@peteichor_
|
"sanki gökyüzündeki yıldızlardan biri gibiydi. İçlerinde en parlak olanı sirius gibi..." 3. BÖLÜM: PANİKATAK O buradaydı. Barlas Korhan buradaydı. Simsiyah giyinmişti. Üzerinde siyah gömlek, siyah pantolon ve siyah ceketi vardı ve evet ayakkabıları da siyahtı. Üzerindeki tek renk yeşil gözlediydi ormanı andıran yeşilleri. Aklımdan geçen saçma düşüncelerden sıyrılıp asıl yere odaklanmaya çalıştım. Korhan ailesi neden buradaydı? "Adel!" Güneş dirseğiyle koluma vurduğunda irkilerek Güneş'e döndüm. "O adam..." Fısıltımı sadece yanımdaki Güneş'in duyduğuna emindim. "Hangi adam Kızım? konuşsana!" Güneş'e cevap vermeden hala belime sarılan Deniz'e döndüm. "Merhaba tatlım." "Çok güzelsin!" Deniz'e gülümsedim, gözlerim yeniden karşımda, hala donuk bakışlarla bana bakan adamı buldu. Bakışları sertti ,donuktu, acımasızdı. O kadar soğuk bakıyordu ki bakışları üşümeme sebep olmuştu. "Adel hanım sizi görmek ne güzel." Aslı Hanımın konuşmasıyla dikkatimi ona vermiştim. "Şey... Merhaba Aslı hanım. Ben arkadaşımla geldim de burada işe başladı, yalnız bırakmak istemedim." "Öyledir." Bunu söyleyen sesin sahibi Aslı hanım değildi. Barlas denen adamdı. adam dünyaya sinirlerimi bozmak için gelmiş gibiydi. Aslı hanım Barlas'a sert olduğunu düşündüğü bir bakış attıktan sonra yeniden bana döndü. "Hoş geldiniz. Sizi gördüğüme sevindim. bizde bu holdingin diğer ortaklarıyız. Keyfinize bakın lütfen." Aslı hanım çok tatlı ve güzel bir kadındı. Gülümseyerek başımı salladım. "Teşekkür ederim." Aslı hanım, Demir bey ve Deniz karşı tarafta duran masaya doğru uzaklaşırken Barlas hala olduğu yerde bana bakıyordu. "Ne bakıyorsun?" Artık dayanamayıp söylenmeye başlamıştım. Öküzün trene baktığı gibi bakmasından rahatsız olmuştum. İki adımda yine o gün olduğu gibi dibime girdi. Nedense, tepki verememiştim. Bakışlarım istemsizce yumuşamaya başlıyordu. Her adımı kalbimde gereksiz bir sıcaklığa sebep olan bu adamı bir kez daha görmek hoşuma gitmemişti. "Burası seni aşar. Git sen öğretmen yemeklerine, toplantılarına falan katıl burası senlik değil." Söylediği şey kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Ne zannediyordu? bunu söylediğinde ağlayarak gideceğimi falan mı? Aramızda olan ufacık mesafeyi de kapatarak Barlas denen zorba adama döndüm. "Nereye gideceğimi sana soracak değilim. Neden benimle uğraşıyorsun bilmiyorum ama ben seninle uğraşmak istemiyorum. Zorlama beni." Barlas aniden sinirle gülmeye başladı, bu gülüş hoşuma gitmemişti. "Bak sen öğretmen hanıma." Gülen yüzünü tekrar sertleştirerek konuşmaya başladığında yumuşayan bakışlarım çok daha sert bir hal alıyordu. "Zorlarsam ne yapacaksın anlatsana biraz." Tam biz burun burunayken yine beni kurtaran Demir bey olmuştu. Bu adama artık Demir bey yerine Batman falan diyecektim! Her defasında beni Barlas'dan kurtarmayı başarıyordu. "Barlas! Gel müşterimizin oğluyla tanış!" Barlas benden bakışlarını çekmeden konuştu. "Geliyorum!" Barlas, hiç bir şey söylemeden yanımdan geçip gitmişti. Bu adamla neden iki gündür karşılaşmak zorundaydım ki? "Oha kızım!" Güneş'in sesiyle varlığını hatırlayarak Güneş'e döndüm. "İşte bak sana anlattığım adam. Şu tavırlara bak ukala şey ne olacak?" "Bırak onu bunu! Ben az önce ne izledim ya! Sen bana bir dövmediği kaldı demiştin. benim gördüğüm kadarıyla bir öpmediği kaldı kızım!" "Sus Güneş ya! şu başıma gelene bak. Ne güzel yatacaktım ben evde ,bir an önce bitsin şu gece!" "Çok