Yeni Üyelik
2.
Bölüm
@petekli91

Direndiği yerden çalışan işçileri izliyordu Ömer. Telefonuna mesaj gelince zihni dağıldı ve telefonu cebinden çıkarıp gelen mesaja baktı. Hem yakın arkadaşı hemde adamı olan Ferdi'den gelmişti. Anne ve babasının mezarının ortasına oturmuş ve toprağı avuçlamış Aykız vardı görselde. Son iki aydır olduğu gibi. O günden sonra her dışarı çıkmasında takip ettiriyordu Ömer Aykız'ı. Ve sık sık mezarlığa geldiğini öğrenmişti böylece. Biraz görsele takılsa da Ferdi'yi aradı hemen sonra.

"Alo?"

"Ne zamandır orda Ferdi."

"İki saate yakın oturdu."

"Niye başta haber vermedin."

"Bugün biraz üzgündü Ömer. Ne bileyim öyle bende sadece bekledim."

"Neden üzgün. Birşey mi oldu neden haberim yok lan."

"Bilmiyorum ki bende. Ama şimdi çarşıya gidiyor. Dikkat ettim de çok üzgün olunca-"

"Sahafa gidiyor." diye tamamladı cümlesini sessizce Ömer.

"Oğğ Ömer ağam. Bak bu kadar iyi tanıma Aykız'ı. Yanlış anlıyorum artık."

"Ferdi hatırlat yüz yüze gelince kovayım seni."

"Vallaha mı lan."

"Ulan kapat yoksa gerçekten kovacağım."

"E tamam işte bende onu is-" kapanan telefona baktı Ferdi "bari cümlemi tamamlasaydım ulan. Neyse. Böyle böyle aklın kızda hep Ömer ağam. Yanık kokusu geliyor ha!" sırıtarak kızı takibe devam etti. Tahmin ettiği gibi sahafa gelmişti. Dün üç kuruş para kazanmıştı şimdi muklaka kitap alırdı.


Ömer ceketini aldığı gibi çıktı fabrikadan. Arabaya binip çalıştırdığında aklına iki ay öncesi geldi. Gece vakti eve geldiğinde direk Rojda'nın odasına girmiş ve onu annesi ile konuşurken dinlemişti.

"Çok üzüldü anne.. içine içine ağlıyor zaten. Korkudan konuşmaz bir daha benimle biliyorum. O kadar lafa utancından bir daha gelemezde buraya. Zaten zorla izin veriyordu yengesi."

"Çok sıkıştırma kızı dedim sana Rojda. Yengesi olacak mendebur zaten kızı sıkıyor birde neden sen zorluyorsun kızım. Şimdi daha mı iyi oldu. Bak bir at binerken kabul ediyor senden geleni şimdi onu da yapmaz. Eminim ağabeyinin mantıklı bir açıklaması vardır sakın ona tavır alma hemi güzel yavrum."

"Almam anne.. büyüğüm o benim. Ama çok kırıldım. Kızı düşürdüğü durum benim yüzümden. Hâlbuki ben ısrar ediyorum Aykız'a her şeyi. Biraz kafası dağılsın diye arada gidiyorduk. Yengesi dün bütün evi baştan ayağa temizletmiş kendi kızları dururken. Sen haber verdin diye rahattık ne bileyim böyle olacağını."

"Ağlama artık Rojda gözlerin kıpkırmızı oldu yavrum. Ben ağabeyin ile de Aykız ile de konuşurum, doğrusunu anlatırız aranız bozulmaz olur mu. Görüşürüzsünüz yine."

Ömer sinirli adamdı. Sert adamdı. Güzel kızlar bile başta ona yaklaşır ama Ömer yüzünden bir daha yaklaşmazlardı. Adam sinirlenince korkutucu oluyordu ve genelde de sinirliydi zaten. Bu yaşına gelmiş hâlâ evlenmemişti muhtemelen evlenmeyecekti de. Zerre bakmazdı kimseye. Gelen kızların hiç bir değeri yoktu. Ona göre kızlar ağır olmalıydı. Edepli hayalı olmalıydı.

Sahafa sürüyordu arabayı. Aykız'ın en mutlu olduğu yere. Kırıp dökmüş evine göndermişti. iki aydır kardeşi ile bir kere yüz yüze gelmemişti kız. Telefon ile arada konuşuyorlardı. Kız Ömer'in dediği şeyleri yapıyordu. Düşüne düşüne geldiği sahafın önüne çekti arabayı. Ferdi'yi arabada ona sırıtırken gördü. Hemen kafasını çevirip içeri girdi. Masa başında oturan yaşlı adam onu görünce direk ayağa kalksa da onun gözleri minik dükkanı tarayarak aradığını bulunca "Selamın aleyküm." diye söze girdi.

Aykız duyduğu ses ile bir an yanlış mı duydum diye kafasını arkaya çevirip baktı sese. Gördüğü beden ile de iri iri açtı gözlerini hemen sonra da önüne döndü ve panikle elindeki kitapları ilk boşluğa bırakıp kapıya yöneldi.

" Ve aleyküm selam. Bir şeye mi ihtiyacınız var ağam ya da bir kusur mu işledik."

