@pinar_0000
|
“Onun kolları benim evimdi.”
Bazen öfkemize yenik düşsek bile günün sonunda hep beraber oluruz. Ne olmuş olursa olsun ne yaşanmışsa yaşansın birbirimizi kırsak ta, küssek de yinede birbirimizden vazgeçmiyoruz.
Meriç’in ateşi sonunda düştü. Çok korkmuştum bir an bir şey olursa diye ama neyse ki bir şey olmadı. Yanında oturuyordum Meriç ise uyuyordu. Hastalıktan halsiz düşmüştü. Dün gece geç saatte yattığı için ve abuk sabuk yerlerde içki içtiği için hasta olmuş aslında şeytan diyor bırak git ne yaparsa yapsın ama ben şeytana uyar mıyım onu seviyorum bir kere ne yapmış olursa olsun hem o öylesine yapmadı ki sadece beni çok seviyor ve kıskanıyor her şeyden bu yüzden yanımda kerimi görünce delirdi tabi Oturduğum sandalyeden kalkıp yanına kıvrıldım. Bende yanında uyuyakalmışım
Bir kaç saat sonra uyandığımda Meriç yanımda yoktu. Üzerimi örtmüş ve kalkmış olmalıydı. Uyku sersemliğine yattığım yerden doğruldum. İçeriden tıkırtı geliyordu. Sanırım Meriç mutfakta bir şeyler yapıyordu. Tam kalkacağım sırada salona yanıma geldi.
“Uyandın mı küçük prenses.” Gülümseyerek bakıyordu bana ve o sırada da yemek masasını hazırlıyordu. Galiba yemek yapmıştı.
“Uyandım... sen iyi misin hemen ayaklanmasaydın keşke.”
“Doktorum öyle güzel baktı ki bana hemencecik iyileştim bende şimdi doktoruma yemek yapıyorum.” Gülümsedi. Elindeki tabakları masaya bırakıp yanıma geldi. Yanağıma bir öpücük kondurup tekrar mutfağa gitti.
Bende yerimden kalktım banyoya gidip elimi yüzümü yıkayıp ona yardım etmek için mutfağa gittim.
“Yardım edeyim mi sana?”
“Hayır hayır sen lütfen masaya git ve otur her şeyi hallettim zaten bir şey kalmadı.”
“Peki madem ben geçiyorum içeri”
“Geliyorum hemen” içeri geçip sandalyeye oturdum. Meriç’te geldi tam karşıma oturdu.
“Ekin her şey için teşekkür ederim ve tekrar tekrar özür dilerim sana kötü davrandım.”
“Bu konuyu kapattık Meriç özür dilemene gerek yok lütfen yemeğimizi yiyelim olur mu sonrada ben gideyim annemler beni okulda biliyor.”
“Tamam tamam yiyelim ben bırakırım seni.”
“Tamam”
Nedense sessizdik masada hiçbir şey konuşmadık öylece oturduk yemeğimizi yedik sonra beni eve bıraktı. Neden böyle olmuştuk? Sanki aramızda bir soğukluk vardı. Nedenini bilmediğim bir soğukluk ama inşallah geçer diye ümit ederken bilgisayarımdan bir bildirim geldiğini fark edip hemen bilgisayarın başına geçtim. Her akşam olduğu gibi bu aksam da Meriç ile görüntülü konuşacaktık. Bir kaç saat görüntülü konuştuktan sonra kapattık.
Evet sıra geldi günlük yazmaya aslında bakarsanız Meriç’le tanıştığımızdan beri her akşam yazıyorum. Onunla ilgili ne varsa her şeyi yazdım. Birlikte geçirdiğimiz bütün güzel anları onun bana yaptığı romantik anları... her şeyi buraya yazmıştım o da günlük yazıyor mudur acaba? Belkide yazıyordur da bana çaktırmıyordur çünkü ben ona bir günlük yazdığımı söylemedim. Söyler miyim bilmiyorum.
Günlüğümü yazdıktan sonra kapatıp çekmeceye koydum. Sonra yatağıma geçtim. Telefonuma bakıp uyuyacağım derken bir mesaj geldi mesaj Kübra’dan bu saatte ne oldu acaba mesaj yerine girdim.
“Ekin... nasılsın hiç görüşemiyoruz çok özledim seni yarın bize gelir misin?”
Kübra ile de uzun zamandır konuşmuyoruz okula da gelmiyordu bir kaç haftadır çünkü hastanede babaannesine bakıyor ondan başka kimsesi olmadığı için o bakmakla yükümlü nasıl özledim anlatamam çocukluk arkadaşım o benim yarın onu görmeye gideceğim.
“Bende çok özledim yarın geleceğim ama hastanede misiniz?”
“Hayır eve çıktık artık doktor taburcu etti bugün babaannemi”
“Çok geçmiş olsun yarın gelirim o halde görüşürüz”
Telefonumu kapatıp komodinin üzerine bıraktım. Yarın Kübrayı görmeye gideceğim o kadar sabırsızlandım ki anlatamam hemen uyumalıyım.
Kübra benim görüp görebileceğim en iyi dost onunla o kadar güzel şeyler yaptık ki küçükken hep oyunlar oynar birbirimize şakalar yapar eğlenirdik ondan başka doğru düzgün arkadaşım olmadı hiç o kadar özlemişim ki onu yarın gidip görmeliyim.