söyleniyorsun gülümse biraz." Güneş'in sesiyle göz devirerek önüme döndüm. "Ben tuvalete gidiyorum. Burada ne kadar az vakit geçirirsem kardır!" "Tamam kuzum çabuk gel!" Başımı sallayıp lavabo olduğunu düşündüğüm yere doğru ilerlemeye başladım, içeri girdiğimde kimsenin olmadığını görünce rahat bir nefes alabilmiştim. Burada biraz kafa dinleyebilirdim. Bir süre telefonumla oyalandıktan sonra artık çıkmam gerektiğini fark ettiğimde kapıya doğru ilerledim. Daha uzun kalamazdım, Klostrofobim vardı ve camsız bir ortamda beş dakikadan fazla kalmam bile mucizeydi. Tam çıkacakken bir anda kapı kilitlenmişti. Zorladım ama açılmadı. Gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Kapıya tüm gücümle vurmaya başladım. "Kimse var mı?" "Yine biraz önceki gibi konuşsana benimle." Barlas'ın sesiydi bu. Beni tuvalete kilitlemişti, bu adam benim sabrımı sınıyordu. Bu sefer olmazdı! Hayır hayır olamazdı. "Barlas! Aç şu kapıyı! Bak çok kötü olur!" "Bak sen... Ne olacakmış?" Pes edip düzcünce açması gerektiğini söyleyecektim, biraz daha inatlaşırsam burada bayılabilirdim. "Barlas, lütfen bak nefes alamıyorum ben burada." "Ben şimdi içeri gidiyorum, sende hak ettiğin yerde kalıyorsun." Barlas'ın söyleyecekleri bittiğinde ayak sesleri gelmeye başlamıştı. Gerçekten gidiyordu. Beni burada bırakmış gidiyordu! "Barlas! Gitme Barlas!" "Burada kalda aklın başına gelsin!" "Baba yapma! Burası karanlık! Baba! Anne? Orada mısın? Anne?" "Dayan güzel kızım..." "Anne..." Artık gerçekten nefes alamıyordum. Aklıma yine gelmişti işte... Fobim, ben küçükken kendini göstermişti, babam beni cezalandırmak için küçük yerlere kapatırdı hep, annemde korkudan çıkartmazdı beni. Aklıma gelen düşünceleri kafamdan atmaya çalıştım. "Sakin ol sakinleş bir şey yok." Ama fayda etmedi. terlemeye başlamıştım bile ,göz yaşlarım gözlerimden akıp gidiyordu. Gerçekten nefes alamadığımı hissediyordum. Ellerimi boynuma götürdüm ,bir işe yarayacağını düşünerek ellerimi boynumda gezdirmeye devam ettim. ama olmadı. Her zamanki gibi... Başım dönmeye başlayınca inat etmeden kendimi usulca yere bıraktım bilincim yavaşça bedenimden ayrılmaya başlıyordu... Barlas'ın Ağızından: Benimle bu şekilde konuşabilecek kadar salaktı bu kız. ilk gördüğümden beri, beni bir şekilde sinirlendirmeyi başarıyordu. Bugün yine onu görmek beni hem şaşırtmış hem öfkelendirmişti. Benimle nasıl konuşacağını öğrenmesi için bu dersi hak etmişti. Onu tuvalete kilitlendikten sonra salona geri dönmüştüm. Birde yalan söylüyordu nefes alamıyorum diye, biraz aklı başına gelmeliydi bu yalancı kızın. Aradan geçen yirmi dakikanın sonunda Adel'in yani sinirimi bozan şu kızın arkadaşı telaşla bir şeylerle uğraşıyordu. Nedense merak etmiştim, ne kadar kendime engel olmaya çalışsamda olamadım ve merakıma yenilerek kızın yanına doğru ilerlemeye başladım. "Merhaba." "Merhaba." Kız besbelli telaş içindeydi. Merakım git gide artıyordu. "Bir sorun mu var?" "Şey... arkadaşım tuvalete gideceğim dedi ve bayadır gelmedi de... bende baktım ama orada yoktu telefonu da bende... yani o öyle yerde beş dakika dan fazla kalamaz. Klostrofobisi varda neyse ben çok konuştum değil mi kusura-" Kız o kadar konuşmuştu ki daha fazla onu dinleyemezdim. Onun yanından ayrılıp koşar adım tuvalete gittim, kapıyı aceleyle açarken bir yandan da Adel'e sesleniyordum. Ses gelmediğinde panikle sesimi olabildiğince yükselttim. "Adel!" Adel'i yerde gördüğümde içimi adlandıramadığım