"Kusur felan yok. Sen bizi biraz yalnız bırak ağzını da sıkı tut..tek bir kişiden duyarsam konuşacak bir dil bırakmam." Ömer kendisi konuşurken kapıdan çıkmak için hareketlenen kızı kapıyı sertçe kapatarak engellemişti. Paniğe kapılan Aykız yaşlı adama kafasını iki yana sallayarak bakıyordu şimdi. Ama adamın elinden birşey gelmezdi. Eğer şimdi çıkmazsa biliyordu neler yapacağını Ömer Ağa'nın. Kıza mahçup bir şekilde bakarken bir uyarı alınca hemen dışarı çıktı.

"Çek o gözlerini kızdan."

"Kusuruma bakma ağam." diyen yaşlı adam Ömer'in açtığı kapıdan çıktı hemen.. Aykız da adamla çıkmaya çalışınca kapı sert bir şekilde bir daha kapandı. Daha çok korkuyordu şimdi genç kız.

"Nereye gitmeye çalışıyorsun sen kızım. Seninle konuşmak için geldim sende biliyorsun." Cevap vermedi Aykız. Kafasını çevirip içeriyi taradı ve gördüğü cam ile koşar adım oraya ilerledi. Buradan çıkıp gidecek ve bir daha evden dışarı da çıkmayacaktı. Ama adam ne yapmaya çalıştığını hemen anlamış kolundan tuttuğu gibi kitaplığın köşesine çekmişti Aykız'ı.

"Benim tepemi attırma kızım. Rahat dur yoksa ne yapacağımı iyi biliyorsun." Kitaplık ile arasına aldığı kızın köşeye daha çok sindiğini anlayınca durdu. Titriyordu ve gözlerini çoktan doldurmuştu bile.

"Birşey yapmadım ben." diyebilmişti sadece. Aykız. Yüreği bir kuş gibi çırpınıyordu korkudan. Yıllardır rahat rahat dökemediği yaşları bu adam yüzünden nasıl da rahat dökülüyordu.

"Biliyorum. Biliyorum ağlama. Birşey yapmayacağım. Korkma. Ağlama dedim."

Aykız duyduğu son uyarı dolu cümle ile gözlerini hemen silmiş ve burnunu çekmişti. Ama doluyordu yine hemen gözü nasıl çare bulacaktı ki. kızın yaptığı şeyler ile gülesi gelmişti Ömer'in. Şu şehide bir kızı şöyle arasına alsa biliyordu ki kendisinden önce önünde olan kız yapışırdı kendisine.

"Neden üzgündün bugün?" Aykız dolu gözleri ile önce Ömer'e bakmış sonra aklına ahırda olanlar gelince geri çekmişti. Kırgındı. Çok kırgındı. Ağabeyini istiyordu. Ona da kırgındı. Amcasına, yengesine ve amca kızlarına kırgındı. Şimdi de karşısında olan adama kırgındı. Kimseden birşey istemezdi Aykız. Az ile yetinmişti bunca zaman. Sadece okumak istemiş ona da amcası izin vermemişti. Gizlice kaydını yaptırmış ve dondurmuştu yaşadığı şehirde ki üniversiteye. Kaç gece uykusuz kalmıştı parayı denk etmek için. Kazandığı beş kuruşun dörtte üçünü elinden alıyordu yengesi. Aç karnını doyuruyoruz diye. Halbuki az yerdi. Kilosu hastalıktandı. Farkında değildi ama üzüntüden kilo vermişti. Hep bol giyindiği için zaten olduğundan fazla gösteriyordu.

"Beni görmezden duymazdan gelme. Tepemin tası atıyor. Sinirli adamım ben. Anlamış olman lazım." O anda telefonu çaldı Ömer'in. Cebinde açmadan kapattı. Israrla bir kere daha çalınca "lan ne var ne." diye bağıran adam telefonu açınca bunu fırsat bilen Aykız açılan küçük boşluktan kendisini kurtarıp dışarı atmıştı zaten sonrası hızlı oldu. Bir anda kaçıp giden kız ile sinirlenen Ömer kitaplığa bir tekme savurdu. Sonra telefon ile konuşmaya başladığın da Aykız'ın bıraktığı eskimiş kitapları alarak bir miktar para bıraktı kasanın olduğu masaya ve dışarı yöneldi o da. Ferit sırıtmasını tutmuyor alenen gösteriyordu artık.

"Ulan. Ulan alırım canını senin benden niye korkun yok oğlum?"

"Olmuyor patron ağam. Ciddi olamıyorum istersen bunun için kovabilirsin."

"Gül sen gül. Az kaldı merak etme. Bırak şimdi sırıtmayı. Öğrendin mi neden üzgündü."

"Yok Ömer. Ama bu sefer başka bilesin. Kız ağlayarak gitti ama haberin olsun..beni görünce daha çok korktu. Yapma. Ne yapıyorsan yapma artık. Birisi duysa şu yaptığını sana değil ama kıza olacak olan."

"Kimse dokunmaz ona." net tavrı Ferdi'yi başta sustursada durmadı dili yine. "Abi kusura bakma da hangi sıfatla?"

Ağzını açan Ömer yeniden çalan telefonu ile oflayıp cevap verdi arayana. Duyduğu cümleler ile kan beynine sıçramıştı bir anda. "Kapat. Tamam kapat geliyorum. O it oğlu iti geberteceğim birde onunla mı uğraşayım şimdi lan."

"Abi ne oldu yine ya."

"Ne olacak Aykız'ın amcasının oğlu bizim sülaleden kız kaçırmış. Yürü halledelim şunu sinirim tepeme fırladı yine."

"Sanki iniyor o sinir de oradan..."

Loading...
0%