Yeni Üyelik
6.
Bölüm
@petekli91

Ömer bugün işe gidemediği için çalışma odasına kapanmış oradan devam ediyordu çalışmaya. Zaten sürekli iş ile ilgilenmekten insani birçok duygusunu kaybetmişti. Diğer tarafta konak gün içinde ki işlerini hallediyordu. Yarından itibaren sürekli misafir gelecekti hayırlı olsuna. Birde o durum için hazırlık yapılacaktı. Aykız kendisine ne söylense yapıyordu. Babaannenin iğneleyici laflarını duymamaya çalışıyordu.

İlerleyen saatlerde Pamuk hanım mutfakta Rojda'ya yardım eden Aykız'ı yanına çağırdı. "Gel bakalım güzel gelinim." Aykız hemen elinde olan işi bırakarak kaynanasının yanına ilerledi. Kadın yanına oturan kızın ellerini tutarak "güzel kızım benim. Birazdan kıyafet getirecekler. Bakma öyle mahçupça Aykız. Senin seçmeni isterdim ama ilk günden çıkmışlar çarşıya demesinler diye buraya getirin dedim. İstediğini al. Sakın kendini kötü hissetme. Sen artık hanım ağasın."

"Estağfurullah."

"Öyle öyle."

"Gerek yoktu Pamuk anne."

"Annen kurban olsun. Gerek olmaz olur mu? Birkaç gün geçsin çıkar neye ihtiyacın varsa alırsın."

"Bir şeye ihtiyacım yok ki. Ama sorun olacaksa giyerim ne istersen. Sen seçseydin keşke."

"Olmaz yavrum." Yanağını sevdi gelininin. "Hiçbir şeyde gönlün kalmayacak Aykız. Bu evin gelinisin evet ama ondan da önce benim kızım oldun. Oğluma yoldaş oldun. Hep dua ederdim gönülleriniz bir düşsün diye. Nasip oldu çok şükür. Aykız benim oğlan çok kötülük etti sana biliyorum. Rojda günlerce ağladı. Biz çok üzüldük ama." Kızın iki elini birden elleri arasına aldı. "Ömer de üzüldü. Ne yaptığının farkında hemen vardı. Zaten şimdi de karısı yaptı. Rojda da belki anlatmıştır sana. Kızlara hiçbir zaman yakın davranmadı. Bunu söylemek istemezdim ama kızlar da ona öyle bir yaklaşmaya çalıştı ki huylandı onlardan Ömer. Nasıl davranacağını bilemez. Bilmek de istemez. Kırar döker benim oğlum. Bugün de olabilir bir yıl sonra da. Sen olgunsun. Zaten nasıl davranman gerektiğini biliyorsun. Demem o ki Aykız zamanla herşey düzelecek. Ama sana ters davrandığı zaman yada sesini yükselttiği zaman tepkini koy ortaya. Sakın ha sessiz kalma hemi güzel kızım. Saygıda kusur etmezsin bilirim zaten. Yarından itibaren gelenler konuşacak. Her şeyi söyleyecekler yüzüne. İyi veya kötü. Sende konuşacaksın. Bunu bizi mahcup etme diye de demiyorum. Kendini koru, ezdirme diye. Ben annenim senin. Her zaman yanında olacağım bunu da sakın unutma."

Gözleri dolan Aykız hızla sarıldı Pamuk annesine. Sessiz sessiz akıttı yaşlarını kadının omzuna.

"Bu ne be ilk günden. Kıskanıyorum ama aaaaa."

"Çatlak kızım benim. Gel. Gel zırtapoz."

Rojda koşarak ikiliye sarıldı. "Ohhh çiçeğim benim. Yengem. Evimizin gelini. Abimin karısı. Yengelerin gülü. Hanım ağam. Çiçe-" lafını yine bir darbeyle kesmişlerdi kızın.

"Yavrum sen niye böyle oldun ya. Neyini eksik ettik anlamadım ki."

"Ne vuruyorsun anne ya. Rezil ediyorsun beni yengeme. Hemen beni dış kapının mandalı yap hemen. İyi ki bir gelinin oldu be. Hem ben ikna etmeye çalışıyordum kendimi bir kere."