bir korku kaplamıştı.Hızla Adel'in yanına dizlerimin üzerine kendimi bıraktım. "Allah kahretsin!" "Adel uyan! Adel!" Ses vermiyordu kalp atışını kontrol etmiştim. Kalbi atıyordu, neden öldüğünü düşündüm ki? İyiyce kafayı yemiştim. Adel'in bedenini titreyen ellerimle yavaşça kucağıma aldığımda gözlerim Adel'in baygın yüzünü, çatık kaşlarını buldu. Hızla salondan çıkıp arabama doğru koşar adım ilerlemeye başladım.Adel'i yan koltuğuma oturtup hemen direksiyona geçtim. "Baba çıkar beni." Adel'in sayıkladığını görünce çatık kaşlarla ona döndüm. Hala bilinci yerinde değildi sadece sayıklıyordu. Telefonumu çıkartıp hemen aile doktorunu aradım. "Alo! Bir saat içinde bende olun! Abimin değil benim evim! Acele edin." "Tamam efendim." Telefonu kapatıp evimin olduğu yere hızla bi dönüş yaptım. On dakikanın sonunda Evin bahçesine girdiğimde doktoru kapıda buldum. hemen gelmiş olmalıydı. Adel'i kucağıma alıp arabayı güvenliğe bıraktım ve eve doğru koşar adım ilerledim. Bir yandan da adel'in solmuş yüzüne bakıyordum. Doğruydu nefes alamıyorum derken yalan söylemiyordu. Hata yapmıştım. "Ne oldu Barlas bey?" "Klostrofobisi var kapalı alanda kaldı!" Aysun abla kapıyı açınca hemen içeri daldım. "Oğlum yavaş! Kim bu kız ne oluyor?" Aysun abla yardımcımdı. onu annem kadar severdim. Bir nevi o büyütmüştü beni. Aysun ablaya cevap verememiştim. Adel'i odama götürüp yatırdım. Hemen ardından doktor Adel'i kontrol etmeye başlamıştı. Aklıma ya Adel'e bir şey olsaydı düşüncesi geldiğinde duraksadım. Neden bu kız umrumdaydı ki? Hem kendisi kaşınmıştı. Neden baba diye sayıklamıştı acaba? Aklımdan geçen düşüncelerden doktorun konuşmasıyla sıyrıldım. "Panikatak geçirmiş. Sakinleştirici biraz kendine getirir. Dinlenince toparlar, geçmiş olsun." Başımı sallamakla yetindim ve yavaş adımlarla Adel'in yanına doğru gittim. Adel güzel bir kızdı fazla dik başlı, çok konuşuyordu ama onda bir şey vardı sanki gökyüzündeki yıldızlardan biri gibiydi. İçlerinde en parlak olanı sirius gibi... Bazı insanlar tüm insanların arasından kendini biraz daha gösterirdi. Tıpkı Adel gibi. Tıpkı gökyüzünde onlarca yıldız içince kendini belli eden Sirius gibi. Sinirle başımı iki yana salladım. " Ne düşünüyorum ben böyle! Kendine gel Barlas!" Kendi kendime konuşmaya da başlamıştım. Çok güzel deliriyordum, bu kız bir an önce kendine gelip gitmeliydi ve bir daha karşılaşmamalıydık dengemi alt üst etmişti. Adel'in ağzından: Göz kapaklarımın üstünde bir şey oturuyormuş gibiydi, bir türlü gözlerimi açamıyordum. Zor da olsa gözlerimi açtığımda Beni karşılayan koyu lacivert tavan olmuştu. Sonrasında duvarlar, oda tamamen lacivert gibiydi. Camın önünde gördüğüm kişiyle aniden yataktan fırladım. Yatak? Oda? Nerdeydim ben!? "Nerdeyim ben!?" "Sakin ol." "Ne işim var benim burda? Saat kaç? Güneş nerde? Neden burdayım konuşsana!?" "Bir sus be kızım! Bayılmışsın buraya getirdim. Doktor önemli bir şey yok dedi panik atak geçirmişsin kendine gelince gidersin." Söylediği şeye cevap bile vermemiştim. Her şey onun yüzünden olmuştu bana doğru gelmeye başladı. Yataktan aniden kalkmamla başım dönmeye başlamıştı bile. Hızla kolu belimi kavradı. "Yavaş ol!" Sinirle ondan uzaklaştım. "Bırak beni! Senin yüzünden oldu zaten! Taksi çağır gidicem!" "Bağırma! Aşağıda arabam. bırakırım seni." "Bana taksi çağır dedim!" Kapı açıldığında ikimizde oraya dönmüştük. Ellili yaşlarında tatlı bir Kadın Barlas'a bakıyordu. "Oğlum ne oluyor?" "Bir