Yeni Üyelik
8.
Bölüm

7.Bölüm: “Güvendesi̇n”

@peteichor_

"Ağlamak size yakışmıyor öğretmen Hanım."


7. BÖLÜM: "GÜVENDESİN"


Barlas'ın ağızından:


İki gün olmuştu. Merakım, korkum, endişem giderek artıyordu.Tüm İstanbul'u karış karış aramıştık, ancak hiç bir iz yoktu. Aklıma Deniz geliyordu; Deniz, cesaretli oldukça olgun bir çocuktu ne kadar korkarsa korksun bizi endişelendirmemek için korkusunu belli etmezdi. Deniz'i düşünürken yüzümde oluşan gülümseme, aklıma gelen Adelle yerini karmaşık bir ifadeye bırakmıştı.

Adel'den hoşlanmıyordum evet ama yinede onun İçin endişeleniyordum. O Deniz'den daha çok korkmuş olmalıydı. Adel'in güçlü görünümünün ardında küçük korkak bir kız çocuğu vardı. Bunu sadece sesinden anlamıştım evet...

Kulaklarıma yeniden Adel'in bitkin, ağlamaktan kısılmış sesi dolduğunda farkında olmadan ayağa fırladım.

Abim, Aslı, Güneş ve Batu'nun gözleri bana döndü..


"Abi artık harekete geçmemiz gerek-"


Lafımı bölen çalan kapıdan gelen sesti. Hepimizin bakışları kapıya dönerken abim hızla kapıya doğru ilerlemeye başladı.


"Oğlum!"


Abimin sesiyle ben, Güneş, Aslı ve Batu koşar adım kapıya ilerlemiştik. Gördüğüm görüntü ,kaşlarımın çatmasına sebep olmuştu. Adel önündeki Denizle kapıdaydı. Yanakları morarmış, dudağının kenarında hafif bir yara oluşmuş, başında da ona benzer bir kızarıklık vardı. Gözleri baygınca bakarken Aslı Deniz'i yanına çeker çekmez öne atılarak kendini bırakan Adel'i endişeyle kucağıma almıştım.


"Adel!"


Güneş ve benim endişeli sesim birbirine karışırken hızla Adel'i ilk gördüğüm misafir odasında yatağa yatırdığımda Hepimiz Adel'in başında uyanmasını bekliyorduk, Aslı ve Abim Denizle konuşurken benim ve Güneş'in tek dikkati Adel'deydi. Adel'in yüzünü incelerken istemsizce yumruklarımı sıkmaya başladım. Yanakları, dudağı, çatık kaşları, kızarmış başı... Adel'e bu yaptıklarını onlara ödetecektim, ne pahasına olursa olsun yanlarına kar kalmayacaktı. Adel'den hoşlanmasam da başına gelenler bizim suçumuzdu ve bir daha asla Adel'e bir şey olmasına izin veremezdim. Çok geçmeden herkese aşağı inmelerini söylediğimde güç bela da olsa Güneş'i de ikna edebilmiştim.

'Uyandığında hemen seni çağıracağım.'

dediğimde ikna olmuş, ve merakına yenilip Deniz'i dinlemek için aşağı inmişlerdi. Herkes odadan ayrıldığında Adel'in kıpırdandığını fark edip yanına oturdum ve onu izlemeye başladım. bir anda yerinden sıçrayıp gözlerime baktığında gözlerinde çok Farklı bir duygu görmüştüm güven duygusu. Sanki beni görünce rahatlamış gibiydi. Güvende hissetmiş gibi... Bir anda kollarını boynuma dolayıp ağlamaya başladığında tepkisizce kaldım, titrek ellerimi Adel'in beline yavaşça koyduğumda ona güven vermek istercesine yavaşça kollarımı sıkılaştırdım. Boynumda hissettiğim göz yaşlarıyla belindeki ellerim daha da sıkılaşmış ,bir elimde yavaşça saçlarına karışmıştı.


"Şşş geçti... Güvendesin..."


Söylediğim şey kollarını rahatlatmasına sebep oldu, burnunu çekerek benden ayrıldığında yüzüme bakmaya başladı.


"Ağlamak size yakışmıyor öğretmen Hanım."


Söylediklerim yüzünde hafif bir tebessüme sebep olmuştu. Onun yüzündeki tebessüm benimde yüzümde bir tebessüm oluşturmuştu.


"Böyle daha iyi."


Sebepsizce utandığını hissetmiştim. Ne

söyleyeceğinden emin olamayan bir edayla dudaklarını araladı.


"Deniz nerede? O iyi mi?"


