Yeni Üyelik
39.
Bölüm

38.Bölüm: Kan Bağsiz Ai̇le

@peteichor_

Biz her derdimizde, sorunumuzda birleşen, birbirine destek olan, kimin başı sıkışırsa sıkışsın yardımına koşan, kan bağsız kocaman bir aileydik. Kan bağı olmayan kocaman bir aile...


38.BÖLÜM: KAN BAĞSIZ AİLE


"Günaydın güzel kızım."


"Günaydın anne."


Usulca gözlerimi araladığımda yaşadıklarımın rüya olmadığını anlamama sebep olan ses, annemin aylardır duymaya hasret kaldığım, sesiydi. Başımı annemin göğüsümden hafifçe kaldırdığımda gözlerim annemi buldu.


"İyi uyuyabildin mi?"


Annemin ilgili sorusuyla dudaklarım yukarı kıvrıldı.


"Hiç bu kadar iyi uyumamıştım."


Annem dudaklarını alnıma bastırdığında, huzurla gözlerimi kapattım. Tam o sırada çalan kapıyla ikimizinde bakışları kapıyı buldu. Kapıdaki tanıdık sesle gülümsedim.


"Maviş gelebilir miyim?"


Batuhan'ın sesiyle yataktan doğruldum.


"Gel Batu."


Batuhan içeri girdiğinde gözleri annemi buldu.


"Günaydın Kader sultan! Kavuştun kızına bak..."


Batuhan'ın gülümseyişi beni de gülümsetmişti. Anlaşılan annemle Batuhan yokluğumda oldukça samimiyeti ilerletmişti.


"Günaydın oğlum. Çok şükür sizin sayenizde."


"Hadi o halde kızlar, Kahvaltı zamanı!"


Batuhan güldüğünde bende gülerek ayağa kalktım.


"Batu, Barlas uyandı mı?"


Batuhan başını iki yana salladığında anneme döndüm.


"Anne sen Batu'yla in bende geleceğim."


Annem başını sallayıp Batuhan'la odadan çıktığında, önce lavaboya giderek avucuma aldığım buz gibi suyu yüzüme çaptım. Aynadaki yorgun görüntüme gülümseyerek odamdan ayrıldım ve Barlas'ın odasına doğru ilerledim. Kapıyı yavaşça açtığımda Barlas'ın sırt üstü yatmış olduğunu, dağılan saçlarını, hafif Aralık dudaklarını, çatık kaşlarını gördüm. Bu görüntü beni gülümsetirken yavaşça Barlas'ın yatağına ilerleyerek, yatağın ucuna oturdum. Parmaklarım usul usul Barlas'ın saçlarında gezindiğinde gözüm, yüzünde oluşan morluklara kaymıştı. Gözlerim dolu dolu olduğunda dudaklarımı Barlas'ın alnında kendini en belli eden morluğa bastırdım.


"Günaydın uyuz."


Barlas gözlerini yavaşça açarken, bu uykulu hali her şeye rağmen beni gülümsetmişti.


"Günaydın öğretmen hanım."


Barlas'ın uykulu mırıltısı kulaklarıma ulaştığında dudaklarım olabildiğince yukarı kıvrılmıştı .


"Uyan hadi Kahvaltı-"


Merakla sorduğum soru Barlas'a ulaştığında Barlas bir anda beni belimden çekerek yatağa yatırmış ve üstüme çıkmıştı. Ağırlığını vermeden yataktan destek alarak üstümde duruyordu.


"B-Barlas! Ne yapıyorsun?"


Barlas, saçları aşağı doğru dökülürken gülümsedi.


"Demek beni uyandırmaya geldin?"


"E-Evet."


Barlas'ın dudaklarında ki muzip gülümseme, utançtan kızarmama sebep oldu.


"Beni ittirmediğine göre orada rahatsın anlaşılan..."


Barlas'ın sorusuyla gerçekten onu ittirmediğimi yeni fark ediyordum.


"Barlas! Herkes evde biri görecek kalk-"


"Kardeşim-"


İşte şom ağzımın başıma açtığı dertlerden biri daha! Kapıdan gelen sesle bakışlarım sesin Sahibi buldu. Batuhan'ı...