Bugün okullar tatil o yüzden biraz uyuyup geç kalktım. Kübra ile bir saat sonra buluşacaktım. Kalktığımda nedense başım çok ağrıyordu. Geç kalktığım için olmalı. Telefonumun çaldığını duyar duymaz yataktan kalkıp telefonu açtım arayan Meriç’ti.
“Günaydın aşkım.!”
“Günaydın...”
“Neler yapıyorsun bakalım?”
“Şimdi kalktım üzerimi giyinip Kübra ile buluşmaya gideceğim.”
“Aa bayağıdır da buluşmadık falan diyordun o kız mı?”
“Evet hayatım o kız. Dün gece bana mesaj attı babaannesini taburcu etmişler hastaneden bizim eve gelir misin seni çok özledim falan dedi ee bende özledim dedim ki bugün bir onu görmeye gidiyim hemde geçmiş olsuna gidiyim dedim.”
“İyi yapmışsın sevgilim o halde ben seni fazla tutmayayım sen buluş arkadaşınla.”
“Tamam canım görüşürüz”
“Görüşürüz öptüm”
Telefonu kapattım. Sonra üzerimi değiştirdim. Aşağıya indim. Annemle babam salonda oturmuşlar film izliyorlardı. Yanlarına girdim ve konuşmaya başladım.
“Annecim babacım ben Kübra ile buluşmaya gidiyorum haberiniz olsun.”
“Tamam kızım babaannesine selam söyle dun taburcu olmuş diye duyduk yarın da ben bir gidiyim de geçmiş olsuna kadın gelmediler demesin sonra”
“Tamam annecim görüşmek üzere.”
“Görüşürüz kızım.” İkisi birden bunu dedikten sonra ayakkabılarımı giyip çıktım. Dolmuşa binip Kübralara gittim. Onlara yakın bir yerde indiğimde yolumun üzerinde bir market gördüm. “Acaba hasta ziyaretine giderken ne alınır?” diye düşünürken markete girdim. Ne alsam ne alsam diye düşünüyordum. Sonra gözüme kuru pasta ve meyve suyu ilişti bence bunlar uygun olur diye alıp kasada ödememi yaptıktan sonra marketten çıktım. Kübraların evi müstakil bir evdi. Evlerinin önüne geldim. Birazcık heyecan yapmıştım. Bayağıdır görmemiştim. Kapının ziline bastım. Ve beklemeye başladım. Kapıyı babaannesi açtı. Kapıyı açabildiğine göre iyileşmiş olmalıydı.
“Merhaba efendim. Ben Kübra’nın arkadaşı Ekin bu arda çok geçmiş olsun.”
“Sağ ol evladım. Hatırladım seni Kübra çok bahsederdi senden dur çağırayım onu.”
Babaannesi çok tatlı seker birisiydi. İçeriden Kübra’ya seslendi. Benim geldiğimi duyunca hemen koştu geldi kapıya. “Ekin..!” Diye bağırdı beni görür görmez heyecanla boynuma atladı hemen bir anda dengemi kaybedip elimdeki paketlerle beraber yerde buldum kendimi bana öyle sıkı sarılmıştı ki neredeyse kemiklerimin kırılacağını hissettim.
“Yaa! Nasıl özledim seni bilemezsin Ekin ya hoş geldin.” Derken beraber yerden kalkmaya çalışıyor bir yandan da halimize gülüyorduk. Elimden poşetleri aldı. Sonra kolumdan tuttu heyecanla beni odasına götürdü.
“Tekrar hoş geldin canım arkadaşım. Nasıl özledim bilemezsin ya.”
“Ben de ya bende çok özledim.”
“Eee neler yaptın bakalım anlat çabuk enişte falan yaptın mı bana ha!”
Heyecanlı heyecanlı bana sorular sorarken çok eğleniyordu. Onu bu kadar mutlu görünce onun mutluluğu ile mutlu oluyordum. Arkadaştan öte sanki kardeş gibiydik birbirimizden hiçbir şey saklamaz her şeyimizi anlatırdık.
“Meriç vardı ya biz onunla sevgili olduk..!”
“Oha kızım sen ciddi olamazsın şu an ayy inanmıyorum ya eee anlat hemen nasıl oldu.”
Ben tabi başladım anlatmaya nasıl oldu neler oldu şu ana kadar her şeyi anlattım o da bana anlattı derken derken akşam etmişiz yine ee tabi benimde gitme vaktim geldi haliyle.
“Artık ben kalkayım canım kardeşim.”
“Offf! Yaa gidiyorsun demek bak yine gel olur mu?”
“Tamam tamam gelirim ama bu kez sende gel tamam mı?”
“Tamam gelirim. Ayy dur bakıyım sana bir sarılayım.”
Sarılıp öpüştükten sonra babaannesinin elinden öpüp sağlıklar dileyip gittim.”
Çok güzel vakit geçirmiştik beraber keşke Biraz daha vaktim olsaydı ama ne yazık ki evden beklerler nasıl olsa daha çok buluşuruz çünkü artık babaannesi de iyileştiğine göre okula da gelebilirdi. Babaannesi klasik yaşlı hastalıklarıyla uğraşıyordu o yüzden hastanede kalması gerekti bir kaç hafta. |
0% |