Başımı salladım ve Adel'e belli belirsiz gülümseyip ayağa kalktım.


"Ben Güneş'i çağırayım o da endişelendi. Sonra konuşuruz dinlen biraz."


Adel başını sallamakla yetindiğinde yavaşça aşağı inip Güneş'in yanına ilerledim. Güneş günlerdir perişan olmuştu. tek yaptığı Adel'i beklemekti.


"Güneş, Adel uyandı bir bak istersen."


Güneş heyecanla başını salladı ve koşar adım yukarı çıktığında gözlerim Deniz'i bulmuştu. Yanına gidip Deniz'e sıkıca sarıldım.


"Gel bakalım ufaklık konuşalım biraz."


Abim, Aslı ve Batu karşımda oturuyordu, bende Deniz'i kucağıma almıştım ve merakla Deniz'e döndüm.


"Anlat bakalım nasıl oldu? Nasıl kaçtınız?"


"Adel, bana tuvaletin camından kaçmamı ve arkamdan geleceğini söyledi. Bende dediğini yaptım sonra korkup bir ağacın kenarında bir süre saklandığımda Adel koşarak beni buldu. Sanırım benim yüzümden ona vurmuşlar çok üzüldüm sonra Adel bir arabanın önüne atladı ve bizi o araba getirdi böyle işte. Adel benim kahramanım."


Deniz son cümlesini gülerek kurduğunda Deniz'in başından hafifçe öptüm ve Aslı'ya döndüm.


"Deniz yorgundur sen onu yatır hadi."


Aslı başını sallayıp Deniz'i elinden tuttu ve yukarı çıktı. Çok geçmeden abime dönüp sinirle konuşmaya başladım.


"Abi ne yapacağız?! Bu adamlar durmayacak! Şimdi Adel'de tehlikede!"


Abim bir süre düşündükten sonra ciddi bir sesle bana döndü.


"Adel'den sen sorumlusun Barlas. Babamın Sapanca'da bir dağ evi var kimse bilmiyor. Bir süre Adel,sen ,Aslı ve Deniz orada kalacaksınız. Evin önünde korumalar olacak. Bir süre böyle idare edeceğiz."


"Abi ben Adelle kalamam!"


"Barlas! Kendine gel yine kızı bırakalımda ,başına bunlar mı gelsin!"


Oflayarak ayağa kalktım. Tamam, Adel'e üzülmüştüm, onun için endişelenmiştim de bu kadar da değildi.


"Başka yolu yok mu-"


"Yok Barlas! Yarın yola çıkıyorsunuz!"


Abimin net çıkan sesine cevap verememiştim bile. Batuyla birlikte kızların yanına çıktığımızda Adel Güneş'in göğüsüne yatmıştı, İçeriye girdiğimizde dikleşerek bize bakmaya başladılar. Adel'e baktığımda biraz daha iyi olduğunu fark ettim. Yanağındaki morluklar beni yine sinirlendirirken kendimi toparlayıp, durumu açıklamak için dudaklarımı araladım.


"Adel, bir süre Sapanca'da Dağ evinde birlikte kalmak zorundayız. Birlikte derken sen ben-"


"Ne münasebet! Neden seninle kalıyormuşum?!"


İşte bu uyuz kız geri gelmişti. Sebebini dinlemeden hemen bağırmaya başlamıştı.


"Bende meraklı değilim seninle kalmaya güvenliğin içi-"


Adel yine sabırsızca sözümü kestiğinde artık sinirlenmeye başladığımı fark ediyordum. Anlayışta bir yere kadardı ama değil mi? Barlas Korhan'ın sabrı fazla sınanmamalıydı.


"Sana ne Ya benim güvenliğimden! sana mı düştü tasası?!"


Aklıma gelen düşünceyle yüzümde sinsi bir gülüş peydah olmuştu.


"Ne o ,biraz önce ahtapot gibi kollarını boynuma dolayıp ağlarken hiç öyle demiyordunuz! öğretmen hanım..."


Adel sinirle ayağa kalktı ve sesi olabildiğince yüksek , afallamış bir şekilde konuşmaya başladı.


"Sen... gerçekten... ya sen gerçek bir uyuzsun tamam mı?! Ben seninle hiç bir yere gelmiyorum."


Tam yanımdan geçecekken biraz önceki yüz ifadem yerini ciddiyete bırakmıştı. Kolundan tutarak onu kendime çektim. Daha fazla sabrım kalmamıştı.


