Yeni Üyelik
3.
Bölüm
@petekli91

Tamı tamına iki saattir dert dinliyordu Ömer. Çok sinirliydi. Dayanamadı sert bir şekilde vurdu elini masaya.

"Kesin sesinizi bu ne saygısızlıktır böyle."

Tek tek göz gezdirdi herkeste. O an Ferdi telaşla içeri girdi ve Ömer'in kulağına birşeyler fısıldadı. Duyduğu her cümle sonrası gerim gerim gerilen ve bütün damarları şişen Ömer Ferdi'nin geri çekilip kenara çekilmesinden sonra da düzelmedi. Derin derin nefesler alıyordu şimdi. Demek bu yüzden üzgündü. Yerde yüzü gözü yara içinde oturan gence döndü. Elinden gelse kafasına sıkıp atardı bir yerlere. Pislikti çocuk. Ama kaçırdığı kızı da bilirdi Ömer. Evlerden ırak cinsten birisiydi. Tencere kapak diye düşündü. Hemen sonra bir anda verdiği karar ile konuşmaya başladı.

"Berdel olacak. Son sözüm budur. Sülale kız alacak bu aileden. Ben alacağım kızı bizim aşiret adına. Var mı itirazı olan." Kalabalıktan yükselen sesler "iyi oldu, doğru karar, en doğrusu buydu..." Hâlâ duyduğu şeyleri sindiremeyen Ömer bir an önce hareket etmesi gerektiğini bildiği için bir kere daha seslendi. "Konakta ne kadar bekar varsa toplayın hemen hocayı çağırın önce şunlarınkini kıysın. Kızı ben seçeceğim. Nikahı da kıyıp alır götürürüm. Direk Aykız derse laf söz olur diye seçme saçmalığını çıkarmıştı. Yoksa kadınları bu hâle sokmak çokta sevdiği bir durum değildi.

Herkes şaşkındı. Koskoca Ömer Ağa sonunda evlenecekti demek. Aykız'ın amcası keyiften dört köşe olmuş kızlarından birisi Ağa eşi olacaktı. Hanım ağa olacaktı. Sırtım yere gelmez diye düşündü. Eşine gidip hazırlık yapması gerektiğini dile getirdi. Kadın adamdan daha çok sevinmişti. Hemen süslemelerini istedi. Bütün bekar kızlar dediği için mecbur sülalede kim varsa çıkaracaktı Ağa'nın önüne. Ama kimseye hazırlanma imkanı vermedi. Aykız bir köşede oturmuş sessizce beklerken yengesi bacağına sert bir darbe vurmuş "kalk odaya geç bütün kızları istedi ağa."

Ayaklanan Aykız "yenge ben gelmesem olur mu?" diye sormuştu. Asla o adamın yanına gitmek karşısına çıkmak istemiyordu. Kızlar çok güzeldi. Zaten şansı olmazdı. Hem istemiyordu ki. O ağayı görüp aynı hüznü bir daha yaşamak istemiyordu?

"Naz yapıyor birde haspam. Merak etme senin talibin iki güne almaya gelecek senden de kurtuluyorumya kına yakarım artık. Adam herkes dedi. Sanki şansın var da birde gelmesem diyor. Geç içeri kapı dışarı etmeyeyim seni yürü. Şu hâle bak." Kızı ite kaka odaya attı. Aykız da odada dizilmiş kızların en sonuna geçti. Oda leş gibi parfüm kokuyordu. Herkes beni seçecek konuşması yaparken Aykız iki adım geri çekilmiş hüzünle yeri izliyordu. Herkesten geride kalmıştı. Ağrına gidiyordu düştüğü bu durumlar. İtilmek kakılmak... Gün içinde kaçmıştı adamdan. Kızmazdı inşallah. Bir anda kıkır kıkır gülüşmeler oldu ve bir boğaz temizleme sesi geldi. Bütün sesler duruldu. Daha da eğdi başını.