"Aile var kardeşim!"


Batuhan eliyle yüzünü kapatırken utançtan domatese dönmek üzereydim.


"Barlas kalksana ya!"


"Kalkmazsam ne olacak?"


Batuhan gülmeye başladığında sinirle Batuhan'a döndüm.


"Batu gülmesene! Barlas kalk! ya sabır bıraksana beni! Batuhan yardım et sende."


Batuhan'ın gülüş seslerine Barlas'ın sesi karıştığında, sinirden deliye dönmek üzereydim. Barlas'ın bu kocaman cüssesinden iterek kurtulamıyorum.


"Batu!"


Batuhan parmaklarını kapattığı yüzüyle, iki parmağı arasını açık bırakarak bize bakmaya başladı.


"Ben şimdi sizi basmış oldum değil mi?"


Batu hala gülerken olabildiğince sinirle ve utançla Batu'ya döndüm.


"Batuhan!"


"Gittim ben! Siz devam edin."


Batuhan kapıyı kapatıp çıktığında Barlas'da gülerek üstümden çekilmişti.


"Şimdi kalkıp neden biraz önce kalkmadın?!"


Barlas gülmeye devam ederken yataktan yastığı kafasına attım.


"İstersen geri geleyim devam edelim."


Barlas'ın kafasına yanımda duran iki yastığı da atarken, Barlas gülerek yastıklardan kaçıyordu.


"Durun öğretmen hanım! Zaten canım acıyor..."


Barlas'ın yüzündeki gülümseme silindiğinde ciddi olup olmadığını anlamaya çalışıyordum. Endişeyle gözlerim Barlas'ın gözlerine döndü.


"N-Neresi acıyor?"


Barlas hafifçe gülümsedi.


"Söylersem öpecek misin?"


Yüzündeki morluklara baktığımda gülümsedim. Yüzünün her yerini öpebilirdim. Yaralarını sarmak için her şeyi yapardım... Gözlerim Barlas'ın yanağındaki morlukları buldu.


"Öpeceğim, yanağın mı acıyor -"


Barlas bir anda tişörtünü çıkartıp yüzündeki musip gülümsemeyle, parmaklarını karın kaslarında gezdirmeye başladı.


"Bak burası, çok acıyor öpte geçsin!"


Barlas eliyle kaslarını gösterdiğinde, sinirle ellerimi yüzüme kapatıp bağırmaya başladım.


"Ne yapıyorsun! Giy şu tişörtü! Bak biri gelecek uyuz musun sen! Ayı! giysene üstünü! Rezil olacağız-"


Bir daha ağzımı açarsam... Yine kapıdan gelen sesle kapıya döndüm. Kapıda gördüğüm yüz Gökem'e aitti bir Barlas'a bir bana baktığında dudaklarını bastırıp gözlerini kaçırdı.


"Basıldık."


Barlas'ın sesiyle sinirle, yatakta kalan son yastığı da sertçe Barlas'a doğru attım. Görkem koşarak odadan çıktığında sinirle Barlas'a döndüm.


"Giy şunu aşağı inelim! Bir daha seni uyandırmayacağım ,öküz!"


Barlas gülerek tişörtünü giydiğinde birlikte aşağı inmiştik. Herkes masada bizi beklerken gülümseyerek masada Barlas'ın oturduğu sandalyenin yanında yerimi aldım. Herkes buradaydı. Deniz, Görkem, Aslı abla, Demir abi, Batuhan, Sare, Kübra, Barlas'ın babası ve Annem... tüm ailem yanımdaydı...


"Nasılsın kızım?"


Gözlerim masanın başında oturan sesin geldiği yönü buldu. Barlas'ın babası meraklı gözlerle bana bakıyordu.


"İ-İyiyim efendim. Dün için-"


"Önemi yok kızım. Hadi afiyet olsun."


Hep birlikte yemeğimizi yemeye başladığımızda Görkem bir bana bir Barlas'a bakarak anneme döndü.