şey yok Aysun Sultan." Barlas'ın buz gibi, sert olan bakışları bu kadına bakarken yumuşacık olmuştu. Annesi diye düşündüm. "Hayır var! Oğlunuz beni tuvalete kilitledi! Ve panik atak geçirdim. ayrıca taksi çağırmamakta ısrarcı!" "Sakin ol kızım ben Barlas'ın annesi sayılırım. Ben çekeceğim onun kulağını sen merak etme! Gel ben sana bir su vereyim sonra taksi çağırırım olur mu yavrum?" Bu Kadın sadece Barlas'ı değil beni de yumuşatmıştı.kadına başımı sallayıp Barlas'ın yüzüne bile bakmadan adının Aysun olduğunu öğrendiğim kadını takip ederek mutfağa ilerledim. "Al kızım." Aysun hanımın bana uzattığı suyu aldım ve hızla içmeye başladım , iyi gelmişti. "Sağ olun." "Ben taksi çağırıyorum şimdi." Başımı sallamakla yetindim. Çok geçmeden taksi gelmişti. "Sizede Zahmet verdim Aysun hanım teşekkür ederim." "Abla kızım, Abla. hanımda neymiş?" Yalandan kızarak söylediği şeyle gülümsedim. "Teşekkür ederim Aysun abla." "Rica ederim kızım. Hadi iyi akşamlar." Aysun abla bana el sallayıp önüne dönmüştü. Taksiye tam binecekken üzerimde hissettiğim gözlerle başımı yukarı kaldırdım. Barlas camdan beni izliyordu. Ona göz devirdikten sonra taksiye bindim. Hızla taksiciye bereye gideceğimi söyleyerek yolun biran önce bitmesini. Eve gelmeyi diliyordum. Çantam yanımdaydı ancak telefonum yoktu. Güneş kim bilir ne kadar merak etmişti. Ben düşüncelere dalmışken taksinin durmasıyla dışarı baktım eve gelmiştim. Ücreti ödedikten sonra taksiden inip binaya girdim Barlas'ın villasından sonra apartman dairesi garip gelmişti. Ah fakirlik diye geçirdim içimden. Dairenin önüne geldiğimde Güneş'in ayakkabılarını kapıda görmemle gülümsedim, gelmişti. Kapıyı ilk vuruşumda direk açtı ,beni kolumdan içeri çekti. Ve sıkıca sarıldı. "Nerdesin sen Adel!" Bana her zaman Adel demezdi, kızdığı belliydi. "Başıma gelenleri bir duysan..." "Anlat." "Gel otur." Güneş hiç bir şey demeden oturmuştu ve beklentiyle bana bakıyordu. "Barlas denen adam beni tuvalete kilitledi. Sonra bayıldım evine götü-" "Ne! Evi mi!?" "Bir dur! sil at o saçma düşünceleri kafandan! Doktor gelmiş sakinleştirici yapmış falan sonrada kalktım geldim işte." "Korkudan öldüm öldüm dirildim! Bu adam çok fazla olmaya başladı." "Farkındayım. Neyse kurtulduk bir daha beni öyle yerlere götürme Güneş!" "Hadi git dinlen kuzum yarın detaylı dinleyeceğim ama hadi git çabuk, bak hala iyi görünmüyorsun." Başımı sallayıp odama gittiğimde önce üstümü değiştirip makyajımı çıkarttım. Saçımı da bozunca yatabilirdim. Başka hiç bir şey yapacak gücümde yoktu. Kendimi hızla yatağa bıraktım ve çok geçmeden uykuya daldım... BÖLÜM SONU _____________________________ Duyuru; Kitap hakkında konuşacağım, yeni bölümlerden sizleri haberdar edeceğim bir kanal açtım. Kanal whatsApp üzerinden katıldığınızda numaranız ve adınız kanalda gözükmeyecek. Linkini buraya bırakacağım. Hoşça kalın 💙🦋 WhatsApp'ta Yağmur / Petrichor🦋 kanalını takip edin: https://whatsapp.com/channel/0029VaEbQO79cDDVUw06iy0e Eğer bu linkten ulaşamazsanız İnstagram hesabımdaki attığım hikaye de de link var💙 Yeni bölüm sizlerle! umarım seversiniz... yorumlarınızı, eleştirilerinizi, oylarınızı bekliyor olacağım. Umarım keyifle okuyorsunuzdur. Bir dahaki bölüm en kısa zamanda sizlerle olacak. Sizi seviyorum hoşça kalın🧡 TikTok: petrichor0_1 İnstagram: peteichor_0 ✨Arkadaşlar TikTok ve İnstagram hesabımda kitap hakkında videolar paylaşıyorum bilginize ✨ _____________________________ |
0% |