Ömer odaya girdiğinde gözü hemen Aykız'ı aradı. Leş gibi parfüm kokuyordu içerisi. Yüzünü ekşitti. Sülalede ne kadar kız varsa yığılmıştı buraya. İlerledi içlerinde. Kimseye doğru düzgün bakmadı. Kimisi kendini öne doğru bir adım atarak göstermeye çalışıyor saçma salak göz süzüyordu. Sıranın sonunda başı eğik bedeni görünce adımlarını hızlandırdı ve direk Aykız'ın koluna yapıştı.

"Hhhh." Korkmuştu kız. Kaçtı diye şimdi karşılık mı verecekti adam ona.

"Korkma." dedi Ömer sadece. Kapıya döndü. Amca bey şaşkınlıkla bakıyordu kendisine. Ona da sıra gelecekti. Bu aileden herkese sıra gelecekti. Bu şehide nefes aldırmayacaktı Ömer onlara. "Hocaya haber ver gelinimi seçtim. Nikahı kıyıp alıp götüreceğim kızı."

Aykız gözlerini gelinimi seçtim cümlesinden sonra irice açmıştı. Adam kendisine dönünce de bir anda kendine gelmiş ve kolunu çekmeye çalışmıştı.

"Rahat dur. Rahat dur dedim." Şimdi Ömer çekiştiriyordu kızın kolunu. Kapıda dikilmiş kadın ve adamı görünce kaşlarını çattı. Amca söze girdi. "Ağam bir yanlışlık mı var acaba."

"Yanlışlık yok. Hoca hazır mı?"

"Ağam etme. Benim kızlarım su gibidir. Ne yapacaksın bunu sen." Kadın Aykız'ın seçilmesi ile adeta deliye dönmüş kim ile konuştuğunu unutmuştu.

"Siz kimsiniz? Kim oluyor da işime karışıyorsunuz lan. Ne boklar yediğinizi biliyorum. Çekilin önümden son kez diyorum hoca hazır mı?" Aykız hâlâ kolunu çekiştiriyordu. Yine ağlamaya başlamıştı. Annesinin sesini duydu o an Ömer. Gelmişti berdeli duyunca hemen demek.

Adam korku ile "hazır ağam." demiş ve kenara çekilmişti. Ama karısı susmuyordu. Kızlarından birini vermeye kararlı duruyordu. "Ağam etme. Bu kız olmaz. Sen baktın mı hiç haline kızın. Neye benzediği belli değil. Anasız babasız büyüdü töre bilmez saygı bilmez. Hem söz kesildi ona dün. Başkası ile evlenecek."

"Bana bak kadın zaten çatmaya yer arıyorum kaşınma. O meseleyi sonra açacaktım ama madem ısrar ettin kızı kuma olarak göndermenin da hesabını sorarım senden. Ya sen. Sana ne demeli." diye adama döndü Ömer. "Utanmıyorsun değil mi yaptığın şeyden. Karın kim ki onunla muhatap oluyorum ben. Bu burada bitmedi. Karımı alıp götüreceğim buradan. Sonra ister burada yaşamaya devam edin ister defolun gidin ama yapacaklarımdan asla geri durmam bilesiniz. Hadsizler sizi."

Ömer kolundan çekiştirdiği kızın ailesine gelen laftan sonra hareketsiz kalması aslında itmişti onu bunları söylemeye. Sanki kendisi iki ay öncesinde söylememiş gibi. Kızı ağlatmamış dibi.

Tekrar adımlamaya başladı. O anda annesi göründü. Kadın gözleri parlayarak bakıyordu oğluna. "Anacım."

"Ömer doğru mu duyduklarım yavrum. Evleniyorsun?"

Ömer arkasına pusup kalan kıza bir bakış atmış ve annesine dönmüştü. Kadın Aykız'a şaşkınlıkla bakıyordu. "Birde Aykız ile mi evleniyorsun?"

"Anne önce şu nikah olsun sonra konuşalım olur mu?"

"Tamam. tamam yavrum. Şükürler olsun. Yavrum. Kızım Aykız. Korkma güzel kızım. Rojda çıldıracak. Allah'ım bende çıldıracağım galiba. Bunamadan evlendiğini göreceğim sonunda demek?"

"Anne tamam hadi zaten sakinleşemedim. Bize iki dakika müsade et bir konuşalım."