"Anne! Barlas abiyle ablam ayıp şeyler yapıyordu."


Benim gözlerim olabildiğince büyürken Bir anda Batuhan ağzındaki suyu dışarı fışkırtmış, Barlas kahkaha atmaya başlamıştı. Benim yüzüm domatesten farksızken, Demir abi dudaklarını bastırmış Barlas'a bakıyor, Kübra ve Sare de gizliden gizliye gülüyordu. Anneme baktığımda onunda yüzü benimkinden farkısız değildi.


"B-Barlas tişörtünü değiştirirken yanlışlıkla odaya girdim de..."


Masadaki herkes birbirine bakıp gülüşürken, kimse bana cevap vermemişti. Görkem'e kötü kötü baktıktan sonra utançla önüme döndüm.


"Bacaksız."


Mırıltımı benden başka kimsenin duymamasını dilemiştim. Masada kırmızıdan görünmeyen yüzümle birlikte, kahvaltıyı tamamlamış, sonunda bu ortamdan kurtulabilmiştim. Kahvaltıdan sonra bir arada kalmaya karar vermiştik. bugünü Barlaslarda geçirecektik. Hafta sonu olmasının verdiği rahatlıkla bir arada olmak beni mutlu etmişti. Herkes evde bir yana dağılmıştı, Barlas ve Batuhan masada çizim yapıyor, Kübra, annem ve ben bir köşede sohbet ediyorduk. sare ve Aslı abla ise başka bir köşede sohbet ediyordu. Deniz ve Görkem'de bir köşede oyun oynarlarken, Demir abi ve babası da çalışma odasında kahve içiyordu. Artık kocaman bir ailem vardı, on kişilik dev bir ailem. Artık hiç bir şey beni yenemeyecekti... Aile kan bağı gerektirmezdi, aile sevgi gerektirirdi, bağlılık gerektirirdi. Biz her derdimizde, sorunumuzda birleşen, birbirine destek olan, kimin başı sıkışırsa sıkışsın yardımına koşan, kan bağsız kocaman bir aileydik. Kan bağı olmayan kocaman bir aile...


***


"Geldik Kader sultan bak burası."


Batuhan arabadan inmeden başını uzatıp oturduğumuz apartmanı gösterdiğinde, annem gülümsedi.


"Çok güzelmiş yavrum."


"Hadi inelim kızlar ."


Batuhan gülümseyerek arabadan indiğinde, annem ben ve Görkem'de Batuhan'ın ardından arabadan inmiştik. Tüm günü birlikte geçirmemizin ardından gece evlere dağılmıştık. Barlas ne kadar orada kalmamız için ısrar etsenede annem kabul etmemiş, bende anneme ayak uydurmuştum. Annem Barlas'la aramızda olanları anlasa da henüz bir soru sormamıştı. Soru sormaması biraz daha rahatlamamı sağlıyordu... Annem, Batuhan ve Görkemle birlikte oturduğumuz kata ulaştığımızda anahtarımı çıkartarak kapıyı açmaya başladım.


"Bir şey olursa ben burada oturuyorum Kader sultan. Saat kaç olursa olsun hiç çekinmeden gelin."


Annem minnetle Batuhan'a bakarken sonunda açabildiğim kapıyla içer adımladım.


"Sağ ol yavrum. İyi geceler."


"İyi geceler Batuş."


Batuhan gülümsedi.


"İyi geceler maviş! İyi geceler Kader sultan."


İçeriye geçip kapıyı kapattığımızda annem evde dolaşmaya başladı.


"Değiştirmek istediğin bir şey olursa değiştiririz annem."


Annem gülümseyerek bana döndü.


"Yarın bir alışverişe gidelim kızım. Bir kaç bir şey dışında elim boş geldim. Babandan gizli seneler önce yaptığım bir birikim vardı hesabımda. o bizi bir süre idare eder."


Gülümseyerek annemin yanına ilerletip sıkıca sarıldım.


"Tamam annem. Nasıl istersen. Yarın gider bakarız hemde gezeriz!"


Annem hevesle güldü.


"Gezeriz tabii!"


