtığımda şaşkınlıkla odayı inceledim. Yataktan kalkıp banyoya ilerlediğimde dizlerimin titremesi bana hiç yardımcı olmuyordu. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra dizlerim ve ellerim titremeye devam ederken, aklıma her kabusumda saçlarımı okşayan Barlas geliyordu.. artık o yoktu ve ben kabuslarımla baş başaydım. Aklıma gelen düşünceyle Görkem'in odasına ilerledim. Görkem'in huzurla uyuduğunu gördüğümde ses çıkartmadan odasından çıktım. Batuhan'ın söyledikleri kulaklarıma doluyordu. Ne zaman istersen, saat kaç olursa olsun gel demişti. Umarım rahatsız olmazdı. Batuhan'ın verdiği anahtarı alarak üzerime ince bir hırka geçirip karşı dairemdeki Batuhan'ın kapısını çalmaya başladım. Bir süre bekledikten sonra kapı açılmayınca dönüyordum ki kapıdan ses gelmesiyle yerimde durdum. "Adel? İyi misin?" "Şey... Batuhan ben uyuyamadım da... rahatsız ettiysem kusura bakma." Batuhan uyku sersemliğiyle gülümseyerek bana baktı. "Gel hadi." Mahçup bakışlarla Batuhan'ın evine adımladığımda evinin benimkine çok benzediğini fark etmiştim. Salondaki koltuğa oturduğumda Batuhan yanıma geldi. "Ne içersin?" "Yok zahmet-" "Kahve yapıyorum." Batuhan beni dinlemeden cevap verdiğinde minnetle gülümsedim. O gece Batuhan'la sabaha kadar kahve içip dertleşmiştik. Batuhan benim için kısa zamanda çok değerli olmuştu. artık o benim sadece arkadaşım değil, abimdi de... Batuhan'la sabaha kadar sohbet ettikten sonra Batuhan işe, ben ise evime geçmiştim. Eve geldiğimde Görkem'in hala uyuyor olması içimi rahatlatmıştı. Uykusuzluktan acıyan gözlerim bana hiç yardımcı olmuyordu. Tekrar banyoya girip elimi yüzümü yıkadığımda çalan kapıyla, kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm yüz, görmeyi beklemediğim ve istemediğim bir yüzdü. "Uraz?" BÖLÜM SONU ____________________________ TikTok: petrichor0_1 İnstagram: peteichor_0 ✨Arkadaşlar TikTok ve İnstagram hesabımda kitap hakkında videolar paylaşıyorum bilginize ✨ _____________________________ |
0% |