"Ahh. Tabi yavrum siz konuşun. Üzme kızı Ömer." Kafa salladı karşılığında Ömer. Odaya çekiştirdiği kızı karşısına alıp "Şimdi aşağı ineceğiz ve nikahımız kıyılacak. Var mı benden bir istediğin?"

"İstemiyorum. Evlenmek istemiyorum." diyerek kurtulmaya çalıştı ama Ömer engelledi. "Evleneceğiz. Duydun mu?"

"İstemiyorum. Lütfen yalvarı-"

"Sana evliliği isteyip istemediğini sormadım. Evleneceksin benimle. Bitti. Yürü .Ağlama. Ağlama dedim. Abdest alıp geçelim hemen. Burada bir dakika daha durmam senide bırakmam."

Aykız adamın koluna yine vantuz gibi yapışıp çekiştirmesine karşı gelemiyordu. Kilolu olabilirdi ama güçlü değildi. İmam ve az bir kalabalığın olduğu odaya girince adamın sürüklemesine eşlik etti. Yaşlı heyeti dizilmiş izliyorlardı. Kafasını eğdi ve Ömer'in oturttuğu yere oturdu. Hemen bir yazma verdiler kafasına. Üstü zaten kapalıydı. Sessiz sessiz ağladı nikah boyunca. Bu adam daha bir kaç ay önce neler demişti kendisine. Başka bir aileye kuma gitmek zaten zoruna gidiyordu. Ama hakkında ne düşündüğünü bildiği adam ile evlenmek de zoruna gidiyordu.

Kaynanası biten nikah ile yanına geldi ve kaldırdı yerden Aykız'ı. Dalgınca ve ağlayarak yeri izliyordu. Ömer'in kızı nasıl üzdüğünü de biliyordu. Bu yüzden ses etmedi kıza. Koluna girip "Gel güzel gelinim. Biz konağa geçiyoruz Ömer Ağa. Sizde toparlanıp gelirsiniz."

"Tamam anne dikkat edin. Alacağı ne varsa almasına yardım et olur mu?" diyen Ömer'in gözleri Aykız'daydı. Artık karısı olmuştu. Bu günden itibaren aynı odayı paylaşacağı karısı. "Tamam oğlum."

Pamuk hanım kızın koluna girmiş ve alacaklarını alması için yardımcı olmuştu. Avludan geçerken bütün gözler gelin ve kaynananın üstündeydi. Bir poşet vardı elinde Aykız'ın. Bu evde ki bütün hayatını bir poşete sığdırmış gidiyordu. Amcası ve özellikle yengesi çok kötü bakıyordu ama kaynanası sanki bilir gibi daha çok çekmişti yamacına kendisini. Kimseden helallik almadan çıkmışlardı evden. Bundan sonrası ne olurdu bilmiyordu Aykız. Ama dua ediyordu daha kötüsü olmasın diye. Arabaya bildiklerinde Pamuk hanım kızın yüzünü avucuna aldı ve yaşlarını temizledi.

"Ağlama gelin hanım. Bize gelin geldin diye mi bu yaşlar yoksa."

Aykız panikle cevapladı. "Yok. Yok Pamuk teyze ondan değil."

"Teyze mi? Sensin o. Bundan sonra senin teyzen değil annenim ben. Sana anne olmak nasib oldu ya bana ölsem gam yemem. Rojda seni görünce ne yapacak çok merak ediyorum."

"Ben. Ben bir anda ağzımdan çıktı."

"Biliyorum kızım. Biliyorum bir anda oldu herşey. Benim malak oğlum da çok üzdü seni. Gelmedin o günden sonra da haklı olarak. Ama şimdi herşeyi en baştan alıyor ve temiz bir sayfa açıyoruz. Bak sakın oğlumu affet felan demiyorum. Süründür azıcık hatta. Görsün anyayı konyayı davar." Koskoca kadın kıkırdamıştı. Çekti Aykız'ı sinesine. Eve gidene kadar ağlamasına müsade etti.