Görkem dudaklarını büzüp bize yaklaştı.


"Bende geleceğim değil mi?"


"Evet! Tabii oğlum."


Annem, Görkem ve ben sarılırken yüzümdeki gülümseme daha da genişliyordu.


"Anne bugün birlikte uyuyalım mı?"


Annemle ayrıldığımızda Görkem merakla anneme bakmaya başladı.


"Yatalım tabi."


Dudaklarımı yalandan büzerek üzgün üzgün anneme baktım.


"Ben ne olacağım? Tek mi kalacağım..."


"Oy benim güzel kızım el kadar kardeşini mi kıskanmış!"


Yalandan bir sinirle omuz silktim.


"Ne var yani? Ben tek mi kalayım?"


Annem gülümseyerek bir eliyle benim elimi diğer eliyle de Görkem'in elini tuttu.


"O zaman hep birlikte uyuyoruz!"


Anneme gülümsediğimde birlikte en büyük yatak olan, odama ilerledik. Üstümüzü değiştirdikten sonra önce annem yatağa uzanırken ardından Görkem annemin göğüsüne yatmıştı. Bende yatağa ilerlediğimde annemin açtığı diğer kolumun içine yattım. Annemin elleri ikimizinde saçlarında gezinirken huzurla gözlerimi kapattım.


"İyi geceler anne."


"İyi geceler deniz gözlü kızım."


Annem dudaklarını önce benim saçlarıma sonra Görkem'in saçlarına bastırdı. Dudaklarını hafif Aralık huzurla uyuyan kardeşime gülümseyerek baktım.Bazı bedeller ödemeden mutlu olunamayacağını yeniden öğrenmiştim. Ben bu hayat için defalarca bedel ödemiştim. Sevdiklerimden ayrı kalmıştım, sevdiklerimle sınanmıştım, canımdan vazgeçmiştim... Ödeyebileceğim tüm bedelleri ödemiştim. Artık ödediğim bedellerin mükafatını alma zamanıydı, artık sonsuz mutluluk zamanıydı...


***


"Bu nasıl?"


"Güzel anne! Siyahı var mı?"


Annem ellerini reyonda gezdirmeye başladı. Annem ve Görkemle uyanıp hızlı bir kahvaltının ardından evimize bir kaç durak mesafede olan alışveriş merkezine gelmiş, annem için alışveriş yapıyorduk.


"Varmış kızım nasıl?"


Annemin uzattığı elbiseyi elime alarak incelemeye başladım. Bol ve diz üstü bir elbiseydi. Keyifle gülümsedim.


"Güzel anne! Sana da çok yakışacak."


Annem gülümseyerek elbiseyi sepete koyduğunda, bir kaç saat daha eğlenceli alışverişimizi sürdürmeye devam etmiştik. Annem ve Görkem bir kaç parça şey alırken annem benide ihmal etmemişti. Bir kaç parça da ben aldığımda alışverişimizi tamamlamış, alışveriş merkezinin içinde bulunan eğlence merkezine gelmiştik.


"Abla! Hadi atlı karıncaya binelim."


Görkem hevesle beni atlı karıncaya doğru çekiştirirken gülümseyerek peşinden gidiyordum.


"Binelim miniğim ama önce bilet almamız gerek. Hadi gel."


Annemle birlikte gişeye ilerlediğimizde bir kaç bilet alarak atlı karıncaya ilerlemiştik. Üçümüzde atlı karıncada atların üstünde yerimizi aldığımızda gülüşerek ellerimizi birleştirmeye çalışıyorduk. Kahkahalarımız birbirine karışırken, bu an için binlerce kez teşekkür ettim ödediğim bedellere. İyi ki dedim, iyiki bu bedelleri Ödemiş, iyiki hayatın bana sunduğu bu ödülünü hak etmiştim.


***


"Ellerine sağlık kader sultan!"


Akşam olmuş annemle eve gelmiştik. Annem mutfağa girip bir sürü yemek hazırladıktan sonra Batuhan nasıl olduğumuzu merak edip uğramış, annemde kolundan tutarak Batuhan'ı masaya oturtmuştu. Görkem, Batuhan annem ve ben yemek yemeye başladığımızda, Batuhan'ın iştahlı halleri gülümsememe sebep oldu.