"Adel inat etmeyi bırak! Tek gitmiyoruz Aslı ve Deniz'de geliyor. Bir süre sizi güvende tutmak zorundayız. Abime itiraz edemeyiz anladın mı beni? Şimdi şımarık bir kız çocuğu gibi davranmayı bırakıp, olgun bir kadın gibi davran ve biraz durumun ciddiyetini anla. Yarın sabah çıkacağız."


Elimi Adel'in kolundan çekip hiç bir şey söylemeden, Adel'in yüzüne bile bakmadan odadan çıkmıştım. Bu kız gerçekten dengesizdi her hareketi birbirinden bağımsızdı. Bir sarılıyor bir bağırıyordu, bir güvenerek bakıyor bir nefretle bakıyordu. Düşüncelerimi Batu'nun sakin sesi bölmüştü.


"Abi bir sakin ol. Kızında yaşadıkları kolay değil biraz anlayışlı ol."


"Batu yapma sende görmüyor musun davranışlarını."


"Haklısın... tamam... her neyse! git biraz uyu dinlen."


Batu omzuma destek vermek ister gibi vurduğunda başımı sallayıp diğer misafir odasına gittim. Üstümü bile değiştirmeden kendimi yatağa bıraktım ve gözlerimi kapattım, olanları düşünürken aklıma Adel'in bana sarılıp ağladığı an geldiğinde gözüm bir anda açılmıştı. Yatakta oturur pozisyona gelip başımı, ellerimin arasına aldığımda aklıma yine Adel gelmişti. Ağlaması, bayılması, sarılması, korkusu, siniri... her şeyi defalarca gözümün önünden geçiyordu. Fazla mı üstüne gittim diye düşündüm. Çok korkmuş olmalıydı. Daha fazla düşünmek istemedim, yatağıma bu sefer uyumak için, her şeyi unutmak için yattığımda çok geçmeden uyku beni içine almıştı. Derin olduğunu düşündüğüm uykumdan saat dörde gelirken uyandım, bir sigara içtikten sonra ayaklarım beni Adel'in kaldığı odaya doğru götürmüştü. Elimi yavaşça kapıya koydum ama hareket ettirmedim. 'Neden burdasın Barlas?'

İçimden kendimi sorgularken kendime verecek cevabım yoktu. Elimi ateşe değdirmişçesine kapıdan çekerek arkamı dönüp odama geri döndüm. Odamda bir ileri bir geri yürürken tek düşüncem o odaya neden gittiğimdi.

'Barlas kendine gel! Ne işin vardı orda!'

Daha fazla düşüncelerimle boğulmamak için yatağıma geri yatmıştım ve hızla tekrar kendimi uykunun kollarına bıraktığımda, aklımda kendime veremediğim cevaplar vardı... Adel için neden endişelendiğim vardı, o odaya neden gittiğim, ağladığında neden kalbimde bir acı oluştuğu yada ona verdikleri zararı gördüğümde içimde oluşan intikam duygusu. Hiç düşüncelerinizi kontrol edemediğiniz anlar oluyor mu? Bir olayı düşünmek istemediğiniz ama düşünmediğiniz bir an bile olmadığı anlar oluyor mu? Bir insandan nefret etmek istediğiniz oluyor mu? Ölümüne nefret etmek istediğiniz... Her nefret etmek istediğinizde içinizden sizi engelleyen dürtüler mesela... Ben tam da şu an bunu yaşıyordum. Kafam karma karışıktı ve bu karışıklığın uyuyarak geçmesini diliyordum.


                        BÖLÜM SONU

_____________________________


Duyuru; Kitap hakkında konuşacağım, yeni bölümlerden sizleri haberdar edeceğim bir kanal açtım. Kanal whatsApp üzerinden katıldığınızda numaranız ve adınız kanalda gözükmeyecek. Linkini buraya bırakacağım. Hoşça kalın 💙🦋


‎WhatsApp'ta Yağmur / Petrichor🦋 kanalını takip edin: https://whatsapp.com/channel/0029VaEbQO79cDDVUw06iy0e


Eğer bu linkten ulaşamazsanız İnstagram hesabımdaki attığım hikaye de de link var💙


Yeni bölüm sizlerle! umarım seversiniz... yorumlarınızı, eleştirilerinizi, oylarınızı bekliyor olacağım. Umarım keyifle okuyorsunuzdur. Bir dahaki bölüm en kısa zamanda sizlerle olacak. Sizi seviyorum hoşça kalın🧡


TikTok: petrichor0_1 

İnstagram: peteichor_0


✨Arkadaşlar TikTok ve İnstagram hesabımda kitap hakkında videolar paylaşıyorum bilginize ✨

_____________________________

Loading...
0%