Ömer son konuşmasını yapıp evden çıktığında artık hava kararmıştı. Arabaya kendini attığında hemen bir iki düğmesini açtı. Ferdi arabayı çalıştırıp Ömer'e döndü dikiz aynasından. "Vallahi helal olsun ağam. Kızı kurtarma yönteminin dünyada eşi benzeri yok."

"Zevzekliği bırak Ferdi. Canımı sıkma benim. Son dakikaya kadar öğrenemedin zaten ne olduğunu. Şimdi sus eve sür. Çok yorgunum. "

"E bu gece zaten yorulacaktın damat ağam." kıs kıs gülüyordu şimdi de."

"Ulan dost musun sen be. Şu gülmeye bak. Ferdi canına susadın sen artık başka açıklaması olamaz. Annemden bir haber var mı?"

"Yengemizi eve sağ salim götürdü. Biraz da evde ağlamış ama babaannen kızınca ağlamamış daha."

"Offf babaanne."

"Rojda havalara uçmuş. Babanne birde de ona kızmış." Anlatırken sırıtıyordu. Yaşlı kadının hali canlanıyordu Ferdi'nin gözünde.

İç çekti Ömer. İnşallah babaannem üzecek birşey dememiştir diye düşündü. Akan yola baksa da aklı Aykız'daydı. Çok geçmeden konağın önüne gelmişdi. Ömer kapıyı açıp dışarı çıktı. Hafif serin bir hava vardı. Rahatlatıyordu.

"Allah yardımcın olsun Ömer. Diline sahip çık. Kız perişan oldu zaten. Şimdi iyi birşey diyorum diyerek ne dediğini bilmezsin sen."

"Sağol Ferdi. Dikkatli olmaya çalışacağız artık."

"Vay ağam. Dur şu adeti de yerine bir getireyim." diyerek elini yumruk yapıp Ömer'in sırtına geçirdi. Gelen darbe ile "Ulan Ferdi. Ulan defol git gözüm görmesin seni."

Kaçan adama sinirle bakıp içeri girdi açılan kapıdan. Kapıda bekleyen çocuklara iyi akşamlar demeyi unutmadan.

Yukarı avludan geliyordu sesler. Akrabalar toplanmıştı belliydi. Üst kata çıkınca kurulan sofralardan yükselen sesler mutlu etmişti Ömer'i. Adamlar dışarıda kadınlar içeride oturuyorlardı. Hoşgeldin, hayırlı olsun olayından sonra kadınlar tarafına gitmiş ve kapıyı çalarak "müsade var mı anne?" diye sormuştu. Bir anda bütün sesler durmuş ve Pamuk hanım kapıda görünmüştü. "Buyur oğlum müsade senin." Kafası ile onaylayan Ömer içeri girdi ve baş köşeye oturtulan karısını gördü. Ömer içeri girince herkes gibi o da ayağa kalkmıştı. Emin adımlarla Aykız'ın yanına ilerledi. Elini kızın beline atıp hafifçe kendine çekti ve kısa bedenine eğildi. Aykız daha ilk temasta kasılmış ve bunu Ömer de hissetmişti.

Alnına bir buse kondurdu Ömer. Bu yörede adetti gelinin evde alnından öpülmesi ilk olarak ve herkesin içinde yapılması. Bu artık hanım Ağa'nın Aykız olduğunu gösteriyordu. Zılgıt sesleri yükselirken kalın dudakları küçük alına değince kokusunu içine çekerek bur öpücük bırakmıştı Ömer. Geri çekilip gözlerini açtığında Aykız'ın al al olmuş yanakları ile karşılaştı. Çekemedi elini belinden. Hâlâ yüzünü izliyordu. Millet de onları. Hele Rojda. Gözleri parlayarak bakıyordu ikiliye en çok çiçeği arkadaşına. Bu yüzden seslice bir "maşallah" çekti ki millet duyup eşlik etsin diye. Aykız yerinde kıpırdayınca kendine gelip çıkmak için hareketlendi. O anda babaannesinin ters bakışlarını yakalayınca içinden sırıtarak dışarı çıktı.

Umarım kıza daha çok kızmaz diye düşünüyordu sadece...

Loading...
0%