"Korkuyorum ama sormaya yine de neden diye soracağım Rojda. Neye ikna olmaya çalışıyorsun acaba."

"Şimdi anneciğim bir yengem olduğuna ikna olursam görümcelik yapmaya da ikna olurum. Yok öyle görümce tarafımı görmeden işlere başla-" bir darbe daha. "Yav tamam be senin olsun gelinin. Tepe tepe kullan." Sitem eder gibi mutfağa geri döndü. Gülümseyerek bakıyordu arkasından Aykız. İçini biliyordu çünkü arkadaşının.

"Manyak bu kız ya. Hadi kalkalım da eşine sevdiği yemeklerden yapalım." diyen Pamuk hanım Aykız ile birlikte ayaklanıp Rojda'nın arkasından mutfağa girdiler. Beraber yemekleri yaparken Rojda yine onlarla uğraşmıştı. Amaçları sadece Aykız'ın kendisini iyi hissetmesiydi. İlerleyen saatlerde Asaf dersten başını kaldırmış ve mutfağa girerek Aykız'ın dibine girmişti.

"Yengecim?"

Aykız şaşkınlıkla arkadasından gelen sese döndü. Asaf masum masum ona bakıyordu.

"Asaf?" Şaşkınca cevapladı çocuğu.

"Ben acıktım." Gülesi gelmişti Aykız'ın. Gülmüştü de biraz. Karşılığında sevimlice gülmüştü Asaf da tavşan dişlerini göstererek.

"Ne yemek istersin?"

"Ekmek arası Allah ne verdiyse." Daha çok gülmüştü.

"Yavrum benim o nasıl cevap." diyen Pamuk hanım bile gülüyordu artık. Bu çocuğa boşuna ustalık eserim demiyordu ki.

"Tamam sen otur masaya ben şimdi hazırlarım." Özene bözene yapmıştı ekmeği Aykız. Çocuk masaya oturmuş yere değmeyen ayaklarını sallıyor, annesinin sorduğu soruları da bir yandan cevaplıyordu.

"Al bakalım. Afiyet olsun."

"Teşekkür ederim." Saçlarını karıştırıp işine devam etti Aykız. Evin çalışanı olan Semra yanına gelip "Hanım ağam babanne seni çağırıyor."

Rojda göz devirip "çiçeğim Allah aşkına sakın üzülme eski toprak işte usulü bu sanıyor."

"Yok. Sorun yok Rojda. Şey hangi katta ve odada."

"En üst katta nerede olacak yaşlı kurt."

"Rojda annem düzgün konuş."

"Birşey demedim ki anne. Yaşlı kurt diyince hoşuna bile gidiyor."

"Biliyorum ama yüzüne karşı dersen sevinir böyle arkasından dersen en çirkin torun sen olursun biliyorsun."

Onlar konuşurken Aykız çıkmıştı bile mutfaktan. Merdivenlerinde beklemeden çıkmış en üst kata ulaşmıştı. Teras kat denilen bu yerde tek bir oda vardı. Birde harika manzara. Efil efildi daha şimdiden. Gözü takılmış öylece bakarken -ki bu eve geldikten sonra ilk defa bir yere bu kadar uzun bakmıştı- yaşlı kadının sesini duydu ve mahçupça ona döndü.

"Sende haklısın tabi. İlk defa manzara görüyorsun. Bakma öyle bön bön de buraya gel. İlk günden kaytarma.

"Özür dilerim babaanne. Buyur."

"Geç içeri odamı temizle. Yatağımı havalandır. Sonra da gel ayaklarımı yıka."

"Tamam babaanne." Mimik dahi oynatmadan hemen içeri girip temizliğe başlamıştı. Malzemeleri odanın ortasında görünce kadının bilerek yaptığını anlamıştı. Aykız aslında çok severdi yaşlı kadını. Hatta kendisinin de sevdiğini sanıyordu. Ama gel gör ki evin gelini olunca farklı düşünmeye başladı demek ki diye düşünüyordu şimdi de. Olsun dedi içinden makineyi fişe takarken. Ben yaparım, hep yapıyordum zaten diye düşünüyordu. Hızlı olmaya gayret etti. Daha tozunu alacaktı...

Loading...
0%