"Afiyet olsun oğlum her zaman gel. Çalışan çocuksun evde yemek yapanında yok."


"Valla hayır diyemeyeceğim! Bayıldım yemeklerine. Her gün sendeyim Kader sultan. Aldın başına bekayı!"


Annem kıkırdağında bende gülmeye başlamıştım. Biz gülüşerek yemeğimizi sürdürürken, çalan kapıyla yavaşça yerimden kalktım.


"Ben bakarım."


Annem başını salladığında kapıya ilerleyerek usulca kapıyı açtım. Karşımda gördüğüm yüz gülümsememi genişletirler ne kadar özlediğimi yeni yeni fark ediyordum.


"B-Barlas?"


"Beni içeri davet etmeyecek misiniz öğretmen hanım?"


Barlas beklentiyle bana bakarken dudaklarım şaşkınlıkla aralanmıştı.


"G-Gel tabi!"


Kapıdan çekildiğimde Barlas içeri girmişti. Gözlerim Barlas'ın elindeki çiçek buketini bulduğunda gülümsedim. Barlas masaya doğru ilerledi.


"Afiyet olsun."


Annemin yüzüne hafif bir tebessüm otururken Barlas'a döndü.


"Hoş geldin oğlum."


Barlas elindeki çiçekleri anneme uzattığında annem gülümseyerek çiçekleri eline alıp kokusunu içine çekti.


"Çok incesin yavrum, çok sağ ol. Geç sende hemen. Adel tabak getir kızım."


Başımı sallayıp mutfağa ilerlediğimde, hızla bir yemek tabağı alıp salona geri döndüm. Annem tabağı elimden alıp tencerede ki yemeklerden Barlas'a koyduğunda, hızla tabağı Barlas'ın önüne koydu.


"Kardeşim kaynanan seviyormuş tam zamanında geldin."


Batuhan'ın söyledikleri yüzümü kızartırken, durmak bilmeyen Batuhan'a döndü bakışlarım.


"Demekki kader sultan seni seviyormuş-"


Batuhan'ın ayağına attığım sert tekmeyle Batuhan acıyla inlerken hafifçe gülümsedim.


"Pardon! Yanlışlıkla oldu."


"Eminim öyle olmuştur."


Batuhan güldüğünde annemde bıyık altından gülmeye başladı. Utanç kotamı sağ olsun Batuhan doldururken yalnız kaldığımızda bunun hesabını sormayı kendime görev bilmiştim. Bir süre hep beraber yemek yedikten sonra annemle birlikte kahve yapmak için mutfağa geçmiştik.


"Kızım siz Barlasla-"


Evet tam zamanı. Şimdi tek nefeste söylemeliydim.


"Evet anne. Sevgiliyiz."


Annem hafifçe gülümseyerek kahve yapmayı sürdürürken bende fincanları hazırlıyordum.


"Hayırlısı olsun kızım. Senden tek beklentim okulunu ihmal etmemen ve bir hataya düşmemen."


kahveleri bölüştüren anneme bakarak gülümsedim.


"Merak etme Kader hanım! Ben senin kızınım."


Annemin dudakları kıvrılırken kahve tepsisini eline aldı.


"Aferin güzel kızıma. Hadi geçelim."


Annemle salona ulaştığımızda, annem herkese kahvesini dağıtmış tekli koltukta yerini almıştı. Bende Görkem'in yanına oturduğumda gözlerim, karşımda bana gülümseyerek bakan Barlas'ı buldu.


"Kızımız da pek tembel kahveyi annesi dağıtıyor-"


Batu kız istemeye gelmiş baba edasıyla konuşurken sinirle gözlerim olabildiğince büyümüştü. Çemkirmeme ramak kalmışken, beni bu durumdan kurtaran ses Barlas'a aitti.


"Kusura bakmayın arkadaşımın zaman zaman beynine kan gitmeyebiliyor da."


Annem güldüğünde Batu'da bozularak Barlas'a döndü


"Bir prova yaptırmadınız."


"Batu!"


"Batu!" 


Barlas ve ben büyümüş gözlerle Batuhan'a döndüğümüzde annem gülmeye başladı.


"Kızmayın benim oğluma! Ne var şaka yapıyor çocuk."


"Hı şaka!"


Bunu söyleyen ses bana aitti. Bir süre Batuhan'ı susturmaya çalıştığımız kahve faslının ardından Barlas, annemle konuşup benimle biraz yürümek istediğini söylemişti. Annem ne kadar benden ayrılmak istemese de bir saatlik olmak kaydıyla sorun etmemiş, gitmeme izin vermişti. Batuhan, Görkem ve annemi evde bırakarak, Barlas'la birlikte evden ayrıldık. Barlas elimi elinin arasına aldığında, sokaklarda usulca yürümeye başladık. Soğuk hava kendini daha da hissettirirken Barlas tuttuğu elimi bırakmadan kendi cebine soktu. Bu hareketi dudaklarımın yukarı kıvrılmasını sağladı.


"Barlas, baban çok iyi biri."


Barlas söylediğimle gülümseyerek gözlerini gözlerime çevirdi.


"Biliyorum. Tek şansım bir o birde abim ve sen..."


Bir süre aramızda sessizlik oluşurken bu kez sessizliği Barlas bozmuştu.


"Seninde annen çok iyi Adel. Senin olmadığın bir hafta birbirimize çok fazla destek olduk. Batuhan da öyle. En sakin kalmaya özen gösterenimiz oydu..."


Gülümsedim. Batuhan her zamanki Batuhan'dı korksa da korkusunu belli etmez. Üzülse de dışarıya yansıtmazdı.


"Hayatımın tepetaklak olduğunu düşünürken, bir anda çok daha normale döndü... çok garip."


Afallayarak söylediğim şeyleri yeni fark etmiş gibiydim. Artık normal insanlar gibi annemden izin alarak evden çıkıyor, annemin yaptığı yemekleri yiyor, en önemlisi de ailemle birlikte yaşıyordum. Annemin gelişi hepimizin hayatını normalleştirmeye yetmişti. Artık Barlas'la sıradan bir çifttik.


"Evet güzelim. Artık bir ailen var, sadece annen değil. Bizde senin aileniz..."


Gülümseyerek başımı salladım.


"Kan bağsız aile..."


Barlas da gülümseyerek yolun ortasında durduğunda, beni de durdurup kendine çevirdi.


"Evet sevgilim, kan bağsız aile..."


"Bana bir aile verdiğin için sağ ol uyuz..."


Barlas gülümseyerek boşta olan eliyle saçlarımı geriye doğru atmaya başladı.


"Ailem olduğun için sağ olun öğretmen hanım..."


Bir anda yağmur çiselemeye başladığında sıkıntıyla ofladım.


"Dönmek zorundayız, yağmur bastıracak."


Barlas gülümseyerek ellerimizi cebinden çıkartıp benden biraz uzaklaştı.


"Hayır öğretmen hanım. Aksine, yağmur bizim için yağıyor. Yağmur biz dans edelim diye yağıyor."


Gülümseyerek Barlas'ın bana uzattığı elinin içine elimi bıraktım.


"Böyle her yağmurda dans mı edeceğiz?"


Sorumla Barlas beni kendine çekerek bir elini elime diğer elini belime yerleştirdi.


"Evet öğretmen hanım. Yağan her yağmurda dans edeceğiz, bu yağmurlar bizim için yağıyor..."


Gülümsemem büyürken giderek bastıran yağmurun altında, yağmurun hızıyla orantılı olarak hızlanan dansımıza kahkahalarımız eşlik ediyordu. Deli gibi sağanak yağmurda dans etmek bize özel bir şey olsa gerekti. Bu Barlasla yağmurda ettiğimiz ikinci dansımızdı ve biliyordum ki bu ilk olmadığı gibi son da olmayacaktı...


BÖLÜM SONU

_______________________

Loading...
0%